Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1619 E. 2020/1410 K. 02.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1619
KARAR NO: 2020/1410
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2018
NUMARASI: 2017/279 Esas, 2018/463 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 02/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında fazla ödenen iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili; davalının, davacı müvekkiline platform imalatı ve montajı işleri yaptığını, davalı tarafın işin başlangıcında yapacağı işin bedelinin %40’ı olan 19.200,00 TL’yi 12/01/2015 tarihinde avans olarak aldığını, kalan bedelin ise iş bitiminde ödenmesinin kararlaştırıldığını, işin bitiminde müvekkilin muhasebe biriminin, avans olarak ödenen 19.200,00 TL’yi mahsup etmeden yanlışlıkla 62.864,00 TL olan fatura bedelinin tamamının ödendiğini, böylece davalıya 19.200,00 TL fazla ödeme yapıldığını, davalı taraftan alınan 1.180,00 TL ek hizmetin bedeli düşüldüğünde kalan 18.020,00 TL borcun ödenmesinin davalıdan talep edildiği halde, borcun ödenmediğini, davalı aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edildiğini, yetki itirazının kesinleşmesi nedeniyle icra takibinin Gebze İcra Müdürlüğü’nde devam ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, davalının itirazının haksız olduğundan aleyhinde %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, ticari defterlere, BS formalarına, mutabakatname ve bilirkişi raporuna göre davacının yükleniciye 18.020,00 TL fazla ödeme yaptığının sabit olduğu gerekçesiyle asıl alacak üzerinden itirazın iptaline, alacak likit olup davalı borçlu itirazında haksız ve kötü niyetli bulunduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalının temerrüte düşürülmemesi nedeniyle işlemiş faiz talebi bakımından davanın reddine karar verilmiştir. Kararın süresinde istinaf edilmediği gerekçesiyle 02/08/2018 tarihinde kesinleşme işlemiş yapılmış, mahkemenin 31/01/2020 tarihli ek kararı ile, davalı vekili tarafından yapılan 08/11/2019 tarihli istinaf başvurusunun süresinden sonra olması nedeniyle istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bu defa, davalı vekilinin, istinaf isteminin yapılmamış sayılmasına dair mahkemenin 31/01/2020 tarihli ek kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, gerekçeli kararın tebliğine ilişkin mazbatanın incelenmesinde, tebliğ adresinin mernis adresi olduğuna dair bir ibare bulunmadığı, davalının adreste bulunmaması nedeniyle tebligatın muhtara yapıldığı anlaşılmaktadır. Tebligat Kanunu 21/1.maddesine göre yapılacak tebligatlarda, muhatabın adreste bulunmama sebebinin tespiti ile birlikte, 2 nolu haber kağıdının kapıya yapıştırılması ve durumun komşuya/yönetici veya kapıcıya bildirilmesi gerekmektedir. Somut olayda, davalının adreste olmadığından bahisle karar tebliği muhtara yapılmış ve ismini vermekten imtina eden komşularına haber bırakıldığı belirtilmiş olup, haber bırakılan komşu ismini vermekten imtina etmiş olsa dahi haber verilen komşunun kapı numarasının tebligat evrakına yazılması gerekirken bu konudaki bilgiye yer verilmemiş olması nedeniyle kararın davalıya usulüne uygun bir şekilde tebliğinden söz edilemeyeceği, (Yargıtay 8. HD. 06/10/2020 tarih 2018/5058 E. 2020/5850 K. sayılı kararı) buna göre davalının 08/11/2019 tarihli istinaf başvurusunun süresinde olduğu anlaşıldığından, mahkemenin 31/01/2020 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenlerinin incelenmesine geçilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinin, duruşma gününün, bilirkişi raporlarının ve gerekçeli kararın müvekkiline usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmediğini, tebligatların hiç birisinde komşunun isminin yazmadığını, müvekkilinin davadan haricen haberinin olduğunu, müvekkilinin adil yargılama hakkının ihlal edildiğini, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde alacağın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. 6100 Sayılı HMK ‘nın 27. maddesinde “Hukuki dinlenilme hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Somut olayda; mahkemece dava dilekçesi ile devam eden aşamalardaki tebligatlar, davalının adreste olmadığından bahisle muhtara yapılmış, ismini vermekten imtina eden komşularına haber bırakıldığı belirtilmiştir. Fakat haber bırakılan komşunun ismini vermekten imtina etmiş olsa dahi, kapı numarasının tebligat evrakına yazılması gerekirken mazbatada bu konudaki bilgiye yer verilmemiş, böylelikle tebligatlar usulsüz hale gelmiştir. Bu nedenle dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğinden söz edilemeyeceğinden, mahkemece dava dilekçesi tebliğinden başlamak üzere tüm yargılama aşamalarının yeniden yerine getirilerek, tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre esas hakkında karar vermesi gerekmektedir. Bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin 31/01/2020 tarihli ek kararına yaptığı itirazın kabulüne, ek kararın KALDIRILMASINA, Davalı vekilinin asıl karara ilişkin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE, 2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/05/2018 tarih, 2017/279 Esas, 2018/463 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.