Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1117 E. 2020/834 K. 15.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1117
KARAR NO: 2020/834
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2020
NUMARASI: 2019/930 Esas, 2020/54 Karar,
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ : 15/09/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili … ile davalı … Ltd. Şti. arasında Kağıthane ilçesi … ada eski … parsel sayılı taşınmaz ile ilgili Beyoğlu … Noterliği’nin 27.03.2015 tarih ve … yevmiye sayılı düzenleme şeklinde gayrimenkul arsa payı karşılığında inşaat yapımı ve satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, sözleşme devam ederken davalı … Ltd. Şti.’nin sözleşmeyi diğer davalı … ye devrettiğini, davalıların sözleşmeden kaynaklı edimlerini eksik ifa ettiklerini, sözleşme ile müvekkiline taahhüt edilen daire yerine başka bir daire teslim edildiğini, söz konusu taşınmazların nitelikleri ve özellikleri bakımından farklı olduğunu, sözleşme ile müvekkiline 2+1 şeklinde daire taahhüt edildiğini, sözleşme hazırlanırken müvekkiline … şirketi yetkilileri inşaat devam ettiği müddetçe çevre ve şehircilik bakanlığının kentsel dönüşüm çerçevesinde kira bedeli ödeyeceklerini, bu ödenmez ise kendilerinin ödeyeceklerini taahhüt ettiğini, ancak sözleşmeden sonra … şirket yetkililerinin parselleri birleştirmeleri veya belediyede yaptıkları işlemler sonucu müvekkiline kamu tarafından ödenecek kira bedelinin ancak çok cüzi miktarının ödendiğini, bu sebeple … şirket yetkililerinden … ile görüşüldüğünü, hatanın kendilerinden kaynaklandığının beyan edildiğini, kamu tarafından eksik ödenecek kira bedellerinin ve iskan harçlarının kendileri tarafından ödeneceği kabul ve taahhüt edildiğini, bunun üzerine kamunun ödediği eksik kira farkı … şirketi yetkilisi … tarafından müvekkilinin banka hesabına bir müddet düzenli şekilde aylık 700.-TL yatırıldığını, ancak 2018 kasım ayından sonra kira farkları yatırılmadığını, müvekkilinin bu sebeple de alacaklı olduğunu ileri sürerek, öncelikle ve terditli olarak, tapu iptali ve tescili talebinin kabulüne, bu talep kabul edilmez ise terditli olarak sözleşmenin aykırılıklar ve sözleşme eksik ifası, sözleşmeye aykırı daire teslimi, sözleşmeye aykırı geç teslim, ödenmeyen aylar kira bedeli nedeniyle tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davacının gerçek kişi, davalılarının ise ticari şirket olduğu, davanın arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve alacak davası olup kanunda belirtilen ticari davalardan olmadığı, davalıların tacir olduğu, ancak davacı için sistem üzerinden yapılan sorgulamada davacı tarafın tacir olduğuna dair bir kayda rastlanılmadığı, davanın her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi şartının yerine gelmediği, HMK’nın 2. Maddesine göre dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir. Davalı … AŞ vekili istinaf dilekçesinde; davacının gerçek kişi, müvekkilinin ise ticari şirket olduğunu, davanın ticari dava olmadığını, mahkemece sistem üzerinden yapılan sorgulamada tarafın tacir olduğuna dair bir kayda rastlamadığı gibi davacı vekilince karar duruşmasında yapılan açıklamada da davacının tacir olmadığının belirtildiğini, mahkemenin görevli olmasını gerektiren her iki tarafın ticari işletmesine ilgilendirme şartının bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin görevli olmadığını, davacının sözleşmeye aykırılıkların ve eksiklerin giderilmesi, tazminat ve alacak talebiyle zorunlu arabuluculuğa başvurduğunu, davacının bu davada öncelikle terditli talep olarak ileri sürdüğü tapu iptali talebini zorunlu arabuluculukta ileri sürmediğini, davanın bu nedenle reddi gerektiğini, sözleşme eksikleri konusunda arabuluculuk aşamasında anlaşma sağlandığını, ancak davacının anlaşmaya varılan hususları da dava konusu ettiğini, davanın görevsizlikten değil, öncelikle bu nedenle usulden reddi ve kendilerine de vekalet ücreti verilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, zorunlu arabuluculuğa başvurulmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine ve lehlerine vekalet ücretine karar verilmesini istemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu maddede sayılan dava ve işlerin asliye ticaret mahkemelerince incelenerek karara bağlanacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda, dava eser sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, aksi takdirde terditli olarak sözleşmeye aykırılık ve eksiklikler, geç teslim nedeniyle tazminat istemine ilişkin olup, davalı şirketler tacir ise de davacının tacir olmadığı, davanın TTK’nın 4. maddesinde sayılan dava ve işlerden olmadığı anlaşılmaktadır. Eser sözleşmelerinden kaynaklanan dava ve işlere asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılacağına dair özel bir düzenleme de bulunmamaktadır. Bu nedenle, davayı görüp sonuçlandırma görevi asliye hukuk mahkemesine ait olduğundan mahkemece davanın usul yönünden reddi ile dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi yerinde olmuştur. Davalı şirket vekilince, davacı tarafından zorunlu arabulucuğa başvurulmasına rağmen, arabuluculuğa getirilmeyen tapu iptali ve tescil talebinin dava konusu edilmesi ve arabuluculukta çözümlenen bir kısım talepler konusunda mükerrer dava açılması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi ve lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, dosya henüz görevli mahkemenin belirlenmesi aşamasında olup, ileri sürülen hususların ancak görevli mahkemece değerlendirilebileceği sonucuna varıldığından, bu konudaki istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden; 1-İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/01/2020 tarih ve 2019/930 esas, 2020/54 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 15/09/2020