Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/202 E. 2020/190 K. 05.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/202
KARAR NO: 2020/190
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2019
NUMARASI: 2018/488 Esas, 2019/425 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 05/02/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, taraflar arasındaki sözleşme gereğince müvekkili tarafından davalıya ait … isimli geminin büyütülmesi ve sac işlerinin yapılıp faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili için giriştikleri icra takibine itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiş, mahkemece alacağın gemi tadil sözleşmesi niteliğindeki eser sözleşmesine dayandığını, bu nedenle genel mahkemelerin görevli olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmede İstanbul (Kadıköy) Ticaret Mahkemelerinin yetkili kılındığını belirterek, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine, dosyanın İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; uyuşmazlığın temelinin TTK’nın 1352 ve 1353/4 maddelerinde düzenlenen deniz alacağı olması, uyuşmazlığın kendi içinde teknik hususları içerdiğinden gerek bilirkişilerin gerekse mahkeme heyetinin bu konuda uzmanlaşmış kişiler olduğundan daha sağlıklı ve hızlı karar verileceğini, uyuşmazlığın ihtisas mahkemesinde bakılması gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili “istinafa cevap” başlıklı dilekçesinde, uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunu’nun 1352/1-(L) ve (M) bentleri gereğince deniz alacağından kaynaklandığından denizcilik ihtisas mahkemesinin görev alanına girdiğini, aynı konuda verilen bir görevsizlik kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi tarafından kaldırıldığını ve denizcilik ihtisas mahkemesinin görevli olduğuna karar verildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekilince sunulan dilekçenin istinaf kaydı bulunmaması, istinaf harçlarının yatırılmaması ve dilekçe başlığında istinafa cevap verildiğinin belirtilmiş olması nedeniyle, davacı vekilinin dilekçesi istinafa cevap olarak değerlendirilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 15/08/2017 tarihli sözleşme ile; 50 metre uzunluğunda, 14 metre eninde … isimli feribota, projeye ve klas kurallarına uygun olarak 28 metre boy verilmesi ve diğer sac işlemlerinin yapılması kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 13.maddesinde “Sözleşmenin yorumlanmasından ve uygulanmasından doğacak tüm ihtilafların çözümlenmesinde İstanbul (Kadıköy) ticaret mahkemeleri ve icra daireleri görevli ve yetkili olacaktır” hükmü düzenlenmiştir. Bu hüküm HMK’nın 17.maddesi kapsamında geçerli bir yetki sözleşmesi niteliğindedir. 6102 sayılı TTK’nın 4/1 maddesinde ticari davalar tanımlanmış olup, bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları” ve “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ile “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Buna göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması (nispi ticari dava), ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması, ya da aynı maddede 6 bent halinde sayılan ticari davalardan (mutlak ticari dava) olması gerekir. Taraflardan biri “tacir” değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın “ticari işletme” ile ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. TTK’nın 1352. Maddesinde deniz alacakları sayılmıştır. Buna göre, geminin işletilmesinin sebep olduğu zıya, hasar, can kaybı ve bedeni zararlar, kurtarma faaliyetlerinden doğan tazminat hakları, gemi yapım ve onarımından kaynaklanan alacaklar, gemide taşınan, bagaj dâhil, eşyaya gelen veya bu eşyaya ilişkin zıya veya hasar, gemi için alınmış krediler dâhil olmak üzere, geminin veya malikinin adına yapılmış harcamalar gibi doğrudan deniz ticareti alanıyla ilgili tazminat ve alacaklar deniz alacağı olarak tanımlanmıştır. Denizcilik İhtisas Mahkemeleri’nin davaya bakabilmesi için davanın deniz ticaretinden kaynaklanması gerekli ve zorunlu olup, somut olayda uyuşmazlık davalıya ait feribotun büyütülmesi ve bir kısım sac işlerinin yapımına ilişkindir. Bu haliyle taraflar arasındaki ihtilâf Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklandığından davaya bakma görevi genel mahkemelere aittir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatları da bu yöndedir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 18/05/2017 tarih 2016/2840 esas, 2017/2126 karar; 05/10/2015 tarih, 2015/3948 esas, 2015/4790 karar; 09/11/2015 tarih, 2014/6962 esas, 2015/5607 karar sayılı kararları) Somut olayda, tarafların her ikisi de tacir olup, uyuşmazlık da ticari işletmeleri ile ilgili hususlardan doğmuştur. Deniz ticaret mahkemesinin görevine giren bir uyuşmazlık söz konusu olmayıp, davaya bakma görevi genel mahkeme niteliğindeki Asliye Ticaret Mahkemesi’ne aittir. Sözleşmenin yetki sözleşmesi niteliğindeki 13. maddesi ile İstanbul Kadıköy mahkemelerinin yetkili olduğu hükme bağlanmış olup, Kadıköy mahkemeleri İstanbul Anadolu Mahkemeleri kapsamında kalmaktadır. Bu durumda, mahkemece dosyanın görevsizlikle İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden; 1-İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/10/2019 tarih ve 2018/488 esas, 2019/425 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 10,00-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a-3.bendi gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.05/02/2020