Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/219 E. 2023/9 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/219
KARAR NO: 2023/9
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2019
NUMARASI: 2016/922 Esas, 2019/917 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 10/01/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsiline dair yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili; taraflar arasında satış sözleşmesinden kaynaklanan bir alacak ilişkisi olduğunu, müvekkili tarafından, gönderilen faturalara kanuni süresi içerisinde itiraz edilmediğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin her iki yan defterlerinde kayıtlı olduğunu, satım sözleşmesinde bedelin her seferinde USD üzerinden belirlendiğini davalının gönderilen faturalara yasal süresi içerisinde itiraz etmediğini, alacağını tahsil edemeyen müvekkilinin 853,20 TL ve 18.820,74 USD karşılığı 57.642,90 TL’nin tahsili için Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibinin başlatıldığını, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu, davalının yetki itirazının yerinde olmadığını, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını belirterek davanın kabulü ile davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı vekili; icra takibinin yetkili icra dairesinde açılmadığını, Karşıyaka Mahkemelerinin yetkili olduğunu; müvekkilinin davacı şirkete, 18.02.2016 tarihinde 1132 HEMA studıoteedevoresüprem kumaşı 09.03.2016 tarihinde teslim edilmek üzere, 13.01.2016 tarihinde 1069 HEMA leggınglongfun baskılı pes lycsüprem siparişini + gami kemeri 02.03.2016 tarihinde teslim edilmek üzere sipariş ettiğini, davacının bu siparişleri taahhüt ettiği tarihte ve nitelikte hazırlayıp teslim edemediğini, 360 kg olan 1132 HEMA siparişinin 09/03/2016 tarihinde teslim edilmesi gerekirken 08/04/2016 tarihinde teslim edildiğini ancak istenilen nitelikte olmadığından iade edildiğini, 09.03 ile 08.04 tarihleri arasında davacı şirketçe birçok renk çalışması yapılmasına rağmen rengin siparişe uygun üretilmediğini, tekrar 21.04.2016 tarihinde bu kumaşların teslim edildiği, renk farkları yüzünden tekrar iade edilmek zorunda kalındığını, 1069 HEMA siparişin davacı tarafça 03.02 tarihinde teslim edileceğini, bu siparişte de baskı renklerinin istenilen nitelikte üretilmediğini, müşterinin kumaşı onaylamadığını, defalarca tamirden sonra 2.860 mt teslimi gereken kumaşın 1.511 mt. olarak 08.03.2016 tarihinde teslim edildiğini, siparişe uygun üretilmediği için 14.03.2016 tarihinde davacıya iade edildiğini, davacının ayıplı ürünlerin tekrar onanmmı yaptığını ifade ederek 19.04.2016 tarihinde siparişe konu kumaşları tekrar müvekkiline teslim ettiğini, ancak kumaşların eksik ve yine ayıplı teslim edildiğini, müvekkilinin kumaşları geri iade ettiğini, davacının kumaşları teslim almadığını, kemer kumaşı için istenen kumaşın 25.03.2016 tarihinde müvekkiline gönderildiğini, üstünde enine izler olduğu için müvekkilinin müşterisinin onaylamadığını, davacıya sipariş edilen kumaşlar taahhüt edilen tarihte ve nitelikte teslim edilmediğinden, müvekkilinin almış olduğu siparişlerin müşterisi tarafından iptal edildiğini, müvekkilinin 1132 HEMA siparişi yüzünden 10.938,60 EUR kazanç kaybı olduğunu, 4.652 adet siparişten 16.125,60 Euro kazanç sağlayacakken 1.365 adet teslim edilerek 5.187,00 Euro kazanç sağlandığım, 1069 HEMA siparişten 27.705,60 Euro kazanç kaybına uğradığını, 15.03.2016 tarihinde teslim etmesi gereken konfeksiyon ürünlerini kumaş kaynaklı gecikmeler nedeniyle teslim edemediğini, müşterisinden süre istemek zorunda kaldığını, 26.04.2016 tarihinde hızlı Tır nakliyesi ile gönderdiğini, gecikme ve sipariş iptali nedeniyle müvekkilinin uğradığı kazanç kaybı ve ödediği ekstra hızlı tır bedellerinin reklamasyon bedeli olarak ortaya konduğunu; davacı tarafın edim yükümlülüğünü yerine getirmediğinden talep hakkı olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; davacı tarafça davalı tarafa fatura karşılığında kumaş satılarak teslim edildiği, düzenlenen faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde de yer aldığı, davalı tarafça faturaların iade edilmediği gibi faturaları kendi ticari defterlerine de kaydettiği, davalı tarafın teslim edilen mallarla ilgili ayıp iddiasıyla borcu ödemekten kaçındığı, yaptırılan teknik bilirkişi incelemesinde de tespit edildiği üzere mallardaki ayıpların “açık ayıp” niteliğinde olup sonradan ortaya çıkan (gizli) ayıp niteliğinde bulunmadığı, bu kapsamda davalı tarafın süresinde ve usulüne uygun bir ayıp ihbarının bulunmamış olması nedeni ile ayıplı mal savunmasına itibar edilemeyeceği, davacının ticari defter ve belgelerle sabit görülen alacağının mevcut olduğu kanaatine varılarak talepten fazlaya hüküm verilemeyeceği gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne; davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 53.353,00 TL asıl alacak üzerinden devamına; fazlaya ilişkin işlemiş faiz talebin reddine; devamına karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun uyarınca ticari avans faizi uygulanmasına; alacağın yargılamayı ve ayrıntılı bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeni ile davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili şirketin davacı şirkete 18.02.2016 tarihinde 1132 HEMA studioteedevoresuprem siparişi verdiği ve 09.03.2016 tarihinde sevki olacak şekilde anlaşıldığını; davacı şirketin siparişi 09.03.2016 tarihinde teslim etmesi gerekirken, 08.04.2016 tarihinde teslim ettiğini ve istenilen nitelikte olmadığı için iade edildiğini; malın taahhüt edilen nitelikte olmadığı, ayıplı olduğu ve siparişin iade edileceğinin e-mail yolu ile davacı şirkete bildirildiğini; 09.03.2016 ve 08.04.2016 tarihleri arasında davacı şirketçe birçok renk çalışması yapılmış ancak renk siparişe uygun üretilemediğini, bu kumaşların 21.04.2016 tarihinde teslim edilen kumaşların da renk farkları yüzünden iade edildiğini; tarafların sürekli mail yolu ile süreci yönettikleri ayıp ihbarının açıkça yapıldığını; maillerin dosyaya sunulduğunu; müvekkil şirketin ayıplı kumaşları teslim alamadığı ve davacı şirket yüzünden zarara uğradığını; bütün bu süreçte davacı firma ayıplı ürünün tekrar onarımını yaptığını ifade ederek 19.04.2016 siparişe konu kumaşları tekrar müvekkili şirkete teslim ettiğini; ancak son teslimde de kumaş yine eksik ve ayıplı teslim edildiğinden müvekkkili şirketçe bu teslimatın da iade edildiğini, ancak davacı tarafın kötü niyetli olarak bu malları teslim almadığını; müvekkili şirketin hayatın olağan akışına uygun olarak hızlı bir şekilde mallardaki ayıpları davacı tarafa bildirdiğini; açık ayıp olduğu dosyadaki bilirkişi raporlarıyla da tespit edilmişken e-mail trafiği karşısında ayıp ihbarında bulunulmadığı yönündeki iddianın basiretli bir tacir yaklaşımı olmadığını; mahkeminin dosyaya sunulan tüm e-mail yazışmalarını görmezden gelerek hukuka aykırı hüküm tesis ettiğini; ayıp ihbarının davacı şirkete süresinde ve usulüne uygun olarak bildirildiğini; dosyadaki bilirkişi raporlarında davacı tarafın kendisine sipariş edilen malları zamanında ve istenilen ölçü ve nitelikte üretemediği, edimini ifa edemediği açıkça tespit edilmişken, üstelik şekli koşula bağlanmamış ayıp ihbarlarının her türlü delille de kanıtlanması mümkünken, tanık deliline ve taraflar arasındaki e-mail yazışmalarına itibar edilmediğinden kararın bozularak yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili katılma yolu ile verdiği istinaf dilekçesi ile; davalı tarafın borçlu olduğunun yargılama safhasında alınan bilirkişi raporları ile ispatlandığını; davalının itirazının kötü niyetli olduğunu belirterek, davalı taraf aleyhine %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalı tarafın süresinde ayıp ihbarını yapmadığını, bu konudaki delillerini süresinde dosyaya ibraz etmediğini belirterek davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.Davacı tarafça, davalı aleyhine B.Çekmece …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile; cari hesaptan kaynaklı 853.20TL+18.820,74USD için 557.642,90 TL asıl alacak ve 1.232,95 TL işlemiş faiz olmak üzere, toplam 58.875,85 TL’nin yıllık avans faizi ile tahsili için icra takibi başlatıldığı; davalı tarafça süresinde takip konusu borca ve tüm ferilerine itirazı neticesinde takibin durduğu ve davacı tarafça itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02/02/1979 gün 1977/11-393 E., 1979/80 K. Sayılı kararı ile Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2013 tarih ve 2012/5835 E., 2013/129 K. sayılı ilamında esasları ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere; eser sözleşmesi iş sahibinin ödemeyi taahhüt ettiği ücret karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi ve teslim etmeyi üstlendiği iki taraf için hak doğuran ve borç yükleyen bir sözleşmedir. Eser sözleşmesinde iş sahibinin asli borcu TBK’nın 470.maddesi çerçevesinde meydana getirilen eser karşılığında bir miktar pararın ödenmesi, yüklenicinin borcu ise eseri zamanında ve ayıpsız olarak imal ve teslim etmektir.Eser sözleşmesinde yüklenicinin ayıptan sorumluluğu TBK’nın 474 ile 478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Yüklenicinin ayıptan sorumlu olabilmesi için eserin iş sahibine teslim edilmesi, eserin ayıplı olması, eserin iş sahibi tarafından kabul edilmemiş veya kabul edilmek zorunda olunmaması, eserin iş sahibi tarafından muayene ve ihbar külfetinin yerine getirilmiş olması, eserdeki ayıbın iş sahibinin tutumundan kaynaklanmamış olması ve son olarak ayıplı teslimden doğan hakların süresi içinde kullanılması gerekmektedir. Ayıp, teslim edilen eserde sözleşme ile kararlaştırılmış olan veya dürüstlük kuralına göre olması gereken ya da kanunun öngördüğü niteliklerin bulunmaması olarak nitelendirileceğinden ayıplı bir eserin imali ve teslimi sözleşmenin gereği gibi ifa edilmediğini gösterir.Eserin teslim alınmasından sonra açıkça görülen veya usulüne göre yapılan bir muayene ile görülebilen ayıplar açık ayıp, bu şekilde tespit edilemeyen ancak zaman içerisinde eser kullanılırken ortaya çıkan ayıplar ise gizli ayıp olarak nitelendirilir.TBK’nın 474/1.maddesi gereğince açık ayıplar bakımından iş sahibi işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve uygun bir süre içerisinde tespit ettiği ayıpların yükleniciye bildirmekle yükümlüdür. İş sahibi bu külfetleri yerine getirmezse ayıp dolayısıyla kendisine tanınan haklardan yararlanamayacaktır. Bu külfetlerin yerine getirilmemesi iş sahibinin yükleniciye karşı sorumluluğunu gerektirmemekte, sadece ayıplı eser teslimi dolayısıyla sahip olduğu haklardan yararlanamaması sonucunu doğurmaktadır.TBK’nın 477/1. maddesi gereğince gizli ayıplar açısından ise, ayıbın varlığı zaman aşımı süresi içerisinde vakit geçirilmeksizin yükleniciye bildirilmelidir. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. (YHGK’nın 02.02.1979 gün 1977/11-393 E. 1979/80 K. sayılı ilamı). YHGK’nın 13.05.2009 tarih ve 13-160 E., 185 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, ayıp ihbarı kural olarak şekle tabi bulunmayıp içeriği itibariyle ayıptan karşı tarafın haberdar olmasını sağlamaya elverişli her türlü ihbarın, ayıp ihbarı olarak kabulü mümkündür.Dosya kapsamına göre; taraflar arasında kurulan eser sözleşmesi kapsamında davacı yükleniciye sipariş edilen kumaşlar üzerinde yapılan teknik inceleme sonucunda 152 kg 30/1 467 Polyester 4 33 Viskon Süprem Devore kumaşın renk farkı yönünden ayıplı olduğu iddiasının ispata muhtaç olduğu, 112,5 kg 150 Denye 96 Flam 9080 Polyester 7020 Elastan Düz Örgü Boyalı Süprem kemer kumaşının ve 2.911 mt 150 Denye 480 Polyester 420 Elastan Kareli Baskılı Süprem kumaşın, kumaş imalatından kaynaklanan açık ayıplı olduğu belirlenmiştir.Davacı tarafça süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı gibi ayıp ihbarında bulunduğuna ilişkin delillerin usulüne uygun şekilde ibraz edilmediği iddia edilmiş ise de; davalının cevap dilekçesinde taraf yetkilileri arasındaki e-posta yazışmalarının delil olarak bildirildiği ve Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince 2017/115 talimat sayılı dosya ile yapılan bilirkişi incelemesi sırasında bu delillerin bilirkişi incelemesine sunulduğu; bilirkişi tarafından davalının ayıbı öğrendikten sonra kumaşı kesmeden davacıya ayıp ihbarında bulunduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.Ayıp ihbarı maddi vakıa olup, şekil koşuluna bağlı olmaksızın tanık dahil her türlü delille kanıtlanabileceği ve taraflar arasındaki email yazışmalarına göre süresinde ayıp ihbarı yapıldığı bilirkişi incelemesi sırasında ibraz edilen emaillerle ispat edildiğine göre yerel mahkemenin ayıp ihbarının süresinde yapılmadığına dair tespiti isabetli olmamıştır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan 24/12/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; tarafların ticari defter kayıtlarının karşılaştırılmasında tarafların birbirlerine düzenledikleri faturalar hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, ihtilaf farkının tamamen kur farkından kaynaklandığı, icra takip tarihi olan 05.08.2016 tarihinde davacının davalıdan 57.817,93 TL alacaklı olduğu tespit edilerek, ürünler üzerinde yapılan teknik inceleme sonucu, dava konusu kumaşlar üzerinde yapılan teknik inceleme sonucunda 152 kg 30/1 467 Polyester 4 33 Viskon Süprem Devore kumaşın renk farkı yönünden ayıplı olduğu iddiasının ispata muhtaç olduğu, 112,5 kg 150 Denye 96 Flam 9080 Polyester 7020 Elastan Düz Örgü Boyalı Süprem kemer kumaşının enine çizgi hatası ve ana kumaşla renk uyumsuzluğu nedeniyle ayıplı olduğu, ayıpların kumaş imalatından kaynaklanan açık ayıp olduğu, 2.911 mt 150 Denye 480 Polyester 420 Elastan Kareli Baskılı Süprem kumaşın ortalama 2 metrede bir tekrarlayan enine çizgi hatası ile kumaş boyunca devam eden boyuna çizgi hataları nedeniyle ayıplı olduğu, kumaşta enine çizgi ve boyuna çizgi hatalarının kumaş imalatından kaynaklanan açık ayıp olduğu, davalının, ayıplı kumaşı kesmeden önce kontrol ettiği ve ayıplı olduğunu fark ettiğinden kumaşı kesmeden davacıya ayıp ihbarında bulunduğu; ayıplı kemer kumaşı ve kareli baskılı kumaşların piyasada ortalama %80 tenzilatla satılacağı; ayıplı kemer kumaşı ve kareli baskılı kumaşların davalıda kalması durumunda davalının zararının, (112,5 x 7,50 x 0,80) + (2.911 x 4,30 x 0,80) = 10,688,84 USD olduğu, icra takip tarihi itibariyle davalının zararının TL karşılığının 10,688,84 USDx3,0267= 32.351,91 TL na karşılık geldiği, icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 57.817,93 TL alacaklı olduğu; davacı alacağından davalının zararının mahsubu sonrası davacının davalıdan 25.466,02 TL alacaklı hale geldiği belirtilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre davacı yüklenici tarafından üstlenilen işin ayıplı yapıldığının tespit edildiği, raporun denetime açık ve bilimsel verilere uygun olduğu; dosya kapsamında davalı tarafından süresinde ayıp ihbarında bulunulduğunun taraflar arasındaki emailler ile ispatlandığı anlaşılmış olup, bilirkişi raporuna göre davacının ürettiği ayıplı ürünler nedeni ile davalının zararının TL karşılığının 10,688,84 USD x 3,0267 = 32.351,91 TL olduğu; davacının 57.817,93 TL iş bedeli alacağından 32.351,91 TL zarar bedelinin mahsubu halinde davacının takip tarihi itibarı ile davalıdan 25.466,02 TL alacak talep edebileceği anlaşılmasına rağmen, yerel mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. İtirazın iptâli davalarında borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için İİK’nın 67/II. maddesi gereğince borçlunun itirazında haksız ve alacağın likit olması gerekir. Mahkemenin kabulüne göre, davacı yüklenici tarafından talep ve dava konusu edilen iş bedeli alacağının yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporları ile belirlendiği, bilinebilir ve likit olmadığı gözetildiğinde davacı yüklenici yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi de hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının 25.466,02 TL için iptaline, takibin bu miktar için aynı koşullarda devamına; davacının inkar tazminatı talebinin ve icra takibinin kötü niyetle yapıldığının kanıtlanamadığı ve yasal koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1- Davacı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/10/2019 tarih ve 2016/922 Esas, 2019/917 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 25.466,02 TL asıl alacak üzerinden İPTALİ ile, takibin bu miktar için aynı koşullarda DEVAMINA, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun uyarınca ticari avans faizi UYGULANMASINA, Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, 4-Şartları oluşmadığından davacının icra inkâr tazminatı ve davalının kötüniyet tazminatı taleplerinin REDDİNE,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 1.738,22 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 930,52 TL harcın mahsubu ile bakiye 807,70 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 930,52 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL ilk masraf, 157,00 TL tebligat ve posta gideri, 3.850,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.036,20 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 1.884,91 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davalı tarafından yapılan 49,50 TL tebligat ve posta yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 26,38 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye miktarın davalı üzerinde BIRAKILMASINA, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 73,10 TL tehir-i icra karar harcı olmak üzere toplam 194,40 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,6-Gerek ilk derece gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere10/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.