Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1162 E. 2020/881 K. 21.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1162
KARAR NO: 2020/881
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/11/2017
NUMARASI: 2016/1269 Esas, 2017/1385 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ : 21.09.2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında yükleniciye verilen iki adet avans ve kesin teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrilmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini talebine ilişkin olup, mahkemece; tahkim ilk itirazı nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında tanzim edilen sözleşme kapsamında müvekkili tarafından işin eksiksiz olarak yapılıp davalıya teslim edildiğini ancak sözleşme hükmü gereğince davalı yana teminat olarak verilen iki adet avans ve kesin teminat mektubunun davalı tarafça haksız olarak nakde çevrildiğini ileri sürerek müvekkilinin bu nedenle uğradığı zararının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sözleşmenin 3.2. maddesinde taraflar arasında doğan uyuşmazlıkların çözümünün tahkim yoluyla çözümleneceği belirtildiğinden davanın usulden reddinin gerektiğini, esasa ilişkin olarak davacı şirketin yaşadığı finansal sorunlar nedeniyle alt sözleşmeden doğan borçlarını yerine getiremediğini, davacının talebi üzerine Aralık 2015 tarihinden itibaren davacının tedarik etmekle yükümlü olduğu malzemelerin müvekkili şirket tarafından doğrudan tedarik edilmeye başlandığını, davacının kendi tedarikçilerine ve çalışanlarına alt sözleşme çerçevesinde ödemekle yükümlü olduğu miktarları ödeyemediğinden davalı şirket tarafından davacı adına doğrudan ödemeler yapıldığını, bu suretle davacının davalıya ödemesi gereken borcun büyük boyutlara ulaştığını, bu nedenle alt sözleşme hükümleri gereğince toplam değeri 4.081.311 USD olan iki adet teminat mektubunun müvekkili tarafından hukuka uygun olarak bozdurulduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davalı tarafından yasal süresi içerisinde tahkim ilk itirazında bulunulduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; tahkim şartının, içinde yer aldığı asıl sözleşmeden ayrı ve bağımsız olduğunu, sözleşmedeki tahkim şartının geçersiz olduğunu, sözleşmeyi imzalayan …’e tahkim anlaşması yapma konusunda yetki verilmediğini, kaldı ki …’e verilen vekaletnamenin müvekkili şirket adına yönetim kurulu başkanı … tarafından imzalandığını ancak …’in imza yetkisinin kapsamına bakıldığında kendisinin de tek başına tahkim anlaşması imzalamaya yetkisinin bulunmadığını belirterek usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dairemizin 18.02.2020 tarih ve 2018/531 esas, 2020/259 karar sayılı kararı ile, taraflar arasında imzalanan 30.04.2015 tarihli Kırıkkale bağımsız güç projesi ile ilgili olarak yapı ve inşaat işleri için yeniden ölçüm alt yüklenici sözleşmesi’nin onaylı örneği ile sözleşmeye ekli ise sözleşmeyi davacı şirket adına imzalayan …’e davacı şirket yönetim kurulu başkanı … tarafından verilen vekaletname örneği ile Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden sözleşme tarihi olan 30.04.2015 tarihi itibariyle davacı şirketin yetkililerini ve bu yetkilerin kim tarafından ne şekilde kullanılacağına ilişkin yetkilerin kapsamını gösterir belgelerin temini ile Dairemize gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş, yerel mahkemece Dairemiz kararında belirtilen eksiklikler temin edilerek dosya yeniden Dairemize gönderilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Davalı şirket ile dava dışı … A.Ş. arasında Kırıkkale doğalgaz kombine çevrim santrali projesinin mühendislik, tedarik ve yapımı ile ilgili ana sözleşme imzalanmıştır. Davalı şirketin bu projeyle ilgili yüklendiği sorumluluklar kapsamında, istinafa konu eldeki dosyanın tarafları arasında 30/04/2015 tarihinde projenin inşaat işlerinin davacı taşeron tarafından yapılması konusunda 18.015.100 ABD Doları birim fiyatlı kırıkkale bağımsız güç projesi ile ilgili olarak yapı ve inşaat işleri için yeniden ölçüm alt yüklenici sözleşmesi imzalanmıştır. Dosyada verilen karar itibariyle ve istinaf dilekçesindeki itirazlar gözetilerek öncelikle taraflar arasında imzalanan sözleşmedeki tahkim şartının geçerli olup olmadığı, sözleşmeyi davacı şirket adına imzalayan …’ün tahkim anlaşması yapmaya yetkisinin bulunup bulunmadığı, bu yetkinin de usulüne uygun verilip verilmediği hususlarının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. HMK’nun 412. maddesinde tahkim sözleşmesinin tanımı ve şekli, 413.maddesinde de tahkim itirazı düzenlenmiştir. 412. maddeye göre “1- Tahkim sözleşmesi, tarafların sözleşme veya sözleşme dışı bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tamamı veya bir kısmının çözümünün hakem veya tahkim kuruluna bırakılması hususunda yaptıkları anlaşmadır.2- Tahkim sözleşmesi, taraflar arasındaki sözleşmenin bir şartı veya ayrı bir sözleşme şeklinde yapılabilir.3- Tahkim sözleşmesi yazılı şekilde yapılır….4-Tahkim sözleşmesine karşı, asıl sözleşmenin geçerli olmadığı veya tahkim sözleşmesinin henüz doğmamış olan bir uyuşmazlığa ilişkin olduğu itirazında bulunulamaz.” 413. maddesine göre, ” Tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan bir uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa, karşı taraf tahkim ilk itirazında bulunabilir. Bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkansız değil ise mahkeme tahkim itirazını kabul eder ve davayı usulden reddeder.” hükmü düzenlenmiştir. Açıklanan bu hükümler yönünden yapılan incelemede, dosya kapsamında bulunan ve taraflar arasında düzenlenen … sözleşmesi’nin Beşiktaş …Noterliği’nin 15.02.2013 tarih, … yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davacı şirket adına yönetim kurulu başkanı … tarafından verilen yetkiye dayanılarak … tarafından imzalandığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, davalı yanca süresi içerisinde tahkim ilk itirazında bulunmuş ancak davacı yan, sözleşmeyi şirket adına imzalayan …’ün tahkim anlaşması yapma yetkisinin bulunmadığını, bu nedenle sözleşmedeki tahkim şartının geçersiz olduğunu öne sürmüştür. Yetki ve vekaletnamenin kurulması, kapsamı ve sonuçları Türk Hukukunda esas olarak iki temel Kanunda, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmektedir.HMK’nın 71. ve devamı hükümleri, “Davaya Vekalet” düzenmiş, HMK’nın 72. Maddesinde ise davaya vekalet hakkında mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun temsile ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nun devam eden hükümleri ise, gerek davaya vekaletin kanuni kapsamını gerekse özel yetki verilmesini gerektiren hallerini düzenlemektedir. HMK’nın 74.maddesi uyarınca, vekilin bir takım işlemleri gerçekleştirebilmesi için açıkça özel olarak yetkilendirilmesi gerekir. Tahkim ve hakem sözleşmesi yapmak da bu işlemlerdendir. Bu nedenle genel nitelikli bir vekaletname, vekili tahkim konusunda açıkça yetkilendirmediği sürece, tahkim veya hakem sözleşmesi yapmak konusunda vekile yetki vermez. TBK’nın 502. ve devamı maddelerinde vekalet sözleşmesinin kurulması, hükümleri, kapsamı ve tarafların borçları düzenlenmiştir. TBK’nın 504/3.maddesinde özel olarak yetkilendirilmediği sürece vekilin bir takım işlemleri yapamayacağı belirtilmiş olup, hakeme başvurmak da vekile özel yetki verilmesi gereken işlemler arasında sayılmaktadır. Dolayısıyla genel bir yetki verilmesi veya genel vekaletnamenin imzalanması halinde, açıkça yetki verilmediği sürece vekil, asıl adına tahkim anlaşması imzasını da içeren işlemleri yapamaz. Bu kapsamda, Beşiktaş …Noterliği’nin 15.02.2013tarih, … yevmiye numaralı vekaletnamesi incelendiğinde, davacı şirket adına yönetim kurulu başkanı … tarafından … ‘e verilen yetkiler arasında açıkça “tahkim sözleşmesi yapma yetkisi”nin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen anlaşmayı imzalayan … aynı zamanda davacı anonim şirketin yönetim kurulu üyesidir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun anonim şirketleri, yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Anonim şirketin dış ilişkilerde temsil kural olarak yönetim kuruluna aittir. Anonim şirket tacirdir ve TTK’nın 39/1.maddesi uyarınca tacirler, ticari işletmeleri ile ilgili işlemleri ticari ünvanları ile yapmak ve imzalarını ünvanın altına atmak zorundadır. Anonim şirketin imzası temsilcilerinin imzasıdır. Temsil yetkisi, anonim şirketin ticari ünvanı altına imzaya yetkili kişilerin imzalarını atması yoluyla kullanılır. Bu kural TTK’nın 372/2.maddesinde de tekrarlanmıştır.Kural olarak şirket adına imza yetkisi olan temsilcilerden ikisinin müşterek imzası aranır. Ancak TTK’nın 370. maddesi bu kurala 2 istisna getirmiştir. İlk istisna, şirketin esas sözleşmesinin çift imzadan farklı bir kural öngörmesidir. İkinci istisna ise, yönetim kurulunun tek üyeden oluşmasıdır. Şirket ünvanı altına atacakları imzaları ile şirketi temsil edecek imza yetkililerini yönetim kurulu atar. Aynı şekilde yönetim kurulu imza yetkililerinin şirketi tek imzaları ile mi yoksa birlikte mi ilzama yetkili olduklarını da belirler. TTK’nın 373. maddesi yönetim kurulunun, temsile yetkili kişileri veya temsil şeklini tescil ve ilan ettirmesini arar. Yerel mahkemece dosya içine alınan Ticaret Sicil Gazetesinin 14 Nisan 2015 tarih, 8800 sayısının, 631. sayfasında, davacı şirketin yönetim kurulunun 3 yıl süre ile görev yapmak üzere başkan …, başkan vekili … ve üye …’den oluştuğu, bu kişilerden başkan …’in münferiden, diğer üyelerin ise müştereken atacakları imzaları ile şirketi temsile yetkili kılındıkları açıklanmıştır. İncelenen Ticaret Sicil kayıtlarına göre taraflar arasındaki sözleşmeyi davacı şirket adına imzalayan …’ün yönetim kurulu ve şirket adına imza atmaya münferiden yetkili olmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, davaya konu sözleşmenin … tarafından davacı şirket yönetim kurulu başkanı …’den aldığı vekaletnamedeki yetkiye dayanılarak imzalandığı ve vekaletnamede vekil …’ün tahkim sözleşmesi yapma konusunda özel yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından ve …’ün şirket yönetim kurulu üyesi olarak şirketi münferiden temsile de yetkili olmadığı gözetilerek, sözleşmedeki tahkim şartının davacı şirket yönünden geçersiz olduğu kabul edilerek yargılamaya devam edilmesi ve dosyadaki deliller kapsamında yapılacak inceleme ve araştırma sonucunda esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, tahkim ilk itirazı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/11/2017 tarih, 2016/1269 Esas, 2017/1385 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.