Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/10 E. 2022/1940 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/10
KARAR NO: 2022/1940
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2019
NUMARASI: 2017/977 Esas, 2019/712 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 23/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup; mahkemece davanın reddine ve davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine ilişkin verilen karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 03/06/2013 tarihli sözleşmenin 3. maddesi uyarınca “Yapımcının hak ve yükümlülükleri” başlığı altında “Yapımcı ilk beş bölüm yayın bandını en geç 15/06/2013 tarihinde …’ye teslim edecektir. Bu husus sözleşmenin geçerlilik şartıdır. Aksi takdirde … sözleşmeyi haklı nedenle feshedebilir ve sözleşme toplam bedeline hak kazanarak, iş bu bedeli kendi uhdesinde tutar.” denildiğini, ancak davalı tarafından bu maddeye uyulmadığını ve yayın bandının müvekkili şirkete teslim edilmeyerek sözleşme uyarınca kendisine düşen hak ve yükümlülükleri yerine getirmediğini, bunun için ek süre dahi tanındığını, davalıya yükümlülüklerini yerine getirmesi için Beyoğlu … Noterliği vasıtasıyla 02/07/2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamenin gönderildiğini, sözleşmenin 6. maddesi uyarınca “Yapımcı, sözleşme konusu programı sözleşme bitim tarihinden önce mücbir sebepler mevcut olmaksızın yapmaktan vazgeçerse, Yapımcı, … kanalına cezai müeyyide olarak 90.000,00 TL ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” denildiğini, pu maddeye istinaden, davalının ihtara rağmen sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmemiş olması sebebiyle cezai müeyyide bedeli olan 90.000,00 TL’nin tahsili amacıyla davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafından takibe haksız olarak itiraz edildiğini, bunun üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın kaldırılmasına, takibin devamına ve davalı yanın icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin bir örneğinin dahi kendilerinde olmadığını, söz konusu sözleşmede bir cezai şart olduğu ve davacının haklı nedenlerle sözleşmeyi feshedebileceğine ilişkin bir maddenin yer aldığını davacı yanca müvekkiline gönderilen ihtarname ile öğrendiklerini, tek nüsha olarak düzenlenen sözleşmenin talep edilmesine rağmen bir örneğinin taraflarına verilmediğini, davacı şirkette çalışan … isimli program müdürü olduğu iddia edilen kişinin, taraflarınca hazırlanan ve hazırlattırılan hiçbir yayını beğenmediğini ve bir anlamda programın yapılmaması için elinden geleni yaptığını, bahsi geçen ek sürenin de esasen değişikliklerin giderilebilmesi adına değil, program müdürünün beğenmemesi sebebiyle yayınların yeniden hazırlanması amacıyla kullanılan bir süre olduğunu, hazırlanan 13 adet bölümün beğenilmediğini, taraflarınca sözleşmenin tüm edimlerinin yerine getirildiğini, hatta daha fazlasının yerine getirilmesi amacıyla birçok işlem yapıldığını, buna rağmen program müdürü tarafından bu programın taraflarınca yapılmaması adına her türlü eylemin gerçekleştirildiğini, müvekkili şirketin sadece bu programın yapılacağına olan inancı sebebi ile 100.000,00 TL civarında masraf yaptığını, bu sebeple davacı tarafça iddia edilen ‘edimini yerine getirmekten vazgeçerse’ ibaresinin kendilerine atfedilecek bir husus olmadığını, gerek davacı yanın mağdur olmaması adına, gerekse taraflarınca uğranılan zararın bir nebze giderilmesi adına davacı tarafa gönderilen ihtarnamede; yayına hazır olduklarınıve programın yapımı konusunda yeniden görüşmeye açık olduklarını, davacı taraftan herhangi bir davet olması durumunda söz konusu sözleşmenin devamı ve şartlarının görüşülmesi adına tüm konuların değerlendirilmesi için hazır olduklarını beyan ettiklerini, ancak buna rağmen davacı tarafça cezai şartın taraflarından talep edildiğini, taraflarına ek süre verilmeksizin davacı tarafça sözleşmenin feshedildiğini, taraflarınca keşide edilen ihtarname ile sözleşme koşullarının görüşülmesi ve kendilerine ek süre verilmesi talep edildiğini ancak davacı tarafça buna yaklaşılmadığını savunarak davanın reddine ve haksız takip yapan davacı aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında yapılan sözleşmenin ceza koşulunu içeren maddesinde “yapımcı “…..” adlı programı sözleşme bitim tarihinden önce mücbir sebepler mevcut olmaksızın yapmaktan vazgeçer ise yapımcı … kanalına ceza koşulu olarak 90.000,00 TL ödemeyi kabul eder” hükmünün düzenlendiği. bu maddeye göre ceza koşulunun yapımcının sözleşme bitim tarihinden önce programı yapmaktan vazgeçmesi koşuluna bağlandığı, davalının programı yapmaktan vazgeçmediği, ilk beş bölümlük bant kaydını davacı şirkete verdiği, bu durumu da davacı tarafa gönderdiği Beyoğlu … Noterliği’nin 16/07/2013 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile kanıtladığı, ancak hazırladığı bant kaydının davacı tarafından kabul edilmediği, dolayısıyla davacının ceza koşulunu talep edebilmesi için sözleşmede yazılı olan davalının sözleşme bitim tarihinden önce programı yapmaktan vazgeçmesi koşulunun gerçekleşmediği, davalının hazırlayacağı ilk beş bölümlük yayın bandının … yayın kalitesine uygun olmaması durumunda da sözleşmenin yok hükmünde olacağının kararlaştırıldığı, bilirkişi incelemesi ile davalının hazırladığı yayın bandının yayına hazır durumda olmadığının anlaşıldığı, bu nedenle sözleşmenin yok hükmünde olduğu, yok hükmünde olan bir sözleşme için de davacının ceza koşulu talep etmekte hukuki yararının bulunmadığı, ceza koşulunu düzenleyen sözleşme maddesinin sözleşmenin yok hükmünde kabul edilmesi durumunda ya da devamında ilk beş bölümlük yayın bandının … yayın kalitesine uygun olmaması durumunda da sözleşme bedeli olan toplam 90.000,00 TL tutarındaki ücretin kendi uhdelerinde tutulmasının yanında ayrıca ceza koşulu ödeneceğine ilişkin bir düzenleme içermediği, yani ifaya eklenen bir ceza koşulu düzenlemesinin olmadığı, davacı şirketin davalı ile yaptığı sözleşmeye göre ilk beş yayın bandının yayın kalitesine uygun olmaması nedeniyle sözleşmenin devam etmediğini bildiği ve sözleşme hükümlerine göre de sözleşme bedelini kendi uhdesinde tuttuğu halde ifaya eklenen ceza koşulu içermeyen ceza koşuluna dayanılarak icra takibi başlatmış olmasının iyiniyetli bir davranış olarak görülmediği, bu nedenle davalı lehine tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddi ile %20 kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemece gerekçeli kararın 3.sayfasında ” İlk beş bölümlük bant kaydının sözleşmede yazılı olduğu gibi 15/06/2013 tarihine kadar davacı tarafa verilip verilmediği konusunda bir bilgi bulunmadığından sözleşmenin geçerlilik kazanıp kazanmadığı belli değildir” denildiğini, sonra mahkemece TBK’nın 79.maddesinin tamamen yanlış yorumlanarak ifaya eklenen ceza için sözleşme hükmü gerekir dendiğini, sözleşme maddesinde aynen; ”Yapımcı, programı sözleşme bitim tarihinden önce mücbir sebepler mevcut olmaksızın yapmaktan vazgeçer ise yapımcı … kanalına cezai müeyyide olarak 90.000 TL ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Yapımcı,iş bu sözleşme ile yüklendiği edimleri ‘… tarafından yapılan bildirime rağmen,en geç 5 gün içinde hiç ya da gerektiği gibi yerine getirmez ise … akdi tazminatsız ve bildirimsiz fesheder.Yapımcı, haklı nedenle akdi fesheden …’ye yukarıda bildirilen cezai şart miktarını dava yada ek koşul aramaksızın öder.”düzenlendiğini, sözleşmede; mücbir sebepler olmaksızın yapmaktan vazgeçerse dendiğini, hatta aynı sözleşmenin 7.maddesinin de mücbir sebepleri düzenlediğini, yapmaktan vazgeçilmesi halinin doğal olarak cezai şart yükümlülüğü doğurduğunu, oysa yerel mahkemece ifaya eklenen cezai şarttan bahsedildiğini ayrıca fesih ve cezai şartı düzenleyen maddenin 2.paragrafında … tarafından yapılan bildirime rağmen yapımcı yüklendiği edimleri 5 gün içinde hiç yada gerektirdiği gibi yerine getirmez ise, Yapımcı …’ye cezai şartı dava yada ek koşul olmaksızın öder dendiğini, …’nin madde gereği bildirimini dosyada mübrez ve ekte yeniden sunulan 02/07/2013 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile yerine getirdiğini, fesih ve cezai şart maddesi uyarınca yükümlülüğün yerine getirilmesi için ihtarname gönderildiğini ancak yapımcının bu ihtara rağmen yükümlülüğünü yerine ”yayına hazır hale getirilmiş bütün bir program kaydının olmadığı,ham çekim kayıtlarının davacı kanala teslim edilip edilmediği,yayınlanıp yayınlanmadığı hususunda kesin bir bilginin olmadığı,davacı cezai şart talebinin haklı olduğunun söylenebileceği”nin üç kişiden oluşan bilirkişi heyetince belirtildiğini, ancak mahkeme hukukçu,mali mali müşavir ve sektör bilirkişisinden oluşan heyetin raporunu görmezden gelindiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında imzalanan 03/06/2013 tarihli sözleşme ile davalı yüklenici sıfatıyla, davacı şirketin bağlı bulunduğu televizyon programına 13 bölümlük yemek programı yapıp teslim etme işini üstlenmiştir. Taraflar arasında imzalanan 03/06/2013 tarihli sözleşmenin “Sözleşmenin Konusu” başlıklı maddesinde; ” İş bu sözleşme “….” adlı yemek programının her gün şehir şehir gezilerek ve her bir bölümde yöresel bir kaç yemeğin bizzat yöre halkından birinin eşliğinde yapılmasının sağlanması şartıyla ramazan ayı boyunca toplamda 30 gün bant yayın olarak yayınlanmak üzere yapımcı tarafından hazırlanması ve sunulması, … tarafından da söz konusu programın … kanalında başta yayınlanması olmak üzere …’in sahip olduğu diğer fikri mülkiyet hakları ve tarafların karşılıklı hak ve yetkilerini konu almaktadır.” hükmü yer almaktadır. Sözleşmenin “Tarafların Hak ve Yükümlülükleri” başlıklı maddesi içinde “ Yapımcının Hak Ve Yükümlülükleri” başlığı altında “a)” alt maddesinde; ” yapımcı, … kanalı’nda yayınlanacak olan programın sözleşme süresi boyunca içeriklerini hazırlayacak, programın editörel çalışmalarını yapacak ve bant ayın olarak …’ye teslim edecektir. İlk beş (5) bölüm yayın bandını en geç 15 Haziran 2013 tarihinde …’ye teslim edecektir. Bu husus sözleşmenin geçerlilik şartıdır. Aksi takdirde … sözleşmeyi haklı nedenle feshedebilir ve sözleşme toplam bedeline hak kazanarak, iş bu bedeli kendi uhdesinde tutar. …, yapımcı tarafından teslim edilen ilk beş bandın … yayın kalitesine uygun olmadığı kanaatine varırsa, iş bu sözleşme yok hükmünde sayılacaktır” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Sözleşmenin XI. Maddesinde ise cezai şart düzenlenmiştir. ” Fesih ve Cezai Şart” başlıklı bu madde; ” yapımcı, “ssuskasace” adlı programı sözleşme bitim tarihinden önce mücbir sebepler mevcut olmaksızın yapmaktan vazgeçerse, Yapımcı, … kanalına cezai müeyyide olarak 90.000,00 TL ödemeyi kabul ve taahhüt ederler. yapımcı, işbu sözleşme ile yüklendiği edimleri … tarafından yapılan bildirime rağmen, en geç 5 gün içinde hiç ya da gerektiği gibi yerine getirmez ise … akdi tazminatsız ve bildirimsiz fesh eder. yapımcı haklı nedenle fesh eden …’ye yukarıda bildirilen cezai şart miktarını dava ya da ek koşul aramaksızın öder…” şeklindedir. Davacı iş sahibi tarafından davalı yüklenici hakkında sözleşmenin ” Fesih ve Cezai Şart” başlıklı anılan maddesine istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 90.000,00 TL asıl alacak ve 1.186,64 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 91.186,64 TL alacağın tahsili için ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Davacı taraf, sözleşmeye göre teslim edilmesi gereken 13 bölümden 5 bölümlük yayın bandının kendilerine teslim edilmediğini ileri sürmüş, davalı taraf ise 5 bölümü süresi içeresinde davacı yana teslim ettikleri halde işin yayın genel müdürü tarafından beğenilmediğini savunmuştur. Davalı yanca davacı tarafa teslim edildiği ileri sürülen yayın bandının bir örneğinin CD içinde dosyaya delil olarak sunulduğu, mahkemece CD’nin incelenmek üzere 6100 sayılı HMK’nın 266.maddesi gereğince göre bilirkişiye tevdi edildiği, radyo ve televizyon uzmanı öğretim üyesi …, mali müşavir … ve hukukçu … tarafından hazırlanan 22/05/2019 tarihli bilirkişi kurul raporunda; CD’deki görüntülerin 13 değil 5 bölüm olduğu, program adının, jeneriğin ve kurgunun bulunmadığı dolayısıyla da görüntülerin yayına hazır durumda olmadığı, ham görüntü niteliğinde olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır. Sözleşmede ilk beş bölümün davalı yanca davacıya 15/06/2013 tarihine kadar teslim edilmemesi halinde davacı …’nin sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceği düzenlendiğinden ve dosya kapsamından ve sunulan bilirkişi kurul raporundan; ilk beş bölümün süresi içerisinde davacıya teslim edilmediği ve davalı yanın delil olarak sunulan CD’deki görüntülerin ham görüntü olduğunun belirlendiği anlaşıldığından, sözleşmenin davacı yanca haklı olarak feshedildiği sonucuna varılmaktadır. Sözleşmenin davacı yanca haklı nedenle feshedildiği tespit edildiğinden bu aşamada çözülmesi gereken diğer ihtilaf, davacı yanın sözleşmede kabul ve taahhüt edilen cezai şart alacağını davalı yandan talep edip edemeyeceğinin belirlenmesi noktasındadır. Zira; bu aşamada uyuşmazlığın cezai şartın nitelendirilmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Cezai şart, borçlunun, asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği edime denir. Bu nedenle cezai şart, asıl borca bağlı olarak ve ancak bu borcun ihlali ile doğabilecek olan fer’i bir edimdir. Borçlu cezai şart ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararının şümulünü ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etmek imkanını bulacaktır. Zira cezai şart borcun ihlali halinde verilmesi gereken, önceden kararlaştırılmış kesin miktarlı (maktu) bir tazminattır. Cezai şartın kararlaştırılabilmesi için asıl borcun mahiyeti önemli değildir; bir verme borcu kadar, yapma veya yapmama borçlarında da cezai şart kararlaştırılabilir. Ayrıca cezai şartın esas itibariyle iki temel amacı bulunmaktadır. Bunlardan biri, borçluyu ifaya zorlamak ve böylece asıl borcun ifasını teminat altına almak; diğeri de, borcun ifa edilmemesinden doğacak zararı önceden ve götürü şekilde tespit etmektir. Bu iki temel amacı dışında, cezai şartın diğer bir amacı da, ifayı engelleyen cezai şartta (dönme cezasında) borçlunun cezai şartı ödemek suretiyle sözleşmeden kolayca dönmesini sağlamaktır. Hukukumuzda cezai şartın türleri seçimlik cezai şart, ifaya eklenen cezai şart ve ifa yerine cezai şart (dönme cezası) olarak düzenlenmiştir. Seçimlik cezai şart; 6098 sayılı TBK’nın 179/1 maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde hükmüne göre; “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir”. Bu hükme göre, taraflar, sözleşmede borçlunun ya borcunu sözleşmeye uygun olarak ifa etmesi ya da ceza koşulunun ödenmesini kararlaştırmış olabilirler. Bu durumda, borçlu borca uygun hareketle yükümlüdür. Ancak, borçlu borca uygun hareket etmediği takdirde, kendisini bir yaptırım beklemektedir. Bu yaptırım, sözleşmede kararlaştırılan ceza koşulunun ödenmesidir. Bu hüküm, borçluya borca aykırı davranarak ve böylece ifası gereken edim yerine kararlaştırılan ceza koşulunu ödeyerek borçtan kurtulma olanağını vermemektedir. Borçlu borca aykırı davrandığı takdirde, sözleşmede ceza koşulu kararlaştırılmasına rağmen, alacaklı borçludan aynen ifayı talep edebilir. Bu nedenle TBK’nın 179 /1. maddesinde borçlu ya borca aykırı davranarak bunun yerine ceza koşulu ödeyip borçtan kurtulma yetkisini değil, buna karar verme yetkisini alacaklıya vermiştir. Alacaklı, borçlunun borca aykırı davranışı halinde, aynen ifayı talep edebileceği gibi, bundan vazgeçerek ceza koşulunun ödenmesini talep edebilir. Burada, alacaklıya tanınmış bir seçimlik hak söz konusudur. Bu nedenledir ki, ceza koşulunun bu türüne “seçimlik ceza koşulu” (seçimlik cezai şart) adı verilmektedir. Anılan kanun maddesi gereğince somut olayda yanlar arasında imzalanan sözleşmede düzenlenen cezai şart alacağının seçimlik cezai şart olduğu anlaşıldığından ve sözleşmenin ” Fesih ve Cezai Şart” başlıklı 6. bölümünün ikinci paragrafında; yapımcının sözleşme ile yükümlendiği edimleri … tarafından yapılan bildirime rağmen yerine getirilmemesi durumunda ilk paragrafta 90.000,00 TL olarak belirlenen cezai şartı dava ya da ek koşul aranmaksızın derhal ödeyeceği düzenlendiğinden ve bildirim koşulunun da davacı yanca davalıya gönderilen 02/07/2013 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile yerine getirildiğinden, sözleşmeyi haklı olarak fesheden davacı iş sahibinin davalı yükleniciden seçimlik cezai şart alacağını talep etmekte haklı olduğu sonucuna varılmıştır. O halde mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle sözleşmenin cezai şartı düzenleyen maddesinin yorumundan, cezai şartın türünün TBK’nın 179/1.maddesinde düzenlenen seçimlik cezai şart olduğu, taraflarca aksi kararlaştırılmadığından fesih halinde de cezai şartın istenebileceği kabul edilerek ve davacı yanca davalıya gönderilen ihtarname ile davalı yanın temerrüde düşürüldüğü de gözetilerek davacının asıl alacak ve işlemiş faiz alacağını talep etmekte haklı olduğu sonucuna varılarak davanın kabulüne ve alacak likit olarak belirlendiğinden İİK’nın 67/2.maddesi uyarınca davalı yan aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerekirken, sözleşmedeki cezai şartın ifaya ekli cezai şart olduğu şeklindeki hatalı yorum sonucu sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle artık cezai şartın talep edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi dosya kapsamına göre usul ve yasaya ve TBK’nın 179/1.maddesine aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın kabulü ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2019 tarih ve 2017/977 Esas, 2019/712 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın KABULÜ ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı İTİRAZIN İPTALİNE, takibin DEVAMINA, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 6.228,96 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.101,34 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.127,62 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yapılan 1.101,34 TL peşin harç, 31,40 TL ilk masraf, 181,20 TL posta ve tebligat gideri, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.413,94 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 14.589,86 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 17,65 TL posta gideri olmak üzere toplam 138,95 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-Gerek ilk derece gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 23/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.