Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1439 E. 2020/1097 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1439
KARAR NO : 2020/1097
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2019
NUMARASI : 2019/549 Esas, Derdest
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 14/10/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı tarafça, İstanbul …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosya ile aleyhine başlatılan takipte borçlu olmadığının tespitine dair açılan davada takibin durdurulmasını talep etmiş mahkemece tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili, müvekkilinin, alt iş gören olarak çalıştırdığı davalı şirkete, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü İnşaatı ve yine üniversitenin Sinema TV Müdürlüğü’nde kantin ve yemekhane yapımı projesinde alüminyum, cam ve kompozit işlerinin bütününün tamamlanması karşılığı iş bitirme şartıyla verdiği çeklere dayanarak İstanbul …. İcra Müdürlüğü … Esas, İstanbul …. İcra Müdürlüğü … Esas ve İstanbul …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra takipleri ile takip başlatıldığını; müvekkili ile davalının uzun yıllardır birlikte iş yaptıklarını ve her ne kadar çek düzenleme yoluna gidilse de çoğu zaman çekten bağımsız, vadesinden önce yahut sonra ödemeler yapıldığını; davalı tarafından işin 2018 yılı içinde bitirileceği öne sürüldüğünden, 2018 Ekim, Kasım ve Aralık tarihli çeklerin keşide edildiğini; Müvekkilinin davalıya bu işle ilgili, çeklere istinaden sürekli olarak kimi zaman elden kimi zaman da banka havalesi yoluyla ödemeler yaptığını; davalının üstlendiği işi gerektiği gibi ifa etmediği, ayıplı hizmet sunduğu, buna dair fotoğrafların ibraz edildiğini; davacının çekin karşılığı yapmayı taahhüt ettiği işi gerektiği gibi teslim etmediğinden müvekkilinin eksik olan işi üniversiteye teslim edemediğini ve hakkedişini alamadığını; çeki elinde bulunduran sıfatıyla, öncelikle kendi edimini eksiksiz ifa etmemiş olan davalı alacaklının salt çeke dayanarak alacaklı olduğu iddiasının yeterli olmadığını; mahkemece resmi defterler incelendiğinde çekin verilme gerekçesi hizmetin yerine getirilmediği ve faturasının düzenlenmediğinden davanın kabulü ve İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı ve icra takibine konu çek ve alacaklarla ilgili müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ve takibin iptalini, çek bedellerinin alacaklı tarafından haksız ve kötüniyetli tahsil yoluna gidilmesi müvekkilini açıkça mağdur edeceği ve telafisi imkansız zararların meydana geleceği açık olduğundan, dava sonuna kadar bila teminat icra takibinin tedbiren durdurulmasını talep etmiştir.Mahkemece 10/10/2019 tarihli ara karar ile; davanın icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olup, davacının icra takibinin durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesini talep ettiği, ihtiyati tedbir kararı verilmesi için yaklaşık ispat kuralı geçerli olup, dilekçe ekinde sunulan delillerin tedbir talebinin kabulü yönünde kanaat oluşturmak için yeterli görülmediği, tedbir talebinin konusu yargılamayı gerektirmekte olup, ancak yargılama sonucunda taraf delillerinin toplanmasıyla belirlenebileceğinden bu aşamada yasal koşulları oluşmadığı gerekçesi ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesi ile dava dilekçesindeki iddiaları tekrarlayarak, yaklaşık ispat ölçütünde delil değil talebin inandırıcılığının esas alınması gerektiğini; davalının, üstlendiği işi gerektiği gibi ifa etmediği, ayıplı hizmet sunduğu, ifanın ayıplı olduğu fotoğrafların dosyaya ibraz edildiğini; dava dilekçesi ekinde, müvekkili ve davalı arasında düzenlenen çeklere ilişkin çek tevdi bordroları, yapılan ödemelere ilişkin dekontların delil olarak dava dilekçesine eklendiğini; müvekkilinin davalıya borcunun olmadığına dair dosyada inandırıcı kılacak, borcunun olmadığı ihtimalinin varlığını gösterecek birden çok delilin mevcut olduğunu; çek bedellerinin alacaklı tarafından haksız ve kötü niyetli tahsil yoluna gidilmiş olması, takip konusu çeklerin yüksek meblağlı olması müvekkilini mağdur edeceği ve telafisi imkansız zararların meydana geleceğini belirterek ara kararının kaldırılmasına icra takibinin dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasına, mahkeme aksi kanaatte ise takipte yapılacak tahsilatların alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.HMK 389/1. maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İİK’nın 72/3 maddesinde “icra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda; davacı yüklenici tarafça, davalı taşeron ile aralarında düzenlenen eser sözleşmesine dayalı hakları yönünden hakkında başlatılan icra takibine ilişkin menfi tespit talebinde bulunulmuş ve başlatılan takibin tedbiren durdurulması istenmiş, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Dava, davalı tarafından davacı hakkında yapılan icra takibinden sonra açıldığına göre mahkemece İİK.72/3. maddesi gereğince davacı vekilinin ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin reddine karar verilmesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Davacının istinaf dilekçesi ile, takipte yapılacak tahsilatların alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebi konusunda ise talep edilmesi halinde mahkemece her zaman değerlendirme yapılıp karar verilebilecektir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarih ve 2019/549 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 10,00-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 14/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.