Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/127 E. 2022/2077 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/127
KARAR NO: 2022/2077
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2019
NUMARASI: 2017/123 Esas, 2019/508 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 20/12/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili; müvekkili tarafından davalı/borçlu şirkete sistemin kurulumu ve sağlıklı çalışması için hizmet verildiğini, verilen hizmetler karşılığında düzenlenen fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını ve davalı borçlu tarafından takibi sürüncemede bırakmak maksadı ile takibe kötü niyetli olarak itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı-borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; icra takibine konu olan alacağın zamanaşımına uğradığını, davaya konu olan alacağın dayanağı olduğu iddia edilen bilgisayar programının, müvekkili şirkete hiçbir zaman kurulamadığını, belirtilen hizmetin verilmediğini; davacı şirketten sözlü olarak yardım talebinde bulunulmasına karşın, bilgisayar programlarının çalışır hale getirilmediğini, davacı şirket adına 01/09/2016 tarihli, … seri numaralı, 18.160,20 TL tutarlı iade faturası düzenlenerek 05/10/2016 tarihinde iade işlemi gerçekleştirildiğini, müvekkili şirket tarafından, bakiye 18.899,20 TL için düzenlenen iade faturasına herhangi bir şekilde itiraz etmeyen ve defterlerine işleyen davacı şirketin; işbu tutar ile ilgili olarak, müvekkili şirket hakkında icra takibi başlatmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirket personeli için eğitim hizmeti, aylık destek hizmetinin gereği gibi yerine getirilmediğini, bu nedenle ödemezlik def’inde bulunduklarını belirterek; davanın reddine ve hükmolunan meblağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere, kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece; benimsenen bilirkişi kök ve ek raporlarında, taraflar arasında akdedilmiş yazılı bir sözleşme mevcut olmadığı, dava konusu yazılım programlarını davacı firma tarafından davalı firmanın bilgisayarlarına kurumun yapılmaya çalışıldığı, ancak davacı tarafça yazılımların kurulumlarının bitirildiğine ve çalıştırılıp işin davalıya teslim edildiğine dair dosyaya herhangi bir belge veya tutanak sunulmadığından ve ayrıca bilgisayar mühendisi teknik bilirkişi tarafından davalı şirketin bilgisayarlarında yapılan teknik incelemede bilgisayar sisteminde kurulduğu iddia edilen programların olmadığı tespit edildiğinden, davacı tarafça kurulum işlemlerinin tamamlanamadığı, dolayısıyla davalı tarafın alınamayan hizmete ilişkin olarak davacı taraf adına iade faturası kesmekte haklı olduğu; tarafların incelenen ticari defter kayıt ve belgelerine göre de davacı tarafın davalı taraftan 26/10/2016 takip tarihi itibariyle 9.198,10-TL asıl alacak ve 82,03-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.280,13-TL alacaklı olduğu anlaşıldığı gerekçesi ile; davanın kısmen kabulü ile; davalının itirazının 9.198,10-TL. asıl alacak, 82,03-TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.280,13-TL için iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmek suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine; davalının %20 icra inkâr tazminatından sorumlu tutulmasına karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davanın konusunu, müvekkili tarafından davalı tarafa programın kurulum ücreti ve düzenli olarak bu programa verilen teknik desteğin ücreti oluşturduğunu; dosyanın teknik bilirkişiye gönderilmeksizin mali müşavir bilirkişinin tespitleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini; yargılama aşamasında alınan ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu; kök rapor ve ek rapor arasında gerekçe bakımından çok ciddi farklar bulunduğunu; mahkemeye sunulan mail yazışmalarında açıkça programların isimleri ve bilgileri yer almakta iken bilirkişi tarafından tespit edilememesinin anlaşılamadığını; davalı şirket tarafından, müvekkili şirketten bilgisayar programları satın alındığını, müvekkilinin bu programların kurulumlarını yaptığı, davalı firmaya destek hizmeti verdiği ve bu programların davalı firma tarafından kullanıldığını; davalı firmanın muhasebe departmanında yapılan değişikliklerden sonra yeni gelen çalışanların bu programları kullanmak istememesi üzerine programların kurulumunun üzerinden yaklaşık bir yıl geçmesinden sonra iade faturası kesildiğini; müvekkili şirketin programları yüksek logo ücreti ödeyerek satın almış olması, iadeyi gerektirecek bir ayıp ve ayıp ihbarında bulunulmaması ve ödenen logo bedelinin gelinen durum itibariyle iadesinin mümkün olmaması sebebiyle iade almadığını; bilirkişinin programların serverlarda olduğunu, aktif durumda olmadıklarını, silinmiş veya programlar başka serverlarda olabileceğini ve serverlarda saklanmış olabilecekleri ihtimalini beyan etmesine rağmen kurulumların yapılmadığını belirtmesinin hata olduğunu; bilirkişinin çelişkili tespitlerinin hükme esas alınamayacağını, yapılan yazışmalar ve müvekkili tarafından düzenlenen tüm faturaların davalı tarafça işlenmesi, yaklaşık bir yıl boyunca faturalara itiraz olmaması ve halen destek faturalarının davalı tarafın ticari deflerinde kayıtlı olması gerçekliği karşısında programların kurulumunun yapıldığı ve uzunca bir süre kullanıldığının aşikar olduğunu; bilirkişinin konusuna hakim olmadığını; taraflar arasında mail ortamında rakam üzerinde anlaşılarak sözleşme kurulduğu; davalı şirket çalışanları ile yapılan mail yazışmalarında programın çalışır hale geldiğinin ortada olduğunu; bilirkişinin delil olarak sunulan lisanslama formunu gözden kaçırdığını; ilk rapora itirazına rağmen bilirkişi tarafından bu hususta bir değerlendirme yapılmadığını; davaya konu programların lisansların halen davalı şirkette olduğu sunulan lisanslama formundan net bir şekilde görüldüğünü; davalı şirket tarafından müvekkil şirkete gönderilen 27.11.2015 tarihli, 27 ocak 2016 tarihli ve 13 mayıs 2016 tarihli mailler ile sözleşmenin kurulduğu, tarafların anlaştığı, programların kurulduğu, destek hizmetinin verildiğini net bir şekilde ortaya konduğunu; bilirkişi tarafından bu yazışmaların dikkate alınmadan rapor tanzim edildiğini, raporunun eksik incelemeye dayalı olduğunu; müvekkil şirketçe kurulum bedellerinin ve destek hizmet bedellerinin ödenmesi amacıyla, davalı firmaya ihtarname keşide edilmesi üzerine davalı tarafça 01.09.2016 tarihli 18.160,20 TL bedelli iade faturasının düzenlendiğini, 8 gün içerisinde faturaya itiraz edilmediğini; kurulumun yapıldığının ve hizmetin verildiğinin en önemli göstergesinin, destek hizmet bedellerinin davalı şirket defter ve kayıtlarında var olması olduğunu; Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2014/3309 E. 2015/127 K. Sayılı kararının emsal olduğunu; yazışmalardan desteğin ve kurulumun yapıldığı, lisanslama formundan davaya konu programların lisansının davalı şirkette olduğu, 9 ay boyunca hiçbir ayıp ihbarı ya da iade telebi olmaksızın programların kullanıldığı ve muhasebe ekibinin değişmesi neticesinde 9 ay sonra iade faturası kesildiğini; Bilgisayar Mühendisi bilirkişinin raporunun eksik incelemeye dayalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını, davamızın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; yerel mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında, dava konusu programların müvekkil şirketin bilgisayar sisteminde bulunmadığını, davacının da program kurulumunun bitirildiğine dair bilgi/belge sunamadığı, ayrıca bilirkişi heyeti, davacının dosyaya sunduğu elektronik posta yazışmalarında da, hangi programa ilişkin içeriğin belirtilmediğini ve tarafların öncesinde de ticari ilişkilerinin olduğundan ve elektronik yazışmaların bulunduğundan hangi konu ile ilgili yazışma yapıldığının tespit edilemediği belirtilmesine rağmen, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu; müvekkili şirket tarafından, bakiye 15.889,20-TL. için düzenlenen iade faturasına itiraz etmeyen ve defterlerine işleyen davacı şirketin; işbu tutar ile ilgili olarak, müvekkili şirket hakkında icra takibi başlatmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, sekiz gün içerisinde içeriğine itiraz edilmeyen faturanın içeriğinin kabul edilmiş olduğunu; müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlatmış olan davacı şirket, haksız ve kötü niyetli olup davanın reddi gerektiğini; davacı şirketin icra takibine dayanak yaptığı müvekkili şirket personeli için verildiği iddia edilen eğitim ve aylık destek bedelleri için kesilen 9.575,00-TL faturalar karşılığı hizmetlerin müvekkil şirketc taahhüt ettiği şekilde yerine getirmediğini; alacağın likit olmadığı, inkar tazminatı hükmedilmesinin yerinde olmadığını; davanın reddedilen kısmı üzerinden davalı yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu olarak hesaplandığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu aleyhine, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası ile, 27.358,30-TL. cari hesap alacağı ve 377,77-TL. işlemiş ticari faiz olmak üzre toplam 27.736,07-TL nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı tarafça yasal süresi içerisinde borca itiraz üzerine, davacı tarafından 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. Eser sözleşmesi iş sahibinin ödemeyi taahhüt ettiği ücret karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi ve teslim etmeyi üstlendiği iki taraf için hak doğuran ve borç yükleyen bir sözleşmedir. Eser sözleşmesinde iş sahibinin asli borcu TBK 470.maddesi çerçevesinde meydana getirilen eser karşılığında bir miktar pararın ödenmesi, yüklenicinin borcu ise eseri zamanında ve ayıpsız olarak imal ve teslim etmektir. Eser sözleşmesinde yüklenicinin ayıptan sorumluluğu TBK’nın 474 ile 478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Yüklenicinin ayıptan sorumlu olabilmesi için eserin iş sahibine teslim edilmesi, eserin ayıplı olması, eserin iş sahibi tarafından kabul edilmemiş olması veya kabul edilmek zorunda olunmaması, eserin iş sahibi tarafından muayene ve ihbar külfetinin yerine getirilmiş olması, eserdeki ayıbın iş sahibinin tutumundan kaynaklanmamış olması ve son olarak ayıplı teslimden doğan hakların süresi içinde kullanılması gerekmektedir.Davacı tarafça, davalıya bilgisayar sisteminin kurulumu ve sağlıklı çalışması için hizmet verildiği, verilen hizmetler karşılığında düzenlenen fatura bedellerinin ödenmediği iddia edilmiş; davalı tarafça ise, davaya konu olan alacağın dayanağı olduğu iddia edilen bilgisayar programının, müvekkili şirkete hiçbir zaman kurulamadığını, belirtilen hizmetin verilmediği savunulmuş; mahkemece davacı tarafça kurulum işlemlerini tamamlamadığı, davalı tarafın alınamayan hizmete ilişkin olarak davacı taraf adına iade faturası kesmekte haklı olduğu kabul edilerek davacının ticari defterlerinde kayıtlı alacaktan iade fatura bedeli düşülerek kalan miktar için itirazın iptaline karar verilmiştir. Taraflar arasındaki anlaşmazlık, hizmetin verilip verilmediği, ayıplı olup olmadığı, davacının talep edebileceği alacağın miktarı konusundadır.Mahkemece, itiraz üzerine alınan15.04.2019 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda, gösterilen serverlarda ve bilgisayarlarda, programlara rastladığını ancak aktif durumda olmadığı tespit edilmiş; dosya kapsamında bulunan taraflar arasındaki e-posta yazışmaları incelendiğinde de, bir kısım programların davalı bilgisayarına kurulduğu anlaşılmakla birlikte, davalının da programlarla ilgili ayıp ihbarı niteliğinde bir kısım şikayetlerde bulunarak sorunun çözülmesini istediği anlaşılmaktadır.Bu durumda, mahkemece, bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak kurulan programlardaki ayıpların neler olduğu, söz konusu ayıpların eseri kabule icbar edilemeyecek derecede olup olmadığı ve ayıpların miktarı belirlenip, kurulum sonrasında destek hizmeti verilip verilmediği, verilmiş ise hangi aylar için verildiği hususları değerlendirilip, bu hususlarda yazışma tarihleri de gözetilerek varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekmektedir.Kabule göre de, dava konusu alacak likit ve belirli olmayıp, yargılama yapılarak ve bilirkişi raporu alınarak belirlendiği halde icra inkar tazminatına hükmedilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen KABULÜNE, 2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/07/2019 tarih, 2017/123 Esas, 2019/508 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde yatırana İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.