Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1751 E. 2023/1317 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1751
KARAR NO: 2023/1317
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/09/2020
NUMARASI: 2019/345 Esas, 2020/465 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ : 22/11/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı …Ş. ile 12.06.2018 tarihinde kendilerine ait …’da Trijenerasyon Elektrik Üretim Santrali kurulması için ön protokol yaptıklarını, bu protokole göre yapılacak santralin detay projeleri hazırlandıktan sonra projelerin … firmasına gönderileceğini, bu firmanın hazırlayacağı rapor bedelinin de davalı şirket tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalının bu bedeli ödememesi üzerine davalıya Beyoğlu … Noterliğinin 06.02.2019 tarih ve … sayılı ihtarnamesini gönderdiklerini ve proje bedeli olan olan 96.000,00 TL ve KDV’nin ilgili firmaya ödenmesinin istenildiğini, davalı şirketin de kendilerine Kocaeli … Noterliğinin 13.02.2019 tarih ve … sayılı ihtarnamesini göndererek danışman firmaya borçlarının olmadığını bildirdiğini ve proje bedelini ödemediğini, bu nedenle proje bedeli olan 113.280,00 TL’yi ilgili firmaya kendilerinin ödediğini belirterek, ödedikleri bedelin ödedikleri tarih olan 19.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının santrali kurmaktan vazgeçtiğini, sözleşmeye göre davacının santrali kurmaktan vazgeçmesi durumunda danışmanlık firmasının ücretini ödeme yükümlülüğünün davacıya ait olduğunu, ön protokolün imzalanmasından sekiz ay sonra ihtarname gönderildiğini, bu süre içinde teklif verilmesi, sözleşme imzalanması ve tesisin yapımına başlanılmasının talep edilmediğini, davacı tarafın delil olarak sunduğu 21.12.2018 tarihli e-postada döviz bazlı teklif sunmaları ve teminat göstermeleri için onay istediklerini, davacının kendilerine yanıt vermediğini, ekonomik sıkıntılarının olmadığını, davacının danışmanlık hizmeti aldığı … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. ile kendileri arasında sözleşme olmadığını, davacının bu şirketten danışmanlık hizmeti almakta ısrar etmesi nedeniyle başka firmalardan teklif alamadıklarını, davacı tarafın çıkarttığı fiyatın fahiş olduğunu, davacı tarafın dosyaya sunduğu ödeme dekontunda ödemenin neye ilişkin olduğunun belli olmadığını, davacı tarafın ödemeyi yaptıktan sonra kendilerini temerrüte düşürmediğini, dava dışı üçüncü firmanın da kendilerine ihtarname göndermediğini, ödeme yapıldıktan sonra da kendilerine bilgi verilmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 3’üncü maddesinde “… firması ilgili hesaplamaları yaparken taraflar iş bu protokol kapsamında sözleşme imzalamak için görüşmelere başlayacaktır.” düzenlemesinin yapıldığı, dosya içerisine delil olarak sunulan e-postaların incelenmesi sonucunda davacı ile davalı arasında 26.09.2019 tarihine kadar yapılacak olan santralle ilgili olarak ücret pazarlığının ve proje çalışmalarının sürdüğü, davalı tarafın davacıdan döviz bazlı teklif sunması ve teminat göstermesini istediği, bu e-posta yazışmalarının davacının davalıya gönderdiği Beyoğlu … Noterliği’nin 06.02.2019 tarih ve … sayılı ihtarnamesinden sonra da devam etmiş olduğu, sözleşmenin 3’üncü maddesine göre asıl sözleşmeyi imzalamak için tarafların görüşmelere başladığı ve görüşmelerin devam ettiği, dolayısıyla davalı tarafın davacının santralin yapımından vazgeçtiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 113.280,00 TL alacağın 19/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davada mahkemece taraflara H.M.K. uyarınca delillerini bildirmeleri için süre verilmediğini, delillerin toplanmadığını, dava konusu ihtilafın çözülmesi için elzem olduğundan delil olarak bildirdikleri taraflar arasındaki yazışmaların dahi taleplerine rağmen celp edilmediğini, ön inceleme duruşması olması gereken celsede ön inceleme gerekleri yerine getirilmeksizin bir hafta sonrasına duruşma günü verildiğini, bir hafta sonraki duruşmada ise deliller toplanmadan, bilirkişi incelemesi yapılmadan hem usul hem de esas yönünden hukuka aykırı şekilde davanın kabulüne karar verildiğini, taraflar arasında imzalanan Ön Protokol’ün 5. maddesinde davacı şirketin tesisin kurulmasından vazgeçmesi halinde danışmanlık bedelini ödemekle yükümlü olduğunun açıkça belirtildiğini, davacı tarafça projeden vazgeçildiğine ilişkin açık bir beyan olmadığı iddia edilmekte ise de, davacı tarafın tesisin kurulmasından vazgeçtiğini, nitekim Ön Protokol uyarınca da vazgeçme herhangi bir şekil şartına bağlanmadığını, bu nedenle, davacı taraf Ön Protokol’ün 5. maddesi uyarınca üçüncü şahıs firmaya danışmanlık bedelini ödemekle yükümlü olduğundan, müvekkili şirkete herhangi bir rücu hakkının olmadığını, bilakis ödemeyi müvekkili şirket yapmış olsa idi, davacı tarafa rücu hakkının bulunacağını, bu nedenle, işbu davanın ikamesinde hukuki yarar bulunmadığını, davacı tarafça müvekkili şirkete mükerrer şekilde iki kez gönderilen ihtarname tamamen ve sadece üçüncü şahıs danışmanlık firmasına ödeme yapılması talebine ilişkin olduğunu, Ön Protokol’ün imzalanmasından sekiz ay sonra gönderilen bu ihtarname haricinde davacı tarafça müvekkili şirkete hiçbir ihtarname gönderilmediğini, Ön Protokol uyarınca teklif verilmesi, sözleşme imzalanması, tesisin yapımına başlanılması ihtar ve talep edilmediğini, davacı tarafça tesisin kurulmasından vazgeçildiğini, bu nedenle, Ön Protokol sonrası süreç davacı tarafça sürüncemede bırakılarak sözleşme dahi imzalanmadığını, nitekim Ön Protokole konu tesisin kurulumu, davacı tarafça hiçbir surette yaptırılmadığını, davacı tarafça müvekkili şirkete gönderilen ihtarnamede iddia edilen hususların haksız ve mesnetsiz olduğunu, 12/06/2018 tarihinde imzalanan Ön Protokol ile koşulları ana sözleşmede belirlenmek üzere tesis kurulması konusunda taraflarca mutabakata varıldığını ancak, Ön Protokol’ün imza tarihinden ihtarname tarihine kadar geçen sekiz ay zarfında Sözleşme imzalanmadığını, davacı tarafça Ön Protokole konu tesisin kurulması adına hukuken veya fiilen hiçbir işlem yapılmadığını, Ön Protokolün 5. maddesinde; … firmasınca tesisin kurulmasından vazgeçilebileceği, ancak bu durumda … Firması nezdinde doğacak Danışmanlık Bedeli’nin … Tesis Yönetim A.Ş. tarafından ödeneceğinin taraflarca kararlaştırıldığını, davacı tarafça tesisin kurulmasından vazgeçilmediği iddia edilmiş ise de, bu iddianın davacı tarafça neden olunan zararların müvekkili şirkete yüklenmesi amacıyla kötü niyetle ileri sürüldüğünün anlaşılmakta olduğunu, davacı tarafça sözleşme imzalamaktan imtina edilmiş ve Ön Protokol konusu tesis yaptırılmadığını, gerek hayatın olağan akışı, gerekse ticari teamüller gereği, davacı tarafça makul bir süre içerisinde sözleşme imzalanarak projenin başlatılması gerekirken, davacı taraf tesisin yapımından vazgeçtiği için müvekkili şirket ile sözleşme imzalamadığını, davacı tarafın iddia ettiği gibi müvekkili şirket işin yapımından vazgeçmiş olsa idi, davacı tarafın makul bir süre içerisinde müvekkili şirketi ihtar etmesi, imzaladığı Ön Protokol’ü feshedip üçüncü şahıs bir şirket ile sözleşme imzalayarak tesisin yapımını başlatmasının gerektiğini, ancak davacı tarafça Ön Protokol konusu işin yapımından vazgeçilmiş ve yaptırılmadığını, davacı tarafça sözleşme dahi imzalanmadığı ve tesisin kurulmasından vazgeçildiği aşikar olmasına rağmen, vazgeçmeye yönelik bir beyanları olmadığı iddiasının haksız ve kötüniyetli olduğunu, davacı tarafça sunulan e-posta yazışmalarının dava konusu ihtilafın çözümüne herhangi bir yararının olmadığını, zira yaklaşık bir yıllık süre zarfında yapılan birçok görüşme ve yazışmalardan yalnızca iki e-postanın seçilerek sunulmasının dava konusu ihtilafı aydınlatmaktan uzak olduğunu, kaldı ki, davacı tarafça sunulan 21/12/2018 tarihli e-postada müvekkili şirketin yetkilisi tarafından davacı şirkete döviz bazlı teklif sunulması ve teminat istenilmesi hususunda onay istenildiği belirtilmiş ise de, davacı tarafça yanıt dahi verilmediğini, davacı tarafça da ikrar edildiği üzere, davacı taraf üçüncü şahıs firmalardan teklif almak istediğini beyan etmiş ve bu suretle Ön Protokolün imzalanmasından altı ay sonra dahi sözleşme imzalamaktan imtina ettiğini açıkça gösterdiğini, aynı e-postada müvekkili şirket yetkilisi tarafından projenin gerçekleştirilmesi halinde ödeme yapma konusunda bir tereddütleri olmadığı, ancak projenin realize olmaması ihtimaline karşılık teminat mektubu verildiği takdirde ödeme yapılabileceği, ayrıca müvekkili şirket tarafından da bu proje için üçüncü şahıs bir firmadan 30.000,00 Euro bedelli teknik danışmanlık hizmeti alındığı ve ticari sorumluluk açısından ödenerek talep edilmediğinin belirtildiğini, sadece davacı tarafça sunulan bu e-postadan dahi, müvekkili şirketin işbu dava konusu ticari ilişki süresince iyiniyetli olduğu ve davacı tarafça zarara uğratıldığının anlaşılmakta olduğunu ancak, her halukarda taraflardan dava konusuna ilişkin tüm yazışmaların celbini Sayın Mahkemeden talep etmelerine karşın deliller toplanmaksızın karar verildiği için celp edilmediğini, davacı tarafın üçüncü şahıs nezdindeki borcunun müvekkili şirket tarafından ödenmesine yönelik talebi gerek Ön Protokol düzenlemesine, gerekse hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğundan kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirket ile davacı …Ş. veya üçüncü şahıs … San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında herhangi bir sözleşme imzalanmadığını, taraflarca imzalanan tek belge olan Ön Protokol metninde, protokolün bir sözleşme vasfında olmadığının açıkça belirtilmiş olduğunu, müvekkili şirketin gerek … Tesis Yönetim A.Ş. firmasına, gerekse … San. ve Tic. Ltd. Şti. firmasına borcu bulunmadığından, müvekkili şirketin dava konusuna ilişkin herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, dava dilekçesinde dayanak gösterilen Yargıtay kararlarının rücuen tazminata ilişkin olduklarının anlaşılmakta olduğunu, davacı tarafın müvekkili şirkete herhangi bir rücu ve talep hakkının olmadığını, işbu dava konusuna ilişkin müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu olmamakla birlikte, her halukarda talep edilen alacak miktarına da itiraz ettiklerini, müvekkili şirket ile davacı tarafın ödeme yaptığı üçüncü şahıs firma arasında bir anlaşma olmadığını, davacı tarafça müvekkili şirkete bu firmadan danışmanlık almak istedikleri bildirildiği ve danışmanlık konusu bilgilerin sadece bu şirkete iletilmesi istenildiğinden farklı firmalardan teklif alınamamış olduğunu, bu nedenle, müvekkili şirketin sorumluluğu olmamasına rağmen talep edilen haksız ve fahiş bedele de itiraz ettiklerini, ayrıca ödeme dekontunda ödemenin neye ilişkin olduğu da belirtilmediğinden, ödemenin işbu dava konusu edilen danışmanlık bedeline karşılık olduğu iddiasının da ispatı gerektiğini, talep edilen faiz başlangıç tarihine de itiraz etiklerini, tüm itirazlara ilaveten davacının müvekkili şirketi temerrüde düşürmediğini, zira, alacaklı olduğu iddia edilen üçüncü şahıs firmanın müvekkili şirkete ihtarname göndermediği gibi, davacı tarafça gönderilen ihtarnamede de ödemenin yapılması ihtarına ilişkin bir süre belirtilmediğini, ödemenin yapılması akabinde de müvekkili şirkete bilgi verilmediğini, dekont ibraz edilmediğini, ihtarname gönderilmediğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Türk Borçlar Kanununu 470. Madde ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Somut olayda taraflar arasında bir ön protokol düzenlenmiş olup, davalı yüklenicinin elektrik santralini yapması kararlaştırılmış; protokolün 4. Maddesinde ses işi ile ilgili davacının belirttiği firmadan alınacak hizmet bedelinin davalı tarafından ödemesi kararlaştırılmış; 5. Maddesinde ise davacının sözleşmede kararlaştırılan işin yapımından vazgeçmesi halinde davalının ödediği parayı davalıya iade edeceği hükme bağlanmış; mahkemece davalı şirketin yöneticisi tarafından gönderilen e-posta göz önüne alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyanın yapılan incelenmesinde, mahkemece dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı ve rapor alınmadığı anlaşılmaktadır. Davacı davasında delil olarak ödeme dekontuna dayanmakta olup, söz konusu dekont dava dışı şirkete yapılan ödemeyi göstermektedir. Davalı taraf, istinaf dilekçesinde, ödenen bedelin fahiş olduğunu ileri sürmektedir. Bu durumda, mahkemece dava dışı firmadan dava konusu işle ilgili tüm belgeleri getirtilip, mahallinde keşif de yapılmak suretiyle dava dışı şirket tarafından yapılan işlerin yapıldığı yer ve zamana göre piyasa rayici dikkate alınarak iş bedeli hesaplattırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın ödeme belgesi gözetilerek karar verilmesi yerinde olmamıştır. Öte yandan, henüz dava dışı şirkete ödeme yapılmadan önce davacı tarafından gönderilen 06.02.2019 tarihli ihtarname ile temerrüt oluşmadığı halde, 19/03/2019 ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/09/2020 tarih, 2019/345 Esas, 2020/465 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 22/11/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.