Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1074 E. 2021/2082 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1074
KARAR NO: 2021/2082
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2019
NUMARASI: 2013/9 Esas, 2019/1620 Karar
Birleşen İstanbul 39. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/6 Esas-2013/10 Karar;
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali ,Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 10/11/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili asıl davada, davacı ile davalının 19/09/2012’de 22 adet Güneş Enerjisi Ölçüm İstasyonu malzeme alımı, kurulması ve bakımına dair sözleşme akdettiklerini, davacının sözleşme hükümlerine uygun olarak her biri 7.700,00-EURO + KDV bedel ile toplamda 169.400,00-EURO + KDV karşılığında 22 adet güneş enerjisi ölçüm istasyonu kurmuş olduğunu, tüm kurulum ve kabul işlemlerinin yapılmasına ve istasyonların aktif hale getirilmiş olmasına rağmen davalı yanın sözleşmeden doğan bakiye borcunu ödemek istemediğini, bu amaçla kendisine gönderilen 04/12/2012 tarih ve … nolu faturayı da iade ettiğini, borç ödenmediğinden İst. … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, davalının itirazının iptaline, davalı hakkında %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, EPDK’nın Güneş Enerjisi Lisans başvurusu yapılması için yayınlanan tebliğe uygun 22 adet GES istasyon satın alınması ve satın alınan bu istasyonların kurulması işini davalının davacı yana verdiğini, EPDK tebliğinde belirtilen süre zarfında ve istenen özelliklerde olması konusunda da karşılıklı olarak mutabakat sağlandığını, EPDK tebliğinde yer alan en az 6 aylık ölçüm yapılmasının esas şart olduğunu, fakat davacı yanın bu şartı sağlamadığı gibi davalının siparişindeki şartları da yerine getirmediğini, sonunda siparişin iptal edilerek anlaşmanın da feshedilmiş olduğunu, davacı tarafından mahkemeye sunulan sözleşmenin değiştirilmiş olduğunu, davacı yan tarafından Meteoroloji Genel Müdürlüğünce Güneş Ölçüm İstasyonlarının kurulumunun kabulünün gerçekleştirildiğinin ifade edildiğini, ancak Meteoroloji Genel Müdürlüğünün davalı adına kabul yapan bir kurum olmayıp sadece kurulan İstasyonların konumunu ve özelliklerini kontrol eden bir kamu kurumu olduğunu, Meteoroloji Genel Müdürlüğünün davacı yan ile hangi şartlarda hangi işleri anlaştığını bilemeyeceğini, bu nedenle de istasyonları teslim alması ve kabul etmesinin söz konusu olamayacağını, buradaki sorunun istasyonların Meteoroloji Genel Müdürlüğünce kontrolü olmayıp zamanında işin yapılmaması, istisyonların ve siparişteki işlerin davalıya teslim edilmemesi olduğunu belirterek, davanın reddine ve %20’den aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatının davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili birleşen davada, sözleşme gereğince sözleşme bedelinin yarısı tutarında ödenen avansın teminatı olarak davalıya verilmiş olan 84.700,00-EUR bedelli teminat senedinin tahsil edilmesi amacıyla müvekkiline ihbarname gönderildiğini, davalı yanca ciro edilen senedin teminat senedi olduğunun taraflar arasında akdedilen sözleşmede açıkça zikredildiğini, ancak davalı yanın buna rağmen senedi kendi bağlı olduğu şirketler grubuna ciro ederek takibe koymuş olduğunu belirterek, davaya konu senet yönünden davacının borçsuz olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, asıl davaya ilişkin cevaplarını tekrar etmiş, davacı yanın sistemleri zamanında kuramamış olduğunu, GES istasyonlarını da davalıya teslim edemediğini, ayrıca GES istasyonlarındaki dataların değerlendirileceği WEB sitesinin de yapılarak davalıya teslim edilmediğini, bu nedenle müvekkili tarafından sözleşmenin Kadıköy … Noterliği’nin 20/12/2012 tarih … yevmiye nolu ihtarı ile feshedildiğini, davacı tarafından dava konusu edilen senet karşılığında davalı tarafından nakit paranın davacıya gönderilmiş olduğunu belirterek, davanın reddi ile davacının söz konusu senedin borçlusu olduğunun tespitini talep etmiştir.Mahkemece, alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğu, taraflar arasındaki 19/09/2012 tarihli sözleşmeye konu 22 adet güneş ölçüm istasyonunun tesliminin sözleşmeye şartlarına uygun olarak ve zamanında gerçekleştirildiği, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle, sözleşmeden kaynaklanan fatura ve cari hesaba dayalı olarak 272.557,00-TL alacaklı olduğu, davalının icra takibine yaptığı itirazın yerinde olmadığı, alacağın likit ve belirlenebilir olması nedeniyle icra inkar tazminatına da hükmedilmesi gerektiği, eksik bir ifa söz konusu olmadığından taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 11. Maddesinde açıklanan “Teminata İlişkin Hükümler”in yerine getirildiği, bu nedenle davacının 84.700,00-EUR’luk teminat senedinden dolayı davalıya borcunun olmadığı gerekçesiyle, 2013/9 Esas sayılı asıl dosya yönünden: davacının davasının kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 272.557,00-TL. asıl alacak üzerinden yaptığı itirazın iptaline, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren, %17,75 değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, kabul edilen alacağın %20’si olan 54.511,4-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Birleşen İstanbul 39.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/6 E.-2013/10 K. sayılı dosyası yönünden: davacının davasının kabulü ile, davacının, 10/01/2013 vade, 19/09/2012 tanzim tarihli, keşidecisi …, lehdarı … Ltd.Şti. olan, 84.700-EUR. bedelli senet yönünden, davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, davacının sözleşmeye konu istasyonları zamanında kurmadığını ve müvekkili firmaya teslim etmediğini, sözleşmede kararlaştırılan tarihten sonraki bir tarihte ifa yapılması ve MGM onayının alınmasının hiçbir anlam ifade etmediğini, sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan tebliğe göre anlaşma akdedildiğini, bu gecikme sonucu müvekkilinin sözleşmeyi fesih hakkı doğduğunu ve neticesinde de Kadıköy … Noterliği’nin 20.12.2012 tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini, mahkemeye sunmuş oldukları sözleşmenin aslının dikkate alınmadığını, davacı tarafından sunulan sahte sözleşmenin dikkate alınması ve bilirkişi incelemelerine konu olması sonucunda hakkaniyete uymayan ve aydınlatılması gereken esas noktalara değinilmeden bir karara varıldığını, davacının sözleşme kapsamında zamanında kurduğunu iddia ettiği istasyonlara ilişkin olarak; müvekkiline hiçbir bilgi vermediğini, istasyonların sözleşmeye uygun olarak yapıldığını kabul için müvekkilini davet etmediğini, müvekkili tarafından imzalanmış, kabul edilmiş hiçbir teslim belgesi bulunmadığını, davacının sözleşme konusu yeri zamanında bitirdiğini ispatlamak zorunda olduğunu, dosya kapsamında davacının bunu ispatladığına ve teslimi zamanında gerçekleştirdiğine ilişkin hiçbir belge bulunmadığını, davacı tarafın söz konusu istasyonları MGM kontrolünden geçirmesinin hiçbir anlam ifade etmediğini, çünkü MGM’nin raporlarının, sözleşmeye göre kurulumun bitmesi ve raporların alınması gerekli olan son tarih olan 11.10.2012 tarihinden sonraki bir tarihte düzenlettirildiğini, davalı taraf ekiplerinin 11.10.2012 tarihinde arsayı gezdiğinde kiralanan arazilerde kurulmuş bir istasyon vs. Görmediğini, dosya kapsamında iddia edilen gecikmeli ifanın yapılabilmesi ve bunun kabul edilebilme ihtimalinin sözleşmenin amacına, ruhuna ve mahiyetine tamamen aykırı nitelikte olduğunu, çünkü sözleşme yapıldığı tarihte yürürlükte olan ve işin bitmesi gereken son ifa tarihinde de yürürlüğünü koruyan tebliğ gereğince ihale tarihinden önce en az 6 aylık ölçüm mecburiyeti bulunduğunu, sözleşmenin bu hükme istinaden hazırlandığını, davacı tarafın ise ifada temerrüde düştüğünü, bu sebeple davaya konu sözleşmenin 15. Maddesi gereğince, gecikmeden kaynaklı aykırılığın işin niteliği gereği giderilmesi mümkün olmadığından protesto çekmeye gerek kalmaksızın sözleşmenin feshedilebileceğini, kesin sürenin geçmesinin işin niteliği gereği giderilmesi mümkün olmayan hal olduğunu, bilirkişi tarafından yapılan incelemenin eksik ve hatalı olup değinilmesi gereken noktalara değinilmediğini, sözleşmenin zamanında ifa edilip edilmediğinin dikkate alınmadığını, ayrıca değerlendirmeye tabi tutulan sözleşmenin, asıl sözleşme olmadığını, davacı tarafından sunulmuş sahte, üzerine sonradan eklemeler yapılarak oluşturulduğunu, davacı tarafın sonradan tek taraflı olarak düzenlediği fatura, sevk irsaliyesi teslim tutanaklarının dikkate alındığını, davacının dayandığı faturanın Vergi Usul Kanunu’nun 231/5. Maddesi gereğince, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami 7 gün içinde düzenlenmediğinden hiç düzenlenmemiş sayılacağını, davacı yanın 2012 yılı defter kayıtlarının kapanış kayıtları olmaması nedeni ile davacı lehine delil teşkil etmediklerini, bu durum dikkate alınmadan bilirkişi raporuna dayanak oluşturulduğunu, davacı yan firma sahibi/ genel müdürünün dataları ve diğer çalışmaları yapmadıklarını müvekkilinin müşterilere yolladıkları e-mailler ile ikrar ettiklerini, davacının bu ikrarları göz önüne alınmayarak başkaca belgelere itibar edildiğini, taraflarınca mahkeme kasasına sunulan sözleşmede, davacının sunduğu sahte sözleşme ekindeki gibi teminat senedinin yazılı olduğu bir sayfa olmadığını, bu hususun sonradan eklendiğini, bilirkişice bunun sahte olup sonradan eklendiğinin tespiti yapılmadan mevcut sözleşmenin bir parçası olarak değerlendirildiğini, senette “teminat” ibaresinin olması için senedin neyin teminatı olduğunun senet metninde açıklanmasının zorunlu olduğunu, böyle bir ibare bulunmadığını, davacı tarafından dava konusu edilen senet karşılığında müvekkili tarafından davacıya nakit para avans gönderildiğini, alınan senedin teminat senedi olmadığını, bu ödemeler için verildiğini belirterek, kararın kaldırılmasını ve yeniden inceleme yapmak üzere dosyanın yerel mahkemeye iadesini talep etmiştir. Dava, eser sözleşmesi kapsamında, bakiye iş bedeli (fatura) alacağının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali, birleştirilen dava ise, aynı sözleşme kapsamında davalıya teslim edilen 84.700,00-EUR bedelli senetten dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemi istemine ilişkindir. Taraflar arasında, güneş enerjisine dayalı lisans başvurularına ilişkin istasyon kurulmasına dair 19/09/2012 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Davacı şirket yüklenici, davalı şirket ise iş sahibidir. Taraflar arasında, söz konusu ölçüm istasyonlarının kurulmasına ve bakımına dair de ayrıca 06/11/2012 tarihli bir sözleşme daha imzalanmış ise de, davaya ve takibe konu 272.557,00 TL TL’lik alacağın sadece 19/09/2012 tarihli sözleşmeye ilişki olduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin konusu, güneş enerjisine dayalı üretim tesisi kurmak amacıyla yapılan lisans başvurularında kaynak bazında standardına uygun ölçüm istasyonlarının kurulması ve bakımıdır. Sözleşmenin 9. Maddesine göre işe başlama tarihi 17/09/2012, işi bitirme tarihi ise 10/11/2012’dir. Davacı yüklenici tarafından davalıya gönderilen Üsküdar … Noterliğinin 19/12/2012 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinde, taraflar arasında imzalanan sözleşmelere konu 22 adet Güneş Enerjisi Ölçüm İstasyonunun satışının ve 10 adetinin kurulumunun gerçekleştirildiği, ayrıca sözleşmede olmamasına rağmen bu istasyonlarının bir çoğunun uygunluğunun denetimi için Meteoroloji Genel Müdürlüğü nezdindeki işlemlerin de gerçekleştirildiği, bu sürecin sonunda tüm istasyonlarına MGM tarafından uygun bulunduğu, ancak 22 adet istasyon alımına dair bakiye 272.557,00 TL ve 10 adet istasyon kurulumuna dair 16.251,00 TL borcun ödenmediği, ayrıca MGM yetkililerinin santralleri gezip kontrolleri yapmalarına ilişkin harcamalarında kendisi tarafından yapıldığı, buna ilişkin de 21.240,00 TL alacağının bulunduğu, toplam alacağının 310.048,00 TL olduğu belirtilerek, bu meblağın 3 gün içinde ödenmesi talep edilmiştir. Davalı iş sahibi tarafından davacıya gönderilen Kadıköy … Noterliği’nin 20.12.2012 tarihli … yevmiye sayılı ihtarname ile, siparişi verilen istasyonların ve istasyonlar için alınacak teknik hizmetlerin sözleşmenin bir parçası olan MGM ve EPDK tebliğlerine uygun olması ve işin süresinde yapılması gerektiği, ancak istasyonların süresinde kurulamadığı, ayrıca MGM tarafından istenen zamanlarda data aktarımı gerçekleştirilemediği, bu gecikmeden kaynaklanan aykırılığın işin niteliği gereği giderilmesinin mümkün olmadığı belirtilerek, yapılan 2 sözleşmenin de feshedildiği bildirilmiş ve verilen avansların faizleriyle birlikte 7 gün içinde geri ödenmesi istenmiştir. İlk derece mahkemesince de tespit edildiği üzere, asıl davada taraflar arasındaki temel ihtilaf, davacı yüklenicinin sözleşmeden kaynaklanan edimlerini zamanında ve sözleşmeye uygun olarak yerine getirip getirmediği, bunun neticesine göre de davalı iş sahibinden bakiye bir iş bedeli (fatura) alacağı bulunup bulunmadığı hususuna ilişkindir. Birleşen davadaki ihtilaf ise, davaya konu senedin sözleşme kapsamında verilen bir teminat senedi olup olmadığı ve bu senetten dolayı davacının davalıya borçlu olup olmadığı hususuna ilişkindir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinden de anlaşılacağı üzere, birleşen davaya konu senet sözleşme kapsamında davacıya ödenen nakit avans karşılığı olarak davalıya verilmiştir. Mahkemece, sözleşmeye konu 22 adet ölçüm istasyonunun tamamına ait “Güneş Ölçüm İstasyonu Kurulum Raporu”nun mevcut olduğu ve “Rüzgar ve Güneş Enerjisine Dayalı Lisans Başvurularına İlişkin Ölçüm Standardı Tebliği” eki olan bu raporların Meteoroloji Genel Müdürlüğü yetkilerince onaylandığı, buna göre taraflar arasındaki 19/09/2012 tarihli sözleşmeye konu 22 adet güneş ölçüm istasyonunun tesliminin sözleşme şartlarına uygun olarak ve zamanında gerçekleştirildiği kabul edilmiş ise de, bu değerlendirme mevcut dosya kapsamına göre eksik incelemeye dayalı bulunmaktadır. Şöyle ki, genel olarak eser sözleşmelerinde yüklenicinin sadece eseri meydana getirmesi, aslî edim borcunu yerine getirdiği anlamına gelmemektedir. Yüklenici, sözleşmeye uygun meydana getirdiği eseri teslim borcu altındadır. Yüklenici üstlendiği eseri meydana getirecek ve meydana getirdiği bu eseri, iş sahibine usul ve yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olarak teslim edecektir. Eseri teslim borcu yüklenicide olduğundan eserin teslim edildiğini kanıtlama borcu da yükleniciye düşmektedir. Bir başka deyişle yüklenici, eseri, iş sahibine sözleşmeye uygun teslim ettiğini kanıtlamak zorundadır. Davacı yüklenici bu iddiasını kanıtlayabilmek için, eseri iş sahibine süresi içerisinde ve sözleşmede öngörülen mahallerde teslim ettiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Eser sözleşmelerinde teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri sözleşmeyi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiili hakimiyetine geçirmesi olarak tanımlanmaktadır. Teslimi kanıtlama yükü somut olaydaki savunmaya göre davacı yüklenicide olmakla bu teslimin nasıl kanıtlaması gerektiği davanın çözüm noktasını oluşturmaktadır. Eserin teslim edilip edilmediğinin ispatında taraflar ispatın hangi delillerle yapılacağı hususunda sözleşmeye hüküm koyabilirler ve teslim konusunda bir delil sözleşmesi yapabilirler. Böyle bir delil sözleşmesi yoksa yüklenicinin meydana getirdiği eseri teslim ettiği vakıasını, teslim, hukuki işlem değil, hukuki fiil olduğundan kural olarak her tür kanıtla bu arada tanıkla dahi ispat edebilir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; taraflar arasında imzalanan 19/09/2012 tarihli sözleşmenin “teslim, muayene ve kabul işlemlerine ilişkin şartlar” başlıklı 18.maddesinde, bu işte istasyon başına kısmi kabul yapılacağı belirtilmiş, başkaca bir ayrıntıya yer verilmemiştir. Buna göre, taraflar arasındaki sözleşmede teslim vakıasının ispatına dair delil sözleşmesi niteliğinde bir hüküm bulunmadığından davacı yüklenici teslim vakıasını her tür delil ile kanıtlayabilecektir. Dosyada, davacı yüklenicinin davalıyı ölçüm istasyonlarının teslimi için davet ettiğine dair bir belge bulunmamaktadır. Davacı yüklenici tarafından teslim ediminin yerine getirilmiş olduğuna dair temel olarak, sözleşmeye konu 22 adet ölçüm istasyonuna ait “Güneş Ölçüm İstasyonu Kurulum Raporuna” ve bu raporların Meteoroloji Genel Müdürlüğü yetkilerince onaylanmasına dayanılmış, mahkemece de bunlara dayalı olarak davacının teslim edimini yerine getirdiği kabul edilmiştir. Ancak, bu belgelerde davalı iş sahibinin veya yetkili bir temsilcisinin imzası bulunmadığından bunların tek başına sözleşme kapsamında teslim ediminin yerine getirilmiş olduğunu ispat gücü bulunmamaktadır. Kaldı ki, sözleşmede öngörülen işi bitirme tarihi 10/11/2012 olmasına rağmen söz konusu Meteoroloji Genel Müdürlüğü rapor onayları bu teslim tarihinden daha sonraki tarihler olan 14/11/2012 – 23/11/2012 tarihleri arasına ilişkin bulunmaktadır. Davalı iş sahibince, süresinde teslim yapılmaması nedeniyle işin niteliği gereği giderilmesi mümkün olmayan sözleşmeye aykırılığın meydana geldiği savunulmuş, ancak mahkeme kararında bu savunmaya ilişkin bir değerlendirme yapılmamıştır. Davacı yüklenicinin sözleşmeye konu teslim edimini doğrudan davalı iş sahibine karşı yerine getirmesi, ayrıca, teslim edimini taraflar arasındaki sözleşmenin özel niteliği göz önünde bulundurularak, sözleşmede belirtilen sürede yapılması gerekmektedir. Zira, söz konusu ölçüm istasyonlarının kurulumu sonrasında davalı iş sahibi tarafından EPDK tarafından yapılacak ihaleye girilecek olup, ihale öncesinde belli bir sürede Meteoroloji Genel Müdürlüğü ön kabul raporlarının alınması, istasyonların 6 ay işletilmesi, 6 aylık gözlem verilerinin toplanması ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü sonuç raporlarının hazırlanması da gerekmektedir. Gerekçeli kararda, bu hususlar göz önünde bulundurulmadan bir değerlendirme yapılması yoluna gidilmiştir. Alınan 21/06/2016 tarihli bilirkişi raporunun 35. Sayfasında bu bakımdan bir değerlendirme mevcut ise de, bu değerlendirme yeterli bulunmamaktadır. Aynı bilirkişi heyeti tarafından sunulan 25/12/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda ise, davalı vekilinin ayrıntılı pek çok itirazlarına rağmen bu ve itiraz edilen diğer hususlarda usulüne uygun bir değerlendirme yapılmamıştır. Sonradan yeni bilirkişi heyetinden alınan 18/03/2019 tarihli raporda da bu hususlarda ve davalı vekilinin hem ilk rapora itirazında hem de istinafında ileri sürdüğü itirazlara ilişkin usulün uygun, denetime elverişli bir değerlendirme yapılmamıştır. Ayrıca, dosya arasına getirtilen ve bilirkişi raporlarında da yer verilen, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden davaya konu ölçüm istasyonlarının bulunduğu yerlerde 2013 yılı Mayıs ayında yapılan haciz işlemlerine ilişkin tutanaklardan anlaşılacağı üzere, haciz mahallerinde sadece 9 adet ölçüm istasyonunda toplam 15.300,00 TL değer biçilen cihazlar bulunmuş, diğer istasyonlar da ise hacze değer bir mal bulunamamıştır. Davalı yüklenici tarafından davacıya usulüne uygun bir teslimde bulunulup bulunulmadığı bu bakımdan da önem arz etmektedir. Zira davacıya usulüne uygun bir teslim yapılmadığının kabul edilmesi durumunda, davalı tarafından sözleşmeye konu cihazlar ilgili mahallere kurulmuş olsalar bile davalının edimini yerine getirdiği kabul edilemeyecektir. Davalı vekilince son bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde sunulan sözleşme eki “yapılacak işler” başlıklı belgeye göre de, ölçüm istasyonlarına ilişkin güvenlik önlemlerinin alınması da yükleniciye ait bulunmaktadır. Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece, davacı yüklenicinin teslime ilişkin iddiaları, davalı iş sahibinin teslimin olmadığına dair savunmaları tüm dosya kapsamı göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi, sadece MGM onaylı kurulum raporlarıyla yetinilmemesi, taraflar arasındaki sözleşmenin özelliği, davalı tarafça kurulacak ölçüm istasyonları ile EPDK ihalesine girilecek olması hususları göz önünde bulundurularak sözleşmeye uygun bir teslim ediminin yerine getirilmiş sayılıp sayılmayacağının değerlendirilmesi, davalı iş sahibi tarafından ileri sürülen, sonradan 3.kişiden yeniden temin edilen ölçüm istasyonlarıyla EPDK ihalesine girildiğine dair savunmanın, ilgili ihale evraklarının dosya arasına getirtilerek açıklığa kavuşturulması, bu değerlendirme yapılırken davalının ihale dosyasına davacının hazırladığı MGM kurulum raporlarını mı yoksa 3.kişi tarafından hazırlanan başkaca kurulum raporlarını mı sunduğunun da dikkate alınması, davalı tarafça son rapora itirazında bahsedilen MGM sonuç raporlarının davacı tarafça dayanılan MGM kurulum raporlarına mı yoksa başkaca kişiden alınan kurulum raporlarına mı dayalı olduğunun açıklığa kavuşturulması, ihale dosyasına verildiği belirtilen MGM sonuç raporlarını veren kişi olarak adı geçen …’ın davalı çalışanı olduğunun belirtilmesi, davacı tarafın ise bu kişinin kendisi adına bu sonuç raporlarını verdiğini ileri sürmesi hususun da bu kapsamda değerlendirilerek açıklığa kavuşturulması, Davalı iş sahibi tarafından ileri sürülen, sözleşmede belirtilen teslim tarihine uyulmaması halinde EPDK ihalesine girilemeyeceği, bu nedenle bu tarihten sonra yapılan ifanın geçerli bir ifa olarak kabul edilemeyeceği savunmasının, sözleşme hükümleri ve eki belgeler ile ilgili tebliğler göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi, davalının 3.kişiye yaptırdığı ölçüm istasyonları ve MGM sonuç raporlarıyla girdiğini belirttiği ihale tarihinin bu değerlendirme yapılırken dikkate alınması,Yine davalı tarafça ileri sürülen, MGM kurulum raporlarındaki cihazların davacı tarafından başkalarına satıldığına, bunların seri numaralarından tespit edildiğine, davacıya verilen sim kartların da 3.kişilere satıldığına dair iddiaların da değerlendirilmesi, Davalı iş sahibi tarafından sözleşmenin 10.maddesi gereğince yükleniciye mal tesliminden 10 gün öncesine kadar işin yapılacağı noktaların bildirilmesi gerektiği düzenlemesi karşısında, dvalı tarafından kurulumların yapılacağı yerlere ait koordinatların 30/10/2012 tarihinde bildirilmiş olmasının, iş bitirime tarihi olan 10/11/2012 tarihi göz önünde bulundurulduğunda süresinde kabul edilip edilemeyeceği, kurulumun yapılacağı istasyonlara takılması gereken sim kartların 02/11/2012 tarihinde davacı şirkete teslim edilmiş olmasının davacı yüklenicinin işi teslim süresine bir etkisinin bulunup bulunmadığı hususlarının da değerlendirilmesi, Tüm bu değerlendirmeler neticesinde, sözleşmeye tam olarak uygun bir teslimin yapılıp yapılmadığı hususunun hiç bir duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, yine sözleşmeye uygun bir teslimin mevcut olduğu sonucuna varılması halinde, alınan ilk raporda davacının ne kadar bakiye alacağının olduğunun tam olarak anlaşılamadığı, takip konusu fatura bedeli 465.748,00-TL’den davalının ticari defterlerinde kayıtlı olan ödeme tutarı 203.304,67-TL düşüldüğünde bakiye 262.557,00-TL davacı alacağı olduğu görüşünde bulunulması, ikinci raporda ise neye göre belirlendiği açıklanmadan 272.557,00-TL davacı alacağı bulunduğu görüşünde bulunulması, davacının 2012 yılı defterlerinin kapanış tasdiklerinin bulunmaması ve taraf defterlerinin örtüşmemesi nedeniyle, taraflarca sunulan tüm belgeler göz önünde bulundurulmak ve raporlar arasındaki çelişki giderilmek suretiyle, davaya konu 19/09/2012 tarihli sözleşme kapsamında davacının talep edebileceği alacak miktarının belirlenmesi, sonrasında davalı tarafından yapıldığı belirlenen tüm ödemelerin bu bedelden düşülmek suretiyle takip tarihi itibariyle bakiye alacak miktarının belirlenmesi, davalı taraf cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayandığından gerekirse ödeme miktarı hususunda davalıya yemin delilinin de hatırlatılması, ayrıca usulüne uygun bir teslim olup olmadığına göre birleşen davaya konu, avans ödemesi karşılığı verilen senet kapsamında davacının davalıya bir borcunun bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre asıl ve birleşen davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar göz önünde bulundurulmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2019 tarih, 2013/9 Esas, 2019/1620 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.