Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1295 E. 2023/995 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1295
KARAR NO: 2023/995
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2019
NUMARASI: 2018/270 Esas, 2019/1316 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi tespit
KARAR TARİHİ: 27/09/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, tarafların davalıya tarihi eser niteliğindeki gayrimenkulün bina dışı çatı tamiri ve restorasyonu için 105.000,00 TL bedel karşılığında 19/06/2015 tarihli sözleşme imzaladıklarını, sözleşme sonrası, sözleşme harici olarak davalı tarafın isteği ile yapılacak ilaveler için 16.000,00 TL daha ödeme yapılmasının kararlaştırıldığını ve toplam 121.000,00 TL bedelin kabul edildiğini, davacının 8.000,00 TL iskele kurulma parasını ödediğini, tadilat yapılan binanın tarihi eser olması nedeni ile dokusuna zarar vermemek için büyük bir titizlik ve dikkat gösterildiğini, binanın dış yüzündeki sıvaların kazınması ve taşların kırılması oymaların tadili için makinelerle değil, muştu ve çekiçlerle Anıtlar Yüksek Kurulunun izin verdiği şekilde ve talimatları doğrultusunda hareket edildiğini, söz konusu binanın Kadıköy’de ve çalışılacak ve malzeme konulacak geniş alana sahip olmadığı için her katın eşyasının ve döküntülerin davacı ve elemanları tarafından beden gücü kullanılarak taşındığını, hiçbir zaman makine kullanılmadığını, davalının sadece 35.000,00 TL ödeme yaptığını, başka ödeme yapmadığını, işi yapamıyorsan bırak gibi tehditlerde bulunarak güvensizlik gösterdiğini, davacının işi bitirip alacağını alabilmek için davalıya güvensizliğini gidermek için tanzim tarihi boş olan 65.000,00 TL’lik senedi verdiğini, davacının, davalının kendisine güvensizlik duyduğunu düşünerek bu endişesini gidermek ve işine devam edilmesi ve gerekli ödemeyi alabilmek için tanzim tarihi olmayan bu senedi davalıya verdiğini, bu senedin yapılan iş ve işçilik 65.000,00 TL’ye ulaştığı takdirde davalı tarafından davacıya iade edilmek koşulu ile verildiğini, kesinlikle davacının davalıya 65.000,00 TL borcuna karşılık verilmediğini, aksine davalının davacıya borçlu olduğunu, davacı tarafından davalıya ait binaya tamir ve onarım yapıldığını, işlerin bedelinin tutar olarak 65.000,00 TL’lik miktarı aştığı için de davacının davalıya güvence olarak ve iade edilmek koşulu ile vermiş olduğu senedi talep ettiğini, fakat davalının senedi iade etmeye yanaşmadığı gibi davacının sözleşme gereği yapıp bitirmesi gereken kısımların bitirilmesine de izin vermeyerek onu inşaata sokmadığını, müvekkilinin iade edilmesi koşulu ile verilen senedin iade edilmeyince davalıya Beyoğlu … Noterliği’nin 05/01/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalının bu ihtara duyarsız kalması üzerine, İstanbul Anadolu 2. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/43 D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti talep edilerek keşif yapıldığını, 20/03/2016 tarihli heyet raporu alındığını, raporda tespiti yapılan imalat kalemlerinin malzeme ve işçilikli zorluk kriteri yüklenici kârı dahil kabulüyle karşılığının 53.937,14 TL olarak belirlendiğini, davalıdan alınan 63.000,00 TL’nin 53.937,14 TL’si tadilatın malzemesi ve işçiliği için sarf edildiğinin bilirkişi heyeti tarafından benimsendiğini, davalı tarafından senedin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, söz konusu takiple ilgili olarak İstanbul 12. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/954 Esas sayılı dosyası ile itiraz edildiğini, sözleşme gereği davalı tarafından müvekkiline ödenmesi gereken 121.000,00 TL olduğunu, davalı tarafından malzeme ve işçilik olarak 63.000,00 TL ödendiğini, davacıya ödemesi gereken bakiyenin 58.000,00 TL olduğunu, davacının hem bu alacağın tahsili, hem de borçlu olduğundan değil, güvence olsun diye davalıya iade edilmek koşulu ile verdiği 65.000,00 TL’lik senedin iptali ve davacıya teslim edilmesi için davanın açıldığını belirterek, yasal ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile teminatsız olarak dava sonuna kadar takibin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davacının davalıdan 58.000,00 TL alacaklı olduğu ve davacının, davalıya güvence olarak vermiş olduğu 10/11/2015 vade tarihli senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile senedin geçersiz olduğuna ve davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili ile yapılan restorasyon sözleşmesinde senede ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığını ve senedin üzerinde ne için verildiğine ilişkin herhangi bir ibarenin yer almadığını, senedin teminat amacıyla verildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının tereddüdü giderebilmek adına borçlu olmadığı halde iade edilmek koşulu ile güven senedi vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, senedin müvekkiline verilmesinin söz konusu hukuki ilişkinin dışında davacının müvekkilinin işi dışında başka işler alması ve maddi anlamda zorlanması nedeniyle müvekkilinden borç istemesi üzerine gerçekleştiğini, müvekkilinin talep edilen miktarı davacıya vererek karşılığında 65.000,00 TL bedelli senedi aldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, taraflar arasında davalı … ait tarihi eser mahiyetindeki binanın eser sözleşmesi kapsamında restorasyon işi konusunda anlaşma olduğu, davacı tarafın eser sözleşmesi kapsamında üstlendiği restorasyon işini tamamlamadan işi bıraktığı, İstanbul Anadolu 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/43 D.İş dosyası ile aldırılan bilirkişi heyeti raporuna göre davacının yaptığı işin karşılığının işçilik ve malzeme dahil 53.937,14 TL olduğu, mahkemenin 29/04/2019 tarihli ara kararı ile davacının davalıdan dava konusu ettiği 58.000,00 TL eser sözleşmesinden kaynaklı alacağı olup olmadığı hususunda 1 mali müşavir, 1 mimar, 1 inşaat mühendisi ve 1 arkeolog bilirkişi marifeti ile uyuşmazlık konusu hakkında rapor aldırılmasına karar verildiği, davacı vekiline bilirkişi gider avansını yatırmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, kesin süre içinde bilirkişi ücretini yatırmaması halinde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtar edildiği, davacı tarafça ihtarata ve kesin süreye rağmen gider avansının yatırılmadığı, bu nedenle bakiye iş yönünden alacağın olup olmadığını ispatlayamadığı, davacı tarafından davalıya 65.000,00 TL bedelli bono senet düzenlenerek verildiği, bono senet üzerine imzanın davacıya ait olduğu, davacı tarafında bono senedin taraflar arasında ihtilaf konusu olmayan davalıya ait tarihi eser mahiyetindeki binanın restorasyon işi kapsamında teminat senedi olarak verildiğinin iddia edildiği, davaya ve takibe konu bono senedin üzerinde yapılan incelemede teminat ibaresinin bulunmadığı, davacı tarafın senedin teminat olarak verildiği iddiasını yazılı olarak ispat etmesi gerektiği, davacı tarafından bononun teminat olarak verildiğine dair yazılı delil sunulmadığı, taraflar arasında imzalandığı iddia edilen 19/06/2015 tarihli eser sözleşmesi ve ek protokolün dosya arasında bulunmadığı, davacı tarafından taraflar arasında whatsapp görüşmeleri bononun teminat olarak verildiğine dair delil olarak sunulmuş ise de Yargıtay’ın istikrar kazanmış içtihatlarına göre ve 6100 sayılı HMK 189/2. maddesine istinaden hukuka aykırı olarak elde edilen whatsapp görüşmelerinin delil vasfının bulunmadığı, davacı tarafça imzası inkar edilmeyen bono nedeni ile davalı tarafa borçlu olmadığı, borcun ödendiği ya da imha edildiği hususunda da delil ibraz edilemediği gerekçesiyle, davacının menfi tespit davasının reddine, davacının eser sözleşmesinden doğan 58.000,00 TL alacak davasının reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, görevli mahkeminin İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, kararın görevsiz mahkemece verildiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalıya teminat senedi verilip verilmediğine ilişkin olduğunu, davalı tarafından restorasyon masrafı olarak verilen 63.000,00 TL’nin teminatı olarak davacının davalıya 65.000,00 TL senet verdiğini, yapılan telefon, whatsapp görüşmelerinin incelenmediğini, tanık anlatımından senedin teminat için verildiğinin anlaşıldığını, davalının isticvap edilmesinin usul hatası olduğunu, dava öncesinde İstanbul Anadolu 2. Tüketici Mahkemesinin 2015/43 D.iş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını ve yapılan tadilata karşılık davacının ne kadar alacağı olduğunun belirlendiğini, mahkemenin delil tespitinde belirlenen rakamları kabul etmesine rağmen davanın reddine karar verildiğini, mahkemece 29/04/2019 tarihli ara kararı ile mahallinde keşif yapılmasına karar verildiğini, ancak 4 yıl sonra yapılacak keşifle, başkasına tamamlattırılan işlerin tespit edilemeyeceğinden ara karardan dönülmesini, aksi halde sürenin gelecek celseye kadar uzatılmasını istediklerini, ancak bu talebin reddedildiğini, keşfin yapılmasının zaruri olduğu konusunda mahkemece ısrar edilmesi durumunda keşif masraflarının yatırılacak olduğunu, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmadığını, dava konusu senedi iade etmesi için davalıya ihtar gönderildiğini, ancak iade etmediğini, davalının kendisine iş yapan davacıya borç vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Davacı tarafça bina dışı çatı tadil ve restorasyonu konulu eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve alacak istemine ilişkin açılan davada İstanbul Anadolu 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19/12/2017 tarih, 2016/353 Esas 2017/459 Karar sayılı kararı ile mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, taraflarca istinaf yoluna başvurulmaksızın kararın kesinleştiği; bilahare dosya kendisine gönderilen yerel mahkemece menfi tespit ve alacak istemli davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, esasa ilişkin itirazların dışında, görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu maddede sayılan dava ve işlerin asliye ticaret mahkemelerince incelenerek karara bağlanacağı düzenlenmiştir. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve alacak istemlerine ilişkin olup, niteliği itibariyle TTK’nın 4. Maddesinde belirtilen mutlak ticari davalardan değildir. Davanın tarafları tüzel kişiler değil, gerçek kişilerdir. Gerçek kişiler olan tarafların aynı zamanda tacir olup olmadıkları dosya kapsamından anlaşılmamaktadır. Mahkemece bu husus araştırılarak, öncelikle mahkemenin görevli olup olmadığı yönünden karar verilmesi gerekmektedir. İcra takibinin dayanağının kambiyo senedi olması tek başına görevin asliye ticaret mahkemesine ait olduğunu göstermez. Tarafların tacir ve işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması halinde asliye ticaret mahkemesi görevi olacaktır. Mahkemece bu hususlar araştırılmaksızın işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2019 tarih, 2018/270 Esas, 2019/1316 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 27/09/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.