Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1487 E. 2023/1187 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1487
KARAR NO: 2023/1187
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/11/2019
NUMARASI: 2018/312 Esas, 2019/1125 Karar
DAVANIN KONU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 01/11/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında davacı yanca düzenlenen 19/07/2017 tarih ve 100.684,62 TL bedelli e-faturaya istinaden bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki kısmi itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup; mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.Davacı vekili, taraflar arasında varılan anlaşma ile müvekkili şirketin davalı şirketin yapımını üstlendiği … inşaatının genel izolasyon işlerinin yapımını üstlendiğini ve işin sözleşme şartlarına uygun olarak yapılarak teslim edildiğini, yapılan iş karşılığı 19/07/2017 tarihli 100.684,62 TL bedelli e-fatura düzenlendiğini, iş bedelinin ödenmemesi üzerine müvekkilince davalı hakkında Bakırköy … lcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı yanca icra dosyasına sunulan dilekçe ile borcun 67.101,49 TL’lik kısmının kabul edilmesine karşın 33.583,33 TL’lik kısmına itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek kısmi itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı yanın icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafça tek yanlı olarak düzenlenen 19/07/2017 tarihli 100.684,62 TL bedelli e-faturanın müvekkilince kabul edilmediğini ve söz konusu faturanın davacının “… @….” adresine iade edildiğini, davacı yanca herhangi bir ihtarda bulunulmaksızın doğrudan icra takibi başlatıldığını, müvekkilince borcun 67.101,49 TL’sinin kabul edildiğine ve bu bedel üzerinden hesaplanacak icra masrafları ile vekalet ücreti ve tahsil harcının da ödeneceğine, ancak geri kalan kısımla ilgili olarak herhangi bir borç bulunmadığına yönelik süresi içinde itirazda bulunulduğunu, akabinde kabul edilen 67.101,49 TL’lik kısım üzerinden hesaplanan icra masrafları ve vekalet ücretiyle birlikte toplam tutar olan 76.349,05 TL’nin icra dosyasına ödendiğini, bu tutarın reddiyatının icra dairesince davacı tarafa 18/10/2017 tarihinde yapıldığını, bu tutarın yatırılmasıyla birlikte davacı tarafa borçlarının kalmadığını, icra dosya borcunun geri kalan kısmına itiraz ederek takibi durdurma nedenlerinin ise, kalan kısmın icra takibi öncesi alacaklı tarafa ödenmiş olması olduğunu, nitekim icra takibinin 02/10/2017 tarihinde başlatıldığını, takip borcunun 28.745,52 TL’ lik kısmının takip öncesi 24/09/2016 tarihinde davacı tarafa ödendiğini savunarak davanın reddi ile davacı aleyhinde kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, inşaat mühendisi … tarafından düzenlenen 04/10/2019 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle davacı tarafça düzenlenen hakedişlerde 1 nolu hakediş bedelinin daha önce ödendiği, bu miktarın 2. hakedişe de konu edildiği, bu haliyle yanlış hesaplama yapıldığı, hesaplanması gereken 2 nolu hakediş bedeli olan 67.101,49 TL’nin ise takip dosyasına ödendiği, davacının takibinde kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemece tarafların defter ve vergi vb. kayıtlarının incelenmesi sonucu düzenlenen raporlar değil, davalı tarafından tek taraflı düzenlenen müvekkilinin imzasını taşımadığı için hukuki değer taşımayan, bağlayıcılığı olmayan hakediş raporunun dikkate alınarak hazırlanan hatalı teknik bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, tarafların defterlerinin ve vergi kayıtlarının incelenmesi sonucunda düzenlenen her iki raporda da 28.745,52 TL (KDV dahil) tutarındaki faturanın 2016 yılında yapılmış olan başka bir iş karşılığı düzenlendiği ve ödendiğinin tespit edildiğini, davalının mükerrer olarak talep edildiğini iddia etmesine rağmen, taraf defter ve kayıtları ile sabit olan 33.583,13 TL alacak miktarı dikkate alındığında, son fatura bedelinden bu bedel düşülse dahi, dört bin küsür bakiye alacak kalması gerektiğini, hükme esas alınan son raporun hatalı olduğunun bu durumdan dahi anlaşıldığını,KDV dahil 28.745,52 TL’lik fatura ile davaya konu fatura içeriğinin farklı olduğunu, 28.745,52 TL’ lik faturaya konu işin, 10 ay önce bağımsız ve farklı bir binada yapılan ve daha ufak çaplı bir iş (WC-1 ıslak izolasyon,sahne altı teras izolasyonu, sahne yanı oturma grubu izolasyon uygulaması) olduğu konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığını, icra takibine konu 100.684,62 TL’lik faturanın ise, AVM ek bina ve çatı izolasyonu işine ait olduğunu, ihtilafın birim fiatlarda ve 10 ay önce yapılan işin son hakedişe dahil edilmesinden kaynaklı olduğunu, bilirkişi tarafından yapılması gerekenin; taraflar arasında ihtilaf olmayan iş kalemleri ve metrajların fiyatlarının tespiti yolu ile alacağı tespit etmek olduğunu, ancak her iki teknik raporda da bu hususun ihmal edildiğini ve eksik kaldığını, raporda, farkın temizlik kesintisinden kaynaklandığı belirtilmişse de böyle bir temizlik kesintisinin taraflarınca kesinlikle kabul edilmediği gibi, müvekkili şirket onayını taşımayan tek yanlı hak ediş raporunda belirtilmiş kesintinin müvekkilini bağlamayacağını, ayrıca dosyaya sundukları taraflarca imzalanarak onaylanmış olan şantiye tutanak formlarında bulunan tamirat işlerinin hakedişe dahil edilmediğini, taraf imzasını havi bu tutanaklardaki imalat bedellerinin de alacak hesabına dahil edilmesi gerektiğini, iki tarafın da sunduğu tek yanlı hakedişlerde dahi, birim fiyatların farklı olduğunun açıkça görüldüğünü, buna rağmen sadece karşı tarafın sunduğu imzasız hak edişteki fiyatların kabulü ile değerlendirme yapılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir.Taraflar arasında akdedilen sözlü anlaşma uyarınca davacı taşeron sıfatıyla, davalı şirketin yapımını yüklendiği … AVM inşaatının genel izolasyon işlerinin yapımını üstlenmiştir.Dosya kapsamından davacı taşeron tarafından davalı yüklenici hakkında 19/07/2017 tarihli, 100.684,62 TL bedelli e-faturaya istinaden Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından ilamsız takip yapıldığı, davalı yanca icra dosyasına sunulan dilekçe ile borcun 100.684,82 TL olmayıp, 67.101,49 TL olduğunun beyan edilerek bakiye tutara itiraz edildiği, itiraz üzerine itiraz edilen bakiye kısım yönünden takibin durdurulmasına karar verildiği, icra müdürlüğünden borcun kabul edilen 67.101,49 TL yönünden kapak hesabı çıkarılmasının talep edildiği, icra müdürlüğünce 67.101,49 TL takipte kesinleşen miktar, 3.53,12 TL tahsil harcı, 31,40 TL başvurma harcı, 5.798,37 TL vekalet ücreti, 347,57 TL toplam faiz miktarı, 17,10 TL masraf olmak üzere toplam 76.349, 05 TL kapak hesabı çıkarıldığı, bu bedelin davalı yanca icra dosyasına yatırıldığı, davacı vekilinin 18/10/2017 tarihinde davalı yanca yatırılan bedelden tahsil resmi 2.970,46 TL ve cezaevi harcı 1.526,98 TL olmak üzere toplam 4.497,44 TL düşüldükten sonra kalan 71.851,61 TL’yi reddiyat makbuzu ile tahsil ettiği, eldeki davanın itiraz edilen bedele yönelik açıldığı anlaşılmaktadır. Dosyada bulunan hakediş formlarında; şantiye kontrollü tutarlara göre davacının 1 nolu hakediş icmali 24.360,61 TL + KDV = 28.745,52 TL , 2 nolu hakediş icmali 60.713,76 TL+KDV= 71.642,26 TL olmak üzere kümülatif toplam 85.074,39 TL+ KDV= 100.387,78 TL olduğu, kesin hakkediş hakdiş kapağında davalı yanca temizlik kesintisi yapıldığı, bu kesintiler miktarının da; 6. ay temizlik kesintisi 1.938,93 TL, 7. ay temizlik kesintisi 1.498,31TL ve 8. ay temizlik kesintisi 1.310,86 TL olmak üzere toplam 3.848,10 TL olarak gösterildiği görülmektedir. Mahkemece mahallinde bilirkişi eşliğinde yapılan keşifte işin zemin altında kaldığı anlaşıldığından ve hiç bir belge bulunmadığından bilirkişi tarafından dosya üzerinden inceleme yapılmış olup, hükme esas alınan ve inşaat mühendisi … tarafından düzenlenen 04/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda; davalı yanca yapılan temizlik kesintileri sonrası davacının kümülatif hakkediş bedelinin 85.074,39 TL-3.848,10 TL= 81.226,28 TL+ KDV = 95.847,02 TL, 1 nolu hakkediş bedeli olan 28.745,52 TL (KDV dahil) daha evvel ödendiğinden kalan hakediş bedelinin 95.847,02 TL- 28.745,52 TL = 67.101,50 TL (KDV dahil) olduğu, bu bedelin de icra dosyasında ferleri ile birlikte ödendiği anlaşıldığından davacının bir alacağının olmadığı sonucuna varıldığı, davacı yanın dava dilekçesinde 100.684,62 TL’lik e-fatura kestiğini ve bu faturaya göre icra takibi yaptığını beyan ettiğini, bu faturanın 67.101,49 TL’lik kısmının kabul edildiğini ve ödendiğini, kalan 33.583,33 TL lik kısmı için icra takibinin devam ettiğini bildirdiği, aradaki farkın (yanlış hesaplamanın) sebebinin; hakedişler incelendiğinde; toplam imalat bedelinin KDV hariç 85.074,39 TL, bu bedelden temizlik kesintilerinin ise KDV hariç 3.848,10 TL olduğu, bu bedel düşüldükten sonra kalan bedele KDV ilave edilerek fatura kesilmesi gerekirken yani 85.074,39-3.848,10 = 81.226,28 TL, KDV dahil 95.847,02 TL olması gerektiği, bu KDV dahil bedelin içinde olan 1 nolu hakkediş bedeli olan 28.745,52 TL’nin (KDV dahil) daha evvel ödendiği ve 67.101,49 TL ana borç bedelinin de icra takip dosyasında ödendiği, bu itibarla davacı yanın davalıdan bir alacağının kalmadığı belirtilmiştir.Yapılan bu açıklamalar ışığında mahkemece, davacı yanca yapılan işin zemin altında kalması nedeniyle mahallinde inceleme yapılmadığı gözetilerek, dosyada bulunan “kesin ibraname” başlıklı belge ile dosyada mevcut her iki tarafça sunulan hakedişlerin incelenmesi akabinde hazırlanan denetime elverişli 04/10/2019 tarihli bilirkişi raporları hükme esas alınmak suretiyle, yanlar arasında akdedilen eser sözleşmesi kapsamında davacı yanın davalıdan talep edebileceği hakediş alacağının kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/11/2019 tarih ve 2018/312 Esas, 2019/1125 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 643,00 TL’nin mahsubu ile fazla yatırılan 373,15‬ TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya İADESİNE,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01/11/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.