Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1263 E. 2023/1074 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1263
KARAR NO: 2023/1074
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2020
NUMARASI: 2015/670 Esas, 2020/159 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, taraflar arasında 12/03/2012 tarihinde imzalanan Malatya 12.44.YAP.01 Tesis İşi kısmi malzemeli montaj-demontaj-yeniden tesis işinin keşif bedeli olan 1.393.539,00 TL üzerinden 515.609,00 TL bedelle aldığını, gerekli teminatları verip işe hemen başladığını, 25.02.2012 tarihinde işi tamamlayarak geçici kabul tutanağı ile “eksik ve özür görülmemiştir” kaydı ile işin teslim alındığını, müvekkili firmanın işi yaparken ara hakedişlerini aldığını, kullanılmayan demir, ağaç direk ve 36000 Kg demir direk hurdasını teslim ettiğini, müvekkili firmanın son çıkarılan ve e-mail yolu ile kendisine gönderilen 5 nolu kesin hakediş belgelerini 18.000,00 TL civarında bir eksiklik olduğundan bahisle bekletirken, davalı şirket personelinin duygusal hareketle kızıp davacı şirkete (02.12.2013 tarihli 100.214,78 TL +112.648,92 TL = 212.863,70 TL) bedelli iade faturaları keserek müvekkilinin 2013 yılı hakedişinden kestiğini, buna ilişkin ihtarların çekildiğini ve iade faturalarının kabul edilmediğini, Malatya … Noterliği’nin 18.02.2014 tarih … nolu ihtarı ile, müvekkilinin alacağının çıkarılarak kesin hakedişinin yapılmasını ve alacağının ödenmesini talep ettiğini, talebin reddedilmesi üzerine bu davayı açtıklarını, davacı şirketin işi ayıpsız eksiksiz tam zamanında teslim ettiğini, davalı şirketin davacı şirket faturasına yasal süre içersinde itiraz etmediğini, davacı şirketin hesabının kabul edildiğini, çok sonra kendilerine iade faturası kesilmesini ise kabul etmeyeceklerini, müvekkili firmanın işin geçici kabulü yapıldıktan sonra sahada kontrol ile hesap yapılmasını istediğini, buna istinaden kontrol elemanlarınca kesin hak ediş hesaplamasının kabul edilmediğini, 17 ton demir hurdasının işleme alınmadığını, davalı personeli tarafından hazırlanan 5 nolu hakedişe göre 23.624,79TL kesin hesap çıkarıldığını, müvekkilinin iade ettiği malzemelerin iade edilmemiş olarak gösterildiğinin e-maillerle sabit olduğunu, dosyada bulunan taraflar arasındaki tüm e-maillerden davalı kuruluşun kötüniyetli ve haksız kazanç peşinde olduğunun görüleceğini, taraflar arasındaki kesin hesapta, davalı tarafından 06.03.2013 tarihine kadar yapılan işten 19.395,23 TL %8 iadesi 4.229,56 TL KDV dahil kalan hakediş dahil toplam 23.624,79 TL alacak gösterdiğini, davacı müvekkilinin ise %8 blokenin tamamı 38.790,46 TL + KDV 4.229,56 TL olmak üzere toplam 43.020,02 TL fazla alacaklı olduğunu, buna kızan davalı şirket yöneticilerinin malzemelerin eksik teslim edildiğine ilişkin 2 adet iade faturası gönderip, kendilerine 212.624,79 TL borçlu olduğunu iddia ederek fatura kestiklerini, müvekkili alacağından vazgeçmeyince bunun kesintiye dönüştüğünü, davalı şirketin yetkililerinin dosyada mevcut e-maillerinin incelenmesinde müvekkilini 23.624,79 TL alacaklı çıkardıkları, müvekkilinin ise 43.020,02 TL’den fazla alacaklı olduğunu, davalının ikrarı kabulünün sözkonusu olup müvekkilinin borçlu çıkmasının kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin haksızlığa uğradığını, yaptığı çoğu işin görmezden gelindiğini, iade ettiği malzemenin iade edilmemiş gibi işlem gördüğünü, müvekkilinin alacaklı olduğunu bildikleri için ödemesinin çoğunun yapıldığını, ancak müvekkilinin susması için bu işle alakası olmayan 2013 yılı Ket işindeki alacağından 212.624,79TL keserek keyfilikle müvekkilini icra takibine maruz bıraktıklarını ve mağdur ettiklerini belirterek, davanın kabulü ile, yapılacak yargılama sonucunda belirsiz alacak miktarının tespiti ile en yüksek ticari faiz ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşme gereği kesin yetki kuralına göre Trabzon Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, açıldığı takdirde hukuki yarar yokluğundan reddinin gerektiğini, davacının davasını 8.800,00 TL olarak kısmi olarak açamayacağını, davanın değeri itibariyle davacının iddialarını senetle ve kesin delille ispatlaması gerektiğini, davacının sorumlu olmadığını iddia ettiği bedelin yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle yapılan kesinti olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 41.1 ve 41.2 maddeleri gereği; kullanılmayan malzemelerin 20 gün içerisinde iş yerine getirilmesinin isteneceği, getirilmemesi durumunda işyerindeki alacaklarına bloke konularak malzeme bedelinin bu blokeden karşılandığı, ayrıca nakliye bedeli olarak ödeme yapılmayacağının kararlaştırıldığını, somut olayda davacının tedarik ettiği, tedarik edilen ve imalata girmeyen veya sökülen malzemeleri müvekkiline iade etmediğinin sabit olduğunu, hak edişlere ne şekilde itiraz edileceğinin şartnamede hükme bağlanmış olduğunu, davacının usulüne uygun itirazlarının geçerli olmadığını, huzurdaki uyuşmazlıkta sözleşmedeki şartların yerine getirilmemiş olup davacı tarafça sözleşmede kararlaştırılan şekilde bir itiraz öne sürülmediğini belirterek, usule uygun şekilde veya hiç itiraza uğramayan hak edişleri davacı kabul etmiş sayılacağından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında 12/03/2012 tarihli elektrik dağıtım şebekeleri dağıtım hatlarının yapımı konusunda eser sözleşmesi kurulduğu, davacının işi usulünce yapıp teslim ettiği konusunda çekişme bulunmadığı, zira dosyaya sunulan davalı tarafından imzalı olan 06/03/2013 tarihli 5 nolu kesin hakedişte davacı şirketin alacağının KDV dahil 23.824,79TL olduğunun sabit olduğu, davalı taraf her ne kadar işte kullanılmayan ve iade edilmesi gereken malzemelerin davacı tarafından iade edilmemesi nedeniyle davacıdan alacaklı olduklarını ve buna ilişkin iki adet iade faturası kestiklerini iddia etmiş ise de; tüm dosya kapsamında görüldüğü üzere iade edilmemiş olduğunu iddia ettiği malzemelere ilişkin gerekli açıklamayı yapmadığı, belgeleri dosyaya sunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 8.800,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, ilk derece yargılamasındaki dava dilekçesinde ve eklerinde ısrarla üzerinde durdukları hususun davacı firmanın alacağının tam tespit edilebilmesinin, eklerde yer alan maillerin ve diğer belgelerin detaylıca incelenmesi durumunda ortaya çıkacağını, davanın çok uzun sürdüğünü, dosyaya atanan bilirkişilerin işin teknik boyutundan uzak olduğunu, ekonomist ve hukukçu bilirkişilerin atandığını, itiraz üzerine inşaat mühendisi bilirkişinin atandığını, maillerin dikkate alınmadığını, bilirkişiye yaptıkları itirazları dikkate almadan eksik incelemede bulunarak, bilirkişi raporunu esas alarak karar verdiğini, alacak miktarının yeniden tespitinin gerektiğini, mahkemece malzemelerin iade edilmediği için her hangi bir belge gösterilmediğinden ötürü karşı tarafın iddiasının haksız bulunduğunu, iade edilen malzemeler ve bedellerinin kararda belirtilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının gecici kabulden sonra sahada kontrol ile hesap yapılmasını istediğini, buna istinaden kontrol elemanlarınca çıkarılan müvekkilinin alacağını kesen hak ediş hesaplamasının kabul edilmediğini, alınan hurda demirin birim fiyatının hurda değil, normal demir fiyatı üzerinden hesaplandığını, 17 ton demir direk hurdasının işleme alınmadığını ve bu nedenle saha verilerinin güncellenerek tekrar kontrol edilmesine ilişkin 1.10.2013 tarihli e-maili davalı şirketin ilgili teknik idari sorumlusu …’e attıklarını, …’in de diğer davalı personeli … isimli şahsa demontaj ve montaj malzeme mutabakatı ile 5 no’lu kesin hak edişi hazırlayarak demontaj iade bonoları ile birlikte e-mail ekinde gönderdiğini ve gereğinin yapılmasını istediğini, bu e mail ekinde bulunan ve davalı kuruluş personeli tarafından hazırlanan 5 no’lu hak edişe göre 6.3.2013 tarihine kadar yapılan işten 19.395,23-TL. (%8 blokelerin yarısının iadesi ve 4.229,56 KDV dahil kalan hak ediş dahil toplam 23.624,79-TL.) kesin hesap çıkartıldığını, davalı kuruluşun teknik personeli … tarafından 2.10.2013 tarihli e-mail ile üst idari kadroya ilk 4 ara hak edişte ödenen demontaj demir direk bedelinin kesin hak edişte yok sayılarak ödenmediğini, düzeltme olarak gönderilen 11 adet krokinin dikkate alınmadığını, dağıtım panosunun kesin hak edişte bir değil 2 adet olması gerektiğni, yüklenici tarafından ambara iade edilen demontaj ağaç direk sayısı 205 adet iken 179 adet olarak işlem gördüğünü ve … firmasının 1. No’lu krokiden itibaren saha tespitinin yeniden yapılmasını talep ettiğini, e-maillerden davalının kötüniyetli ve haksız kazanç peşinde olduğunun anlaşıldığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde, bilirkişiler muhtelif raporlarında eksik bilgi, belge nedeniyle kesin kanaat bildiremediklerini belirtmelerine rağmen ilk derece mahkemesinin salt yargılamanın sürüncemede kalmasını gerekçe göstererek, eksikliği giderip somut uyuşmazlığı aydınlatmadan dosyayı karara bağladığını, 26.10.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda taraflar arsında davaya konu eksik, iade edilmediği iddia olunan malzeme cins ve tutarları, malzeme ve davacının dava ettiği alacak miktarı konusunda doğru bir kanaate varılabilmesi için taraflar arasında düzenlenen 1,2,3,4 no’lu hakedişlerin, bu hak edişlerde yer alan imalatlara ve malzemelere ilişkin yeşil defter, ataşman ve tutanakların malzeme teslim tutanaklarının da dosyaya sunulması gerektiğini, 24.6.2019 tarihli bilirkişi raporunda söz konusu evrakların eksik olduğu vurgulanarak kesin kanaat bildirilemediğini, bunun üzerine heyete elektrik mühendisi bilirkişi eklenmesi suretiyle ek rapor alınmasına karar verildiğini, davacıya bilirkişi ücretini yatırmak üzere kesin süre verildiğini, davacının da bilirkişi ücretini yatırmadığını, 19.2.2020 tarihli duruşmada davanın kabulüne karar verildiğini, bilirkişinin kesin olmayan kanaati nedeniyle, davacının davasını da ispatlayamadığını, davanın sürüncemede kalmaması için karar verildiğini bunun mantığa aykırı olduğunu, mahkeme kararının eksik incelemeye dayandığını, davanın reddinin gerektiğini, davacıya teslim edilen malzemeler imza karşılığı tutanak ile davacıya teslim edildiğini, sözleşmenin 41. Maddesi uyarınca davacı imalata girmeyen demonte edilen malzemeleri yine tutanak karşılığı iade etmekle yükümlü olduğunu, davacının iade etmekle yükümlü olduğu malzemeleri sözleşme uyarınca iade etmediğini, bu sebeple fatura tahakkuku ve kesinti yapıldığını, aksini ispat yükünün davacının üzerinde olduğunu, ilk derece mahkemesinin davacının iddiasının doğru olduğu ön koşulu ile hatalı şekilde hüküm kurduğunu, mahkeme davalının malzemelere ilişkin gerekli açıklamaları yapmadığından, davanın kabulüne dair hüküm kurduğunu, davalının ise malzeme bedelini faturalandırdığını, e-maillerin delil niteliği olmadığını, sözleşmede ve eki şartnamede davacının hakedişlere ne şekilde itiraz edeceğinin düzenlendiğini, bu şekilde yapılmayan itirazların geçersiz olduğunu, davacının hakedişlere itirazlarında öne sürmediği gerekçeleri, davada öne süremeyeceğini, şartnamenin 41/11 maddesinde yüklenicinin kesin hesaplardaki değişikliklere itirazlarını açıkça belirterek, gerekçeli dilekçe ile davalıya iletilmesi gerektiğini, hakedişe yapılacak itirazın bu dilekçeye atıfla ihtirazi kayıtla imzalanması gerektiğini, aksi takdirde itirazın geçerli olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron; davalı ise yüklenicidir. Mahkemece alınan 30/10/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; davacının kendisine teslim edilen malzemeden, iade etmediği ve davalının faturaya bağladığı malzemeleri ve değerleriyle ilgili olarak, davalı yanın bugüne kadar dosyaya sunduğu delilleri esas alınarak, davalının savunmasını hangi delille ne şekilde kanıtlayacağı hususunda açıklamada bulunması gerektiğinin düşünüldüğünü, bu husus davalı yanca yerine getirilmedikçe savunmayı bu yönden teknik açıdan incelemelerinin mümkün olmadığını, bu açıklama sonrasında mühendis bilirkişinin değerlendirme yapmasından sonra heyet olarak görüş bildirilebileceklerini, bu aşamada taleple bağlılık ilkesi gözetilmek kaydıyla davacının davalıdan 23.624,79TL alacaklı olduğunu belirtmişlerdir. Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna itirazları neticesinde bilirkişi heyeti tarafından 05.11.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda , taraflar arasında davaya konu iade edilmediği iddia olunan malzeme cins ve tutarları ve davacının dava ettiği alacak miktarı konusunda doğru bir kanaate varılması için, taraflar arasında düzenlenen 1-2-3-4 nolu hakedişlerin, bu hakedişlerde yeralan imalatlara ve malzemelere ilişkin yeşil defter, ataşman ve tutanakların, malzeme teslim tutanaklarının da dosyaya sunulması gerektiği belirtilmiştir. Davacı vekili tarafından bilirkişilerce istenen eksik belgeler dosyaya sunulduktan sonra dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 26/06/2019 tarihli 2.ek raporunda; dosyaya sunulu tarafların imzalarını içermeyen 5 nolu kesin hak edişte davacı şirketin alacağının KDV dahil 23.824,79TL olduğu, davalı şirket tarafından davacı şirkete düzenlenmiş 2 adet iade faturasının bulunduğu, her iki faturada da iade edilmeyen malzeme listelerinin dosyaya sunulmadığı, birinci ek raporda belirttikleri gibi; tarafların müşterek imzalarını içeren metrajların, yeşil defterin, ataşmanların, iş sahibi tarafından davacı yükleniciye teslim edilen malzemelerin, işte kullanılmadan artan ve iadesi gereken malzeme cins ve tutarları ve benzeri belgelerin sunulması gerektiği, işin teknik gereğinin belirlenmesi açısından elektrik elektronik mühendisi bir bilirkişinin atanmasının uygun olacağı belirtilmiştir. Dosya kapsamına göre, mahkemece davacı tarafa elektrik mühendisi bilirkişi ücretinin yatırılması hususunda 03/07/2019 tarihli duruşmada usulüne uygun olarak 2 haftalık kesin süre verilmiş, ancak bilirkişi ücretinin yatırılmaması sebebiyle 13/11/2019 tarihli duruşmada yeniden 2 haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş ise de bu yeni kesin sürenin sonuçları hatırlatılmadan verildiğinden, ara kararı yasaya uygun görülmemiştir. Öte yandan, anılan duruşmada mahkemece davacı tarafa elektrik mühendisi bilirkişi ücretinin miktarını, hangi süre içerisinde nereye yatırılacağını, yatırılmaması halinde sonuçlarının ne olacağını ayrıntılı ve açıkça bildiren kesin süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, bu hususların bildirilmemesi nedeniyle, kesin süreye bağlanan sonuçların doğması mümkün değildir. Dosya kapsamında birden fazla düzenlenmiş kesin hakedişler bulunmakta olup, davacı taşeron alacağı her bir kesin hakedişte farklı miktarda belirlendiği gibi, bir kısımında taşeron imzasının bulunmadığı görülmektedir. Taşeron alacağı olarak 57.908,13 TL gösterilen numarası belirtilmeyen kesin hakedişte taşeron … San. ve Tic. Ltd. Şti. adına kaşe ve imza bulunduğu, ayrıca yüklenici şirket elektrik elektronik mühendisi … ile yatırım sorumlusu … adına imzaların atıldığı anlaşıldığından, söz konusu kesin hakedişi imzalayanların yüklenici adına hakediş imzalama ve temsil yetkisi bulunup bulunmadığının araştırılması; imza ve temsil yetkililerinin bulunduğu sonucuna varılması halinde uyuşmazlığın çözümünde bu hakdeşin esas alınması gerekmektedir. Bu şekilde sonuca varılmaması halinde ise kesin hakedişin mahkemece yaptırılması gerektiğinden, taraflar arasındaki mail yazışmaları, yapılan işe ilişkin ataşman, yeşil defter, delil tutanakları ve tüm belgeler taraflardan temin edilip, malzeme iadesine ilişkin belgeler var ise tarafların sunması sağlandıktan sonra, mevcut bilirkişi heyetine elektrik mühendisi bilirkişi ilave edilerek, aynı heyetten kesin hakedişin yapılması ve bu kapsamda davacının alacağı bulunup bulunmadığı konusunda bilirkişi raporu düzenlettirilerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,2-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/02/2020 tarih, 2015/670 Esas, 2020/159 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/10/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.