Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1870 E. 2021/1186 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1870
KARAR NO : 2021/1186
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/12/2019
NUMARASI: 2014/464 Esas, 2019/1212 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ 16/06/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, takipten sonra açılan menfi tespit talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı yüklenici şirket, sözleşmeye konu işi tamamlayarak teslim ettiği halde sözleşme kapsamında davalıya verilen teminat senedi iade edilmeyerek aleyhinde icra takibine konulduğunu belirterek borçlu olmadığının tespiti ile bononun ve takibin iptalini istemiş; davalı iş sahibi şirket ise, işin eksik ve kusurlu yapıldığını, senedin teminat senedi olmadığını, sözleşme kapsamında verilmediğini ileri sürerek talebin reddini istemiştir.Mahkemece keşfen yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek davacı tarafından imal edilen makinenin davalı tarafa teslim edildiği, davalı tarafından ileri sürülen ayıp iddiasının ispatlanamadığını, senedin sözleşme kapsamında verilen teminat bonosu olduğunun anlaşıldığını belirterek davanın kabulü ile davacının takip konusu bono sebebiyle borçlu olmadığının tespitine, bono ve takibin iptaline, şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine dair verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı iş sahibi şirket vekili istinaf itirazında ispat külfetinde hataya düşüldüğünü, projenin müvekkili tarafından yapılacağı kabul edilerek hüküm tesisinin hatalı olduğunu, makinenin çalışır durumda teslim edildiğinin ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının edimini yerine getirmediğini, davacı davalıya verdiği zararları karşılamakla yükümlü olduğundan davalının her halükarda bonoya rücu etme hakkının bulunduğunu, davacının müvekkiline verdiği zararların ispatlanmamış olduğunu, bilirkişi raporları ile mahkeme kararı arasında çelişkiler bulunduğunu belirtmiştir.Taraflar arasında kurulan 08.11.2006 tarihli sözleşme ile davacı yüklenici davalıya kablo kanalı üretim işini üstlenmiştir.Davacı yüklenici şirket, sözleşmeye konu işi tamamlayarak teslim ettiği halde sözleşme kapsamında davalıya verilen teminat senedi iade edilmeyerek aleyhinde icra takibine konulduğunu belirterek borçlu olmadığının tespiti ile bononun ve takibin iptalini istemiş; davalı iş sahibi şirket ise, işin eksik ve kusurlu yapıldığını, senedin teminat senedi olmadığını, sözleşme kapsamında verilmediğini ileri sürerek talebin reddini istemiştir. Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne hükmedilmiştir.Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, işin ayıplı ifa edilip edilmediği, ayıbın niteliği ve süresinde ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı noktasındadır. Takip dayanağı bononun sözleşme kapsamında verilen bir teminat bonosu olduğu anlaşılmaktadır. Yapılan işte bir kısım kusurların bulunduğu sabit olup, mahkemece sözleşme konusu işe ait projenin sözleşme gereği davalı iş sahibi tarafından yapıldığı belirtilerek ayıpların projeden mi yoksa imalat hatasından mı kaynaklandığı belirlenemediğinden bahisle davalı iş sahibinin ayıp iddiasını kanıtlayamadığı kabul edilmiştir. Ancak hatalı imalatın projeden kaynaklanmış olunsa dahi yüklenici özen ve sadakat borcu nedeniyle basiretli bir tacir gibi hareket ederek iş sahibi tarafından yapılan projenin yapılacak işe elverişli olup olmadığını denetlemek ve işe uygun olmaması halinde bunu iş sahibine bildirmek zorundadır. Aksi halde, uyarı yükümlülüğünü yerine getirmeyen yüklenici bundan sorumlu olur.Somut olayda; mahkemece, ayıpların projeden mi yoksa imalat hatasından mı kaynaklandığının tespit edilmemiş olması nedeniyle davalının eksik ve kusurlu işleri ispatlayamadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yüklenicinin projenin işe elverişli oyup olmadığını denetleyip bunu iş sahibine bildirdiği iddia ve ispat edilemediğine göre tüm ayıplardan sorumlu olduğu ve sözleşmede garanti şartı bulunduğuna göre ayıpların ihbar edilmesi mecburiyeti olmadığı da kabul edilerek eksik ve ayıplı hususlar ile bedeli usul ve yöntemince belirlenerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekir. Açıklanan nedenlerle, kararın kaldırılarak hükme esas alınarak raporu veren bilirkişiden ek rapor alınıp ayıplı hususların ve bedelinin belirlenmesi ve sonucuna göre davanın esası hakkında yeniden karar verilmek üzere dosyanın gereği için mahal mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/12/2019 tarih, 2014/464 Esas, 2019/1212 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.