Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1477 E. 2020/1504 K. 15.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1477
KARAR NO: 2020/1504
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/02/2020
NUMARASI: 2019/1202 Esas, 2020/87 Karar,
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 15/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı tersane arasında, 15.08.2017 tarihinde müvekkiline ait … adlı 50 metre uzunluğunda 14 metre eninde feribota projeye ve klas kurallarına uygun olarak 28 metre boy verilmesi ve diğer saç işlerinin yapılmasından ibaret sözleşme tanzim edildiğini, sözleşmenin işin süresi başlıklı 6. Maddesinde sözleşme gereği yükümlülüklerin sözleşmenin tanzimi ve müvekkil tarafından malzemenin temini veya en geç 20.09.2017 tarihi itibariyle 4 ay içinde gemi inşası ve tadilat işlerinin bitirileceğinin kararlaştırıldığını, bu taahhüt ile birlikte en son 20 ocak itibariyle geminin müvekkiline çalışır vaziyette teslimi gerekmekte olduğunu, teslim edilmediği her gün için 4.000 TL kâr kaybı ile 1.000 TL sözleşme cezasının hüküm altına alındığını, her ne kadar gemi inşa ve tadilat işlemleri bitirilmiş görünse de geminin ticari faaliyetini yerine getirebilmesi için gerekli olan “Gemi/Su Aracı Tadilat Bildiri Belgesi”nin teslim edilmediğini, bu nedenle … Feribotunun (…) Milli Sicil ve Toniloto belgelerinin düzenlenemediği için ticari faaliyete başlayamadıklarını, bu nedenle davalı taraf yükümlülüğünü eksik olarak ifa ettiğini, yükümlülüğünü zamanında yerine getirmeyen tersanenin bu tutumu nedeniyle sözleşmeden doğan tazminat ve bunun yanı sıra müvekkiline gecikme sürecinde personel, gemi bakımı, gemi barındırma ve diğer giderlerinin karşılanması için şimdilik 50.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davaya konu … isimli geminin müvekkilinin bahse konu tadilat bildirim belgesini vermemesinden dolayı sefer yapamaması ve bu yüzden gelir kaybına uğraması söz konusu olmadığını, geminin halihazırda tadilat gören bir gemi olduğunu, müvekkilinin gemi üzerinde üstlenmiş olduğu tadilat işlemlerinin 07.10.2018 tarihinde tamamlandığını, geminin sözleşme gereği armatörün kendi sorumuluğunda olan ve taşere ettiği işlerin tamamlanması için iskeleye çekildiğini, 07.10.2018 tarihi itibari ile gemi üzerinde devam eden tüm tadilat işlerinin davacı armatörün sorumluluğunda olan işler olduğunu, geminin gelir elde edemiyor olmasının müvekkili şirketin herhangi bir hareketi ile doğrudan yahut dolaylı olarak bir ilgisi olmadığını, müvekkili şirketin zaten dosyada mübrez Gemi/Su Aracı Tadilat Bildirgesi ile bildirim yükümlülüğünü yerine getirdiğini, geminin hareket ve sefer kabiliyetinin bulunmamasına müvekkili şirketin sebebiyet vermediğini, zarar ve uygun illiyet bağının bu davanın en temel koşulu ve davanın görülebilme şartı olduğunu, işbu sebeplerle davanın esastan reddi gerektiğini, davaya bakmakla İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle şartları oluşmayan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bu davanın öncelikle derdestlik ve yetki sebebiyle usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, HMK’nın 17. Maddesi gereği taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılması gerektiği, taraflarca aksinin kararlaştırılmadığı, davalının süresi içinde yetki ilk itirazında bulunduğu, davalı tarafça yetki itirazının kötüniyetli olduğu belirtilmiş ise de imzaya yönelik herhangi bir itiraz bulunmayan sözleşmenin geçerliliği konusunda şüphe bulunmadığı, hal böyle iken davalı ile davacı arasında akdedilen sözleşmenin 13. md gereğince sözleşmenin uygulanmasından doğacak tüm ihtilafların çözümlenmesinde İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşılmakla taraflar arasında yetki sözleşmesi imzalanarak, İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili kılındığı gerekçesiyle, yetki ilk itirazının kabulü ile, HMK nun 116/1 ve 6. maddeleri uyarınca mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesinin şart olduğunu, yapılan yetki sözleşmesinde ise uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişki tam olarak belirli ve belirlenebilir olmadığından yetkisizlik kararının hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, gemi inşa ve tadilatına ilişkin sözleşmeye dayalı olarak ayıplı ifa iddiasıyla tazminat talebine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan 15/08/2017 tarihli davaya konu sözleşmenin 13.maddesinde bu sözleşmeden doğacak tüm itilafların çözümlenmesinde İstanbul (Kadıköy) Ticaret Mahkemelerinin ve İcra Dairelerinin görevli ve yetkili olacağı belirtilmiştir. İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında da açıklandığı üzere, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 17.maddesinde düzenlenen “yetki sözleşmesi” hükmü dikkate alındığında, tarafların tacir olması, uyuşmazlığın ticari mahiyetteki bir işten kaynaklanması karşısında yapılan yetki sözleşmesinin geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Davalı vekilince 2 haftalık cevap süresi içerisinde (12/11/2019 tarihli tebligatta cevap süresinin 2 hafta olduğu yazılı olmadığından bu tebligat usulsüz kabul edilerek) usulüne uygun olarak yetkili mahkeme gösterilmek suretiyle yetki itirazında bulunulmuştur. Sözleşmede uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişki de belirlidir. Sözleşmenin yetkiye ilişkin 13.maddesinde yazılı olan İstanbul (Kadıköy) ibaresinin İstanbul Anadolu Adliyesini ifade ettiği anlaşılmaktadır. Buna göre ilk derece mahkemesince davalı tarafın yetki itirazı doğrultusunda İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu belirtilerek yetkisizlik kararı vermesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/02/2020 tarih ve 2019/1202 esas, 2020/87 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.