Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1387 E. 2023/1078 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1387
KARAR NO: 2023/1078
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/01/2020
NUMARASI: 2017/595 Esas, 2020/52 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirketin başlattığı takibe, davalının alacaklıya herhangi bir borcunun bulunmadığından asıl alacağa, faize ve tüm fer’ilerine itiraz ederek, icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini talep ettiğini ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nce icra takibinin durdurulduğunu, davalı … Limited Şirketi’nin, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile aleyhine yürüttükleri icra takibi nedeniyle düzenlenen, ödeme emrine itiraz ettiğini, müvekkili şirketin bilgisayar programlama, yazılım bakım ve destek hizmeti ve donanım ürünlerinin parça dâhil donanım bakım hizmeti sektörlerinde faaliyet gösterdiğini ve geniş portföye sahip olan bir firma olduğunu, faaliyet gösterdiği alan dâhilinde, davalı taraf ile imzalamış oldukları sözleşmeler uyarınca, üzerine düşen tüm sözleşmesel edimlerini yerine getirdiğini, davalı borçlu şirketin, müvekkili tarafından birçok kez borcun ödenmesi yönünde yazılı ve sözlü olarak ikaz edilmişse de hiçbir ödemede bulunmadığını, borçlunun tüm yazılı ve sözlü ihtarlara rağmen 20.245,73 TL tutarındaki borcu ödemediğini, taraflarınca icra takibini yapma zorunluluğunun doğduğunu belirterek, davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, itirazın haksız ve kötüniyetli olması nedeni ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, kötüniyetli davalının HMK m. 329 gereğince disiplin para cezasına çarptırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı ile müvekkili arasında muhtelif Yazım Bakım ve Destek Sözleşmesi ile Parça Dahil Donanım Bakım Sözleşmesi (“Sözleşmeler”) imzalandığını, imzalanan sözleşmelerin iki tanesinin süresinin 3 yıl diğer dört tanesinin ise 1 yıl olarak belirlendiğini, sözleşmelerin, müvekkili tarafından önceden kullanılmakta olan donanım ve bu donanımlara yüklenen yazılımlar ile ilgili olduğunu, davacı tarafından bu donanım ve yazılımların bakım – onarım ve sistem destek hizmetlerinin verilmesi hususunda sözleşmeler imzalandığını, davacının sağladığı donanım/yazılım ve bakım hizmetlerinin müvekkili tarafından uzun yıllar kullanıldığını, bu süre zarfında davacı tarafından sağlanan hizmetin karşılığında müvekkiline kesilen faturaların eksiksiz ve zamanında ödendiğini, 31 Temmuz 2016 tarihinde sözleşmelerin konusu yazılım/donanım, müvekkilinin ticari ve operasyonel gereksinimlerinden ötürü değiştirildiğini ve bu hususun davacı tarafa yine aynı tarihte gönderilen e-postalar ile bildirildiğini, bu bildirimin üzerine davacı tarafça söz konusu hizmetlerin hali hazırda kullanılıyormuş gibi faturalandırılmaya devam ettiğini, bu faturaların müvekkili tarafından cevabi ihtarname ile davacı tarafa defalarca iade edildiği, nihayetinde davacı tarafça sözleşmeler ve söz konusu faturalar dayanak gösterilerek ilamsız icra takibinin başlatılmış olduğunu, söz konusu takibe itiraz edilmesi sonucunda ise işbu itirazın iptali davası ikame edildiğini belirterek, davanın reddine, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı tüm sözleşmelerin süresinden önce feshedildiğinden bahisle sözleşmelerin normal bitiş süreleri ile fesih tarihi arasında kalan dönem için davalıya ceza bedeli faturaları keserek gönderdiği, taraflar arasındaki sözleşme içeriklerinden sadece …, … ve … numaralı sözleşmelerde, sözleşmenin fesih ihbar süresinden önce bildirim süresine uyulmaksızın davalı tarafından feshedilmesi halinde, ifa edilmeyen dönemlere ilişkin aylık bedellerin ödeneceğine, davalının hizmetin verilmediği gerekçesi ile bu ödemeleri yapmaktan kaçınamayacağına yönelik düzenleme bulunduğu, sadece bu sözleşmelerin ihbar süresine uyulmaksızın feshinin ceza koşuluna bağlandığı, diğer sözleşmelerde ise sözleşmenin fesih ihbar süresine uyulmak kaydıyla taraflarca feshedilebileceğinin kararlaştırıldığı, süreye uyulmaksızın fesih halinin herhangi bir ceza koşuluna bağlanmadığı, davacı yalnızca …, … ve … numaralı sözleşmeler kapsamında davacıdan ceza bedeli talep edebileceği, ceza koşulu düzenlemesi içermeyen sözleşmeler yönünden; davacının eser sözleşmesinde ifanın iş sahibinden kaynaklanan nedenlerle imkansızlaşması hükümlerine dayanmasının mümkün olmadığı, zira somut olayda taraflar arasındaki sözleşmeler davalının sahip olduğu yazılım/donanıma yönelik bakım ve destek hizmetlerinin verilmesi konulu, ani değil, sürekli edimli hizmet sözleşmeleri olduğu ,kaldı ki bir an için sözleşmelerin eser sözleşmesi olduğu düşünülse dahi, davacının sözleşmenin feshinden önceki dönemde verdiği tüm hizmetlerin bedelini aldığı, sözleşmenin feshinden sonra ise ifa ile yükümlü bulunduğu bir borç ve yerine getirdiği herhangi bir edim bulunmadığından TBK’nun 485 maddesi kapsamında talep edebileceği bir ücretin de bulunmadığı, somut olayda davacının onarım bakım ve destek hizmeti verdiği yazılımların kullanımının davalı tarafından operasyonel sebeplerle bırakıldığı, davalının yeni bir yazılım ve donanım sistemi kullanmaya başladığının tarafların kabulünde olduğu, ifası imkansızlaşan borç davacının bakım destek hizmeti verme borcu olduğu, bu borç davacının kusuru olmaksızın, davalıdan kaynaklanan sebeplerle imkansızlaştığına göre TBK’nun 136/1 maddesi kapsamında davacı asli edim yükümlülüğü olan hizmet verme borcundan kurtulmuş olacağı ve TBK’nun 136/2 fıkrası uyarınca da henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteyemeyeceği, …, … ve … numaralı sözleşmelerde, sözleşmenin feshi ihbar süresinden önce davalı tarafından feshedilmesi halinde, ifa edilmeyen dönemlere ilişkin aylık bedellerin ödeneceğine, davalının hizmetin verilmediği gerekçesi ile bu ödemeleri yapmaktan kaçınamayacağına yönelik düzenleme bulunduğuna göre, davacı bu türden bir düzenleme içermeyen sözleşmeler yönünden ücret ödeme ediminin yerine getirilmesini davalıdan talep edemeyeceği, saptamalar ışığında davacının yalnızca …, … ve …numaralı sözleşmeler kapsamında davacıdan ceza bedeli (sözleşmenin ifa edilmeyen dönemine ilişkin aylık bedeller) talep edebileceği ; dava ve takibe dayanak faturaların hangilerinin bu üç sözleşme kapsamında düzenlendiğinin, her bir faturanın ilgili bulunduğu sözleşmenin ekinde yer alan bedel tablolarına uygun hesap içerip içermediğinin tespiti gerektiği, takip ve davaya dayanak 11 adet fatura bulunduğu, bu faturaların üzerine hangi sözleşmelere istinaden düzenlendiklerinin not düşüldüğü, bazı faturaların ceza koşulu içermeyen sözleşmelere dayalı olarak düzenlendiği, bazı faturaların birden fazla sözleşmeye ilişkin kalemleri içerdikleri, birden fazla sözleşme ilişkin kalemleri içeren bu faturalardan bazılarının da hem ceza koşulu içeren hem de içermeyen sözleşmelere dayalı olarak düzenlendikleri anlaşıldığından, davacı vekiline her bir faturanın içindeki her bir kalemin hangi sözleşmeye dayalı olarak düzenlendiği açıklattırıldığı ve buna istinaden üçüncü ek bilirkişi raporu alındığı, üçüncü ek bilirkişi raporunda “sözleşmeler esas alınarak düzenlenen ve dava konusu yapılan faturalar ile ilgili oluşturulan tablo” başlığı altında, her bir faturanın içerisindeki her bir kaleminin hangi sözleşmeye istinaden düzenlenediği gösterir detaylı tablonun yer aldığı, bu tablo üzerinde …, … ve … numaralı sözleşmeler kapsamında düzenlendiği anlaşılan kalemler mahkemece tek tek tespit edilmiş ve bu kalemlerin tutarları toplandığında davacının anılan sözleşmeler kapsamında faturaya yansıttığı ve tal.ep edebileceği bedeller toplamının 7.823,75 TL olduğunun saptandığı, gerek kök gerekse ek bilirkişi raporlarında, davacı tarafından düzenlenen faturaların her birinin ilgili bulunduğu sözleşmenin ekinde yer alan birim fiyat tablolarına uygun olduğunun tespit edildiği, …, … ve .. numaralı sözleşmelere dayalı olarak faturalara yansıtılan ceza kalemlerinin de, ilgili bulundukları sözleşmenin ekinde yer alan birim fiyat tablolarına uygun düzenlendiği, davacının 826,16 TL ihtar masrafını da belgelendirdiği anlaşılmakla, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 7.823,75 TL asıl alacak ile 826,16 TL ihtar masrafı toplamı 8.649,91 TL alacaklı olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı takibine yaptığı itirazın 7.823,75-TL asıl alacak, 826,16 TL ihtar masrafı toplamı, 8.649,91 TL yönünden iptaline, takibin 7.823,75-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işletilecek ticari avans faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit olduğundan hüküm altına alınan alacağın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, bilirkişi raporlarının l ehlerine geldiğini, ancak davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verildiğini, davalı şirketin sözleşmede belirtilen ihbar sürelerine uymadığını, sürelere uyulmaması sebebiyle sözleşmelerin kendiliğinden yenilendiğini, sözleşmelerde müşteri sözleşmeyi bildirim süresine uymadan, bildirim süresinden önce feshederse sözleşme sonuna kadar olan aylık bedelleri peşin olarak ödemek zorunda olduğuna dair madde olduğunu, davacının bu maddeye göre ödenmesi gereken bedelleri hesapladığını, faturaları davalıya tebliğ ettiğini, davacının defterleri usulüne uygun tuttuğunu, davalının ise defter ibraz etmediğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, 31 Temmuz 2016 tarihinde sözleşmelerin konusu yazılım ve donanımın ticari ve operasyonel sebeplerle değiştirildiğini, bunun e-maille davacıya bildirildiğini, feshi ihbar süresine uyulmadan sözleşmelerin feshedildiğinden bahisle 3 adet faturanın, cezai şart olarak kabul edilerek hüküm kurulduğunu, e postalarda davacı tarafından açıkça sözleşmelerin iptali ile ilgili olarak, “gelecekte her hangi bir zaman bakım ve destek sözleşmenizin tekrar aktif edilmesini talep etmeniz halinde, o günün koşulları çerçevesinde talebiniz değerlendirilecektir” denildiğini, bilirkişi raporlarının varsayımsal hazırlandığını, davacı yanın sunduğu objektiflikten uzak beyan dilekçesinin esas alındığı, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirterek, yerel mahkemenin kısmen kabul kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Kural olarak eser sözleşmesinin geçerliliği için bir biçime uyma zorunluluğu yoktur. İki taraf karşılıklı ve birbirine uygun surette rızalarını beyan ettikleri takdirde akit tamam olur. Rızanın beyanı açık olabileceği gibi zımni dahi olması mümkündür. Sözleşmeler, tarafların hukuk düzeninin çizdiği sınırlar içinde hukuksal sonuçlar meydana getirmeye yönelen iradeleridir. Somut olayda, taraflar arasında bilgisayar onarım, bakım, destek verilmesini içeren eser sözleşmesi ilişkisinin varolduğu sabittir. Söz konusu sözleşmelerin tamamının davalı iş sahibi tarafından feshedildiği tarafların kabulündedir. Söz konusu sözleşmelerin üç tanesinde feshi ihbar süresine uyulmadığı takdirde sözleşmenin kalan süresinin, ifa edilmeyen dönemlere ilişkin bedellerinin talep edilebileceğine dair hüküm mevcuttur. Yerel mahkemece karara dayanak yapılan üçüncü ek rapor ve yerel mahkeme kararı dava konusu faturaların bu sözleşme maddeleri ile uyumlu olduğunu tespit etmiştir. Fesih ihbarının erken yapılması durumuna ilişkin hüküm içermeyen taraflar arasındaki sözleşmeler ile ilgili davacının, davalıdan talepte bulunabilmesi mümkün değildir. Bu durumda yerel mahkemece feshi ihbar süresine uyulmaması halinde sözleşmenin kalan süresine ilişkin bedellerin talep edilebileceği hükmünü içeren üç sözleşmeye göre hesaplama yapan bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/01/2020 tarih ve 2017/595 Esas, 2020/52 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 215,45 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yatırılması gereken 590,87 TL nisbi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 345,82 TL harcın mahsubu ile bakiye 245,05‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 12/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.