Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/183 E. 2021/2452 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/183
KARAR NO: 2021/2452
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2019
NUMARASI: 2016/729 Esas, 2019/783 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı, taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında aktedilen 2012 tarihli sözleşmeye gereğince müvekkilinin davalıya ait Esenyurt İlçesi’nde bulunan otel inşaatının alçı panel kaplama ve asma tavan işlerini yapma işini üstlendiğini, işin detayları ve iş kalemleri fiyatlandırılmasının yanlar arasında imzalanarak mutabık kalındığını, işin toplam bedelinin KDV hariç 239.926,88 TL ve KDV dahil 283.113,72 TL olarak kararlaştırıldığını, müvekkili tarafından işin eksiksiz tamamlandığını, müvekkilinin sözleşmenin 14. maddesine göre 04/03/2013 ve 30/12/2013 tarihlerinde almış olduğu ödemelere ilişkin faturalar kestiğini, davalı yanca müvekkiline toplam 215.000,00 TL ödeme yapıldığını, ancak bakiye 68.113,72 TL’nin ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilşikin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 68.113,72 TL bakiye iş bedeli alacağının en yüksek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı yanca iddia edilen alçıpan çalışmaları icmal tablosunun taraflarına tebliğ edilmediğini, dava dilekçesine metraj cetveli başlıklı yaklaşık 50 tane tablo sunulduğunu, tabloların altında biri …’ e ait olmak üzere iki adet imzanın olduğu görüldüğünü, müvekkilinin … isimli bir çalışanı olmadığını, diğer imzanın kime ait olduğunun ise bilinemediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, mahallinde yapılan keşif akabinde hazırlanan 09/04/2018 tarihli kök rapor ve 01/10/2018 tarihli ek bilirkişi raporu dayanak alınarak somut olayda, davalının, ön inceleme duruşmasına kadar eserin eksik teslim edildiği savunmasında bulunmadığını, davalı vekilinin, eserin dava dışı … isimli şirkete tamamlattırıldığı iddiasının ön inceleme duruşmasından sonra ileri sürülmesi ve davacının savunmanın genişletilmesine açıkça muvafakat etmemesi karşısında bu savunmanın tetkiki cihetine gidilmediği, taraflar arasında akdedilen sözleşme ile davacının 4.maddede belirtilen eseri, aynı sözleşmenin 5.maddesinde belirtilen birim fiyatlarda meydana getirmeyi üstlendiği, bilirkişilerce yerinde yapılan inceleme neticesinde davacının sözleşmeye uygun şekilde ve metrajda eseri meydana getirdiği, davalının eseri teslim aldığı, davalının davacıya toplam 215.000,00 TL ödemede bulunduğu, davacı tarafından meydana getirilen eser bedelinin sözleşme ile uyumlu olarak 283.113,72 TL tutarında olduğu, davalının götürü usulde belirlenen bedelden indirim talep edemeyeceği, bakiye bedeli ödediğini ispat edemediği, davacının usulüne uygun tutulan ticari defter ve kayıtları ile örtüşen bakiye eser bedelini talep edebileceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 68.113,72 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, 27/06/2016 tarihli dava dilekçesinin ”Sonuç ve İstem” bölümünde faiz talepleri açık bir şekilde mevcut olmasına rağmen, eksik inceleme ile mahkemece, faiz talebine ilişkin olumlu ya da olumsuz herhangi bir hüküm tesis edilmediğini, bunun da usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, Bblirkişi raporunun inceleme ve değerlendirme başlıklı bölümünde davacı ticari defterlerinde 2 adet toplam 215.000,00 TL tutarlı fatura olduğu ve toplam 215.000,00 TL ödeme yapıldığının tespit edildiğini, bu tespit ile davalı müvekkilinin davacıya bakiye borcunun bulunmadığının sabit olduğunu, “İncelemelerin Yerinde İnceleme ve Tetkik Değerlendirme” başlıklı bölümünde yerinde yapılan incelemede, … dekorasyon tarafından yapımı taahhüt edilen işlerin hangi mahalde yapılacağı ve ne kadar metrajlı işler olduğunun davacı tarafça yapılmış veya tamamlanmış işler olup olmadığının tüm imalatların tamamen ve çoktan tamamlanmış olması sebebi ile teknik olarak tespit edilemediğinin, yapılan bu ödemelerin … Dekorasyon ile 01/03/2013 tarihinde sözleşme imzalandıktan 6 ay sonrasına kadar yapılması davacı tarafından işlerin yapılmış olduğu kanaatini oluşturmuştur.” denildiğini, bilirkişi heyetinin kendi tanzim ettiği raporla çeliştiğini, bilirkişi heyeti tarafından ticari defterlerin bir biri ile uyumlu olduğu söylendikten sonra salt yapılan ödemelerin bir başka firma ile sözleşme imzalandıktan sonra yapılması kıstası ile otelde yapılan imalatların tamamının … yapı tarafından yapıldığı çıkarımında bulunmasının dayanaksız soyut bir tespitten ibaret olduğunu, ticari teammüllere göre de bir borç farklı zamanlarda parça parça ödenebilineceğinden … Dekorasyon ile yapılan sözleşme sonrası … ödemler yapılmasının hayatın olağan akışına uygun olduğunu, salt buradan yola çıkılarak imalatların tamamının davacı tarafından yapıldığı çıkarımında bulunulamayacağını, yine bilirkişi raporunda ” 18/12/2017 tarihinde yapılan keşif esnasında …’in davalı firma çalışanı mimar olduğu, ancak çalıştığı süre boyunca sigortasız görev aldığı, dosyaya sunulan metrajları birebir yerinde ölçerek hesapladığı belirtilmiştir.” tespitinde bulunulduğunu, dosya kapsamına bakıldığında davacı vekilinin ne dava dilekçesi, ne de cevaba cevap dilekçesinde …’in davalı firma çalışanı mimar olduğu ve çalıştığı süre boyunca sigortasız görev aldığı iddiasının bulunmadığını, yine 06/10/2017 tarihli yerinde inceleme tutanağında ve 11/10/2017 tarihli yerinde inceleme tutanaklarında …’in davalı firma çalışanı mimar olduğu ancak çalıştığı süre boyunca sigortasız görev aldığı beyanının bulunmadığını, 18/12/2017 tarihli keşfe bizzat refakat ettiklerinden keşif esasında böyle bir beyan ve ya iddiada bulunulmadığını, bilirkişi heyetinin bu şekilde bir tespiti neye göre yaptıklarının taraflarınca anlaşılamadığını, …’ in müvekkili firma çalışanı, ortağı veya yetkilisi de olmadığını, dosya kapsamında yapılan ticari defter incelemeleri ile davacının davalıdan her hangi bir alacağının olmadığının, bakiyesinin bulunmadığının ispatlandığını, otelde yapılan imalatların davacı tarafından değil, dava dışı … Dekorasyon tarafından yapıldığını, bu durumu ispatlar sözleşmenin dosya kapsamında bulunduğunu, davacı tarafın yapmış olduğu işi faturalandırdığını ve taraflarınca da fatura bedelinin ödendiğini, bilirkişi raporunda ” Yerinde yapılan incelemede bu tip ekstra imalatların yapılmış olduğu görülmüş ancak bu imalatların davacı firma tarafından mı yoksa … dekorasyon tarafından mı yapıldığı beyanlar haricinde herhangi bir teknik delil olmadığı için tarafımızca net olarak anlaşılamamıştır.” dendiğini, yani davacı tarafın faturalandırılmış hizmetlerden daha fazla hizmet verdiğinin ispatlanamadığını, buna rağmen mahkeme tarafından ticari defterler dikkate alınmaksızın salt davacı beyanı ve bilirkişi raporları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aydırı olduğunu belirtilerek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici; davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında 01/03/2013 tarihli ve birim fiyatlı sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davacı yüklenici sıfatıyla, davalıya ait … isimli otelin alçıpan tavan, duvar, dekoratif tavan imalailan, lobi, restaurant, toplantı salonu, oda alçıpan imalatları vs. yapım işini üstlenmiş, sözleşmenin 4 ve 5. Maddelerinde kullanılacak malzemelerin birim fiyatları belirtilmiştir. Dairemizce davacı yanın istinaf itirazı yönünden yapılan incelemede; davacı vekilince dava dilekçesinde bakiye iş bedelinin en yüksek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep edildiği halde, mahkeme faiz yönünden hüküm tesis edilmediği gibi, gerekçeli kararda da faiz istemi konusunda olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme yapılmadığı, bunun da HMK’nın 297. Ve 26. Maddesine aykırılık oluşturduğu anlaşılmaktadır. Davalı yanın istinaf itirazları yönünden yapılan incelemede; davacı yanca davalı adına düzenlenen 04/03/2013 tarih, 09751 nolu, KDV dahil 70.000,00 TL bedelli ve 30/12/2013 tarih, 09757 nolu, KDV dahil 145.000,00 TL bedelli 2 adet faturanın ödendiği hususu ihtilaf konusu olmayıp, bu faturalar üzerinde sadece davacı yüklenici şirket yetkilisinin imzası bulunmaktadır. Sözleşmenin “avans ve ödeme” başlıklı 6.maddesinde; hak ediş raporunun davalı iş sahibi tarafından onaylanmasından sonra davacı yüklenici tarafından KDV dahil olarak fatura düzenleneceği kabul ve taahhüt edilmiş ve davalı yanca bu madde gereğince kendilerine fatura düzenlenmediğinden bahisle iş bedeli alacağının doğmadığı ileri sürülmüş ise de; dosya kapsamından yukarıda belirtilen ve ihtilaf konusu olmayan faturalar için de davalı iş sahibi tarafından hak ediş belgesi düzenlenmediği anlaşılmaktadır.Dosyada bulunan metraj cetvellerinde; davacı yüklenici şirket yetkilisi ile davalı şirket adına … isimli şahsın imzası bulunmaktadır. Davalı yan, imzası bulunan …’in kendi elemanları olmadığını belirtmiştir. Ancak mahkemece mahallinde 18/12/2017 tarihinde yapılan keşif akabinde inşaat mühendisi … , mali müşavir … ve mimar … tarafından hazırlanan ve hükme esas alınan 09/04/2018 tarihli bilirkişi kurul kök raporunda; davacı yanın incelenen 2013 yılı ticari defterinde; davacı yanca davalı iş sahibi adına 04/03/2013 tarih ve … numaralı, KDV dahil 70.000,00 TL, 30/12/2013 tarih ve 09757 numaralı, KDV dahil 145.000,00 TL olmak üzere toplam 215.000,00 TL tutarında fatura düzenlendiği, işletme defterine gelir ve giderler kayıt edildiğinden yapılan tahsilatların kayıtlarının bulunmadığı, bu nedenle …a ait banka hesapları ve tahsilat makbuzları üzerinde yapılan incelemede; davalı tarafından davacı yüklenicinin …bank Sefaköy Şubesi’ ndeki hesabına 175.000,00 TL EFT yapıldığı, ayrıca 13/09/2013 tarihinde 2 adet 40.000,00 TL tutarında çek olmak üzere toplam 215.000,00 TL tutarında ödeme yapıldığı, buna göre davacı yanca düzenlenen 215.000,00 TL tutarındaki faturaların tamamının ödendiği tespit edildiğinden davalı yanın bakiye iş bedeli yönünden …’ in şirket çalışanı olmadığı yönündeki savunmasına itibar edilmesi mümkün görünmemiştir. Kaldı ki davalı yanın bu savurmaları TMK’ nın 2. Maddesindeki dürüstlük kuralına da aykırılık teşkil etmektedir. Dosyada bulunan ve aynı bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 15/10/2018 tarihli ek raporda; …’in imzasını taşıyan metrajlar ve icmal kabul edilerek, yapılan işin toplam bedelinin KDV dahil 283.113,72 TL olarak belirlendiği, davalı yanca davacıya toplam 215.000,00 TL ödeme yapıldığı, bu itibarla davacı yanın talep edebileceği bakiye iş bedeli alacağının KDV dahil 68.113,72 TL olarak hesaplandığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla taraflar arasındaki uyuşmazlık; sözleşmede belirlenen KDV dâhil 283.113,72 TL tutarındaki toplam iş bedelinin 283.113,72 TL-215.000,00 TL=68.113,72 TL’lik ödenmeyen iş bedeli alacağı noktasında toplanmaktadır. Davalı, davacı yanca eksik bırakılan işlerin dava dışı yüklenicilere yaptırıldığını ileri sürmüştür. Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, tarafların “icap” ve “kabul” iradelerinin birleşmesiyle sözleşme ilişkisi kurulur. Şekil şartı, sözleşmenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartıdır. (Yargıtay 15 Hukuk Dairesi’nin 25/09/2018 tarih, 2018/3698 Esas, 2018/3394 karar sayılı kararı) 4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir. Somut olayda, davalı yanca süresi içerisinde verilen cevap dilekçesi ve 2. Cevap dilekçesinde eksik iş iddiasında bulunmadığı halde, aşamalardaki beyanlarında, davacı yüklenici tarafından işin eksik bırakıldığı, işin 3.şahıslara tamamlatıldığı iddiasında bulunmuş ise de; davacı tarafça savunmanın genişletilmesine muvafakat edilmemiştir. Kaldı ki bu hususta ispat külfeti davalı tarafta olup, 6100 sayılı HMK’nın “Senetle ispat zorunluluğu” başlıklı 200. maddesinde düzenlenen “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. ” hükmü gereğince davalı taraf, bu iddiasını senetle ispat etmek zorundadır. Bu kapsamda, davalının dosyaya sunduğu delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Davalı tarafça dosyaya bu iddiayı ispatlayacak yazılı bir belge sunulamadığı gibi, tanık dinlenmesini mümkün kılacak yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge de dosya kapsamında bulunmamaktadır. O halde yapılan tüm bu açıklamalar ışığında mahkemece; denetime elverişli bilirkişi kurul kök ve ek raporu hükme esas alınmak suretiyle ve ispat yükü doğru değerlendirilerek, taraf ticari defterlerinin sahipleri lehine delil niteliği taşıdığı, davacı şirketin ticari defterlerinde dava tarihi itibariyle davalıdan 68.113,72 TL alacaklı olduğu, davalı yanca eksik bırakılan işin dava dışı yüklenicilere yaptırılması nedeniyle zarara uğradıkları yönündeki iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davacının davasının kabulüne karar verilmesi dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olmuştur. Ancak, mahkemece davacı vekilince dava dilekçesinde bakiye iş bedelinin en yüksek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep edildiği halde, faiz talebi yönünden hüküm tesis edilmediği gibi, gerekçeli kararda da faiz istemi konusunda olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme yapılmaması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak; davanın kabulü ile, 68.113,72 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/10/2019 tarih ve 2016/729 Esas, 2019/783 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın KABULÜ ile, 68.113,72 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 4.652,85 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan toplam 1.192,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.460,45 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2- Davacı tarafından yapılan 1.192,40 TL peşin harç, 317,50 TL posta ve tebligat gideri, 2.550,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.059,90 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.654,78 TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE, C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davalıdan alınması gereken 4.652,85 TL istinaf karar harcından davalı tarafça peşin yatırılan 1.163,21 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.489,64 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 23/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.