Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1838 E. 2020/1479 K. 08.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1838
KARAR NO: 2020/1479
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2020
NUMARASI: 2018/198 Esas, Derdest,
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 08/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında imzalanan 14/06/2017 tarihli sözleşme kapsamında kalan işlerin müvekkili tarafından yerine getirilmesine rağmen sözleşmenin 4. Maddesi gereği 20 ay boyunca her ay ödemesi gereken 200.000,00 TL + KDV taksitlerinin ödenmediğini belirterek, müvekkili şirketin davalı şirketten olan 991.200,00 TL alacağının şimdilik 500.000,00 TL’lik kısmının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ayrıca davalı şirketin borca batık halde olması mal kaçırma eğiliminde olması nedeniyle taraflar arasındaki sözleşemeye konu gayrimenkulde asıl yüklenici olan davalı şirkete tahsis edilen ve kat irtifakı kurulan İstanbul ili Kadıköy ilçesi … Mahallesi … pafta … ada … parselde bulunan …-…-…-…-…-…-…-…-…-…-… numaralı dairelerin tamamının ya da bir kısmının üzerine satılmalarının engellenmesi yönünde ihtiyati haciz şerhi konulmasına karar verilmesini istemiş, netice ve talep kısmında ise bu talebini ihtiyati tedbir kararı verilmesi şeklinde ifade etmiştir. Mahkemece 14/03/2018 tarihli ara kararı ile, davacı vekilinin ihtiyati tedbir (ihtiyati haciz) talebinin reddine karar verilmiş, bu ret kararına karşı davacı vekilince yapılan istinaf itirazı Dairemizin 2018/1323 Esas, 2018/1036 Karar sayılı kararı ile reddedilmiştir. Davacı vekilince tekrar talepte bulunulması üzerine, mahkemece 13/07/2018 tarihli ara kararı ile, ihtiyati haciz talebinin 236.045,00 TL’lik kısmı yönünden %50 teminatla kabulüne karar verilmiş, ancak süresinde teminat yatmadığından bu ara karar uygulanamamıştır. Davacı vekilinin talepleri mahkemece 31/07/2018 ve 21/09/2018 tarihli ara kararları ile reddedilmiş, ancak davacı-birleşen davalı vekilince bu ret kararlarına karşı istinaf başvurusunda bulunulmamıştır. Davacı vekilince, yeniden talepte bulunulması üzerine, mahkemece istinaf başvurusuna konu 16/09/2020 tarihli ara kararı ile, davacı tarafın dayanak yaptığı bilirkişi raporuna karşı davalı tarafın itirazda bulunduğu hususu nazara alınarak henüz varlığı ve miktarı ispata muhtaç alacak için İİK’nun 257. Maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği, yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, davacı-birleşen davada davalı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, öncelikle 02/08/2018 tarihli eski hale iade dilekçeleriyle ilgili olarak olumlu veya olumsuz bir karar verilmediğini, mahkemece verilen 13/07/2018 tarihli ihtiyati haciz taleplerinin 236.045,00 TL’lik kısım yönünden %50 teminatla kabulüne dair karar gereğince gerekli teminatın, bu ara karara taraflarınca ne mahkeme kaleminden ne de UYAP sisteminden 19/07/2020 tarihine kadar ulaşılamaması, teminat miktarı konusunda kalemde tereddüt oluşması, 20/07/2020 cuma günü kaleme gelinerek öğrenilen ve taraflarına herhangi bir tebligat yapılmayan karara ilişkin olarak araya hafta sonu tatili girmesi nedeniyle ancak 23/07/2020 tarihinde icra müdürlüğüne başvurabilmeleri nedeniyle kararda yazılı olan tarihten itibaren 10 günlük süre içerisinde yatırılamadığını, ancak kararın gerçek tarihinin esasında 16/07/2018 olduğunun sehven 13/07/2018 yazıldığının mahkemenin 25/09/2018 tarihli ara kararında belirtildiğini, 02/08/2018 tarihli dilekçeleriyle 7 gün içerisinde eski hale iade talebinde bulunmalarına rağmen bu talepleriyle ilgili olumlu olumsuz hiçbir karar verilmediği gibi sonrasında yeniden talep ettikleri ihtiyati hacizlerin de reddedildiğini, kanun madde metninde yer alan ifade ve UYAP sistemi entegrasyonu arasındaki sorun ve mahkemenin yapmış olduğu işlemlerden kaynaklanan bu mağduriyetin açıkça anayasadaki adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, mahkemenin alacağın yargılamayı gerektirdiğine ilişkin ret gerekçesinin yerinde olmadığını, sundukları Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, davalının mal kaçırma ihtimali sebebiyle İİK’nın 257/2 maddesi gereğince alacak muaccel olmamış olsaydı dahi ihtiyati haczin koşullarının mevcut olduğunu, mevcut inşaatın bitmiş olduğuna ilişkin fotoğrafların dosyaya sunulduğunu, davalı şirketin borca batık durumu gereği dava kazanılsa dahi tahsil kabiliyetinin zorluğu, davalının mallarının elden çıkarmaya yönelik girişimi ve bunların noterde düzenlenen resmi belgelerle ispatlanması ayrıca yargılamanın geldiği aşama itibariyle bilirkişi heyet raporunda alacağın miktarının müvekkili lehine büyük ölçüde belirlenmiş hale gelmesi dikkate alındığında ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkemenin ret kararının kaldırılarak ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İhtiyati haczi düzenleyen İ.İ.K.’nın 257. maddesi uyarınca, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmemiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya 3. şahısta olan menkuller ve gayri menkul mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, borçlunun muayyen ikametgahı yoksa veya borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, borcun vadesi gelmemiş olsa bile ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir. İhtiyati haciz talep eden, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; Dairemizin 2018/1323 Esas, 2018/1036 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, somut olayda, davadaki asıl talep eser sözleşmesi kapsamında iş bedelinin tahsili talebine ilişkin olup, iş bedelinin teslimle muaccel hale geleceği, alacağın rehinle temin edilmemiş olması, alacağın varlığı ve miktarına ilişkin haklılığına yarar yaklaşık ispata ilişkin yeterli bilgi ve belgenin bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, mahkemenin red kararı usul, yasa ve dosya kapsamına uygun bulunmaktadır. İstinaf dilekçesinde dile getirilen, eski hale iade dilekçeleriyle ilgili olarak olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi bakımından ise, HMK’nın 100/1. Maddesi gereğince bu talebin ön sorunlar hakkındaki usule göre incelenmesinin gerekmesi, ön sorun incelenmesini düzenleyen HMK’nın 164. Maddesinde buna ilişkin verilecek kararlara karşı bir kanun yolu öngörülmemiş olması, istinaf yoluna başvurulabilen kararların düzenlendiği HMK’nın 341. Maddesinde de ön sorunlar hakkındaki kararlara yer verilmemiş olması karşısında, Dairemizce bu itiraz bakımından bir değerlendirme yapılamayacağı, ayrıca mahkemece henüz bu taleple ilgili olarak bir karar verilmemiş olmakla yargılama neticelenene kadar her zaman bir karar verilebileceği anlaşılmıştır. Bu açıklamalar doğrultusunda, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre İ.İ.K.’nın 257. Maddesi gereğince yaklaşık ispat kriterleri sağlanamadığından, davacı-birleşen davalı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, yaklaşık ispat kriterleri ile yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati haciz şartlarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği göz önüne alındığında, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarih ve 2018/198 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 08/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.