Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/100 E. 2022/1941 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/100
KARAR NO: 2022/1941
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/07/2019
NUMARASI: 2016/1085 Esas, 2019/671 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 23/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan eksik ve ayıplı iş bedeli ile cezai şart alacağının tahsili talebine ilişkin olup; mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 14/01/2016 tarihli sözleşme ile … Mah., … Cad., No:.., Çeliktepe-Kağıthane/ İstanbul adresinde davacı müvekkilince inşa edilen binanın ve bağımsız bölümlerin kapılarının, mutfak dolaplarının, kombi dolaplarının, portmantolarının, banyo dolapları ve giysi dolaplarının imalatı ve montajının yapılmasının davalı şirket tarafından üstlenildiğini, bu sözleşme ile davalı şirketin, “Sözleşme Detayları” başlıklı bölümünün “Ürün Adı ve Modeli” alt başlıklı bölümünde sayılan ürünlerin, teknik şartname ve ekli listeye uygun olarak sözleşme tarihini takip eden 20 iş günü içerisinde, montajı yapılmış haliyle teslim etmeyi taahhüt etmesine rağmen, dava tarihine kadar ürünlerin tamamının teslim edilmediği gibi, ürünlerin büyük bir bölümünün montajının gerçekleştirilmediğini, davalı tarafça taahhüt edilen ürün teslimlerinin ve montaj işlerinin süresi içerisinde yapılmaması sebebiyle, binanın inşasının tamamlanamadığını ve sözleşmeye konu işlerin akabinde yapılabilecek diğer inşaat işlerine (parke ve benzeri) başlanamadığını, Beyoğlu … Noterliği kanalıyla keşide edilen 09/03/2016 tarih, … yevmiye nolu ihtarname ile, eksik ve hatalı yapılan ürün teslimi ve işlerin derhal tamamlanması ve düzeltilmesinin davalı yana ihtar olunduğunu, davalı tarafça ihtarnamenin 10/03/2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, eksik ve hatalı işlerin tamamlanması ve düzeltilmesi için herhangi bir işlem yapılmadığını, müvekkili ile irtibata geçilmediğini, davalı şirketin 14/01/2016 tarihli sözleşme ile yüklenmiş olduğu edimlerini ifadan imtina etmesi üzerine, müvekkili tarafından İstanbul 7. Sulh Mahkemesi nezdinde ikame edilen 2016/44 D.İş sayılı tespit dosyasından alınan bilirkişi raporunda tespit edilen eksiklerin ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 23/05/2016 tarihinden itibaren 3 gün içerisinde tamamlanması hususunun davalı şirkete bir kez daha ihtar edildiğini, davalı şirketin kendisine yapılan son ihtara rağmen de eksiklikleri gidermediğini, hatalı işleri düzeltmediğini, İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/44 D.İş sayılı dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda eksik ve hatalı üretimlerin maliyetinin 38.472,00 TL olduğunun tespit edildiğini, sözleşmede teslim tarihi olarak 12/02/2016 tarihinin belirlendiğini, sonrası için günlük 500,00 TL cezai şart öngörüldüğünü, ihtarname ile bildirilen sürenin sonra erdiği 26/05/2016 tarihine kadar geçen 50 günlük süre için 25.000,00 TL cezai şartın ve eksik ve hatalı üretimden dolayı 38.472,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte ve 1.072,20 TL tespit giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı taraf ile kapı kanadı, kasası, mutfak dolabı, kombi dolabı, portmanto, banyo dolabı, giysi dolabı ürünlerinin imalatı nakliyesi ve montajı için anlaşıldığını, 14/01/2016 tarihli sözleşmeye konu olan ürünlerin davacının … Mahallesi, … Cd., No: .., Merkez Camii yanı adresindeki şantiyesine teslim edilerek, montajlarının müvekkili tarafından yapıldığını, müvekkili yanca üstlenilen edimlerin eksiksiz olarak yerine getirilmesine rağmen davacı tarafça tamamen kötü niyetli olarak İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/44 D. İş sayılı dosya üzerinden müvekkili yanca üretilen ürünler için tespit talep edildiğini, bu tespiti kabul etmediklerini, tespit raporunda belirlenen ürünlerin dosyaya sunulan irsaliyeler ve ürünlerin nakliyesini gerçekleştiren nakliyecinin faturası ile birlikte … Mahallesi, … Cad., No: .., Merkez Camii yanı Çeliktepe / İstanbul adresindeki şantiyesine tam ve eksiksiz olarak sevk edildiğini, ürünlerin adrese gittiği gün ve saatte şantiyede yetkili bir kişi bulunmadığından, şirketin şantiye sorumlusu olarak bildirilen …’ den teyit alınarak yönlendirilen taşeron montajcısı Muzaffer Kurban tarafından yerlerine indirilirek, montajlarının yapıldığını, söz konusu ürünlerin imalatının gecikme nedeninin; davacının ürün özellikleri ve modeline 05/02/2016 tarihinde karar verip, ekte sunulan yazılı görüşmedeki görselleri göndermesi sonucu, müvekkili tarafından bu görsellere uygun olarak çizim yapılıp üretilmesi ve onaylanması sonucu üretime başlanabilmesinden kaynaklandığını, ürünlerin hazır standart ürünler olmayıp ölçüye göre üretim yapılmasından dolayı ölçü ve model belirlemesinde yaşanan davacı kaynaklı belirsizliklerin müvekkili firmanın imalatını ve üretim programını da bozduğunu, tespit raporunda belirlenen ürün eksikliklerinin davalı şirket personeli … gözetiminde montaj ekibi tarafından davacının da onayı ve şantiye sorumlusu … bey eşliğinde şantiye alanında tamamlanarak tesliminin yapıldığını, davacı yanın sözleşmede yer alan diğer ürünler olan kapı kanadı ve kasası ve mutfak dolabı ile ilgili adına düzenlenen faturaları, içeriği açık ve anlaşılır olmasına rağmen hangi ürünlere ilişkin olduğunun anlaşılamadığı gerekçesi ile iade ettiğini, bu faturaların hasılat içerisinde olduğundan beyanının müvekkili tarafından yapıldığını, fdavacı şirket ile iyi niyet çerçevesinde anlaşılacağı düşünülerek bilirkişi raporunda adı geçen ürünlere ait fatura düzenlenmediğini, dilekçe ekinde sunulan konuşmalarda da gecikmenin müvekkili tarafından değil, davacı tarafın tamamen keyfi ve kendi talepleri doğrultusunda gerçekleştiğinin açık olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki 14/01/2016 tarihli sözleşmede cezai şarta ilişkin hükmün elle yazıldığı ve günlük 500,00 TL cezai şartı düzenleyen cümlenin sonunda da davalı şirket yetkilisinin imzasının bulunduğu, bu durumda bu hükmün geçerlilik kazandığının kabulünün gerektiği, davacı tarafın 09/03/2016 tarihinde gönderdiği ihtarnamede tespit edilen eksikliklerin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 3 işgünü içerisinde giderilmesi, aksi halde iş bedeli ile cezai şart bedellerinin iadesinin talep edileceğinin bildirildiği, davacı tarafın 22/03/2016 tarihinde gönderdiği ihtarnamede davalının gönderdiği faturalara itiraz ettiği, davacı tarafın 18/05/2016 tarihinde gönderdiği ihtarnamede bilirkişi raporunda tespit edilen eksikliklerin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 3 iş günü içerisinde giderilmesi, aksi halde iş bedeli ile cezai şart bedellerini talep edeceğinin bildirildiği,davacı tarafın cezai şartın, sözleşme tarihini takip eden 20 iş günü sonrası olan 12/02/2016 tarihinden başlaması gerektiği, cezai şarta ilişkin sürenin ihtarnamede verilen 3 iş günlük sürenin sonunda sona erdiği ve 26/05/2016 tarihinde dolduğunu ifade ettiği, 14/01/2016 tarihli sözleşmede, “iş teslim tarihi sözleşme tarihini takip eden 20 iş günüdür” hükmünün yer adığı, buna karşılık davalı tarafın dosyaya sunduğu telefon yazışmalarında 05/02/2016 tarihinde davacının ürün modellerini yeni belirlediğini iddia ettiği, ancak söz konusu görseller incelendiğinde askılık çizimlerinin, açıklamaların ve ölçülerin olduğunun görüldüğü, söz konusu mesajlardan açık şekilde 14/01/2016 tarihli sözleşmeden farklı bir ürün talimatı verildiği sonucunu çıkarmanın mümkün olmadığı, bu mesajlarda davalı tarafın geç talimat verilmesinden dolayı imalatın gecikeceğine dair bir uyarısının da bulunmadığı, davacı tarafın sözleşme dışında imalatın daha sonra gerçekleştirilebileceğine ilişkin açık veya zımni bir irade beyanının dosya kapsamından tespit edilememesi sebebiyle sözleşme hükmü uyarınca 14/01/2016 tarihini takip eden 20 iş günü yani 12/02/2016 tarihinde işin teslim edilmesi gerektiği sonucuna varıldığı, sözleşme gereği teslim edilmeyen her gün için 500,00 TL ödenmesi gerektiği, cezai şartın davacı tarafın en son gönderdiği 18/05/2016 tarihli ihtarnamede belirttiği üzere 26/05/2016 tarihine kadar istenebileceği, bu çerçevede davacı tarafından talep edilen 50 günlük cezai şart talebinin sözleşmeye uygun olduğu, İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/44 D.İş dosyası kapsamında tespit edilen davalı tarafından eksik, hatalı ve montajı bitirilmeyen mobilyaların toplam bedelinin 38.472,00 TL olduğu hususunun aksini ispatlar delil sunulamamış olması sebebiyle davacı tarafın söz konusu bedeli isteyebileceği gerekçesiyle davanın kabulü ile, 38.472,00 TL ürün ve işçilik bedeli ile 25.000,00 TL cezai şart toplamı 63.472,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 1.072,20 TL tespit giderinin yargılama giderlerinden olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, davada alınmış olan bilirkişi raporunun eksik ve sadece davacı taraf yönünden hazırlandığını, sadece davacı tarafın savunmalarının gözetildiğini, yine düzenlenen raporda belirtildiği ve müvekkili firmaca dosyaya sunulan telefon konuşmalarında da görüleceği üzere dava konusu geciken imalatın tamamen davacı tarafın kusuru ve yeni talepleri neticesinde gerçekleştiğini, davacı tarafın müvekkil firma ile an1aşma konusu üretim planında değişiklik talep ettiğini ve müvekkili firmanın bu istekleri geri çevirmeyerek tamamen iyi niyetli olarak davacı tarafın taleplerini kabul ettiğini, diğer yandan yapilan imalatta değişiklik olabileceğinin hayatin olağan akışına da uygun olduğunu, istenilen ürünün standart ve belli bir ürün olmayıp inşaatta göre ölçü ile yapılan bir ürün olduğunu, bu sebeple inşaat imalatında ki en ufak değişikliğin müvekkil firmanın yapacağı imalatı da doğrudan etkileyeceğini, bu sebeple sözleşmedeki cezai şartın kabulünün hatalı olduğunu, müvekkili firmanın kusuru olmaksızın imalatı gerçekleştirdiğini ve davacı tarafa teslim ettiğini, davacı tarafın talep istek ve onayı olmaksızın imalata başlanamayacağını, bu sebepler ile bilirkişi raporunda belirtilen cezai şarta ilişkin değerlendirmenin yasaya aykırı yapıldığını, diğer yandan dosyada bulunan Sulh Hukuk Mahkemesince yapılayan değerlendirmenin de gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın tüm imalat eksiklikleri ve kusurlarının müvekkili firmaca giderildiğini, Sulh hukuk mahkemesince yapılayan tespitlerin müvekkili firmanın imalatlı ile herhangi bir alakası bulunmamakla beraber yapılayan imalat ve montajın tamamen davacı tarafın onayı ve kabulü ile gerçekleştiğini, kaldi ki davacı tarafın imalat konusu sözleme edimlerini ifa etmemesine rağmen müvekkili firmanın basiretli ve özenli bir tacir gibi davranarak davacı tarafın tüm istek ve imalat taleplerini geri çevirmeyerek gerçekleştirdiğini, raporda belirlenen eksikliklerin müvekkili firmaya ait olamayacağını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Yanlar arasında davacının yüklenicisi olduğu binanın bağımsız bölümlerine ait kapı kanatları, kapı kasası, mutfak dolabı, kombi dolabı, portmanto, banyo dolabı, giysi dolabı ürünlerinin imalatı, nakliyesi ve montajı konusunda 14/01/2016 tarihli sözleşme akdedilmiştir. Davacı, davalının sözleşme gereğince yapması gereken imal ve montaj işinin eksik, ayıplı ve geç teslim edildiğini, davalı ise, sözleşme gereğince üretilen tüm ürünlerin eksiksiz imal edilerek davacının … Mahallesi, … Cd., No: .., Merkez Camii yanı adresindeki şantiyesine teslim edildiğini, iş süresindeki gecikmenin davacıdan kaynaklandığını savunmuştur. O halde yanlar arasındaki uyuşmazlık; sözleşme gereğince davalı yanca üretimi ve montajı yapılması kararlaştırılan işlerin eksik ve ayıplı üretilip üretilmediği, teslimin zamanında yapılmaması nedeninin hangi taraftan kaynaklandığının tespiti noktasında toplanmaktadır. Bu kapsamda yapılan incelemede; dosyada bulunan inşaat mühendisi … ve mali müşavir … tarafından hazırlanan 11/06/2018 tarihli bilirkişi kurul raporunda; taraflara ait 2016 yılına ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davacı yanın incelenen ticari defterlerine göre 159.01.012 … Yapı Verilen Sipariş Avasları hesabında 100.000,00 TL alacak bakiyesi bulunduğu, davalı yanın sunulan 2016 yılı yevmiye defter kapanış sayfasında 340.10 … Alınan Sipariş Avasları hesabında 26.460,37 TL borç bakiyesi bulunduğu, dava dosyasına sunulu faturaların davalı şirket tarafından davacı unvanına düzenlenmiş olduğu, faturaların bedeli ödenmemiş yani açık fatura olduğu, faturaların davalı yan ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, faturaların muhteviyatının dolu kapı kanadı+ kasası 48 takım, cam kapı kanadı+ kasası 13 takım, mutfak dolabı 17 takım mal bedeli olduğu, fatura muhteviyatına ilişkin taraflar arasında akdedilmiş ve dosyaya sunulu bir sözleşmenin mevcut olduğu, faturaların davalı yan tarafından davacı yana hangi tarihte kime, ne şekilde teslim edildiği dosyadaki veriler üzerinden tespit edilemediği, ispata muhtaç olduğu ancak davacı yan tarafından Beyoğlu … Noterliği’nin 22.03.2016 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesi ile faturaların, içeriklerine ve bedellerine itiraz ederek ihtarname ekinde iade edildiği, dava dosyasına sunulu irsaliyelerin davalı şirket tarafından davacı yan unvanına düzenlenmiş olduğu, irsaliyelerin muhteviyatının dolu kapı kanadı + kasası 48 takım, cam kapı kanadı+ kasası 13 takım, mutfak dolabi 17 takım mal bedeli olduğu, … no’lu irsaliye içeriğinde 17 adet banyo dolabı, davalı yanın kaşe ve imzası teslim alan bölümünde isim ve imza bulunmadığı, … no’lu irsaliye içeriğinde 14 adet vestiyer, imza ve teslim alan bölümünde isim ve imza bulunmadığı, ürünlerin nakliyesini gerçekleştiren nakliyecinin faturasının seri … nolu nakliyeci … Firması tarafından davalı … San. Tic. Ltd. Şti.’ne keşide edildiği, muhteviyatının Eskişehir-İstanbul nakliye bedeli olduğu, davalı yan ticari defterinde 01.01.2016 tarihli açılış fişinde 10. 400,19 TL’ lik borç bakiyesi olduğu görülmekte olup bu kayda ilişkin belge görülmediği, bu devir bakiyesinin 2015 yılından geldiği, 2015 yılı ticari defterinin incelenmediği, davacı yan ticari defterinde ise böyle bir kayıt görülmediği, davalı yan tarafından keşide edilen 10/02/2016 tarih … no’lu 29.599,00 TL bedelli ve … nolu 33.580,44 bedelli faturaların, davalı yan ticari defterinde kayıtlı olduğu, davacı yana ait 2016 yılı ticari defterinde ise bu faturaların kaydı bulunmadığı, işin bitirilmesi için sözleşme tarihinden itibaren 20 günlük süre verilmiş ise de ürün özelliklerinin belirlenmesinin 05/02/2016 tarihinde yapıldığı anlaşılmakla süre sonunun (gecikme cezasının başlangıcının) 25/02/2016 olacağı, dolayısıyla 26/02/2016 ila 26/05/2016 tarihleri arasında gecikme cezasının uygulanabileceği, Bayındırlık usullerine göre yapılan devlet ihalelerinde günlük gecikme cezası 0.0003 (onbinde üç) olarak uygulandığı, dava konusu 100.000,00 TL tutarındaki iş için sözleşmesinde ceza müeyyidesinin günlük 500,00 TL, diğer bir deyişle 0.005 (binde beş) olduğu bu oranın devlet ihalelerindeki gecikme cezasının yaklaşık 17 katı gibi yüksek bir orana tekabül ettiği tespit edilmiştir. Aynı bilirkişi kuruluna hukukçu …’ın ilavesiyle hazırlanan 19/02/2019 tarihli ek raporda; davalı tarafça davacının ürün modellerini dosyaya sunulan telefon yazışmalarında görüleceği üzere 05/02/2016 tarihinde belirlediği iddia edilmiş ise de, söz konusu görsellerin incelenmesinde konuşmanın konusunun ürünlerin askılık çizimleri, açıklamaları ve ölçüleri olduğu, söz konusu mesajlardan açık şekilde 14/01/2016 tarihli sözleşmeden farklı bir ürün talimatı verildiği sonucunun çıkarılamayacağı, davacı tarafın sözleşme dışında imalatın daha sonra gerçekleştirilebileceğine ilişkin açık veya zımni bir irade beyanının dosya kapsamından tespit edilemediği, dolayısıyla sözleşme hükmü uyarınca 14/01/2016 tarihini takip eden 20 iş günü yani 12/02/2016 tarihinde işin teslim edilmesi gerektiği, cezai şartın davacı tarafın en son gönderdiği 18/05/2016 tarihli ihtarnamede belirttiği üzere 26/05/2016 tarihine kadar istenebileceği, bu çerçevede davacı tarafından talep edilen 50 günlük cezai şart talebinin sözleşmeye uygun olduğu, tarafların tacir olduğu ve hesaplanan cezai şartın davalı şirketin mahvına sebep olabilecek boyutta olduğuna ilişkin bir itirazda bulunulmadığı dikkate alındığında bu cezai şartın talep edilebileceği, İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/44 D.İş dosyası kapsamında tespit edilen davalı tarafından eksik, hatalı ve montajı bitirilmeyen mobilyaların toplam bedelinin 38.472,00 TL olduğu hususunun aksini ispatlar delillerin dosyaya sunulamamış olması sebebiyle davacı tarafın söz konusu bedeli isteyebileceği belirtilmiştir. Davalı vekili gerek cevap dilekçesinde, gerekse bilirkişi raporuna itiraz ettiği 11/03/2019 tarihli dilekçesinde; Sulh Hukuk Mahkemesince yapılan değerlendirmenin gerçeği yansıtmadığını, tespit dosyasında incelenen ürünlerin ve imalatların müvekkili firmanın imalatı ile bir alakasının bulunmadığını, tespit raporunda belirlenen ürün eksikliklerinin de müvekkili şirket personeli … gözetiminde montaj ekibi tarafından davacının da onayı ve şantiye sorumlusu … eşliğinde şantiye alanında tamamlanarak tesliminin yapıldığını, davacı tarafın tüm imalat eksiklikleri ve kusurlarının müvekkili tarafından giderildiğini beyan etmiştir. Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır. Somut olayda, davacı yan delil tespit dosyasına dayanmış ve mahkemece tespit dosyasından alınan bilirkişi raporunun dayanak yapıldığı 19/02/2019 tarihli bilirkişi kurul raporu esas alınarak TBK’nın 475.maddesi gereğince eksik ve ayıplı iş bedeline hükmedilmiştir. Oysa; delil tespitinin davalının yokluğunda yapılması ve alınan rapora itiraz edilmiş olması ve davalı yanın Sulh Hukuk Mahkemesince yapılan değerlendirmenin gerçeği yansıtmadığı, tespit dosyasında incelenen ürünlerin ve imalatların müvekkili firmanın imalatı ile bir alakasının bulunmadığı gibi, tespit raporunda belirlenen ürün eksikliklerinin de müvekkili tarafından giderildiği yönündeki itirazları dikkate alınarak, davacı yanın ayıp ve eksik işlerin 3. kişilere yaptırıldığı yönünde herhangi bir iddiasının da bulunmadığı göz önüne alınarak mahkemece tespit dosyası üzerinden yapılan kapsam tayininin davalı için bağlayıcı olmayacağı nazara alınarak mahallinde bilirkişi eşliğinde keşif yapılarak, tespit dosyası ile mevcut durumun karşılaştırılmasının yapılması, akabinde eksik ve ayıplı iş varsa bedeli ile birlikte tespit edilmesi, gerekirse bu konuda taraflara tanık dinletme imkanı sağlanması sonucunda esas hakkında karar verilmesi gerekirken bu hususlar gözetilmeksizin, davalının itiraz ettiği ve yokluğunda yapılan tespit raporunun hükme esas alınması sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/07/2019 tarih, 2016/1085 Esas, 2019/671 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.