Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/157 E. 2021/1886 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/157
KARAR NO : 2021/1886
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2018
NUMARASI: 2015/717 Esas, 2018/782 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ : 12/10/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı tarafça, davalı tarafından yapılan yazılım nedeniyle hizmet alan dava dışı belediye tarafından davacıya iade edilen cihaz bedellerinin tazmini istemine ilişkin açılan davada; mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili, müvekkilinin ticari faaliyetleri uyarınca kendi bünyesinde üretmiş olduğu yeni nesil pos cihazlarının yazılımlarının yapılması ve satış sonrası yazılım üzerine teknik destek sağlanması maksadıyla davalı firma ile çözüm ortaklığı yapıldığını, davalı şirketin referanslarıyla dava dışı belde şirketiyle 50 adet cihazın satışı için anlaşma sağlanarak cihazların teslim edildiğini, ancak cihazlarda yazılım sorunları yaşanması nedeniyle cihazların kendilerine iade edildiğini, cihazlar üzerinde yapılan tetkikatta cihazların uzunca süre kullanıldığı, darbeye maruz kaldığının tespit edildiğini, davalı şirketin yazılım hizmetinin gizli ayıplı olduğunu, iyi teknik hizmet verilmemesi nedeniyle müvekkilini 50 adet pos cihazı ile kalem ve pil toplamı 100.000,00 TL zarara uğrattığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 20.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş; 03/02/2016 tarihli dilekçesi ile talebinin 100.000,00 TL olduğunu belirterek 04/05/2016 tarihinde ıslah harcını yatırmıştır.Davalı şirket temsilcisi, kendi pos cihazlarının adetli olarak sahadaki durumunu görmek ve aksaklıkları çözebilmek için firmalarının parkmetre programını Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin şirketlerinden olan … A.Ş.’ye deneme ve geliştirme amaçlı olarak 50 adet cihazın demo maksadıyla kurulması için aracılık yapıldığını, 01/07/2014 tarihinde 50 adet el terminali teslim edildiğini, 4 adet cihazın arızalı çıkarak kendileri tarafından teknik servise geri alındığını, … A.Ş.’nin ürünleri 09/05/2015 tarihinde gönderdiklerini, ürünlerin kontrollerini yaparak geri gönderdiklerini ve 15/05/20115 tarihinde teslim edildiğini, incelemelerinin kaç ay sürdüğünü, … A.Ş.’nin halen davacı ile çalıştığını, bütün güncellemelerin davacı çalışanları tarafından yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; davalının davacıyla akdetmiş olduğu sözleşmeden kaynaklı yükümlülüğünü gereği gibi yerine getiremediği, dava dışı şirket tarafından kullanılamaz halde davacıya iade edilen cihazlar nedeniyle taraflar arasındaki sözleşme uyarınca meydana gelen zarardan davalının sorumlu olduğu; kullanılamaz halde iade edilen cihazların kalem ve pilleriyle birlikte toplam 100.000,00 TL değerinde olduğunun bilirkişi heyeti tarafından belirtildiğinden davanın kabulü ile; 100.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf diekçesi ile; dosyaya 23/06/2016 saat 14:43’de vekil sıfatı ile vekalet ile dilekçe ve cevap dilekçesi sunulmuş ise de, avukat sıfatıyla tarafına dosya ile ilgili herhangi bir tebligat yapılmadığını, bilirkişi raporu tebliğ edilmediğini, dosyanın karara çıkması ve icra dosyası ile takibe geçilmesi üzerine haberi olduğunu; Tebligat Kanununun 11. maddesi uyarınca vekil vasıtası ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağını, usul yönünden dava sürecinde de tüm tebligat vs. evrakların asile tebliği edildiği ve bozma gerektiğini; yargılamanın usulen ve yargı unsuru tarafından hatalı bir şekilde yapılmış olmasından dolayı haksız kazanç elde etmekte olan davacının henüz kesinleşmemiş hatta yok hükmündeki bir mahkeme kararını icra ederek kazanç sağlamasının haksız olduğunu, derhal teminatsız olarak icranın durdurulması gerektiğini; yargılamanın hiçbir aşamasına müdahil olamadığı için gerekli itirazları da yapamadığını; davalı şirket ile davacı şirket arasında dava konusu iş ilgili sözleşme, fatura yada irsaliye olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı HMK’nın 73/1 maddesinde “(1) Davaya vekâlet, kanunda özel yetki verilmesini gerektiren hususlar saklı kalmak üzere, hüküm kesinleşinceye kadar, vekilin davanın takibi için gereken bütün işlemleri yapmasına, hükmün yerine getirilmesine, yargılama giderlerinin tahsili ile buna ilişkin makbuz vermesine ve bu işlemlerin tamamının kendisine karşı da yapılabilmesine ilişkin yetkiyi kapsar.” hükmü düzenlenmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanununun 11. Maddesine göre vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil yerine asıla yapılan tebligatlar geçersiz olup sonuç doğurmaz. Dosya kapsamına göre, davalı vekili tarafından dosyaya 23/06/2016 tarihinde vekil sıfatı ile vekaletname sunulmuştur. Mahkemece bilirkişiden alınan ek raporun davalı vekiline tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Öte yandan, 30/05/2018 tarihli celsede sözlü yargılamaya geçileceğinin taraf vekillerine tebliğen ihtarına dair ara kararı kurulmuş ise de, HMK’nın 186.maddesi doğrultusunda davalı şirket adına çıkarılan tabigat bila tebliğ iade edilmiş, bu şekilde sözlü yargılama ihtarı tebliğ edilmeksizin ve davalı tarafa son sözleri sorulmaksızın karar verilmiştir. Mahkemece verilen karar da davalı şirkete Tebligat Kanununun 35. Maddesine göre tebliğ edilmiş; davalı vekili ise 12/10/2018 tarihinde kararı mahkeme kaleminde elden tebliğ alarak 24/10/2018 tarihinde istinaf dilekçesi sunmuş, 26/10/2018 tarihinde istinaf harcını yatırmıştır. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, davalı vekili dosyaya vekaletname sunmuş olmasına rağmen, vekil yerine doğrudan davalı şirkete tebligat yapılarak, davalı vekilinin yargılama işlemlerinden ve aşamalarından haberdar edilmeksizin yargılamaya devam edilmesi ve istinafa konu kararın verilmesi, yine gerekçeli kararın da vekil yerine davalı asıla tebliğ edilmesi doğru olmamış, savunma hakkının kısıtlanması ve adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin usul yönünden kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılarak, davalı vekili adına duruşma gün ve saatinin tebliği ile yargılama aşamaları tamamlanarak, sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE,2-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/07/2018 tarih, 2015/717 Esas, 2018/782 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.