Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1920 E. 2021/314 K. 16.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1920
KARAR NO : 2021/314
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/09/2020
NUMARASI: 2018/1235 Esas, 2020/530 Karar
DAVANIN KONU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 16/02/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kayaklanan gecikme tazminatı alacağının tahsili talebine ilişkin olup; mahkemece, davalının yetki itirazının kabulüyle mahkemenin yetkisizliğine dair verilen karara karşı davacı-karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı-karşı davalı vekili taraflar arasında 03/01/2018 tarihli kabayapı taşeron sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince davalının, müvekkilinin yapımını yüklendiği İstanbul ili, … ilçesi, … mahallesi, … ada, .. parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın, konut işi kapsamındaki malzemeli kaba yapı temel izolasyonu işçiliği, perde dış yüzey izolasyon işçiliği ve tuğla duvar işçiliği işlerinin yapımını üstlendiğini, sözleşmede davalının işi en geç 04/03/2018 tarihinde tamamlayıp teslim etmesinin kararlaştırıldığını, ancak davalının işi süresi içerisinde tamamlayamadığını, taraflarınca 26/06/2018 tarihinde İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/4416 Değişik iş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, bilirkişi raporunda işin tamamlanması için en az 15 günlük bir süre gerektiğinin belirtildiği, müvekkili şirket ile davaya konu arsanın sahipleri arasında imzalanan Kadıköy ….Noterliği’nin 05/04/2017 tarih, … yevmiye numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre taraflarınca daire sahiplerine toplam aylık 36.000,00 TL kira ödemesi yapıldığını, davalının işi geciktirmesinden dolayı müvekkilinin arsa sahiplerine fazladan 4 ay, 11 günlük kira bedeli ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek 157.200,00 TL’lik gecikme tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı-karşı davacı vekili, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17.maddesi uyarınca sözleşmenin 15.maddesi ile taraflarca sözleşmeden kaynaklanacak ihtilafların varlığı halinde İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili kılındığını, bu madde gereğince davaya bakmaya yetkili mahkemelerin İstanbul Mahkemeleri olduğunu savunarak HMK’nın 114.maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında imzalanan 03/01/2018 tarihli kabayapı taşeron sözleşmesinin 15. maddesi ile taraflar arasında çıkan uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığı, tarafların tacir olduğu, davanın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği dava türlerinden olması nedeniyle yetki sözleşmesinin geçerli olduğu ve davalı tarafça süresi içerisinde yetki ilk itirazında bulunulduğu gerekçesiyle davalının yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan İstanbul Nöbetçi Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesi ile,6100 sayılı HMK’ nın 117. maddesine göre ilk itirazlardan olan yetki itirazının davaya cevap süresi içerisinde ileri sürülmek zorunda olduğunu, aksi halde mahkemece dinlenemeyeceğini, somut olayda yetki ilk itirazının süresi içerisinde ileri sürülmediğini, bu hususun mahkemece ilk celsede 4 no.lu ara karar ile ‘davalının yetki itirazının yasal süresinde olmadığı anlaşılmakla yetki itirazının reddine’ şeklinde hüküm altına alındığını, ancak bu ara karara rağmen mahkemece son celse davalı tarafın yetki itirazının kabulüne karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, kabul manasına gelmemekle birlikte bir an için yetki itirazının süresinde ileri sürülmüş olduğu kabul edilse dahi, mahkeme tarafından dosyanın esastan incelemeye geçilmesinin akabinde 4. celsede yetkisizlik kararı verilmiş olmasının açıkça hak ve hukuka aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, TBK’nın 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı- karşı davalı yüklenici, davalı-karşı davacı ise taşerondur. Taraflar arasında 03/01/2018 tarihli kabayapı taşeron sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davalı-karşı davacı, taşeron sıfatıyla davacı-karşı davalının yapımını yüklendiği İstanbul ili, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın, konut işi kapsamındaki malzemeli kaba yapı temel izolasyonu işçiliği, perde dış yüzey izolasyon işçiliği ve tuğla duvar işçiliği işlerinin yapımını üstlenmiştir.Davacı-karşı davalı taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesi gereğince gecikme tazminatı alacağının tahsiline karar verilmesini istemiş, mahkemece davalı vekilinin süresi içerisinde yaptığı yetki itirazı kabul edilerek sözleşmedeki yetki şartı gereğince yetkisizlik kararı verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 127. maddesi gereğince; “Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak, durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir.” hükmü düzenlenmiş olup, maddede, cevap dilekçesi süresinin 2 hafta olduğu, ancak durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin hazırlanmasının çok zor ve yahut imkansız olduğu durumlarda yine 2 haftalık süre içinde mahkemeye başvurularak bir defaya mahsusu olmak ve 1 ayı geçmemek üzere ek süre verilebileceği düzenlenmiştir.Aynı maddenin devamındaki “(1) İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez. (2) İlk itirazlar, dava şartlarından sonra incelenir.(3) İlk itirazlar, ön sorunlar gibi incelenir ve karara bağlanır.” şeklindeki düzenleme gereğince, ilk itirazlardan olan “yetki” itirazının da cevap dilekçesiyle ileri sürülmek zorunda olduğu anlaşılmaktadır.Somut olayda; mahkemece 10/12/2019 tarihli ilk celsede, 4 nolu ara kararı ile “davalının yetki itirazının süresinde olmadığı anlaşılmakla yetki itirazının reddine” kararı verilmiş ise de, son celsede iki haftalık sürenin, cevap dilekçesi sunulması için verilen süre olduğu, ilk itirazların da cevap süresi içerisinde verilmesi gerektiği ve cevap dilekçesi süresinin uzatılmış olması durumunda verilen nihai süre içerisinde ilk itirazların ileri sürülmesi gerektiği ve davalı tarafça ilk itirazlardan olan yetki itirazının cevap dilekçesi süresi içerisinde ileri sürüldüğünün kabulü isabetli olmuştur. 6100 sayılı HMK’nun 17. maddesine göre “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, dava, sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.”araflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan 03/01/2018 tarihli kabayapı taşeron sözleşmesinin “Anlaşmazlıkların Çözümü” başlıklı 15. maddesinde “ihtilaf halinde İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olduğu” kararlaştırılmıştır. Dava, 6100 sayılı HMK yürürlüğe girdikten sonra, 18/12/2018 tarihinde açılmış olup, sözleşmedeki yetki şartının geçerli olup olmadığı anılan kanun hükümlerine göre belirlenir. Sözkonusu Kanunun “Yetki Sözleşmesi “başlıklı 17. maddesinde “tacirler ve kamu tüzel kişilerinin” sözleşme ile yetkili mahkemeyi belirleyebilecekleri öngörülmüştür. Düzenleme ile gerçek kişilerin korunması amaçlanmış, tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki gerçek kişilerin, kendi aralarında yetki sözleşmesi yapmaları kabul edilmemiştir. Madde gereğince yetki sözleşmesi yapılmasında, tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olması arnmaktadır. Diğer bir anlatımla, maddedeki tacirden anlatılmak istenen, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olmasıdır. Sözleşmenin konusunun ticari iş olması, gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir.Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece dava konusu sözleşmeyi imzalayan gerçek kişi davalı-karşı davcının tacir kaydı olup olmadığı hususunda herhangi bir araştırma yapılmadığı, davalının tacir olduğuna veya tacir sayıldığına dair dosya kapsamında bir delil bulunmadığı anlaşılmaktadır.O halde, mahkemece Türk Ticaret Kanunu’nda bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişinin tacir olduğunun açıkça düzenlendiği gözetilerek, davalı-karşı davacı gerçek kişinin tacir kaydı olup olmadığı hususunda araştırma yapılıp, sonucuna göre yetki ve görev hususununun değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, davacı-karşı davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/09/2020 tarih, 2018/1235 Esas, 2020/530 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı-karşı davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisie İADESİNE,5-Davacı-karşı davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.