Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1542 E. 2020/1553 K. 21.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1542
KARAR NO : 2020/1553
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/07/2020
NUMARASI : 2020/65 Esas, 2020/383 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 21/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesi nedeniyle alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmaması nedeniyle usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında fatura ve cari hesaptan kaynaklı alacağı sebebiyle İstanbul…. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından açılan takibe borçlunun haksız ve kötüniyetli itirazının iptali için açılan itirazın iptali davası neticesinde davalı şirkete karşı mükerrer icra takibi yapıldığından bahisle Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/779 Esas sayılı dosyasında dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, 20/09/2016 tarihli bilirkişi raporunda müvekkili şirketin davalı şirketten 6.195,42 TL asıl alacağının olduğunun ve davalı şirketin ödeme emrinin gönderildiği 20/06/2011 tarihi itibariyle mütemerrit olduğunu, temerrüt tarihinden itibaren asıl alacağa faiz işletilmesi gerektiğinin tespit edildiğini ileri sürerek, 6.195,00 TL’nin 20/06/2011 tarihinden itibaren işlemiş ticari davalara işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının 07/04/2011 tarihli fatura ve cari hesap alacağı olduğunu belirterek davayı açtığını, ancak müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, ayrıca davanın konusu oluşturan aynı alacak için davacı tarafça daha önceden Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/779 Esas, 2018/149 Karar sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını ve davanın reddedilerek kesinleştiğini, bu kararın işbu dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiğini beyanlar davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davanın itirazın iptali davası olması nedeniyle bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiği, davacının İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında ödeme emrine itiraz edildiğinden yine davacı tarafından açılan mahkemelerinin 2015/779 Esas sayılı dava dosyası kapsamında haberdar oldukları, ödeme emrine itirazın en geç anılan dava dosyasındaki kararla öğrenildiğinin kabulü gerektiği, itirazın iptali davaları için öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin davanın açıldığı 23.01.2020 tarihi itibari ile geçirildiği gerekçesiyle, hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, davanın alacak davası olduğunu, itirazın iptali davası olmadığını, bu nedenle davanın hak düşürücü süreye tabi bulunmadığını, dolayısıyla mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı tarafından açılan dava alacak istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Dava, alacak davası olmasına rağmen, mahkemece işin esasına girilip esas hakkında inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, davanın itirazın iptali davası olduğu kabul edilerek hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, işin esasına girilerek yapılacak inceleme ve araştırma sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/07/2020 tarih, 2020/65 Esas, 2020/383 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.