Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/2037 E. 2021/97 K. 18.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2037
KARAR NO: 2021/97
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2020
NUMARASI : 2016/1047 Esas, (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 18/01/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında fason olarak salça ve turşu üretilmesine ilişkin 28/05/2015 tarihli sözleşmenin düzenlendiğini, davalı tarafından üretimi yapılan ürünlerin standartlara uygun olmadığını, bu haliyle ürünlerin müvekkili tarafından kullanılamayacağını, davalının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediğini ve mütemerrit duruma düştüğünü, müvekkilinin sözleşmeden döndüğünü ileri sürerek sözleşme nedeniyle davacıya avans olarak ödenen 106.751,26 TL ile közlenmiş biber cam kavanozlar ve teneke turşular için ödenen 65.029,56 TL’nin, ayrıca 10.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemi ile açmış olduğu davada, dava konusu ürünlerin son kullanma tarihinin geçtiği ve saklanmasında fayda olmadığı, sağlık açısından ciddi risk teşkil ettiği ve bunlardan dolayı imhası gerektiği, daha önce Gemlik Sulh Hukuk Mahkemesince tespit yapılmış olduğu gerekçesiyle, ürünlerin imhasına müsade edilmesini talep etmiştir.Mahkemece, Gemlik Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/433 D.İş sayılı dosyasından tespit yaptırıldığı ve HMK 389. maddesinde belirtilen şartlar göz önüne alındığında istirdat ve tazminat talebi ile açılan işbu dava dosyasında dava konusu ürünlerin imha edilmesi veya edilmemesi yönünde bir karar verilemeyeceği gerekçesiyle talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, dava konusu ürünlerin son kullanma tarihinin geçtiği ve saklanmasında fayda olmadığı, sağlık açısından ciddi risk teşkil ettiği ve bunlardan dolayı imhası gerektiği, bu nedenle mahkemece talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesinin yerinde olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi; davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında fason olarak salça ve turşu üretilmesine ilişkin 28/05/2015 tarihli sözleşme akdedilmiştir. Davacı, davalı tarafından üretimi yapılan ürünlerin standartlara uygun olmadığını, bu haliyle ürünlerin müvekkili tarafından kullanılamayacağını ileri sürerek sözleşme nedeniyle davacıya avans olarak ödenen 106.751,26 TL ile közlenmiş biber, cam kavanozlar ve teneke turşular için ödenen 65.029,56 TL.nin, ayrıca 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsili istemi ile açmış olduğu davada, mahkemeden sözleşme kapsamında teslim edilen ürünlerin imhası için izin talebinde bulunmuştur.İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunmasıdır. Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. Somut olayda; davacının talebi sözleşmeden dönme nedeniyle davalıya yapılan ödemelerin iadesi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğuna göre, sözleşme konusu ürünlerin imhasına izin verilmesi talebinin doğrudan davanın konusu olmadığı, ürünlerin sağlık açısından riskli olduğu ileri sürülmesine karşın bu konuda dosyaya bir delil sunulmadığı, tespit ve keşif sonrası alınan bilirkişi raporlarında da sağlık riski konusunda bir açıklama bulunmadığı, bu konuda delil sunulması halinde mahkemesince her zaman değerlendirilebileceği göz önüne alınarak, bu aşamada ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih ve 2016/1047 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/01/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.