Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/1039 E. 2023/987 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1039
KARAR NO: 2023/987
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/02/2020
NUMARASI: 2017/1100 Esas, 2020/109 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 27/09/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan teminat kesinti alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup; mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında 01/05/2015 tarihinde taşeron sözleşmesi imzalandığını, davalı/borçlu şirket ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında muhtelif faturalardan kalan bakiye alacağının tahsili amacıyla müvekkili tarafından davalı/borçlu aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 05/12/2017 tarihinde ilamsız takip başlatıldığını, davalı yanca yetkiye ve takibe itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve davalı yanın icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı şirket tarafından imalat sahası olan fuaye alanında imalatlara başlandığını ancak imalatların taşeron sözleşmesine aykırı şekilde yarım bırakıldığını, bu kapsamda taşeron davacı şirket ile geçici kabul işlemi dahi yapılamadığını, … Projesi işletme dönemine geçilmesi ile mermer imalatların kullanılmaya başlandığını, mermer plakalarda ardı ardına kırılmalar gözlemlendiğini ve bu kırılmaların tüm imalat alanına yansıdığını, bu durumun davacı şirkete bildirildiğini ve devamında Bakırköy …. Noterliği’nin 07/09/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile ayıplı imalatlara ilişkin bildirimde bulunulduğunu, bunu müteakip 06/10/2017 tarihinde İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde 2017/130 Değişik İş dosyasından yapılan bilirkişi incelemesinde, imalatların ayıplı olduğunun belirlendiğini, davacı şirketin gerek anılan ihtarname ve gerekse aleyhine olan bilirkişi raporundan haberdar olunmasını takiben 06/12/2017 tarihinde kötü niyet ile davaya konu icra dosyasından teminat bakiyesi için takip başlattığını, bu takibe müvekkilince haklı nedenlerle itiraz edildiğini, davacı şirket yetkilisinin de imzasını içeren hak ediş kapaklarının incelenmesinden de açıkça anlaşılacağı üzere, hak ediş faturalarına konu tutarlardan sözleşmeye uygun olarak nakit teminat kesintisi, kesin teminat kesintisi yapıldığını ve hakediş bedelinden bakiye tutarın 09/10/2015, 21/09/2015, 09/11/2015, 12/02/2016 tarihinde banka kanalı ile ödendiğini, anılan kesintilerin faturalarının da davacı şirket tarafından itirazsız olarak kayıtlara alındığını, ancak davacı yanın ortada eksik ödenmiş cari hesap alacağı varmış gibi hareket ederek eldeki davayı açtığını, fatura alacağının 18.009,65 TL’sinin nakit teminat kesintisi, 72.038,61 TL’sinin ise kesin teminat kesintisi olduğunu, davacının teminata ilişkin bu kesintileri sözleşmede kabul ettiğini, hakediş raporlarını da imzalayarak onayladığını, teminat kesintilerinin iade şartlarının hiçbir surette gerçekleşmediğini, taşeron sözleşmesi uyarınca öngörülen kesin kabulün gerçekleşmediğini, taşeron sözleşmesi uyarınca öngörülen “SGK borcu yoktur” yazısı temin edilmediğini, icra takibine konu 91.318,50 TL’lik asıl alacağın 1.269,77 TL’lik kısmının ise cevap dilekçesi ekinde bir suretine yer verilen 11/03/2016 işlem tarihli, 1004 4A SGK prim borcu açıklamalı ödeme dekontundan da açıkça ispat edildiği üzere taşeron davacı şirket namı hesabına ödenen SGK prim borcu olduğunu savunarak davanın ve davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında yapılan sözleşmenin “Sözleşmenin Türü ve Bedeli” başlıklı 5.1 maddesinde, sözleşme bedelinin 691.500,45 TL olarak belirlendiği, sözleşmenin “Nakit Teminat Kesintisi” başlıklı 9.2.1 maddesinde de, teminat kesintisinin hak ediş ödemelerinin % 5’i olarak öngörüldüğünü, her iki maddesi birlikte değerlendirildiğinde davalı şirketin davacı taraftan yapabileceği azami teminat kesintisnin sözleşme bedelinin % 5’i kadar olacağı, bu miktarın da 34.575,02 TL yaptığı, davalı tarafın ise 91.318,50 TL teminat kesintisi yaptığı, sözleşmeye göre yapabileceği teminat kesintisinin yaptığı teminat kesintisi miktarından düşülmesi durumunda 56.743,48 TL fazla kesinti yaptığı, dava konusu uyuşmazlıkta davacının ayıplı imalatta bulunduğunun gerek davalının İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/130 D.iş sayılı dosyasında yaptırdığı tespit raporu ile gerekse mahkemece yapılan keşif ve keşif sonrası hazırlanan 29/03/2019 tarihli bilirkişi raporu ile sabit olduğu, sözleşmenin “Nakit Teminat Kesintisi” başlıklı 9.2.1 maddesi gereğince davalı tarafın yaptığı kesintinin davacının ayıplı imalat nedeniyle davalıya verdiği zararın teminatı niteliğinde olduğu ve davalı tarafın ayıplı imalat nedeniyle uğradığı zararı giderilinceye kadar elinde tutmakta hukuki yararının bulunduğu, iade edilecek miktarın taraflar arasındaki sözleşmeye göre hukuken “nakit teminat kesintisi” niteliğinde olmayıp, sözleşmeye aykırı olarak kesilen para niteliğinde olduğundan sözleşmenin “Nakit Teminatların İadesi” başlıklı 9.4 maddesindeki iade sürecine de bağlı olmayacağı, yani geçici kabulün yapılması ve SGK ilişiksizdir belgesinin davacı tarafından davalı işverene verilmesi zorunluluğunun 56.743,48 TL’nin iadesinde aranmayacağı ve nakit teminat kesintisi sözleşmede belirli olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 56.743,48 TL üzerinden devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan 56.743,48 TL üzerinden %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, taşeron sözleşmesi uyarınca müvekkili şirketin kesin teminat kesintisi ve nakit teminat kesintisi olmak üzere iki tür kesinti yapmaya yetkili kılındığını, ancak mahkemenin sanki müvekkili şirketin sadece nakit teminat kesintisi yapma hakkı varmış gibi hesaplama yaptığından hatalı bir şekilde hüküm kurduğunu, icra takibine konu edilen tutarın hiçbir surette cari hesap alacağı değil Taşeron Sözleşmesi’ne uygun olarak yapılan nakit ve kesin teminat kesintisi olduğunu, hak ediş faturalarına konu tutarlardan sözleşme’nin 9.1 maddesi uyarınca nakit teminat kesintisi ve 9.2. maddesi uyarınca ise kesin teminat kesintisi yapıldığını, mahkemenin gerekçeli kararı incelendiğinde ise sadece sözleşmenin 9.2. maddesinde yer alan “Nakit Teminat Kesintisi” dikkate alınarak hatalı bir şekilde hüküm kurulduğunun görüleceğini, müvekkili şirketin davacı şirketten yapacağı teminat kesintisinin %10 (Kesin Teminat Kesintisi) + %5 (Nakit Teminat Kesintisi) şeklinde olacağını, yani müvekkili şirketin kesin teminat kesintisi olarak 69.150,04 TL, nakit teminat kesintisi olarak 34.575,02 TL kesintisi olmak üzere toplam da 103.725,06 TL kesinti yapmak hakkına haiz olduğunu, ancak müvekkili şirketin iyi niyet göstergesi olarak sözleşme uyarınca yapabileceği teminat kesintisinden daha az tutarda (91.318,50 TL) kesinti yaptığını ve taşeron sözleşmesine uygun olarak yapılan teminat kesintilerinin yine sözleşme uyarınca iade şartları oluşmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında 01/05/2015 aarihli Taşeron Sözleşmesi akdedilmiştir. Bu Taşeron Sözleşmesi ile davacı şirket taşeron sıfatıyla, … Projesi … Sineması Fuaye Alanı mermer döşeme imalatlarını üstlenmiştir.Sözleşmenin “Sözleşmenin Türü ve Bedeli” başlıklı 5.1. maddesinde sözleşme bedeli 691.500,45 TL olarak kararlaştırılmış, aynı maddenin 2.bendinde, fiyata KDV’nin dahil olmadığı belirtilmiştir. Davacı taşeron şirket tarafından davalı yüklenici şirket hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 91.318,50 TL asıl alacak ve 11.896,42 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 103.214,92 TL alacağın tahsili için 05/12/2017 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının borca ve takibe itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır.Davalı vekilince takipte talep edilen 91.318,50 TL asıl alacağın; 18.009,65 TL’sinin nakit teminat kesintisi, 72.038,61 TL’sinin kesin teminat kesintisi ve 1.269,77 TL’sinin de SGK pirm borcu kesintisi olduğu açıklanmıştır. Dosyada bulunan 29/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda, yanlar arasında akdedilen sözleşme uyarınca davacının yaptığı işte eksik ve ayıp olduğu, yapıştırma zemininin yeterli sertlik ve sağlamlıkta olmadığı, tesviye tabakasının tamamının bağlayıcı çimento içermediği, sözlemede belirtilen dozda değil daha düşük dozda yapıldığı, davacının ticari defterlerine göre davalı taraftan 91.318,50 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre ise davalının davacıya borcunun bulunmadığı, ancak davacıya yaptığı ödemelerden ötürü 90.048,73 TL teminat kesintisi yaptığı, iki rakam arasındaki farkın davacı tarafından davalı adına 11/03/2016 tarihinde ödenen 1.269,77 TL’lik SGK priminden kaynaklandığının tespit edildiği belirtilmiştir. Yanlar arasında ihtilaf konusu olmayan taşeron sözleşmesi uyarınca davalı şirketin (a) kesin teminat kesintisi ve (b) nakit teminat kesintisi olmak üzere iki tür kesinti yapmaya yetkili kılındığı anlaşılmaktadır. Nitekim sözleşmenin 9.1 maddesinde nakit teminat kesintisi ve 9.2. maddeside de kesin teminat kesintisi düzenlenmiş olup, sözleşmenin “Nakit Teminat Kesintisi” başlıklı 9.2.1. maddesinde teminat kesintisinin hakediş ödemelerinin %5’i olarak, yine sözleşmenin “Kesin Teminat” başlıklı 9.1. maddesinde ise kesin teminat mektubu yerine sözleşme bedelinin %10’u oranında nakit teminat kesintisi yapılarak nakit olarak davacı şirketin hakkedişlerinden kesileceği düzenlenmiştir.Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda mahkemece sözleşmenin yukarıda açıklanan 5.1. ve 5.2. maddelerinde sözleşme bedelinin KDV hariç 691.500,45 TL, KDV dahil 815.970,45 TL olarak belirlendiği, 9.2.1. maddesinde teminat kesintisinin hakediş ödemelerinin %5’i, 9.1. maddesinde ise kesin teminat mektubu yerine sözleşme bedelinin %10’u oranında nakit teminat kesintisi yapılacağının kabul edildiği gözetilerek, davalı şirketin davacıdan yapabileceği kesin teminat kesintisinin %10 ve nakit teminat kesintisinin %5 şeklinde olacağı, buna göre davalı şirketin takipte KDV dahil sözleşme bedeli üzerinden kesin teminat kesintisi olarak 69.150,04 TL, nakit teminat kesintisi olarak 34.575,02 TL olmak üzere toplamda 103.725,06 TL kesinti yapma hakkına haiz olduğu ve dosya kapsamında bulunan İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/130 Değişik İş dosyasından alınan 07/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda, davacı yanca yapılan imalatların ayıplı olduğunun tespit edildiği, yapılan işte geçici ve kesin hesap yapılmadığı ve davalı yanca davacı nam ve hesabına Taşeron Sözleşmesi’nin 14.5. Maddesi ve 4857 Sayılı İş Kanunu ilgili düzenlemeleri uyarınca SGK prim borcunun ödendiği, bu suretle taşeron sözleşmesine uygun olarak yapılan teminat kesintilerinin sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen iade şartlarının oluşmadığı gözetilerek davacının dava açmakta haksız olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi dosya kapsamı ile usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/02/2020 tarih ve 2017/1100 Esas, 2020/109 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın REDDİNE,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 1.246,59 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 976,74 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 17.900,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 2-Davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4-Gerek ilk derece gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa İADESİNE,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 27/09/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.