Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1475 E. 2023/1095 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1475
KARAR NO: 2023/1095
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2020
NUMARASI: 2017/1433 Esas, 2020/173 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 17/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı şirket tarafından yapılan inşaatın tüm mermer işleri montaj ve işçiliğinin müvekkil şirket tarafından yapıldığını ve teslim edildiğini, işlerin bedeli olarak müvekkil tarafından davalı adına 14.03.2017 tarihli 177.504,00 TL tutarlı fatura düzenlendiğini, davalının fatura bedelinden bakiye 57.000,00 TL’yi ödemediğini, bu alacağın tahsili için Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin asıl alacak olan 57.000,00 TL üzerinden devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacı ile müvekkilinin, … Apartmanının mermer işlerinin yapımı konusunda 2014 yılında KDV dahil 95.000,00 TL bedelle sözlü olarak anlaştığını, 01.10.2014 tarihinde 10.000,00 TL, 19.11.2014 tarihinde 20.000,00 TL, 15.10.2014 tarihinde ise 60.000,00 TL ödendiğini, çıkan ekstra işler karşılığında da 02.02.2015 tarihinde 15.000,00 TL, 11.02.2015 tarihinde 40.000,00 TL ödeme yaptığını, böylelikle ödenen toplam paranın 145.000,00 TL olduğunu, davacının ödemeleri almasına rağmen fatura düzenlemekten imtina ettiğini, davacının öncelikle müvekkilince içeriği kabul edilmeyen fatura ve irsaliyelerdeki birim fiyatlar üzerinden anlaşıldığını ispatlaması gerektiğini, davacıya borcunun olmadığını belirterek, davanın reddine ve %20 kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı takipteki alacağını “14.08.2017 tarihli … numaralı faturadan bakiye kalan 57.000,00 TL alacak” açıklamasına dayandırıldığı, davacı tarafından davalı şirket adına düzenlenen fatura içeriğinin, “Malzeme (mermer) ve İşçilik bedeline” ilişkin olduğu, davacının incelenen ticari defter kayıtlarına göre; davacının, 2014 ve 2015 yılında davalı şirketten toplam 145.000,00 TL avans ödemesi aldığı, davacının 20.08.2017 tarihinde davalıya 177.504.33 TL fatura kestiği, davacının, davalı şirketten, (177.504.33-145.000.00)=32.504.33TL bakiye alacağın bulunduğunun tespit edildiği, davalı şirket ticari defterlerini ibraz etmediğinden inceleme yapılamamış ise de, Göztepe Vergi Dairesi Müdürlüğünden gelen davalı şirkete ait BA formunun 71.sırasında, davalı şirketin davacı şirketten KDV hariç 150.427.00 TL tutarlı bir adet fatura beyanında bulunduğu, bu faturanın %18 KDV’si ile birlikte toplam tutarının (150.427.00 x 1.18 = 177.503.86 TL olup, 0,47 TL eksiğiyle, davacının defter kaydını doğruladığı, bu durumda davalının, davacının kestiği takip konusu faturayı alarak ticari defterlerine işlediğinin anlaşıldığı, davalı cevap dilekçesinde, davacının, faturadaki birim fiyatlar üzerinden müvekkili şirketle anlaşma yaptığını ispat etmesi gerektiğini öne sürmekte ise de davalının işbu faturayı ticari defterlerine işlemiş olması, Yargıtay içtihatlarına göre, fatura konusu işin yapıldığı anlamına geldiği, faturaya yasal süresi içinde itiraz edilmemiş olmasının ise, sözlü eser sözleşmesine istinaden yapılmış olan işlerin bedelinin fatura bedeli kadar olduğunu davalının kabul ettiği anlamına geldiği, bu nedenle davacının, takip tarihi itibariyle, faturadan kaynaklanan bakiye 32.504,33 TL alacağının bulunduğu, davalı vekilinin 23.05.2018 tarihli dilekçesinde, “her ne kadar cevap dilekçelerinde davacıya 145.000,00 TL ödeme yapıldığı beyan edilmiş ise de, yapılan incelemede, davacıya … Bankası 30.06.2015 tarihli … nolu çekle sehven fazla ödeme yapıldığı, davacı tarafça tahsil edilen bu ödemenin sehven defterlere (davalı defterlerine) işlenmediğinin fark edildiğini” öne sürdüğü, davacı vekilinin de 24.05.2018 tarihli celsede, “bu çekin başka bir iş için verildiğini, dava konusu alacakla ilgili olmadığını” beyan ettiği, söz konusu bu çekin davacıya ait ticari defter kayıtlarında görülmediği, davalının ispat yükünün davacıya geçtiğini iddia ederek delilleri arasında açıkça dayandığı yemin delilini kullanmadığı, ancak çek bir ödeme aracı olup davalının bu çeki dava konusu faturaya ilişkin olarak davacıya verdiğini kanıtlaması gerektiği, bu iddiasını kanıtlayamadığı gerekçeleriyle, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın asıl alacak yönünden iptaline ilişkin davanın kısmen kabulü ile; takibin 32.504,33 TL üzerinden takip tarihinden itibaren değişen ve değişecek avans faiz oranları uygulanmak suretiyle devamına, davacının alacağı likit olduğundan %20 inkar tazminatının davalıdan tahsiline, aşan istemin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, 23.05.2018 tarihli dilekçe ile davacıya defter kayıtları haricinde 23.960,00 TL bedelli bir çek verildiğinin beyan edildiğini, ön inceleme duruşmasında davacı vekili çeki aldıklarını fakat başka bir hukuki ilişki için aldıklarını beyan ettiğini, bu durumda bağlantısız bileşik ikrarın söz konusu olduğunu, davacının çeki başka bir hukuki ilişkiye istinaden aldığını ispatlaması gerektiğini, fakat davacının bugüne kadar çeki hangi hukuki ilişkiye istinaden aldığını ispat edemediğini, ispat külfeti yer değiştirmiş olup; söz konusu çekin hangi hukuki ilişkiye istinaden aldıklarını davacı tarafın ispatlamak zorunda olduğunu, davacı yan da sözkonusu çekin hangi hukuki ilişki için alındığını ispatlayamadığından bu çekin takip konusu fatura bedelinin ödenmesi için verildiğinin kabulü gerektiğini, yerel mahkemenin yemin deliline dayanılmadığı gerekçesi ile kurmuş olduğu hüküm Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, mahkemenin gerekçeli kararını faturaya itiraz edilmemesi üzerine dayandırdığını, oysa fatura ve irsaliyelerin Kadıköy … Noterliği’nin 06.11.2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacı tarafa iade edildiğini, bu kapsamda davacının aradaki anlaşmayı ve anlaşılan birim fiyatları ispatlaması gerektiğini, Vergi Dairesinden gelen BA formu fatura iade edildiğinden karara gerekçe olamayacağını, yerel mahkeme alacak likit olduğundan bahisle alacağın %20’si oranında inkar tazminatına mahkum ettiğini, oysa davacının talebinin ve icra takibinin 57.000,00 TL iken yapılan yargılama sonucu 32.504,33 TL’ye hükmedildiğini, bu hususun alacağın likit olmadığının ve yargılamayı gerektirdiğinin ispata yarar olduğunu belirterek, istinaf talebinin kabulü ile, kararın kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise taşerondur. Taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi bulunduğu tarafların kabulündedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık yapılan işin miktarı, bedeli ve bakiye alacak olup olmadığı hususundadır. Taraflar arasında yazıl eser sözleşmesi bulunmadığından yapılan işin bedelinin TBK’nın 481.maddesi gereğince işin yapıldığı yer ve zamandaki serbest piyasa rayicine göre hesaplanması gerekir. Bu durumda, mahkemece mahallinde keşif yapılarak, yüklenici tarafından yapılan işin bedeli hesaplanıp, kanıtlanan ödemeler düşüldükten sonra, varsa davacı alacağına hükmedilmesi gerekmektedir. Öte yandan, davalı vekili istinaf talebinde, 23.05.2018 tarihli dilekçe ile davacıya defter kayıtları haricinde 23.960,00 TL bedelli bir çek verildiğinin beyan edildiğini, ön inceleme duruşmasında davacı vekilinin çeki aldıklarını, fakat başka bir hukuki ilişki için aldıklarını beyan ettiğini, bu durumda bağlantısız bileşik ikrar söz konusu olduğunu, davacının çeki başka bir hukuki ilişkiye istinaden aldığını ispatlaması gerektiğini beyan etmiştir. Dosya kapsamına göre, davacı vekilince, 24.5.2018 tarihli duruşmada, sunulan çekin başka bir iş için alındığını, dava konusu alacakla ilgisi olmadığı beyan edilmiştir. Çek, niteliği itibariyle bir ödeme vasıtasıdır. Çek tutarının alındığı davacının kabulündedir. Davacı ödemenin davalı ile aralarında mevcut başka bir hukuki ilişkiden kaynaklandığını ileri sürmektedir. Davacı tarafından yapılan böyle bir ikrarda, ilave edilen vakıa arasında bir bağlılık yoktur. Bu tür ikrar bağlantısız bileşik ikrar niteliğindedir. O nedenle bu ikrarın bölünebileceği yerleşik Yargıtay içtihatlarında da kabul edilmektedir. Bu durumda, davacının söz konusu çekin, asıl borcu doğuran eser sözleşmesi dışında başka bir hukuki ilişki nedeniyle meydana gelmiş olduğunu kanıtlaması gerekir. (YHGK 3.7.1996 T., 13/394-559 sayılı ilamı) Davacının bu konudaki delilleri sorularak toplanması, gerektiğinde bu hususta davacıya davalı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak, söz konusu çek tutarının alacaktan mahsubu gerekip gerekmediği değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Yerel mahkemece bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/02/2020 tarih, 2017/1433 Esas, 2020/173 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17/10/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.