Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1283 E. 2023/1027 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1283
KARAR NO: 2023/1027
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2019
NUMARASI: 2017/290 Esas, 2019/1490 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 11/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı yanca istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkilinin, gemilerin ve teknelerin bakım ve onarımı işiyle iştigal ettiğini, davalı firma ile aralarındaki ticari ilişkiden kaynaklı cari hesap alacağını tahsil edemediğini, bunun üzerine alacağın tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Es. sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve yersiz olduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı yanın başlatmış olduğu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibini dayandırdığı cari hesap sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmadığını, davacı tarafın cari hesap sözleşmesine dayanmasının hukuken mümkün olmadığını, bir an için taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunduğu kabul edilse dahi, davacı tarafça cari hesap ekstresi TTK 94. maddede öngörüldüğü gibi yazılı şekilde kat edilmediğinden davacının alacağının muaccel olmadığını, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında, 10/01/2012 tarihli … nolu sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin II-konu başlıklı maddesine göre davacı şirketin, müvekkili şirketin bakım ve onarımını üstlendiği gemilerde davacı adına iş emri düzenlenen gemilerin teçhiz ile ilgili her türlü iş ve işlemlerin yapılmasını taahhüt ettiğini, sözleşmeye göre davacı şirketin, sözleşmenin ifası sırasında istihdam edeceği işçilerin ücretlerini, SGK primlerini, VUK’dan kaynaklanan vergi yükümlülüklerini ödeyeceğini kabul ve taahhüt etiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olduğunu, iki tarafa da borç yükleyen bir sözleşme olduğundan gerek 6098 sayılı TBK, gerekse taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacı tarafın sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmediğini, hakediş ödemesinin yapılabilmesi için SGK borcunun olmadığına dair belge getirmesi gerektiğini, zira bu ödemelerden davalı yüklenicininde müteselsil sorumluluğu bulunduğunu, ayrıca istenen faiz oranını da kabul etmediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 18/12/2019 tarihli karar ile, davacının, davalı şirketin bakım ve onarım işlerini üstlendiği gemilerde davacı adına düzenlenen iş emrine göre gemilerin techiz ile ilgili her türlü iş ve işlemlerinin yapılması konusunda anlaştıklarını, davacı tarafından sözleşmeden kaynaklanan asli edimin yerine getirildiği, davalı tarafın ise ödeme edimini yerine getirmediği, davacı vekilince dosyaya sunulan cevaba cevap dilekçesi ve raporlara karşı beyan dilekçelerinde belirtildiği üzere davacı şirket ile davacı şirket işçileri arasında iş sözleşmesinin akdedildiği, iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinin tümü açısından sorumlu olduğunu kabul ettiği, davalının bu aşamada ödemezlik definde bulunamayacağı, ödemezlik defiinde bulunulması için davalının sözleşmenin asli edimini yerine getirmiş olması gerektiği, davalı tarafın ticari defterlerin birbirini teyit ettiği, takip tarihi itibarı ile davacının, davalıdan 24.02.2017 takip tarihi itibariyle 40.942,98 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile; davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin takip şartları haliyle aynen devamına, davalının İİK 67/2 maddesi gereğince asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatına mahkumiyetine, davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacının yapacağı işte çalışanların istihdam etme, işçilerin maaş bordrolarını, SGK aylık prim borç makbuzlarını, müvekkili firmaya ibraz etmesi gerektiğini, her ne kadar davacı firma yapılacak işteki işçileri istihdam etmiş ise de, çalışanların SGK borçlarından yüklenicinin de müteselsilen sorumlu olduğunu, davacının alacağını isteyebilmesi için bu belgeleri asıl yükleniciye ibraz etmesi gerektiğini, ticari hesap ekstresinin alacağın varlığını göstermeyeceğini, ticari defterlerdeki alacak kaydının varlığının alacağın ödenmesi anlamına gelmediğini, ticari hesap sözleşmesi bulunmadığını, icra takibine itiraz ettiklerini belirterek, davanın reddi ile kötü niyet tazimatına hükmedilmesine karar verilmesi talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı altyüklenici, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında davalının bakım ve onarımını üstlendiği tamir gemilerindeki techiz ile ilgili her türlü iş ve işlemlerin davacı tarafından yapılması hususunda … nolu 10/01/2012 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Davacı sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ifa ettiğini, bakiye alacağının ödenmediğini belirterek İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatmıştır. Davalı yüklenici, işin sözleşmeye göre ifa edilmediği iddiasında bulunmamıştır. İşin sözleşmeye uygun olarak yapıldığı taraflar arasında ihtilaf konusu değildir. Davalı yüklenici davacının sözleşme konusu işin yapılması sırasında çalıştırdığı işçilerin SGK prim borçlarının bulunmadığına dair davacı tarafça belge sunulmadığı, SGK prim borcu çıkması halinde müteselsil sorumluluğunun doğacağı iddiası ile ödemezlik def’inde bulunmuştur. Takip tarihi itibariyle tarafların ticari defterleri birbiri ile uyumlu olup, davalının ticari defterlerinde de davacının 40.942,98 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasında işin yapılıp yapılmadığına ilişkin herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak sözleşmenin VII. maddesi teminatlar kısmında; yüklenici … Tic. Ltd. Şti iş sonrası düzenlemiş olduğu fatura bedelinin % 30’u teminat olarak tutacaktır. SSK’dan ve Vergi Dairesinden teminat kağıtı getirilmesini ve … Mali İşler Müdürlüğü ile ilgili işlemlerin tamamlanmasını müteakip % 25’i iade edilecektir. Bakiye % 5 ise yükelici … Tic Ltd Şti nin …’le ilişkisi tamamen kesilene kadar muhafaza edilecektir. İşin başlangıcında yüklenici … Tic Ltd Şti işvren … tarafından talep olunan miktarda banka teminat mektubunun … muhasebe müdürlüğü veznesine yatırılması halinde nakit teminat kesintisi yapılmayacaktır. Banka teminat mektubu ise bu sözleşme kapsamı tüm işerin katı kabul garanti sürelerinin tüketilmesi ve yüklenici … Tic Ltd Şti nin işveren …’la ilişkisinin kesilmesini müteakip serbest bırakılcaktır düzenlemesi bulunmaktadır. Buna göre davalı iş sahibine yüklenici şirketin çalışanları ile ilgili SGK borcu ve bulunmadığına dair belgeyide ibraz etmesi gerekmektedir. Bu belgeyi ibraz etmeyen davacı yüklenicinin alacağının % 25’ini iş sahibinin muhafaza etme hakkı olup, sözleşme bedelinin % 25’inden düşük olan dava konusu 40.942,98 TL alacağın muhafaza edilerek davacıya ödenmemesinde herhangi bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1- Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/12/2019 tarih ve 2017/290 Esas, 2019/1490 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3- Davanın REDDİNE, B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 494,50 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 224,65 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı tarafından yapılan 1.600,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 17.900,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1- Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacı davalı tarafa İADESİNE, 2-Davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 48,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 197,10 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-Gerek ilk derece gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 11/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.