Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1841 E. 2020/1446 K. 04.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1841
KARAR NO: 2020/1446
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/09/2020
NUMARASI: 2020/483 Esas
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 04/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen Büyükçekmece … Noterliği’nin 19.06.2015 tarih ve … yevmiye nolu düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin 9.21 ve 9.22 maddelerine istinaden müvekkillerinin davalıya ödünç olarak 16.000.000,00 TL vermeyi kabul ve taahhüt ederek sözleşmedeki edimlerini yerine getirdiğini; sözleşmenin 9.22.maddesi gereği 19.06.2015 tarihinde verilen 4.000.000,00 TL = 1.468.752,29 USD ve 20.10.2015 tarihinde verilen 1.000.000,00 TL = 344.234,08 USD için icra takibi yapıldığını; müteahhit tarafından yapılan inşaattaki hissesine isabet eden dairelerin veya ticari alanların satışına başlanma tarihinden itibaren 12 ay içerisinde TL/USD olarak arsa sahibi …’ye ödeneceğinin sözleşme ile düzenlendiğini; davalı adına kayıtlı 98 nolu taşınmazın satıldığı 25.10.2017 tarihinden itibaren en geç 12 ay sonra 26.10.2018 tarihinde ödünç olarak alınan paraların iade edilmesi gerektiğini, 01.11.2018 tarihli ihtara rağmen ödeme yapılmadığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, davalının taşınmazlarını satarak alacaklarının tahsilinin imkansız hale getirme çabası içinde olduğunu, alacaklarının vadesi geldiğini ve rehinle de temin edilmediğini, ayrıca alacaklarının davalının da kabulünde olduğunu belirterek, İİK’nın 257.maddesi gereğince alacağın tahsili için davalının taşınır, taşınmaz mallarıyla, üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haciz konulmasına, itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, tarafları ve konusu aynı olan ve daha önce davacı tarafça İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1623 D.İş sayılı dosyası ve İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1030 D.İş. sayılı dosyası üzerinden yapılan ihtiyati haciz talebinin mahkeme tarafından reddedildiğini ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/2047 Esas ve 2019/1417 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun reddine karar verildiğini; 19/06/2015 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin eki olan 07/01/2016 tarihli ek protokolün asıl sözleşmeyi tadil ettiği ve eldeki davada alacak konusu yapılan istemin cezai şarta dönüştüğünü, asıl sözleşmenin 3.5, 9.21, 9.22, maddelerinin ek protokolle değiştirildiği göz önüne alındığında davaya konu alacağın ödünç ilişkisinden kaynaklanmayıp geç teslime dayalı cezai şart olduğunu, davacı taraf inşaatı sözleşme hükümleri gereği süresinde ve eksiksiz bitirdiğine ilişkin herhangi bir delil sunmadığından alacağın muaccel olmadığını belirterek, davanın reddine, şartları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece verilen 10/09/2020 tarihli ara karar ile, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin alacağın ve ihtiyati haciz sebeplerinin varlığı hakkında mahkemede kanaat uyandırmaya yeterli olmadığı, söz konusu ihtiyati haciz talebinin İİK’nın 257/I hükmündeki hukukî sebep açısından reddedilmesi gerektiği gerekçesi ile davacıların ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, ihtiyati haciz talebinin gerekçesiz olarak reddedildiğini, alacağın muaccel olduğunu; sözleşme ve ödeme belgelerinin dikkate alınmadığını, ihtiyati haczin şartlarının oluştuğunu; ihtiyati haciz talebinin türlü sebep ve bahanelerle sürüncemede bırakıldığını; sözleşme konusu taşınmaz üzerine kendi hissesine düşen taşınmazların çoğunu satmış olmasına karşın müvekkillerine olan borcun ödenmediğini; davalının taşınmazlarını satarak alacağın tahsilini imkansız hale getirme çabasında olduğunu; alacağın vadesi gelmiş, rehinle de temin edilmemiş bir alacak olduğunu belirterek, ara kararının kaldırılarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Somut olayda, davacı tarafça sözleşme gereği ödenen bedellerin tahsili istenmiş, ayrıca bu kapsamda ihtiyati haciz talep edilmiş, mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamındaki 19/06/2015 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve 07/01/2016 tarihli protokol hükümleri ile yaklaşık ispatın henüz sağlanamadığı gözönüne alındığında, İİK’nın 257. ve devamı maddelerindeki şartlar gerçekleşmediğinden yerel mahkemece ihtiyati haciz talebinin bu aşamada reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve her aşamada yeniden ihtiyati haciz talebinde bulunulması ve mahkemece değerlendirme yapılmasının mümkün olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/09/2020 tarih ve 2020/483 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 04/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.