Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1899 E. 2020/1556 K. 22.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1899
KARAR NO : 2020/1556
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2020
NUMARASI : 2020/521 Esas, 2020/267 Karar,
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 22/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, davalı tarafın müvekkilinden elde ettiği ödeme tarihi boş olan senede tarih yazarak, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, kıymetli evraktan dolayı yapılan takibe itiraz edilerek İstanbul Anadolu 3.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/1091 Esas sayılı itiraz davası açıldığını, mahkeme, ‘senet ile sözleşme arasındaki ilişki yazılı bir belge ile ispatlanamadığı’ gerekçesiyle davayı reddettiğini ve bu kararın İstinaf ve Yargıtay aşamalarında geçerek kesinleştiğini, icra dosyasında durdurma kararı olmadığından etkin şekilde icrai işlemler devam ettiğini tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, müvekkilinin takip tarihi itibarıyla borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline, bu hususun mümkün olmadığı takdirde 17.620,14 Dolar kadar borcun olmadığının tespitine, bu miktar kadar takibin iptaline, dava sonuçlanıncaya kadar teminatsız olarak takibin durdurulması ile % 20 oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak müvekkilline verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davanın taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında davaya konu senedin teminat amacıyla verildiği iddiasına dayalı menfi tespit davası olduğu, bu durumun kambiyo senedine dayalı olarak davayı ticari dava niteliğine getirmeyeceği, söz konusu kambiyo ilişkisinin temelinde yatan neden eser sözleşmesi olduğundan, görev hususunun belirlenmesinde TTK’nın 4. maddesinin göz önünde bulundurulması gerektiği, davacılar tacir olmayıp kat karşılığı inşaat sözleşmeleri Türk Ticaret Kanunu 4.maddesinde yer alan mutlak ticari davalardan da bulunmadığından davanın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddesine göre mahkemenin görevsizliğine ve davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, davanın kıymetli evraka dayalı olarak açıldığını, senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu, bu hususların kıymetli evrak hukukuna uygun olarak çözülmesi gerektiğini, davanın sadece kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu maddede sayılan dava ve işlerin asliye ticaret mahkemelerince incelenerek karara bağlanacağı hükme bağlanmıştır.Davanın kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve senet iptali istemine ilişkin olduğu ve her iki tarafın da tacir olmadığı, davanın TTK’nın 4. maddesinde sayılan dava ve işlerden olmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında kambiyo senedi düzenlenmesi tek başına davayı ticari dava haline getirmez. Eser sözleşmelerinden kaynaklanan dava ve işlere asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılacağına dair özel bir düzenleme de bulunmamaktadır.Bu nedenle, davayı görüp sonuçlandırma görevi asliye hukuk mahkemesine ait olduğundan mahkemece davanın usul yönünden reddi ile dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden;1-İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/06/2020 tarih ve 2020/521 esas, 2020/267 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/12/2020