Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1803 E. 2021/196 K. 27.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1803
KARAR NO : 2021/196
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2017
NUMARASI: 2016/826 Esas, 2017/1116 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 27/01/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 29/01/2015 tarihinde proje ve danışmanlık iş sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre davalı tarafça gerekli mimari, statik, mekanik ve sıhhi projelerin ruhsata uygun şekilde hazırlanmasının taahhüt edildiğini, buna karşılık olarak müvekkilinin sözleşmenin 4.maddesinde belirtilen 20.000,00 TL’yi 03/02/2015 tarihinde “proje bedeli” açıklamasıyla davalı şirket yetkilisi … banka yoluyla ödediğini, ancak davalı tarafından sözleşme konusu borcun zamanında ifa edilmemesinden dolayı müvekkilinin sözleşmeden döndüğünü ve aynı işi ….Ltd. Şti.’ye yaptırmak zorunda kaldığını ve 38.000,00 TL ödediğini, bu nedenle davalıya ödediği bedelinin iadesi için borçlu aleyhine İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı borçlunun haksız olarak takibe itiraz ettiğini belirterek, yapılan itirazın iptali ve takibin devamına, 30/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafça davayı süresi içinde cevap dilekçesi sunulmamış, bilirkişi raporunun tebliğinden sonra 03/05/20017 tarihinde sunulan itiraz dilekçesiyle beyanda bulunulmuş ve dosyanın inşaat mühendisi ya da proje konusunda bilgi sahibi bir tekniker ve hukukçu bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınması talep edilmiş, ayrıca bu dilekçe ekinde davaya konu işi, projeyi yapıp teslim ettiklerine dair bir kısım deliller sunulmuştur. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacının proje bedeli olarak davalı şirket yetkilisine 20.000,00 TL havale ettiği, ancak karşılığında herhangi bir hizmetin verilmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 20.000,00 TL üzerinden devamına, takip öncesi temmerrüt oluşmadığından davacının takip öncesi faiz talebinin ve fazlaya ilişkin istemin reddine, alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, alacak likit ve itiraz haksız olduğundan alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde, taraflar arasındaki sözleşmede yer alan edimlerin yerine getirilip getirilmediğine ilişkin hiç bir inceleme yapılmadığını, müvekkili tarafından süresi içinde projenin sözleşmeye uygun olarak yapıldığını ve noter kanalıyla davacıya teslim edildiğini, dava konusu bedelin bu proje için ödendiğini, ancak davacının teslimden sonra da sürekli proje ile ilgili farklı taleplerde bulunup, değişiklikler talep ettiğini, müvekkilinin de bu değişiklikleri yerine getirdiğini, bur süre sonra projenin tamamını değiştirmeye çalışan davacı ile aralarında anlaşmazlık çıktığını, davacının sonradan teşvik kredisine başvurmaya karar verdiğini, ancak bunun için farklı bir projeye ihtiyacı olacağını anlayıp bu defa projeyi bu yönde değiştirmek istediğini, müvekkilinin sözleşme gereği taahhüt ettiği projeyi teslim ettiğinden davacı sonrası bu taleplerinin ayrı ücrete tabi olduğunu, müvekkilinin edimini yerine getirdiğinin tüm açıklığı ile ortada olduğunu, resmi mercilerde bile bu projenin onayının mevcut olduğunu, müvekkilinin sözleşmesel edimlerini yerine getirip getirmediğinin tespiti için inşaat mühendisi ya da proje konusunda bilgi sahibi bir teknikerden rapor alması gerekirken hesap bilirkişisinden alınan raporla karar verilmesinin hatalı olduğunu, davada ispat yükünün HMK madde 190 gereği davacıda olduğunu, müvekkilinin edimlerini yerine getirmediğine dair davacının delil sunamadığını, dosyada da yönde araştırma yapılmadığını, taraflarınca sunulan delillerin davacının iddiasının aksini ispat ettiğini, taraflarınca bir cevap dilekçesi sunulmamış olmasının HMK madde 128 gereği dava dilekçesinde ileri sürülen tüm hususların inkar edildiği anlamını taşıdığını, böyle bir durumda davacı iddialarının aksini ispatlayan delillerin dosyaya sunulabileceğini, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, taraflarınca sunulan deliller doğrultusunda bir inceleme yapılmayarak ve uzman bir bilirkişiden rapor alınmayarak mahkemenin davayı aydınlatma yükümlülüğüne aykırı davrandığını belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dava, TBK’nın 470 vd. Maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında davacı iş sahibine davalı yüklenicinin temerrütü nedeniyle sözleşmeden döndüğü iddiasıyla peşin ödenen iş bedelinin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.Davacı tarafça, davalı yüklenici ile yapılan 29/01/2015 tarihli “proje ve danışmanlık iş sözleşmesine” konu işlerin davalı tarafça zamanında yapılmaması nedeniyle sözleşmeden dönüldüğü, bu nedenle peşin olarak ödenen 20.000,00 TL’nin ve işlemiş faizinin tahsili için davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı tarafın takibe haksız olarak itiraz ettiği ileri sürülerek bu itirazın iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı tarafça, davaya süresinde cevap verilmemiş, bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde sözleşmeye konu işin yerine getirildiği belirtilerek buna ilişkin bir kısım belgeler sunulmuştur.Taraflar arasında, davacı tarafından yapılması düşünülen bir hayvancılık işletmesine ilişkin mimari, statik, mekanik ve sıhhi projelerin hazırlanması işi için 29/01/2015 tarihli sözleşme imzalandığı, bu sözleşmenin 4.maddesinde belirtilen 20.000,00 TL iş bedelinin davacı tarafından davalıya 03/02/2015 tarihinde banka yoluyla ödendiği ihtilaf konusu değildir.Davacı tarafça eser sözleşmesinin ve sözleşmeye konu ücretin ödendiğinin bu şekilde ispat edilmesinden sonra, sözleşmeye konu edimin yerine getirildiğinin davalı yüklenici tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Ancak, davalı tarafça süresinde bir cevap dilekçesi sunulmayarak bu ispat külfeti yerine getirilmemiştir.Her ne kadar davalı vekilince istinaf dilekçesinde, cevap dilekçesi sunulmayarak dava dilekçesinde ileri sürülen tüm hususların inkar edilmiş olduğu, bu nedenle sonradan sundukları beyan ve delillerin savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği, sadece davacının iddialarının aksini ispata yarayan delillerin sunulduğu ileri sürülmüş ise de, davacı vekilince istinafa cevap dilekçesinde belirtilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20/04/2016 tarih 2014/2-695 Esas 2016/522 Karar sayılı kararından da anlaşılacağı üzere, süresinde cevap dilekçesi sunmamış olan davalı tarafın sonradan davacının iddialarının aksini ispata yarayan delilleri sunması mümkün değildir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin kararlarında bu kurala istisna olarak getirilen tek imkan “borcu söndüren belge” sunulması olup, bu tür belgeler de ancak ödeme belgesi, sulh ve ibralaşma belgeleri niteliğinde olan belgelerdir. Davalı vekilince sonradan sunulan belgeler bu kapsamda değerlendirilebilecek mahiyette değildirler. Kaldı ki, davalı tarafça sonradan sunulan belgeler, davacı iş sahibinin bir takım resmi kurumlarla kurmayı düşündüğü hayvancılık işletmesine ilişkin yaptığı başvurulara verilen görüş yazıları olup, davalının sözleşmeye konu projeleri yapıp davacıya veya ilgili resmi kurumlara teslim ettiğine ilişkin bir belge sunulmamıştır. Sunulan e-posta kayıtlarında da sözleşmeye ilişkin görüşmeler yer almakta olup yine bunların arasında da sözleşmeye konu projelerin davalı tarafça yapıldığına ve ilgili yerlere teslim edildiğine dair bir kayıt bulunmamaktadır.Bu açıklamalar doğrultusunda, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesine konu 20.000,00 TL’lik iş bedelinin davacı tarafça davalıya ödenmesine rağmen, davalı yüklenici tarafından sözleşmeye konu işin ifa edildiği ispat edilemediğinden davacının ödemiş olduğu 20.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmekte haklı olduğu sonucuna varılmıştır. Bu durumda mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne dair verilen karar yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2017 tarih ve 2016/826 esas, 2017/1116 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.366,20 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 341,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,65 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 27/01/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.