Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1454 E. 2020/1081 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1454
KARAR NO: 2020/1081
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2020
NUMARASI: 2020/357 Esas
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ: 13/10/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara karara karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında 06/12/2016 tarihli “Tasarım, Tedarik ve Kurulum Sözleşmesi” imzalandığını, davalının sözleşme edimlerini yerine getirmediğini, müvekkillerinden … tarafından davalıya 60 günlük gecikmeden dolayı 360.000,00 Euro gecikme cezasının tahakkuk ettirildiğini, testlerin gerçekleştirilmesi aşamasında VDGS’ye ilişkin birçok ayıbın meydana geldiğini, davalıya ayıpların giderilmesi için kendisiyle görüşülerek Eylül ayının sonuna kadar ek süre verildiğini, verilen ek süreye rağmen davalının söz konusu ayıpları gidermediğini, müvekkili … tarafından davalıya toplam 6.000.000,00 Euro ödeme yapıldığını, sözleşmeler arası vergisel yükümlülük dağılım neticesinde müvekkili …’ın 48.121,70 Euro müspet zarara uğradığını, müvekkili … tarafından ikame edilen dava konusu sözleşmeye aykırı eylemler nedeniyle uğranılan zararlar ile sözleşme uyarınca hak kazanılan alacaklara ilişkin davalı veya üçüncü bir şahıs tarafından verilmiş herhangi bir teminat olmadığını belirterek, davalının malvarlığı üzerine 2004 sayılı kanunun 257.maddesi uyarınca gerekli teminatsız olarak, Mahkeme aksi kanaatte ise takdir edilecek teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmesini, yargılama neticesinde davanın kabulü ile, şimdilik 1.159.976,80 TL ve 3.500.224,02 Euro tutarındaki alacağın faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Mahkemece 17/07/2020 tarihli ara kararla, davacı tarafından taraflar arasındaki sözleşmeye dayalı olarak iddia olunan, geç teslim ve ayıp nedeniyle uğranılan zarar ve ceza-i şart alacağının varlığı ve miktarı ile muacceliyeti yönünden yaklaşık ispat koşulunun bu aşamada oluşmadığı gerekçesiyle, HMK 390/3 ve İİK’nun 258/1 fıkraları uyarınca davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için aranan şartların ve yaklaşık ispat koşulunun somut olayda mevcut olduğunu, müvekkili şirketin alacağının rehinle teminat altına alınmadığını, mahkemenin alacağın ve ihtiyati haciz sebepleri varlığına kanaat getirmesinin yeterli olduğunu, taraflarınca delil sunulmasının yeterli olup, alacak ilişkisinin varlığının dahi tam olarak ispatının aranmadığını, davalıya yapılan 4.133.058,93 Euro ödemenin swift belgesiyle ispatlandığını, 600.000 Euro gecikme tazminatının sözleşmenin 23.2 maddesi ile ispatlandığını, davalının tedarik ettiği ürünlere ilişkin gümrük masrafları ve stopaj giderine ilişkin yapılan ödemelerle yemek ve sağlık masraflarına karşılık yapılan ödemelerin faturalar, beyannameler ve ödeme dekontlarıyla ispatlandığını, … ile imzalanan sözleşme bedelinden kaynaklı zararın sunulan delillerle ispatlandığını, ayıplı ürünlerin sökümünden kaynaklı zararın faturalar ve dökümlerle ispatlandığını, ayıplı işlerin giderilme bedelinin 441.800 Euro olduğunun sunulan delillerle ispatlandığını, sökülen ünitelerin depolanmasına ilişkin masrafı depolama bedeli KÖİ Tarifesinin sunulmasıyla ispatlandığını, … tarafından kurulacak yeri sisteme ilişkin entegrasyon bedelinin ve ödendiğinin fatura ile ispatlandığını, raporda devreye alma işlemlerinin yerine getirilmemiş olması durumunda projenin başarısız olacağına ilişkin açıklamanın olduğunu, projenin başarısız olduğuna dair yazışmaların ve THY raporlarının sunularak ispat külfetinin yerine getirildiğini, davacı ile müvekkili şirketler arasında akdedilmiş sözleşme ve keşide edilen ihtarnamelerden müvekkili şirketlerin alacaklı olduğunun ve davalının bu alacağı ödemekten imtina ettiğinin anlaşıldığını, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/365 D.İş sayılı dosyasına sunulan delil tespiti raporu ile de davalının sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmediğinin tespit edildiğini, tüm bu açıklamalarla deliller karşısında yaklaşık ispatın sağlanamadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, öncelikle teminatsız olarak, aksi halde takdir edilecek teminat mukabilinde davalı şirketin malvarlığı üzerinde ihtiyati haciz kararı tesis edilmesini talep etmiştir. İhtiyati haczi düzenleyen İ.İ.K.’nın 257. maddesi uyarınca, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmemiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya 3. şahısta olan menkuller ve gayri menkul mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, borçlunun muayyen ikametgahı yoksa veya borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, borcun vadesi gelmemiş olsa bile ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir. İhtiyati haciz talep eden, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; dava dosyası henüz layihalar aşamasında olup, tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak deliller tam olarak toplanmamış, İİK’nın 257.maddesindeki şartlar ve yaklaşık ispat koşulu henüz gerçekleşmemiştir. Bu nedenle mahkemece dosya kapsamındaki delillerin değerlendirilmesi suretiyle davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre İ.İ.K.’nın 257. Maddesi gereğince yaklaşık ispat kriterleri sağlanamadığından, davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, yaklaşık ispat kriterleri ile yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati haciz şartlarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği göz önüne alındığında, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih ve 2020/357 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacılar vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 13/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.