Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1673 E. 2022/629 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1673
KARAR NO: 2022/629
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/03/2020
NUMARASI: 2019/572 Esas, 2020/191 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 29/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında 12/09/2005 tarihinde sözleşme imzalandığını ve 09/05/2007 tarihinde kesin kabulle işin nihayete erdiğini, şantiye binasının ne zaman idareye kalacağı ve ne şekilde tasarruf edileceğinin ihale aşamasında düşünüldüğünü ve sözleşmeye bağlandığını, sözleşmenin Yapım İşleri Şartnamesi 17.maddesine göre yapı denetim görevlisi için yapılan binaların işin bitiminde idarenin malı olmasının kararlaştırıldığını, idare Yönetim Kurulunun 01/05/2008 tarih ve 2008/263 sayılı kararında idarede bulunan tüm işlere ait şantiye binalarının sökülerek idarenin ambarlarına kaldırılması ve depolanması kamu zararına sebebiyet vereceğinden müteahhitler tarafından muhtelif arsalar üzerine kurulan şantiye ofislerinin idareye teslim edilerek idarenin ambarlarına kaldırılması yerine bedellerin işin müteahhidinin kesin hesabından kesilmesine karar verildiğini, 23.170,70-TL şantiye binası bedelinin davalının kesin hesabından kesildiğini, davalı şirket tarafından kesin hesabından kesilen 23.170,70-TL şantiye binası bedelinin şartnamede bulunmadığı gerekçesi ve diğer talepler ile birlikte İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/78 Esas dosyasından menfi tespit davası açıldığını, ilgili mahkemece davanın kısmen kabulü ile 93.303,31-TL (23.170,70-TL şantiye binası bedeli dahil) borçlu olmadığının tespiti kararı ile aleyhe karar verildiğini, temyiz aşamasında kararın bozulduğunu, yeni numarası ile 2015/165 Esas sayılı dosyada yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile 100.062,40-TL (23.170,70-TL şantiye binası bedeli dahil) borçlu olmadığının tespiti ile aleyhe karar verildiğini, bu süre zarfında davacı tarafından mahkeme kararının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, davacı yüklenici idarenin abonelerine su fatura bedellerine haciz koyduğunu ve icra takibi konusu tüm bedellerin haciz yolu ile ödendiğini, davacı yüklenici firmaya 02/07/2015 tarihinde ve firma avukatına 30/06/2015 tarihli ihtarname ile şantiye binasının teslim edilmesinin istendiğini, yüklenici firmadan gelen cevabi yazıda herhangi bir borcun olmadığına dair 13/07/2015 tarihli itiraz dilekçesinin ellerine ulaştığını belirterek, sözleşme gereği şantiye binasının teslimine, aksi takdirde ”… İnşaat Birim Fiyat Analizleri Yapı Yaklaşık Maliyet Hesabı” tablosundan II.sınıf B grubu yapı rayicine göre şantiye binası bedelinin 02/07/2015 ihtarname tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı idare yönetim kurulunun 01.05.2008 tarihinde yapmış olduğu toplantıda aldığı kararla şantiye binalarının sökülerek depolarda saklanmasının kamu zararına neden olduğundan bahisle, şantiye binalarının maliyet hesabının çıkarılarak, müteahhidin kesin hesabından kesilmesi yönünde karar aldığını, davacı kurumun kamu zararına neden olacak bir talepte bulunmasının mümkün olmadığını, kamu zararına neden olacak bir maddenin sözleşmeye konulmuş olmasının böyle bir maddenin mutlak uygulanması zorunluluğunu doğurmadığı gibi geçerliliği de bulunmadığını, davacı kurumun talebinin haksız ve dayanaksız bir talep olduğunu, inşaata başlamadan müvekkili şirkete şantiye binası yeri tahsis edilmediğini, davalının kendi imkanları ile çevreden şantiye binası yeri bularak inşa ettiğini, edimini yerine getirmeyen davacı idarenin ne şantiye binalarını ne de bunların bedellerini isteme hakkı bulunmadığını, davalının her zaman için şantiye binalarını teslime hazır olduğunu, prefabrik inşa edilen şantiye binasının yıprandığından başka yerde kullanma imkanı kalmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalı yüklenicinin iş bitiminde sözleşme gereği şantiye binasını davacı tarafa teslim etmesi gerektiği, davalı tarafça şantiye binasının davacı tarafa teslim edilmediği, davacı tarafça davalı tarafın hak edişinden şantiye binası bedeli kesintisi yapıldığı, ancak Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/165 Esas, 2015/371 Karar sayılı kararıyla hak edişten şantiye binası bedeli kesintisi yapılmasının sözleşmeye aykırı olduğunun tespit edilerek kararın kesinleştiği, taraflar arasındaki sözleşmenin Yapım İşleri Şartnamesi’nin 17. maddesi gereği şantiye binasının davacı tarafa teslim edilmesi gerektiği, ancak teslim edilmediği gerekçesiyle, şantiye binasının davacı tarafa teslimine karar verilmiştir. Davalı istinaf dilekçesinde, proje bitiminde şantiye binasının kaldırıldığını, şantiye binasının bulunduğu yerdeki inşaat artıkları temizlendiğinden davalının teslim edebileceği bir bina bulunmadığını, iş bitiminde bina faydalı haldeyken ve davalı teslime hazırken idarenin teslimin kamu zararına olacağını belirterek teslim almayıp bedelinin ödenmesini istediğini, ancak davacı idarenin sonradan sözleşmenin şartlarını değiştirerek bedel isteyemeyeceğinin İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/165 Esas 2015/371 Karar sayılı kararı ile kesinleştiğini, tamamen kendi kusuru ile teslimi imkansız hale getiren ve teslimin kamu zararı oluşturacağından kabul etmeyen idarenin bu davayı açmasının hakkın kötüye kullanımı olduğunu, davacının hukuki bir yararı bulunmadığını, İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi kararı gereğince şantiye bedelinin ödenmesine davalının zorlanamayacağına karar verildiğini, idarenin üzerine düşen görevi yapmadığını, yapı denetim binasının yapılacağı yeri göstermediğini, bunun üzerine yüklenici davalının bina için arsa kiralamak zorunda kaldığını ve iş sonunda kiralayan arsa sahibi arsanın kendisine temizlenerek yalın şekilde teslimini istediğini, idarenin iş bitiminde 2005 yılı birim maliyetiyle 2. Sınıf B Grubu rayiciyle gerçekleştirilen yapı denetim binasını kamu zararı olacağı gerekçesiyle almamakta ısrar ettiğini, davacı tarafın teslim almadaki temerrüdü nedeniyle 12 ay daha arsaya kira ödemek zorunda kaldıklarını, kabulden 12 ay sonra davacı tarafın binanın teslimine ilişkin net kararı üzerine binanın sökülerek 3 yıl maruz kalınan amortisman ile istif haline dönüştürülüp kiralanan arsadan kaldırıldığını, arsanın inşaat artıklarından temizlenerek arsa sahibine teslim edildiğini, davacı tarafça iddia edilen zararın müsebbiplerinin söz konusu yapım işinde görevli kontrol teşkilatının 4483 Sayılı Memurlar Ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanmalarına Dair Kanun gereği görevi ihmallerinden kaynaklı haklarında iddia soruşturma başlatılıp suçlu bulunmaları sonucu yargılanıp oluşacağı iddia edilen zararın kendilerinden tazmini gerekirken oluşacağı iddia edilen kamu zararının davalı tüzel kişiliğinden karşılanmak istenmesinin kamu gücünün hukuka ve adalete yansız olarak uygulanması tanımını içeren hukukun üstünlüğü ilkesiyle uyuşur yanı bulunmadığını, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 2015/165 Esas 2015/371 karar sayılı kararı ile ihale konusu işin yürütülmesi esnasında Yapı Denetim Görevlileri için ihtiyaç duyulan şantiye binasının bedelinin isteneceği yapımı esnasında yapı denetim elemanları için ihtiyaç duyulan şantiye binasının bedelinin istenemeyeceğine karar verildiğinden ve montajı yapıldığı arsa üzerinde demontaj edilmek üzere amortismanına ilaveten değerinin %25’i kadar da söküm masrafı ve ayrıca bulunduğu arsa temizleme işlemleri için de %10 daha harcama yapıldığından binanın idarece teslim alınmamasından kaynaklı yapımından 10 yıl sonra binanın hiçbir değeri kalmadığını, 12.09.2005 tarihli sözleşmeye dayalı olarak 09.05.2007 tarihinde kesin kabulü yapılan … Kısım Müteferrik Atık Su Kanal İnşaatı Yapı Binasının montajının yapıldığı kiralık arsanın sahibine temizlenmiş şekilde tesliminin zorunlu olması ve sökülmesi akabinde davacı idare tarafından prefabrik ekipmanların keyfi idari tasarrufla alınmak istenmemesi sonucu şantiye binasının %100 amortismana maruz kaldığını, bu duruma idarece sebebiyet verilmesine rağmen davacı idarenin davalı müvekkilini suçlu göstermek adına bu davayı ikame ettiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda 2005 yılında şantiye mobilizasyonu ile tesis edildiği düşünülen binaların 2007 tarihine kadarki yıpranma payları düşülerek geçici kabul tarihi itibariyle 23.236,48 TL bedel hesap edilebileceği, dava tarihi itibariyle 41.355,00 TL olacağı belirtilmiştir. Dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan 12.09.2005 tarihli sözleşme gereğince yüklenici tarafından üstlenilen işin tamamlanarak 09.05.2007 tarihinde kesin kabulünün yapıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin eki olan Yapım İşleri Genel Şartnamesinin 17/1. Maddesinde yüklenicinin, yapı denetim görevlisinin işlerle ilgili her türlü çalışmaları ve gerektiğinde yatıp kalkmaları için, sözleşmesinde belirlenen şartlar altında uygun yerler, bina ve/veya barakalar hazırlayıp bedelsiz olarak idareye teslim etmek zorunda olduğu; 17/4 maddesinde ise bina ve barakaların ister bedeli karşılığında, ister bedelsiz olarak yapılmış olsun, işin bitiminde bunların idarenin malı olacağı hükme bağlanmıştır. Davacı idarece alınan 01.05.2008 tarih ve 2008/263 sayılı karar ile, şantiye binalarının sökülerek idarenin ambarına kaldırılması ve depolanmasının kamu zararına sebebiyet vereceği belirtilerek, müteahhitler tarafından arsalar üzerinde kurulan şantiye ofislerinin idareye teslimi yerine bedellerinin kesin hesaptan kesilmesine karar verilmiş ve bu kapsamda kesin hesapta davalı yüklenicinin hesabından 23.170,00 TL şantiye bedeli kesintisi yapılmıştır. Davalı yüklenici şirket tarafından davacı idareye karşı İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/165 Esas, 2015/371 Karar sayılı (bozma öncesi 2011/78 esas, 2013/48 karar) dosyası ile açılan davada, diğer taleplerle birlikte, idarece yüklenici hakedişinden kesilen 23.710,70 TL şantiye kesintisi nedeniyle idareye borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istenmiş, mahkemece bozma ilamı sonrasında verilen karar ile yüklenicinin davasının kısmen kabulü ile, şantiye binası kesintisi 23.710,70 TL ve diğer hususlardaki kesintiler dahil toplam 100.062,40 TL yönünden davacının (yüklenicinin) davalıya (idareye) borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; idarenin temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2016/146 esas, 2016/1823 karar sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir. Bu durumda, İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/165 Esas, 2015/371 Karar sayılı (bozma öncesi 2011/78 esas, 2013/48 karar) dava dosyasında, idarece yapılan şantiye kesintisi nedeniyle yüklenicinin idareye borçlu olmadığının tespitine karar verilerek, bu karar Yargıtay onamasından geçmiş ve böylece yükleniciden şantiye bedelinin istenemeyeceği hususu kesinleşmiştir. Davalının istinaf incelemesine konu eldeki dava dosyasında sunduğu cevap dilekçesinden şantiye binasının halen davalı yüklenicide olduğu ve yüklenici şirketin şantiye binalarını idareye teslime hazır olduğu belirtilmektedir. İdarece şantiye binası bedelinin yüklenicinin hakedişinden kesilmesi mümkün olmasa da, şantiye binalarının yüklenicide olduğu anlaşıldığından ve Yapım İşleri Genel Şartnamesinin 17/4 maddesinde bina ve barakaların ister bedeli karşılığında, ister bedelsiz olarak yapılmış olsun, işin bitiminde idarenin malı olacağı hükme bağlandığından, davalı elinde bulunan şantiye binalarının da davacı idareye tesliminde zorunluluk bulunmaktadır. Şu halde, yerel mahkemece davanın kabulü ile, taraflar arasındaki 12/09/2005 tarihli sözleşmeye istinaden şantiye binasının davalı taraftan alınarak davacı tarafa teslimine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/03/2020 tarih ve 2019/572 Esas, 2020/191 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.582,79 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 395,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.187,09 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 29/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.