Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1436 E. 2021/1321 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1436
KARAR NO: 2021/1321
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/01/2020
NUMARASI: 2018/172 Esas, 2020/11 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirket ile anlaştığı iç tasarıma ilişkin edimleri yerine getirdiğini, davalı tarafça müvekkiline ödeme yapılmaması üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine icra-inkar tazminatına hükmedilmesi talep edilmiştir. Davalı vekili; müvekkilinin davacıdan herhangi bir hizmet almadığını, davacının yaptığını iddia ettiği çizimlerin müvekkili tarafından kullanılmadığını, kendisine teslimat yapılmadığını, dosyaya ibraz edilen belgelerin tamamının imzasız olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece; kural olarak, eser sözleşmesinin, zorunlu şekil koşuluna bağlı olmadığını, sözleşmenin kurulması için yazılı şekil şartı yok ise de davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerektiği; yazılı veya diğer kesin delillerle akdi ilişkinin varlığı ispatlanmış değilse HMK’nın 200. maddedeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakâti hâlinde tanık dinlenebileceği; açık muvafakât olmazsa tanıkla akdi ilişki ispatlanamayacağı, bunun istisnası olan HMK’nın 202. maddeye göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebileceği; somut olayda davacının dava dosyasına sunmuş olduğu e-mailler delil başlangıcı olarak kabul edilmiş ve davacıların tanıkları dinlenilmiş ise de tanık anlatımları da davacı ile davalı arasında bir sözleşmenin kurulduğu hususunda ispata yarar görülmediği; davacı vekili tarafından dava dilekçesinde yemin deliline dayanılmış olduğu ancak davacı vekili yemin deliline dayanmayacaklarını beyan ettiğinden davanın ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine; davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin şartlar oluşmadığından reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; iç mimar olan müvekkilinin işi gereğince davalının işyerinde iç mimari tasarım yapılması konusunda sözlü anlaştıklarını, sözleşme gereği bizzat davalı şirkete 04.05.2013 tarihinden 04.08.2014 tarihine kadar 3 aylık süre boyunca haftanın 3 günü giderek çalışmalarını sürdürdüğünü, bilirkişilerden alınan raporların çelişkili ve yeterli olmadığını; taraflar arasındaki mevcut sözleşmede “Tasarım hizmeti bir Uygulama Projesi değildir.” şeklinde açık düzenlemenin bilirkişi raporlarında değerlendirilmediğini; davalı taraf ile müvekkili arasındaki sözleşme ilişkisinin varlığının sunulan yazışmalar, çizimler, dosya kapsamında dinlenen tanıklar ve iş avansına ilişkin makbuzlar ile izahtan vareste olduğunu; müvekkilinin projeyi tek başına tamamladığını; tanıkların müvekkilinin anlaşma dahilinde çalışmalarını gerçekleştirdiğini kanıtladığını; ilk derece mahkemesince gösterilen gerekçenin açık bir şekilde kanunun kötü niyetli olarak yorumlanmasına sebep olduğunu; sözleşmenin zorunlu olmayan bir unsurunu zorunlu hale getirmiş olup hukuka kurallarıyla bağdaşmayan bir karar verdiğini; müvekkili ile davalı arasında projeye ilişkin olarak birçok e-mail kayıtları ile gerek yazılı gerek ise yüz yüze görüşmeler gerçekleştiğini, bu hususların göz önünde tutulmadan, deliller eksik değerlendirilerek hüküm kurulduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı, taraflar arasında aktedilen sözlü eser sözleşmesi gereğince davalının ofisine iç tasarım yapma işini üstlendiğini, ancak davalının iş bedelini ödemediğini ileri sürerek takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, davalı ise akdi ilişkiyi inkar ederek davanın reddini savunmuştur. Davacı tarafça davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile; 25.000,00 TL asıl alacağın tahsili için 05/10/2017 tarihinde ilamsız takip başlattığı, davalının yasal süresi içerisinde itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, tarafların “icap” ve “kabul” iradelerinin birleşmesiyle sözleşme ilişkisi kurulur. Şekil şartı, sözleşmenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartıdır. Somut olayda, davacı yüklenici olarak yaptığını iddia ettiği işlerin karşılığını talep etmiş ise de, davalı taraf akdî ilişkiyi inkâr ettiğinden, akdî ilişkinin kurulduğunu ispat külfeti davacı yüklenici üzerinde kalmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın “Senetle ispat zorunluluğu” başlıklı 200. maddesi “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.” hükmü gereği, davacı iddiasını senetle ispat etmek zorundadır. HMK’nın 202. Maddede “Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.” düzenlemesi gereği mahkemece senetle ispat zorunluluğu bulunduğu belirlenerek davacının dava dosyasına sunmuş olduğu e-mailler delil başlangıcı olarak kabul edilmiş ve davacıların tanıkları dinlenilerek, tanık anlatımlarının taraflar arasında bir sözleşmenin kurulduğu hususunda ispata yarar görülmediği belirlenerek akdi ilişkinin ispatlanamadığı gerekçesi ile dava reddedilmiştir. Taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu yönündeki iddianın ispatı yönünden davacı tarafça dosyaya sunulan yazılı delil başlangıcı niteliğindeki davalının yönetici asistanı olan … ile yapılan mail yazışmaları ile dinlenen davacı tanıkları beyanları ve davacı vekilinin 30/01/2019 tarihli dilekçesi ekindeki delillerin değerlendirilmesi sonucu taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin kurulduğunun ispatlandığı kabul edilmelidir. Bu durumda, mahkemece taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin kurulduğu kabul edilerek, davacıdan ne gibi işlerin yapıldığı, hangi iş için ne miktar talep edildiği açıklattırılmak ve tarafların delilleri değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken, sözleşme ilişkisinin kurulmadığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kaldırılarak, belirtilen şekilde araştırma yapılıp, sonucuna uygun bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/01/2020 tarih, 2018/172 esas, 2020/11 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01/07/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.