Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1409 E. 2020/1630 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1409
KARAR NO : 2020/1630
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2020
NUMARASI : 2019/914 Esas, 2020/202 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 30/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı dava dilekçesi ile; davalı ile oturdukları binaların temel drenajı, izolasyon, mantolama ve çatı işlerine ilişkin olarak 05.07.2019 tarihli sözleşme imzalandığını, kendisine düşen 9.851,00 TL payın 1.970,00 TL’sini peşin ödeyip kalanı için 800,00 TL bedelli 9 adet bono ile 681,00 TL bedelli bono verdiğini, ancak davalının işi tamamlamadığını, bu arada 2 adet senet bedelini ödediğini belirterek, toplam 6.281,00 TL bedelli bonolardan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, davanın esası bir paranın ödenmesine ilişkin olmakla, menfi tespit şeklinde borçlu olduğu iddia edilen kişi tarafından açılması durumunda da arabuluculuğa tabi olacağı, davada davacı tarafından arabulucuya başvuru yapılmış olsa da arabuluculuk tutanak aslı veya arabulucu tarafından onaylı örneğinin sunulmadığı sabit olup, yasa gereği verilen kesin süreye rağmen de sunulmadığı gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı istinaf başvuru dilekçesi ile; dosyada arabuluculuk tutanağının bilgilerinin bulunduğunu; aslının mahkemece arabuluculuk bürosundan istenebileceğini, mahkemece araştırma yapılmadan verilen kararın yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesinde “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” hükmü düzenlenmiştir. 6325 sayılı kanuna eklenen 18/A maddesinde ise “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usuldenreddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi yapılmıştır.Somut olayda, mahkemece 10/12/2019 tarihli tensip tutanağında, davacıya arabuluculuk son tutanak aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış suretini sunması için yasal sonuçları hatırlatılarak kesin süre verildiğine dair tebligat yapılmasına rağmen ibraz edilmediği; davacının istinaf dilekçesinde mahkemenin isteyebileceğini belirterek dilekçe ekinde arabuluculuk tutanağı aslını ibraz ettiği, ancak yasal düzenlemede belirtildiği gibi mahkemece usulüne uygun düzenlenen ara kararına rağmen süresinde mahkemeye ibraz etmediğinden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi yerinde olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/02/2020 tarih ve 2019/914 Esas, 2020/202 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 30/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.