Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/143 E. 2020/1593 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/143
KARAR NO : 2020/1593
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2019
NUMARASI : 2017/1028 Esas, 2019/820 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 23/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, taraflar arasında 25/04/2013 tarihli tesis yapım işine ilişkin sözleşme yapıldığını, müvekklinin sözleme gereğince yapım yükümlülüğünü yerine getirdiğini, yapılan işin karşılığı olarak düzenlenen hak ediş bedelinden 38.163,36 TL’lik kısmın davalı tarafından müvekkiline ödenmediğini, davalı hakkında Büyükçekmece …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile icra takibi yaptıklarını, davalının itirazı ile takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının dava konusu yaptığı nakti teminatın ancak sözleşmeye göre iadesinin istenebileceğini; müvekkilinin davacıdan kaynaklanan ölümlü iş kazası nedeniyle tazminat ödeme riski bulunduğundan teminatı iade etmemesinde haklı olduğunu savunarak, davanın reddi ile %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, alacak-borç ilişkisinin yapılacak mahsuplaşma sonucunda açıklık kazanacağı, sözleşmenin 11.3.1. maddesi uyarınca iş sahibi bu aşamada teminat kesintilerini iade etmemekte, alıkoymakta haklı olduğu, diğer yandan sözleşmenin 11.3.1. maddesi uyarınca iş sahibinin teminat kesintilerini iade etmeyip, alıkoymakta haklı olduğuna göre, yapılan icra takibine itirazının da yerinde olduğu, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğindan icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığı, anılan dava dosyası bekletici mesele yapılması düşünülse bile davanın itirazın iptali davası olduğu ve her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi gerektiği, davacının takip tarihinde davalıdan muaccel olmuş bir alacağının bulunmaması, alacağın muaccel hale gelme tarihinin öngörülme imkanının bulunmaması ve yargılamada makul süre uygulamasına geçilmiş bulunulması, davacının koşulların gerçekleşmesi halinde gerekirse yeniden dava açma imkanının bulunması karşısında, bekletici mesele sayılması yoluna gidilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili tarafından istinaf dilekçesi verilmiş ise de 01/12/2020 tarihli dilekçesi ile; istinaf talebinden feragat ettiğini, istinaf talebinin feragat nedeniyle reddi ve davalının katılma yoluyla istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili katılma yolu ile ve asıl istinaf süresi içinde sunduğu istinaf dilekçesi ile; davacının müvekkili şirket aleyhine takip başlatmakta ve yapılan itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davasını açmakta haksız ve kötü niyetli olduğunun da kabulü gerektiğinden kararın müvekkili şirket lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesi yönünden düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili, taraflar arasında yapılan sözleşme gereğince yapılan işin karşılığı olarak düzenlenen hak ediş bedelinden ödenmeyen kısmı için başlatılan icra takibine itirazın iptali davası açılmış, mahkemece sözleşmenin 11.3.1. maddesi uyarınca iş sahibinin teminat kesintilerini iade etmemekte, alıkoymakta haklı haklı olduğu gerekçesiyle itirazın iptali davasının reddine karar verilmiştir. İİK’nın 67/II. maddesinde itirazın iptâli istemiyle açılan bir davada itirazının haksızlığına karar verilirse borçlunun, takibinde haksız ve kötüniyetli görülmesi halinde ise alacaklının red veya hükmolunan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata mahkum edileceği düzenlenmiştir. Madde metninde açıkça belirtildiği gibi, alacaklının kötüniyet tazminatıyla sorumlu tutulabilmesi için takibinde hem haksız, hem kötüniyetli olması gerekir. Somut olayda, dava reddedilmekle alacaklının takipte haksız olduğu anlaşılmış ise de kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından mahkemece davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise HMK’nın 349/2.maddesi gereğince feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilince yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 349/2. Maddesi gereğince feragat nedeniyle REDDİNE,2-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/09/2019 tarih ve 2017/1028 esas, 2019/820 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 3-Davacı tarafça alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,4-Davalı tarafça alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına; 6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 23/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.