Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1272 E. 2020/1529 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1272
KARAR NO: 2020/1529
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/03/2020
NUMARASI: 2019/249 Esas, 2020/249 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 17/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkil şirketin 2013 yılından beri inşaat ve yapı sektöründe kullanılan her türlü malzemeler ile yardımcı malzemelerin imalatını, alım-satım ve pazarlama, ithalat ve ihracat transit ticareti işiyle iştigal ettiğini, davalı … arasında akdedilen 18.12.2015 tarihli Çatı ve Çephe Kaplama Sözleşmesi kapsamında müvekkilinin Balıkesir İli Organize Sanayi Bölgesi 7. Cadde’de yer alan mevcut üretim tesisinin genişletilmesi işi kapsamında çatı ve cephe kaplama işlerini yüklenici sıfatı ile üstlendiğini ve müvekkilinin aldığı işi eksiksiz olarak ifa ettiğini, ancak müvekkili şirketin hakedişinin davalı şirket tarafından ödenmediğini, bu nedenle İstanbul … İcra Müdürlüğü”nün … E sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalı borçlunun haksız itirazı ile takibin durduğunu ileri sürerek davalının itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafından müvekkili aleyhine ikame edilen işbu davada taraflar arasında imzalanan 18.12.2015 tarihli Çatı ve Cephe Kaplama Sözleşmesine göre taraflar arasında yetki sözleşmesi yapıldığını, taraflar arasında çıkabilecek uyuşmazlıklarda İstanbul mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili kılındığını, bu nedenle davanın yetkisiz mahkemede açılması nedeniyle davanın yetki nedeniyle reddine karar verilmesini gerektiğini, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, işin eksik ve ayıplı bir şekilde ifa edilmesine rağmen işin teslim ediliği iddiasının yerinde olmadığını, şayet davacının alacağının bulunduğu tespit edilmesi halinde davacının eksik ve hatalı olarak yaptığı işlerle gecikme cezalarının davacı alacağından mahsup edilmesi gerektiğini, davacının işleri uzunca bir süre sürüncemede bıraktığını, ayrıca davacı tarafından eksik olarak bırakılan işlerin kendileri tarafından tamamlandığını ve ayıpların da kendileri tarafından düzeltildiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacının sözleşme ile yüklendiği edimini sözleşmeye uygun bir şekilde yerine getirip getirmediği, davacının yapılan işler sebebiyle hakediş talep etme hakkının bulunup bulunmadığı, bu kapsamda davacı tarafından yapılan işlerin eksik ve ayıplı olup olmadığı, eksik ve ayıplı ifa var ise ayıbın niteliğinin ne olduğu (gizli-açık ayıp), ihbar yükümlülüğünün davalı tarafça usulüne uygun bir şekilde yerine getirilip getirilmediği, eksik ve ayıplı ifa sebebi ile davacı taraf alacağından indirim yapılmasının gerekip gerekmediği, indirim yapılacaksa miktarının ne olduğu, davalının ifayı bu şartlar altında kabule zorlanıp zorlanamayacağı, sonuç olarak davacının belirtilen sebeplere dayalı olarak davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, davalı tarafın savunması dikkate alındığında eksik ve ayıplı ifa var ise davacı tarafından davalıya gecikme cezası ödemesinin gerekip gerekmediği ve miktarının tespiti için keşif yapılmak suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, bu amaçla Balıkesir Asliye Hukuk Mahkemesine (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) talimat yazılmasına, bilirkişi olarak hakediş konusunda uzman 1 inşaat mühendisinin seçilmesine, bilirkişi için 1.500,00 TL ücret takdirine, 1.500,00 TL bilirkişi ücretinin, 314,00 TL keşif harcının ve 100,00 TL bilirkişi tebligat gideri ile dosyanın gidiş dönüş masrafının 2 haftalık kesin süre içerisinde davacı vekilince mahkememiz veznesine depo edilmesine, aksi takdirde 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nin 324. maddesi gereğince bilirkişi ve keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı hususunun davacı vekiline ihtarına karar verildiği, fakat bilirkişi ve keşif masraflarının verilen kesin süre içerisinde davacı vekilince yatırılmadığı, bu nedenle dosyanın rapor alınmak üzere talimat mahkemesine gönderilemediği, hem rapor alınamaması sebebiyle hem de dosya kapsamındaki mevcut bilgi ve belgelere göre davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalı tarafın da keşif ve bilirkişi incelemesine dayandığını, bu nedenle yargılama giderlerinin yarı yarıya paylaştırılması gerektiğini, kaldı ki delil avansının ileride haksız çıkan taraftan alınmak üzere suçüstü ödeneğinden karşılanmasının mümkün olduğu halde davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, diğer delillerle ilgili davayı ispatlamadığına yönelik değerlendirmenin de hatalı olduğunu, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmadığını, tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi halinde müvekkili şirketin alacağının ispat edileceğini, ayrıca müvekkilinin alacak miktarının ne kadar olduğu ve gecikme cezasının ödenip ödenmeyeceği ve miktarının konusunda atanan inşaat mühendisinin bunu konuda uzman olmadığını, uzman olmayan kişinin görevlendirilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece diğer deliller bakımından da gerekli araştırmanın yapılmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron; davalı ise yüklenicidir. Davacı taşeron ile davalı yüklenici arasında düzenlenen 18.12.2015 tarihli Çatı ve Çephe Kaplama Sözleşmesi uyarınca Balıkesir İli Organize Sanayi Bölgesi 7. Cadde’de yer alan üretim tesisinin genişletilmesi işi kapsamında çatı ve cephe kaplama işlerini taşeron sıfatıyla üstlenmiştir. Davacı sözleşmeden kaynaklanan edimini eksiksiz olarak yerine getirdiğini ileri sürerek iş bedelinin tahsili istemiş, davalı ise, davacının edimini eksik ve ayıplı bir şekilde ifa ettiğini, ayrıca edimini ifada geciktiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece 06/12/2019 tarihli ara kararla, imalatın yapıldığı sahada talimat yolu ile bilirkişi incelemesine dair ara karar tesis edilmiş, davacı tarafça avans kesin süre içinde mahkeme veznesine depo edilmemiş ve mahkemece davanın esastan reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın “Delil İkamesi için avans” başlıklı 324.maddesinde taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı verilen kesin sürede yatırmak zorunda olduğu, tarafın avans yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacağı hususu düzenlenmiştir. Somut olayda, davalı tarafça edimin eksik ve ayıplı ifa edildiği ileri sürüldüğüne göre, ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması yeterli olmayıp, dosyadaki delillere göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, imalatın yapıldığı yerde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Mahkemece belirlenen kesin süreye rağmen keşif ve bilirkişi incelemesine ilişkin delil avansı yatırılmadığından, belirtilen yasal düzenlemeye göre mahkemece keşif ve bilirkişi incelemesi delilinden vazgeçilmiş sayılmasına ilişkin gerekçeyle davanın reddine dair verilen karar, usul, yasa ve dosya kapsamına uygun bulunduğundan davacı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/03/2020 tarih ve 2019/249 Esas, 2020/249 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 17/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.