Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1163 E. 2022/231 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1163
KARAR NO: 2022/231
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/09/2019
NUMARASI: 2014/754 Esas, 2019/795 Karar
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 08/02/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 27/10/2008 tarihinde imzalanan Mekanik Proje Sözleşmesi gereğince projenin teminatı olarak müvekkili tarafından davalıya 15.000,00 TL ve 40.000,00 TL’lik keşide tarihsiz teminat çeki verildiğini, davalının bu teminat olarak verilen keşide tarihsiz çeklerin keşide tarihini doldurmak suretiyle İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/1458 D.İş 2009/1473 K. sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı alarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası ile takibe koyarak müvekkilinin iş yerinde haciz işlemi uyguladığını, müvekkilinin haciz tehdidi altında 55.000,00 TL’yi 15/06/2009 tarihinde … Bankası Kazasker Şubesinde bulunan … nolu hesabından davalıya EFT yaparak ödemek zorunda kaldığını, davalının yapmış olduğu icra takibinin kötü niyetli ve haksız yapıldığı iddiası ile taraflarınca İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesi’nde dava açtıklarını, bu davada çekin, çek vasfını yitirdiği gerekçesiyle takibin iptal edildiğini, bu nedenle icra takibi sonucu haciz tehdidi altında müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı 55.000,00 TL’nin ödeme tarihi olan 15/06/2009 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan geri alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 27/10/2008 tarihli mekanik proje sözleşmesi ile mülkiyeti müvekkiline ait taşınmazlar üzerinde yapılması planlanan toplam 300.000 m2 inşaat alanı olan 3 adet residance, alışveriş merkezi, otel, hastane, iş merkezi ve bunlara ait yapılardan oluşan kompleksin mekanik tesisat, avan, ruhsat ve uygulama projelerinin, ekipman özelliklerinin ve proje raporlarının hazırlanması işinin davacı tarafından üstlenildiğini, sözleşme konusu işle ilgili olarak ruhsat projelerinin imzalandığını ve müvekkiline teslim edildiğini ancak devam eden süreçte projeye göre yapılması gereken işlemlerle ilgili çalışmalara devam edilmediği gibi müvekkili şirkete gönderilen 05/05/2009 tarihli yazı ile de kimi asılsız ve soyut gerekçelerle işten el çekildiğinin bildirildiğini, müvekkili tarafından gönderilen ihtarname ile davacıya üstlendiği edimleri yerine getirmesi hususunda süre verildiğini, bu ihtarname ile davacıya verilen süre içerisinde herhangi, bir beyanda bulunulmaması halinde sözleşmenin taraflarınca tek taraflı olarak feshedildiğinin kabul edileceğinin ve sözleşme konusu işin davacı nam ve hesabına üçüncü kişilere tamamlattırılacağının bildirildiğini, sözleşme uyarınca davacının müvekkiline 15.000,00 TL ve 40.000,00 TL bedelli iki adet çek verdiğini, müvekkilinin de sözleşme uyarınca kendisine verilen çekler nedeniyle davacıya 15.000,00 TL ödeme yaptığını, davacının ilerleyen dönemlerde müvekkili adına 41.300,00 TL tutarında bir fatura düzenlediğini, bu fatura nedeniyle müvekkili tarafından davacıya 17.500,00 TL ödeme yapıldığını, ancak davacının sözleşme gereği üstlendiği edimleri gereği gibi ve zamanında yapmaması nedeniyle faturanın kalan kısmının ödenmesi için bir süre beklemeye geçildiğini, davacı şirketin 20/05/2009 tarihli Noter ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, müvekkili tarafından davacıya, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle maruz kaldığı ve kalacağı zararların teminatı olmak üzere 23.800,00 TL bakiye fatura tutarının uhdesinde tutulacağının ve teminatların derhal paraya çevrileceğinin bildirildiğini, davacının sözleşmeyi haksız olarak feshetmesi ve müvekkilinin işini yarıda bırakması nedeniyle uğradığı zararların kesinleşmesi üzerine çeklerin tahsili yoluna gidildiğini, bu nedenle davacı hakkında icra takibi başlatıldığını, davacının ödemiş olduğu bedelin iadesini talep etmesinin haksız olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında 27/10/2008 tarihli mekanik proje sözleşmesinin imzalandığı, sözleşme uyarınca davacının, davalının İstanbul ili, Kadıköy ilçesi, … mahallesi, … ada, …-…-… parsel sayılı taşımazları üzerinde yapılması planlanan toplam yaklaşık 300.000 m2’lik inşaat alanı olan 3 adet residance, alışveriş merkezi, otel, hastane, iş merkezi ve bunlara ait yapılardan oluşan kompleksin mekanik tesisat, tavan, ruhsat ve uygulama projelerinin, ekipman özelliklerinin ve proje raporlarının hazırlanması işini üstlendiği, sözleşmede işin detaylarının belirlendiği, sözleşmenin işin süresi başlıklı 6. maddesinde, ruhsat projelerinin MMO onaylı belediye tesliminin 15/12/2008 olarak ve işin tutarı ve ödeme şartları başlıklı 7. maddesinde, ödeme miktarları ile tarihlerinin belirlendiği, buna göre sözleşmenin imzalanmasından sonra teminat çeki karşılığında 15.000,00 TL, ruhsat projelerinin onayı ve ruhsatın alınmasından sonra 35.000,00 TL, otelin tüm uygulama ve detay projelerinin teslimi ile 30.000,00 TL… olmak üzere davacı tüm işi tamamladığında, davalı tarafından ödenecek miktarın 130.000,00 TL olduğu, sözleşmenin 9. maddesi uyarınca davacının işin teminatı olarak davalıya 40.000,00 TL bedelli çek vereceği ve çekin tüm projelerin işverene sözleşme koşullarına uygun olarak teslimi halinde davacıya iade edileceği, davacının sözleşmenin 7. maddesi gereği davalıya 15.000,00 TL tutarında çek ile 9. maddesi gereği 40.000,00 TL tutarlı çeki verdiği ve davalı adına 01/04/2009 tarihli, 41.300,00 TL bedelli, “mekanik tesisat projeleri için ödenmesi gereken tutar” açıklamalı faturayı düzenlediği, fatura bedelinin 17.500,00 TL’lik kısmının davalı tarafından 15/04/2009 tarihinde ödendiği, kalan kısmının ödenmemesi nedeniyle davacı tarafça 20/05/2009 tarihli Noter ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiği, bu kez davacı tarafından sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinden bahisle davacı tarafından verilen teminat çeklerinin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası ile icra takibine konulduğu ve davacıdan tahsil edildiği, bu kez davacının ödediği bedellerin haksız olarak tahsil edildiğini beyan ederek iş bu dava ile iadesini talep ettiği anlaşılmıştır. Davalının cevap dilekçesinde, işlerin süresinde tamamlanmaması sebebiyle bu faturanın yalnızca 17.500,00 TL’lik kısmını ödediğini, kalan kısmın ödemesini yapmadığını beyan ettiği ancak mahkememizce alınan gerek heyet raporunda gerekse son bilirkişi raporunda, davacının sözleşmenin 7. maddesi uyarınca düzenlediği 01/04/2009 tarihli, 41.300,00 TL bedelli faturaya konu işleri süresinde ve tam olarak tamamlandığının tespit edildiği, dolayısıyla davalının fatura bedelini ödememekte haksız olduğu, söz konusu faturanın davalıya tebliğ edildiği ve tebliğden itibaren sekiz gün içerisinde davalı tarafından içeriğine itiraz edilmediğinden kesinleştiği, fatura bedelinin bölünecek bir borç olmadığı, tek seferde ödenmesi gerektiği, bu noktada artık davalının fatura bedelini kısmen ödediği 15/04/2009 tarihi itibariyle bir vadenin belirlenmiş sayılacağı ve davacının, davalıyı temerrüde düşürmek için yeniden ihtar çekmesine gerek olmadığı, bu tarih itibariyle davalının ödemediği bedel yönünden temerrüde düştüğü, davacının karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde temerrüdün sonucu olarak sözleşmeyi feshetme hakkına sahip olduğu, davalının iddia ettiği gibi haksız feshin söz konusu olmadığı, dolayısıyla davalının, sözleşmenin feshi nedeniyle uğradığı zararların tazminini talep edemeyeceği ve davacı tarafından verilen teminat çeklerinin tahsilinin haksız olduğu gerekçesi ile, Davanın KABULÜ ile 55.000,00 TL’nin 15/06/2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinafa başvurmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; taraflar arasındaki sözleşmenin 7. maddesi tetkik edildiğinde işbu sözleşmenin parça parça teslime dayalı bir sözleşme olduğunun görüleceğini, 818 sayılı Borçlar Kanunun 364. Maddesinde (6098 sayılı B.K 479. Madde) “İşin parası teslim zamanında ödenir. Yapılan şey parça parça teslim edildikçe bedeli ifa olunmak üzere mukavele edilmiş ise her kısmın bedeli o kısmın teslimi zamanında ödemek lazımdır”, yine 818 sayılı Borçlar Kanunun 81. Maddesinde (6098 sayılı B.K. 97. Madde) “Mütekabil taahhütleri muhtevi olan bir akdiıı ifasını talep eden kimse, akdin şartlarına ve mahiyetine nazaran bir ecelden istifade hakkına haiz olmadıkça kendi borcunu ifa etmiş veya ifasını teklif eylemiş olmak lazımdır.” denildiğini, dolayısıyla ilk derece mahkemesi tarafından gerek mali gerek hukuki değerlendirme yapılırken davacı şirketin sözleşme konusu edimlerini gereği gibi yerine getirmediği bu sebeple müvekkili şirketin “ödemezlik defi” hakkının bulunduğu hususlarının dikkate alınmadığını, davacı şirket tarafından sözleşme konusu edimlerin gereği gibi yerine getirilmediği gibi müvekkili şirketi temerrüde düşürülmeden ve müvekkil şirkete mehil verilmeden Ayvalık …Noterliğinin 20.05.2009 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmeyi tek taraflı ve haksız olarak feshettiğini, bu hususun bilirkişilerce de yerinde bir şekilde tespit edildiği gibi 818 sayılı Borçlar Kanunun 101. Maddesinde (6098 sayılı B.K. 117. Maddesinde) “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtariyle, mütemerrit olur. Borcun ifa edileceği gün müttefikan tayin edilmiş veya muhafaza edilen bir hakka istinaden iki taraftan birisi bunu usulen bir ihbarda bulunmak suretiyle tesbit etmiş ise, mücerret bugünün hitamı ile borçlu mütemerrit olur.” denilirken 818 sayılı Borçlar Kamınım 106 Maddesinde (6098 sayılı B.K. 123. Madde) “Karşılıklı taahhütleri havi olan bir akitte iki taraftan biri mütemerrit olduğu takdirde, diğeri borcun ifa edilmesi için münasip bir mehil tayin veya münasip bir mehilin tayinini hakimden isteyebilir. Bu mehil zarfında borç ifa edilmemiş bulunduğu surette alacaklı her zaman onun ifasını talep ve teahhür sebebi ile zarar ve ziyan davası ikame eylemek hakkını haizdir; birde aktin icrasından ve teahhürü sebebiyle zarar ve ziyan talebinden vaz geçtiğini derhal beyan ederek borcun ifa edilmemesinden mütevellit zarar ve ziyanı talep veya akdi fesh edebilir.” hükmünün düzenlendiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikle; müvekkili şirket aleyhine temerrüt şartları oluşmamış olmasına rağmen davacı tarafından müvekkiline dava konusu ihtilafa ilişkin herhangi bir ihtar keşide edilmediğini, bilirkişi raporlarında da yerinde bir şekilde tespit edildiği gibi mezkur sözleşmenin haksız bir şekilde feshedildiğini ve davacının 818 sayılı Borçlar Kanunun maddesine göre zararları tazmin etme hakkını kazanamadığını, dava konusu sözleşme haksız şekilde fesih edildikten sonra müvekkili şirket tarafından sözleşmeye konu işlerin başka bir yükleniciye yaptırıldığını, bilirkişi raporunda da beyan edildiği üzere: eksik kalan iş kısmının başka bir yükleniciye tamamlattırılması için gerekli olan iş bedeli tutarının da en az. KDV hariç 80.000 TL olduğunu, bu sebeple müvekkili şirket bu miktardaki zararını 818 sayılı Borçlar Kanunun 338. Maddesi gereğince davacıdan talep etme hakkına sahip olduğunu, müvekkili şirketin, davacıdan almış olduğu 35.000 TL tutarındaki çeki hem sözleşmenin 9. Maddesinden hem de mevzuattan doğan hakkını kullanarak paraya çevirdiğini, bu nedenle de davacının işbu çeke ilişkin müvekkili şirketten istirdat talebinin hiçbir hukuki dayanağı olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesi kapsamında teminat olarak verilen çeklerin haciz baskısı altında haksız tahsil edildiğinden bahisle istirdadı istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında 27/10/2008 tarihli Mekanik proje sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmeye göre yapılacak işlerin belirlendiği, sözleşmenin 4. maddesi gereğince yüklenicinin teminat olmak üzere 15.000 TL bedelli ve 9. maddesi gereğince yine teminat olarak 40.000 TL bedelli çekleri davalı iş sahibine verdiği, işin yapım süresinin ve bedelinin kararlaştırıldığı, parça iş kapsamında olduğu, sözleşmenin 7. maddesinde ödemelerin belirlendiği, buna göre sözleşmenin imzalanmasından sonra teminat çeki karşılında 15.000,00 TL, ruhsat projelerinin onayı ve ruhsatın alınmasından sonra 35.000,00 TL, otelin tüm uygulama ve detay projelerinin işverene teslimi ile 30.000,00 TL, hastane tüm uygulama ve detay projelerinin işverene teslimi ile 15.000,00 TL, AVM ve Residence binalarının tüm uygulama ve detay projelerinin işverene teslimi ile 35.000,00 TL ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davacının sözleşme konusu işin ilk kısmını yapıp tamamladığı, yani ruhsat projelerini hazırlayıp, belediyeye onaylattırarak davalıya süresinde teslim ettiği ve bu kısmın bedelini içeren KDV dahil 41.300 TL’lik faturayı davalıya gönderdiği, davalınında bu faturayı alarak süresinde itiraz etmeyerek kabul ettiği, ancak fatura bedelinin 15/04/2009 tarihinde 17.500 TL’sini ödediği, bakiye kısmını ödemediği, bunun üzerine davacı yüklenicinin 20/05/2009 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiği sabittir. Eser sözleşmelerinde sözleşmeden dönme halinde taraflar karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulur ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Sözleşmenin fesih ya da dönme suretiyle sona ermesi halinde geriye etkili sonuç doğuracağı yani, sözleşme hiç yapılmamış gibi başa dönüleceğinden, taraflar sözleşme ile üstlendikleri borçlarını ifa etme yükümlülüğünden kurtulacakları gibi, daha önce ifa ettikleri edimleri, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceklerdir. Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşme davacı tarafça geçmişe etkili olarak feshedildiğinden sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre herkes verdiğini geri alabileceğinden, davaya konu teminat senetlerinin de aynen iadesi gerekir. Davalınında zarar talebi olmadığından fesihte tarafların haklılıklarının değerlendirilmesine gerek yoktur, talep bedeli haciz baskısı altında ödenen teminat çeklerinin bedelinin iadesine ilişkin olduğundan ve sözleşmenin feshi ile bunların iadesi gerektiğinden mahkeme kararı sonuç itibarıyla doğru olmakla birlikte gerekçesi hatalı olduğundan, davalının istinaf talebinin resen gözetilen nedenle kabulü ile HMK’nın 353/1-b2 maddesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak gerekçesinin düzeltilerek davanın kabulüne, tarafların sözleşmenin feshinden kaynaklanan diğer talepleri konusunda dava açmakta muhtariyetlerine dair yeniden karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/09/2019 tarih ve 2014/754 Esas, 2019/795 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi ile KALDIRILMASINA, 3- Davanın KABULÜ ile, 55.000,00 TL’nin 15/06/2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 3.757,05 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 816,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.940,30 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2- Davacı tarafından yapılan 816,75 TL peşin harç, 2.700,00 TL bilirkişi ücreti, 208,90 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 3.725,65 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 7.950,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan 936,26 TL istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 65,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 186,30 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 08/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.