Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/2029 E. 2023/1287 K. 21.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2029
KARAR NO: 2023/1287
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/02/2020
NUMARASI: 2018/1365 Esas, 2020/123 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 21/11/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı yanca istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında 26/07/2017 tarihinde Öğrenci Kıyafet Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede istenilen özellikte ve adette ürünün 07/10/2017 – 27/11/2017 tarihlerinde davalıya teslim edildiğini, sözleşme bedelinin 48.120,00 TL olduğunu, 15.000,00 TL’nin çekle ödendiğini, ödenmeyen kısmı için 27/11/2017 tarihli … seri nolu 41.817,97 TL tutarlı takibe konu irsaliye faturanın davalı firma sahibi … tarafından imzalandığını ve teslim alındığını, ancak ödenmediğini, faturanın tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına davalı borçlu tarafından itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin 6. Maddesine göre davacının ürettiği kıyafetlerin üretimini yaptıktan sonra üretmiş olduğu belli sayıdaki kıyafeti hem pazarlama hem de mali işleri kendine ait olacak şekilde davalı okulun davacıya gösterdiği yerde yapacağı şeklinde bir anlaşma olduğunu, öncelikle okulun belirlediği oda veya koridorda velilere ve öğrencilere tanıtım yapıldıktan sonra kıyafet satışı yapılacak ve parasının bu firma tarafından tahsil edileceğini artanlarla ilgilide idare ile görüşüleceğini ve hesap mutabakatı ile ve fatura karşılığı ödeme yapılacağını, davacının işlemlerin hiçbir aşamasında sözleşmeye uymadığını, sözleşmenin 7. maddesinde belirtilen 15.000,00 TL kaporanın fatura tutarından mahsup edilmediği gibi takibin de haksız olduğunu, davacı … Ltd Şti.nin sıcak satış yapıp para tahsilatı yaparken tahsilatları farklı bir firmanın tahsilat makbuzundan alarak yapmış olduğu tahsilatları inkar ettiğini, davacı şirketin firma sahibinin … olduğunu, satış sırasında tahsilatı yapılan ödemelerin “…” adına düzenlenen tahsilat makbuzları ile yapıldığını ve …nin … isimli şahsa ait olduğunu, …’nun …’nun eşi olup davacının … kıyafetlerini tanımadığına ilişkin beyanlarının doğru olmadığını, 15.000,00 TL kapora bedeli ve velilerden alınan paraların mahsup edilmediğini, davacının talebi doğrultusunda 3-4 veliden pos cihazı ile çekim yapıldığını, sadece artan kıyafetlere ödeme yapılacağını, esasında artan kıyafet de teslim edilmediğini, hizmetin eksik ifa edildiğini, kıyafetlerin parasını fazla tahsil ettiğini, belirtilen zamanda teslim yapılmadığından velilerle ciddi sorunlar yaşandığını belirterek, davanın reddine, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacının kendi ticari defter ve kayıtlarında davalıdan 57.995,67 TL alacaklı bulunduğu, davalının ise kendi ticari defter ve kayıtlarında davacı şirkete 42.994,47 TL borçlu görüldüğü, davacının alacağını dayandırdığı faturaların davalı tarafça BA bildirimine konu edildiği, taraflar arasındaki öğrenci kıyafetine ilişkin sözleşme kapsamında davalının iddia ettiği üzere davacıya verilen 15.000,00 TL kapora bulunduğu ve velilere satılan kıyafetlerin bedellerinin bir kısmının davalı tarafça tahsil edildiğine dair dosyaya herhangi bilgi ve belgenin sunulmadığı, ayrıca davacıya verildiği iddia olunan 15.000,00 TL bedelli çekin ise davacıya verildiği ve verildi ise bu sözleşme kapsamında verildiği hususunda dosyada bilgi belgeye rastlanılmadığı, davaya konu faturanın davalı tarafça BA bildirimine konu edildiği gözönünde bulundurulduğunda davacının teslim olgusunu ispatladığı, davalı tarafça davacının edimini yerine getirmediği yönünde bir iddia ileri sürülmediği, davanın sübut bulduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında, 41.819,97 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden aynen devamına, İİK.nun 67/2.maddesi uyarınca alacağın likit olduğundan asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemeye sunulan … makbuz örneklerinin hiç incelenmediğini, 15.000,00 TL bedelli kaporaya ilişkin çekin ve velilerden tahsil edilen paraların alacaktan mahsup edilmediği gibi eksik ifada bulunduğunu, ödemelerde davalının pos cihazının davacının talep etmesi nedeniyle kullanıldığını, faturaların davalı tarafça BA bildirimine konu edilmiş olduğu, bu nedenle teslim olgusunun ispatladığı kabul edilerek davanın kabulüne ve icra inkar tazminatına hükmedildiğini, alacağın likit olmadığını ve inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında 26/07/2017 tarihinde öğrenci kıyafet sözleşmesi akdedilmiştir. Davacı, sözleşmenin 7.md göre 15.000,00 TL’lik çeki kapora olarak alıp tahsil ettiğini beyan etmiştir. Davacı ticaret defterlerine göre takip tarihi itibariyle 57.996,57 TL alacaklı ise de takip dosyasında 41.819,97 TL için icra takibi yapmıştır. Davalı ise, kendi ticari defterlerine göre davacıya 42.994,47 TL borçlu olup borcun dayanağı faturaları BA formu ile vergi dairesine bildirmiştir. Davalı kendi pos cihazı ile bir kısım tahsilatların davacının talebi üzerine yapıldığını ve ödemelerin davacı tarafından tahsil edildiğini iddia etmiş ise de, bu iddiasını ispatlayamamıştır. Ayrıca, eksik ifa iddiasına ilişkin davacı tarafından davalıya yapılmış herhangi bir ihtar olmadığı gibi eksik ifaya ilişkin herhangi bir delil de ibraz edilmemiştir. Bu durumda mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmuştur. İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı olarak, alacağın likit ve belli olması; yani borçlu tarafından, alacağın gerçek miktarının belli, sabit veya belirlenmek için gerekli bütün unsurların bilinmesinin mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacının icra takibi konusu ettiği alacağın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafça da BA formu ile bildirimde bulunulduğu anlaşıldığından alacak likit olup, mahkemece icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi de usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/02/2020 tarih ve 2018/1365 Esas, 2020/123 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 2.856,72 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 714,18 TL harcın mahsubu ile bakiye 2ç142,54 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21/11/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.