Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1733 E. 2022/2027 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1733
KARAR NO: 2022/2027
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/707 Esas
KARAR NO: 2019/856
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 08/12/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup, mahkemece davacı vekilinin davasının reddine dair verilen karara karşı davacı yanca istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili; davacının, Gebkim Organize Sanayi Bölgesinde yeni inşa ettirdiği fabrika binasında kullanılmak üzere çinko oksit ocağı, çinko oksit silosu, paslanmaz silo, potalı çinko oksit ocağı, rets 12 potalı hidrolik devirmeli çinko oksit ocağı makinelerinin imalatını davalıya yaptırdığını, makinelerin ilk kullanımdan itibaren ana malzemelerinde erime, parçalanma dökülme meydana geldiğini, oluşan ayıpların potalar içindeki izolasyon maddesinin yetersiz olması nedeni ile arka zeminde hasara yol açtığını, dipçiklerin sıcaklıktan eridiğini, ateş tuğlalarının arasının açıldığını, iç potaların ağızları betondan yapıldığından yüksek ısıya dayanmadığından döküldüğünü, bekin iç ağız tarafının ters takılmış olduğunu, bu hususlarda Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/3 D.iş sayılı dosyası ile tespit yaptırdıklarını, davalının makinaların imalatında kullandığı malzemelerin uygun vasıfta olmadığından erime ve dökülme yapmış olduğunu, davalının ağır kusurlu olduğunu ve sözleşmedeki edimlerini gereği gibi ifa etmediğini, davacının fabrikanın imalatını durdurmamak için tespit sonrası hemen makinalarda meydana gelen hasarları üçüncü bir firmaya yaptırdığını, davalının ağır iş kusuru nedeniyle meydana gelen imalat kaybı nedeniyle de ticari kâr kaybına uğradığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile hasar bedeli olarak 19.000,00 TL’nin, üretim kaybı ile uğranılan zarar bedeli olarak 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalının firma adresinin “… Cad., … Sok., No: … Topkapı-Fatih/İstanbul” olduğunu , bu nedenle İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin işbu ihtilâfta yetkili bulunduğunu, dava dosyasının yetkili ve görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, 2013 yılında yapılan bir imalat ve teslim nedeniyle 30.12.2015 tarihine kadar 2 yılı aşkın bir süre hiçbir ihbarda bulunulmadığını ve 1 yıllık garanti süresi de dolmuş olduğundan davanın zamanaşımına uğradığını, tespit sonucu gönderilen bila tarihli tespit raporuna süresinde itiraz ettiklerini, davacının ilk üretimde usulüne uygun olarak yerleştirilen beklerin firma yetkililerinin ısrarlı talepleri nedeniyle sökülerek hali hazırdaki şekliyle monte edilmek durumunda kalındığını ve hatta bu tadilat nedeniyle ayrıca 12/12/2013 tarihli … seri nolu revizyon faturası tanzim edildiğini ve bedelinin davacı tarafından itirazsız ödendiğini, davacı tarafından gönderilen 30/12/2015 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesine de süresinde cevap verdiklerini, garanti süresi dolduktan uzun bir süre sonra daha öncesi herhangi bir hasar ihbarında bulunulmaksızın ve davalı tarafça yapılan tüm uyarılara rağmen davacının ısrarlı talepleri ile bek montaj yerlerinin bilerek ve istenerek değiştirildiğini, çinko oksit ocaklarının bu nedenle hasar gördüğünü belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davanın açıldığı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/12/2016 tarih ve 2016 /456 Esas, 2016/1088 Karar sayılı kararı ile mahkemenin yetkisizliğine ve dosyanın yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 07/07/2017 tarih ve 2017/393 Esas, 2017/435 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Dosyanın yetkisizlik kararı ile gönderildiği İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/10/2019 tarih ve 2017/707 esas, 2019/856 karar sayılı kararı ile, davanın kusurlu imalat sebebiyle uğranan zararların giderilmesine yönelik alacak davası olduğu, uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklandığından TBK’nın 478.maddesine göre davanın 2 yıllık zamanaşımna tabi olup, taraflar arasındaki imalata ilişkin ilk sözleşmenin 04/07/2013 tarihinde yapıldığı buna ilişkin davalı tarafından 05/11/2013 ve 18/11/2013 tarihli faturaların düzenlendiği, davacı tarafın kaşe ve imzalarının bulunduğu 21/11/2013 tarihli belgeye göre bu tarihte tadilat talep edildiği, davalının davacı tarafın istediği tadilatları yaptığı ve 12/12/2013 tarihli revizyon faturasının düzenlendiği, bu durumda tadilat konusu işlemlerin en geç 12/12/2013 tarihli faturanın düzenlendiği tarihte teslim edildiğinin kabul edilmesi gerektiği, davacı tarafça Beyoğlu … Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile 30/12/2015 tarihinde ayıp ihbarında bulunduğu, bu tarihe kadar herhangi bir ihbarın bulunmadığı, 12/12/2013 olarak kabul edilen son tadilat sonrası teslimlerden itibaren TBK 478. Maddede taşınırlar için belirtilen 2 yıllık zamanaşımının 12/12/2015 tarihinde dolduğu bu tarihten sonra davacının 30/12/2015 tarihinde noter aracılığı ile ayıp ihbarında bulunduğu, bu nedenle davalı tarafın zamanaşımı itirazının yerinde olduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği; zamanaşımı itirazı olmasa dahi, talimat mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda davalının geçmiş imalat tecrübelerine dayanarak, bu tür bir tadilatı yapmaması gerektiği, bu tadilatı yaparak kusurlu olduğu belirtilmiş ise de, mahkemece bu görüşün yerinde görülmediği, davalı imalatçının davacı tarafın tadilat istemi üzerine davalı tarafı bilgilendirdiği ve uyardığı tanık anlatımları ile sabit olduğundan, davacı tarafın ısrarlı tutumu üzerine bu tadilatı gerçekleştirmesinde davalıya atfedilebilecek bir kusur olmadığı, TBK’nın 476. Maddesine göre, “Eserin ayıplı olması, yüklenicinin açıkça yaptığı ihtara karşın, iş sahibinin verdiği talimattan doğmuş bulunur veya herhangi bir sebeple iş sahibine yüklenebilecek olursa iş sahibi, eserin ayıplı olmasından doğan haklarını kullanamaz” hükmü gereği davalı tarafın kusurunun bulunmadığından davanın esas yönünden de reddedilmesi gerektiği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece davanın 2 yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığından zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiğini, ayrıca zamanaşımı olmasa dahi müvekkilinin talimatı ile tadilat yapıldığından bahisle bilirkişinin davalıya verdiği kusur oranının dahi kabul edilmediğini, makinelerdeki ayıpların açık ayıp değil gizli ayıp olduğunu, 30/12/2015 tarihinde ayıp ihbarında bulunulmasına rağmen bu hususları kabul etmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için teslimin mahkemenin de hükmün de esas aldığı 12/12/2013 tarihi olarak kabul edilse dahi ayıp gizli ayıp olduğundan zamanaşımı başlangıcının teslimden değil ayıp bildiriminde bulunulmasından itibaren 2 yıllık sürenin başlaması gerektiğini, ayrıca davacı yüklenici ağır kusurlu olup davada 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini, zira yüklenicinin iş sahibinin istekleri olsa dahi yapılan işin uygunsuz olması halinde bu hususta konunun uzmanı olmayan davacıya uyarıda bulunması gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması ve davanın esastan kabulüne karar verilmesi için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.Davacı taraf, davalı yüklenici tarafından yapılan imalatların ayıplı olduğunu belirterek, ayıp nedeniyle uğranan zararların ve kâr kaybının davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Dosya kapsamına göre, davacı tarafça Gebze 1. Sulh Hukuk mahkemesinin 2016/3 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırılmış, tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda çinko oksit ocağına ait dipçiklerin sıcaktan eridiği, izolasyon tuğlalarının aralarında boşluklar oluştuğu, tuğlaların yerinden oynadığı, pota dayanaklarının eriyerek deformasyona uğradığı, ocağın üzerindeki sac plakalarda erime başladığı, çinko oskit ocağının yaklaşık 15 gün kullanıldığının, doğal gaz tüketim dökümünden anlaşıldığı, ocakta meydana gelen hasarın bek alevinin doğrudan potaya gelmesi sonucu oluştuğu, tespit edilen hasarın malzeme ve işçilik dahil tamirinin 4 ocakta toplam 19.000,00 TL tutarında olacağı belirtilmiştir.Tespit sonrası alınan bilirkişi raporu davalıya tebliğ edilmiş olup, davalı 18/02/2016 havale tarihli beyan ve itiraz dilekçesi ile tespit raporuna itiraz etmiştir. Mahkemece talimat yoluyla alınan 07/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu hasarların davacı firma tarafından onarılarak üretime devam edildiğinin tespit edildiği, bu nedenle oluşmuş hasarların 28/01/2016 tarihli tespit raporunda bahsedildiği şekilde kabul edilmek durumunda oldukları, keşif sırasında dava konusu ocaklarda davalı firma tarafından davacının talepleri üzerine yapılan tadilatın izlerinin fotoğraflarla tespit edildiği, davalının 4 adet çinko oksit ocağını teknolojik özelliklere göre imal edip davacıya teslime ettiği, ancak davacının 20/11/2013 tarihli yapılacak revizyonlarla ilgili yazılı mutabakata ve 103607 sayı ve 12/12/2013 tarihli fatura ödemesi ve davalının 18/04/2019 teslim tarihli açıklama beyan ve ekleri incelendiğinde davalı firmadan revizyon talebinde bulunulduğunun anlaşıldığı, 16/04/2019 tarihli duruşmada dinlenen tanık beyanlarından da davacının davalıyı potalı ocak çalışma prensiplerine aykırı talepler ile tadilat yapmaya zorladığı, ancak bu durumun imalatçının teslim ettiği ürünlerde ortaya çıkan kusurunu ortadan kaldırmayacağı, 40 yıllık tecrübeye sahip bir imalatçının uygunsuz tadilatların doğuracağı sorunları öngörerek kendi ürününü sakatlamamak sorumluluğunda olduğu, bu nedenle ortaya çıkan kusurda imalatçı kusurlu olup, ağır kusurlu olmadığı, davacının da davalıdan talep ettiği imalatlardan dolayı oluşan hasarda kusurlu olduğu, tespit raporunda hasara ilişkin belirlenen 19.000,00 TL malzeme ve işçilik maliyetlerinin hasar tarihindeki piyasa rayiçlerine uygun olduğu, tarafların kusurlarına göre davalının 9.500,00 TL hasar bedelinden sorumlu olduğu, davacının oluşan hasarın giderilmesi süresince imalat kaybının 20.601,00 USD = 59.429,76 TL olduğu, davalının yine kusur oranına göre 29.714,88 TL zarardan sorumlu olduğu belirtilmiştir. Taraflar arasında ilki 30/01/2013 tarihinde 1 adet; ikincisi 04/07/2013 tarihinde 3 adet olmak üzere toplamda 4 adet çinko oksit ocağı imalatına ilişkin yazılı sözleşme düzenlenmiştir. 20/11/2013 tarihinde 3 adet rets, 12 çinko oksit potasına ilişkin revizyon sözleşmesi kapsamında malzeme listesi düzenlenmiş ve taraflarca imzalanmıştır. 20/11/2013 tarihli revizyon sözleşmesine istinaden 12/12/2013 tarihli 103607 nolu 21.240,00 TL bedelli fatura düzenlenmiş ve bu fatura bedelinin davacı tarafından ödendiği bilirkişilerce tespit edilmiştir. Davacı taraf makinelerde hasar meydana geldiğinden bahisle Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/3 esas sayılı D.İş dosyasında 08/01/2016 tarihinde tespit yaptırmış; tespit raporuna karşı davalı taraf süresi içerisinde itiraz etmiş; davacı ise tespit raporunu esas alarak hasar bedeli ile hasar süresince uğradığı zararın tazmini için işbu davayı açmıştır. Davacı taraf Beyoğlu … Noterliğinin 30 Aralık 2015 tarih … yevmiye nolu ihtarı ile davalı tarafa ayıp ihbarında bulunmuştur. Davalı taraf ise Eyüp … Noterliğinin 06/01/2016 tarih … yevmiye nolu cevabi ihtarnamesi ile, makineleri 01/11/2013 tarihinde teslim ettiğini, 1 yıllık garanti süresinin 01/11/2014 tarihinde sona erdiğini, 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, standartlara uygun şekilde imal edilen cihazların davacı şirketin ustabaşı … marifeti ile montajını müteakip ciddi tadilat talebinde bulunulduğunu, tadilatların cihazların kullanımlarında problemlere yol açabileceği yönünde uyarı , ikaz ve ihtarlarına rağmen firma sahiplerinin ısrarı ile cihazlar üzerinde bazı revizyonlar yapmak durumunda kaldıklarını bu durumun tanzim edilen fatura ve irsaliyeler ile sabit olduğunu, talep üzerine yapılan revizyonda ocaklar üzerindeki bek yerlerinin değiştirilerek alevin doğrudan doğruya potaya isabet edecek şekilde cihaza montajı, termokopul deliğinin önce kapattırılıp bilahare açtırılması, pota kaçak hattının kapattırılması vs.. işlemlerin yaptırıldığını, dolayısıyla tamamı ile taleplerine özel olarak üretilen ve 2 yıldan fazla kullanılan cihazlarda meydana gelen hata ve arızaların usulüne uygun müracaat halinde gerekli keşif ve ücretlendirmeyi müteakip taraflarınca tamiratlarının yapılacağının ihtar edildiği görülmüştür. Mahkemece yapılan keşifte tespit raporunda belirlenen kusurlu imalatların davacı tarafından giderilerek üretime devam edildiği, dosya kapsamı itibari ile tarafların kusurlu olduğu, yüklenicinin kusurlu olmakla birlikte ağır kusurlu olmadığı, tarafların eşit oranda kusurlu olduğu tespit raporunda belirlenen hasar bedelinin piyasa rayicine uygun olduğu belirtilmiş, ayrıca hasarın giderilmesi sürecinde davacının uğradığı belirtilen zarara yönelik tespitte bulunulmuştur.Davalı vekili zamanaşımı def’inde bulunduğundan öncelikle zamanaşımı hususunun incelenmesi gerekmektedir. TBK’nın “Zamanaşımı” başlıklı 478. Maddesine göre “Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak davalar, teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz yapılarda ise beş yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa, ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” hükmü düzenlenmiştir.TBK’nın 149. Maddesine göre zamanaşımı alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Eser sözleşmelerinde muacceliyet eserin teslimi anında gerçekleşir. Buna göre, zamanaşımının başlangıcı eserin yüklenici tarafından iş sahibine teslim edildiği tarihtir. Taraflar arasında en son 20/11/2013 tarihli revizyon sözleşmesi imzalanmış olup, 20/11/2013 tarihli revizyon sözleşmesine istinaden 12/12/2013 tarihli 103607 nolu 21.240,00 TL bedelli fatura düzenlenmiştir. Mahkemece, yüklenici tarafından düzenlenen fatura tarihi olan 12/12/2013 tarihi eserin teslim tarihi olarak kabul edilerek, 30/12/2015 ihtar tarihi ve dava tarihi itibariyle 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımından reddine, ayırca esas yönünden reddine karar verilmiştir. Eser sözleşmelerinde eserin teslim edildiğini ve teslim tarihini yüklenici ispat etmek zorundadır. Dosyada eserin hangi tarihte teslim edildiği yüklenici tarafından yasal delillerle ispat edilmiş değildir. Fatura düzenlenme tarihinin eserin teslim tarihi olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece fatura tarihinin eserin teslim tarihi olarak kabul edilmesi suretiyle zamanaşımı süresinin geçtiğinden bahisle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır. Şu halde, mahkemece, dava konusu eserin yüklenici tarafından iş sahibine hangi tarihte teslim edildiği araştırılıp tespit edilerek, yukarıda belirtilen açıklamalar da dikkate alınarak davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı usulünce belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.Öte yandan, kabule göre de, davanın zamanaşımına uğradığı kabul edilerek reddine karar verildiği halde, esas yönünden de değerlendirme yapılarak ayrıca davanın esastan kabulüne karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/10/2019 tarih, 2017/707 Esas, 2019/856 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere esasa ilişkin yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.