Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/971 E. 2022/77 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/971
KARAR NO: 2022/77
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/11/2018
NUMARASI: 2017/1112 Esas, 2018/1351 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2018/89 ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA;
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, birleşen dava; tazminat talebine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın; kısmen kabulüne, birleşen davanın ise; şarta bağlı olarak kabulüne dair verilen karara karşı, taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Asıl ve birleşen davada davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereğince davalı şirketin müvekkili şirketten kumaş satın aldığını, müvekkili şirketin çeşitli tarihlerde açık hesap şeklinde yapılan kumaş satışı nedeniyle davalı şirketten 62.078,78 TL alacaklı olduğunu, en son imzalanan 23/10/2017 tarihli hesap mutabakatı yazısına göre davalı şirketin 61.424,00 TL borçlu olduğunun kabul edildiğini, müvekkilinin sözleşme gereğince üstlendiği edimini yerine getirdiği halde iş bedelinin davalı yanca ödenmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı hakkında 16/11/2017 tarihinde Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 62.078,78 TL’nin tahsili amacıyla takip başlatıldığını, ödeme emrinin davalıya 22/11/2017 tarihinden sonra tebliğ edilmesi üzerine borcun 34.000,00 TL’lik kısmını 27/11/2017 tarihinde banka havalesi ile müvekkiline haricen ödediğini, akabinde davalı yanca 28/11/2017 tarihli dilekçesi ile takibe itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek davalı yanca davacıya takip tarihinden sonra ödenen 34.000,00 TL’lik kısmın mahsubu ile ödenmeyen 28.078,78 TL üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl ve birleşen davada davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacı yanca kumaşların müvekkili şirkete süresi içerisinde teslim edilmediğini, teslim edilen bir kısım kumaşın ise ayıplı olarak teslim edildiğini, davacının, üzerine düşün yükümlülükleri gereği gibi yerine getirmemesi neticesinde müvekkili şirketin müşterisinin siparişlerini iptal ettiğini ve bu sebeple müvekkili şirketin büyük zarara uğradığını, davacının iş bedeli alacağından iade kumaş bedeli olarak 5.184,00 TL, reklamasyon bedeli olarak 631,80 TL, teslim alınmayan iade mal bedeli olarak 4.261,12 TL, ayıplı mallar nedeniyle uğranılan zararın bir kısmı için düzenlenen reklamasyon fatura bedeli olarak 18.001,84 TL olmak üzere toplam bedelin davacının iş bedeli alacağından düşülmesinden sonra kalan 34.000,00 TL’nin davacıya ödenerek aralarındaki hesabın kapatıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/89 Esas sayılı dosyasına verdiği 23/01/2018 tarihli dilekçesiyle, davalı şirketin müvekkiline toplam 18.568,44 TL’lik kumaş sipariş verdiğini, davalı şirketin verdiği sipariş üzerine, müvekkilinin siparişte belirtilen cins ve evsafta kumaş imal ettiğini, … nolu siparişte yazılı kumaşlardan ilk satırdaki “…”nin davalı tarafa teslim edildiğini, buna ilişkin Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1112 Esas dosyasında talepleri olduğunu, davalı şirketin … nolu siparişindeki dava konusu ürünler dışında davacı müvekkiline açık hesap ilişkisinden kaynaklanan 62.078,78 TL’lik borcunun daha bulunduğunu, davalının söz konusu bu açık hesap borcunu ödememesi sebebiyle müvekkili tarafından Küçükçekmece …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin itirazı üzerine Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1112 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, davalı şirketin davaya konu 83221 nolu siparişe ilişkin … kumaşları teslim almadığı gibi, ödemesinin de yapılmadığını, siparişi iptal edilen kumaşların toplam bedelinin 18.568,44 TL olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili tarafından … nolu siparişe uygun imal edilen ürünlerin, davalı yanca satın alınmasından vazgeçilmesi sebebiyle uğranılan zararın davalı şirketten tazminine karar verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece 24/01/2018 tarih, 2018/28 Karar sayılı kararı ile, davanın istinafa konu eldeki dava ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki ticari ilişkide mail yazışmaları sonucunda okeylenen sipariş üzerine davacı tarafın siparişi hazır ettiği, ancak teslimde gecikmesi nedeniyle davalı tarafın siparişi iptal ettiği, sipariş formunda herhangi bir sürenin bulunmadığı, bu nedenle ticari ilişki gereğince herkesin edimlerinin aynı anda ifasının söz konusu olacağı, 01/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda asıl dava bakımından; davalı tarafından sipariş edilip de davacı tarafından davalıya teslim edilmiş olan kumaşların bedelinden dolayı, davacının davalıdan; icra takip tarihi olan 16/11/2017 tarihinde, 57.602,70 TL, dava tarihi olan 08/12/2017 tarihinde ise 18.001,84 TL ve 31/12/2017 tarihi itibari ile 28.786,70 TL alacaklı olduğu, birleşen dava bakımından; davacıdan sipariş ettiği kumaşlara ilişkin siparişini davalının daha sonra haksız olarak iptal etmesi nedeniyle, davacının davalıdan, 7.607,00 TL tazminat alacağına hak kazandığı yönünde görüş bildirildiği, denetime elverişli bilirkişi raporu gereğince davacı tarafın sipariş nedeniyle 57.601,70 TL alacaklı olduğu, takipten sonra davalı yanca davacı yana 34.000,00 TL ödendiği, bu nedenle davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 23.602,00 TL alacaklı oldundan bu miktar üzerinden takibin iptalinin gerektiği ve alacağın likit olmadığı, birleşen dava yönünden ise; üretilen kumaşın davalı yana özel olarak üretildiği ve başkaca biri yerde satışının mümkün bulunmadığı, belirlenen cins ve modeldeki kumaşların davalı tarafa iadesi şartıyla oluşan zarar kalemi olan 7.607,00 TL’nin davalı tarafça karşılanması gerektiği gerekçesiyle, 2017/1112 esas sayılı asıl dava yönünden ; davanın kısmen kabul kısmen reddine, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalı tarafın 23.602,00 TL borçlu olduğunun tespiti ile bu miktar üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına, %20 İcra inkar tazminat talebinin reddine, 23.602,00TL’ ye takipten tahsile kadar ticari avans faizi uygulanmasına; 2018/89 esas sayılı birleşen Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin davası yönünden; davanın şarta bağlı olarak kabulüne, davacı tarafın davalı tarafa teslim şartına bağlı olarak davacı deposunda bulunan -30-1 penye Lyc kaşkorse (192 kg) ve -30/20 penye / karde 2 iplik (498 kg) kumaşların davacı tarafından davalı tarafa teslimi şartıyla, 7.607,00TL tazminatın davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, 7.607,00TL tazminata dava tarihinden itibaren ticari avans faizi uygulanmasına karar verilmiştir. Asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesiyle, asıl dava için hükme dayanak bilirkişi raporunda her ne kadar icra takip tarihi, dava tarihi ve 2017 yılı sonu tarihlerine ilişkin alacak miktarları seçenekli olarak belirlenmiş ise de, belirtilen bu seçeneklerden mahkeme tarafından esas alınması gereken miktarın 31/12/2017 tarihli 28.786,70 TL olması gerektiğini, zira bu miktarın (28.786,70 TL) hem davacı müvekkilinin ticari defterlerinde, hem de davalı şirket defterlerinde mevcut olduğunu, dolayısıyla 31/12/2017 tarihi itibarıyla davacı müvekkilinin, davalı şirketten 28.786,70 TL alacaklı olduğunun ticari defterlerle sabit olduğunu, icra takip tarihi ile dava tarihi itibarıyla alacak miktarlarının farklı gözükmesinin sebebinin, ticaret şirketlerinin mali yıl hesaplarının her yıl sonu itibarıyla tamamlanmasından kaynaklandığını, diğer bir ifadeyle mali yıl içerisindeki kayıtların, yıl sonu itibarıyla ikmal edildiğini, bu sebeple bilirkişi raporunda 31/12/2017 tarihi itibarıyla kat edilmiş, hesap bakiyesinin nazara alınması gerektiğini, ayrıca 31/12/2017 tarihi itibarıyle görünen alacak miktarı üzerinden karar verilmesinin hukuk yargılamasına hakim ilkelerinden biri olan usul ekonomisine de uygun olacağını, bu sebeple yerel mahkemenin kabulüne göre 23.602,00 TL yönünden talebin kabulüne karar verilip, bakiye 4.476,78 TL alacakları yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, öte taraftan icra takibinin 16/11/2017 tarihinde 62.078,78 TL üzerinden başlatıldığını, ödeme emrinin ise davalı borçluya 22/11/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı borçlunun 27/11/2017 tarihinde 34.000,00 TL ödediğini, dolayısıyla davalı borçlunun yaptığı bu 34.000,00 TL’lık kısmi ödemenin, ödeme emrinin tebliğinden sonra yapıldığından infaz aşamasında icra dosya kapak hesabından mahsup edilmek suretiyle karar verilmesi gerektiğini, bu hususun dava dilekçelerinin sonuç kısmında talep edildiğini, bu sebeple yerel mahkmeme kararının bu yönüyle de usule aykırı olduğunu, ayrıca likit alacaklarına haksız ve kötü niyetle yapılan itiraz sebebiyle icra takibi durduğundan, hüküm altına alınan miktar üzerinden %20 icra inkar tazminatına hükmedilmemiş olmasının da hatalı olduğunu, birleşen dosya yönünden ise; mahkeme kararının hükme dayanak yapılan bilirkişi raporuna aykırı olduğunu, zira bilirkişi raporunda özel olarak üretilen kumaşların davacı müvekkilinde olduğu nazara alınarak 7.607,00 TL zarar hesaplaması yapıldığını, buna karşın mahkemenin atıl durumdaki kumaşların davalı tarafa iadesi şartıyla karar verildiğini, yani bu durumda davacı müvekkilinin atık değerdeki kumaş miktarı kadar davalı tarafa borçlandırıldığını, bu hususun bilirkişi raporunun içeriğine aykırı olduğu gibi, hakkaniyete de ters olduğunu, şarta bağlı karar verilmesinin de usul hukuku açısından mümkün bulunmadığını, kumaşların teslim alınmamasının, kumaşların davacı müvekkili nezdinde kalması sebebiyle uğranılan zarar hesabı yapıldığından sözü edilen kumaşların davacı müvekkilinde kalması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesiyle, sözleşme konusu kumaşların müvekkili şirkete süresi içerisinde teslim edilmediğini, teslim edilen bir kısım kumaşların ise ayıplı olarak teslim edildiğini, davacının, üzerine düşün yükümlülükleri gereği gibi yerine getirmemesi neticesinde müvekkili şirketin müşterisinin siparişleri iptal ettiğini ve bu sebeple müvekkili şirketin büyük zarara uğradığını, ancak devam eden süreçte, davacı yanca, Küçükçekmece … Noterliği’nin 02/11/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edilerek, bu ihtarname uyarınca müvekkili şirketin 86.894,78 TL tutarında borcu olduğunun iddia edildiğini, akabinde, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, müvekkili şirket tarafından bahse konu ihtarnameye Bakırköy … Noterliği’nin 09/11/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile cevap verildiğini, müvekkili şirketin defter kayıtlarının incelenmesi neticesinde, davacıya 26/12/2017 vade tarihli ve … numaralı 30.000,00 TL bedelli bir adet çek verildiğini, 4.893,00 TL tutarınca iade faturası kesildiğini, davacıya müteaddit defalar yazılı ve sözlü olarak bildirilmiş ayıplı ürünlere ilişkin olarak ise 18.001,00 TL reklamasyon faturası kesileceği, bu bağlamda müvekkili şirketten bakiye alacaklarının toplam 34.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini ve bu bedelin kendilerine ödeneceğinin ihtar edildiğini, nitekim, 27/11/2017 tarihinde 34.000,00 TL tutarında ödemenin havale ile gerçekleştirildiğini, karşı yanın müvekkili şirketten herhangi bir alacağı kalmamış olduğundan ikame edilen icra takibine itiraz edildiğini, devamında yerel mahkemede görülen dava açıldığını ve yapılan yargılama neticesinde tüm beyan ve itirazlarına rağmen, bilirkişi raporu doğrultusunda, itirazın iptali ile takibin devamına karar verildiğini, bilirkişi heyetinin, mahkemeye sunmuş olduğu raporunda ; asıl dava bakımından; “ … ne var ki kurulumuzca incelenen dava dosyası içeriğinden davacının, davalıdan, iddia ettiği alacaklarının bulunduğu hususu tespit edilememiştir. Kaldı ki davacı, cevap dilekçesinde, bu alacaklarının nereden kaynaklandığını detaylı ve anlaşılır biçimde açıklamadığı gibi; bu alacaklarının her biri için sunmuş olduğu delillerin neler olduğunu, yani hangi alacağın ispatı için hangi delili sunmuş olduğunu da açıklamamıştır. Bu nedenlerle davalının davacıdan iddia ettiği gibi alacakları bulunduğu hususunda bir kanaate varılamamıştır, takdir mahkemeye aittir” şeklinde görüş beyan ettiklerini, bilirkişilerce tanzim edilen raporda açıkça görüleceği üzere, davacının davalıdan iddia ettiği alacakları bulunduğu hususunun tespit edilemediği denilmek suretiyle tespit yapılmış olmasına rağmen, sonuç kısmında ayrı ayrı tarihler belirtilerek alacak miktarlarının yazıldığını, bu husus taraflarınca kabul edilmemekle birlikte, rapordaki açıklamalar kısmında belirtilen hususlar ile sonuç kısmında belirtilen alacak miktarları tamamen birbirine karşıt olduğundan dolayı ek rapor tanzim edilmesi gerekmekte iken bu yönde ara karar oluşturulmadığını, cevap dilekçelerinde de ayrıntılı bir şekilde belirtildiği üzere, 34.000,00 TL’lik kısmın 27/11/2017 tarihinde ödenmiş tutar, 5.184,00 TL tutar, 02/11/2017 tarihinde iade alınan kumaş bedeli, 631,80 TL 1/.07/2017 tarihli reklamasyon bedeli, 4.261,12 TL iade faturası kesilen fakat davacı tarafından teslim alınmayan ürünlerin bedeli, 18.001,84 TL ise davacı tarafın ayıplı ifası ve ayıplı ürünler sebebi ile müvekkili şirketin uğradığı zararın bir kısmı için kesilmiş reklamasyon faturasının bedeli olduğunu, dolayısıyla cevap dilekçelerinde de belirttildiği üzere davacının müvekkili şirketten alacağı bulunmadığı gibi, müvekkili şirketin davacıdan, uğramış olduğu zararlar sebebi ile alacağının bulunmadığını, bu durumun ticari defter ve kayıtlarda da açıkça görüldüğünü, kaldı ki bilirkişilerin raporlarında; “ … kalan bakiyelerde farklılık gözlenmiş ve bu hatanın davacının muavin defter dökümlerinden kaynaklandığı anlaşıldığından davalı tarafa ait defter bakiyelerinin dikkate alınması gerektiğini” ifade ettiklerini, dolayısıyla, müvekkili şirket defter ve kayıtlarına itibar edilmesi gerekirken, bu hususun göz ardı edildiğini, bilirkişilerce tanzim edilen raporda birleşen dava bakımından; “ davalının kumaş siparişini haksız olarak iptal ettiği, dolayısıyla da, davacının bu yüzden uğramış olduğu zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu kanaatine varılmaktadır” şeklinde görüş beyan ettiklerini, karşı yanın üzerine düşen yükümlülükleri gereği gibi yerine getirmemesi sebebi ile müvekkili şirketin müşterisinin siparişlerini iptal ettiğini ve bu sebeple müvekkili şirketin büyük zarara ve itibar kaybına uğradığını, bilirkişilerce tanzim edilen rapor doğrultusunda, davacı tarafından iddia edilen alacaklarının bulunduğu tespit edilemediğinden, yine rapor ışığında, müvekkili şirket muavin defterlerinin esas alınması gerektiğinden ve taraflarınca kalem kalem belirtilen dökümler ve haksız değil fakat ayıp nedeniyle kesilen faturaların da göz önünde bulundurulması gerektiğinden, bilirkişi raporunun kabul edilmediğini ve taraflarınca itiraz edildiğini, ancak mahkemece kabul görmediğini belirterek, yerel mahkeme kararının bu yönden kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasındaki 17/07/2017 tarihli “Mamül Kumaş Satış Formu” gereğince davacı yüklenici sıfatıyla, şirket, davalı şirkete formda nitelikleri, cinsleri ve miktarları yazılı olduğu üzere; 355 kg. 30/1 poly. Visconly.jakarlı yazı desen kapitone, 655 kg. 30/20 penye iki iplik ve 205 kg. 30/1 penye lyc.kaşkorse kumaş imal etme işini üstlenmiş, sipariş numarası olarak … olarak belirtilmiş ve renk olarak daha sonra bildirilecek Khaki renk istenmiştir. Davacı tarafından davalı için özel olarak üretilen 30/20 penye 2 iplik ile 30/1 penye LYC kaşkorse kumaşlar davalı yanca teslim alınmamış, en son 21/11/2017 tarihli e-mail ile davalı tarafından siparişler iptal edildiği davacı şirkete bildirilmiştir. Siparişi iptal edilen kumaşların toplam bedeli 18.568,44 TL’dir. Siparişi iptal edilen kumaşlar halen davacı yanda bulunmaktadır. Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 62.078,78 TL alacağın tahsili için 16/11/2017 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Mahkeme kararına karşı istinaf yoluna başvuran taraflardan davacı yanca hem usuli yönden hem de esasa ilişkin olarak itiraz edildiğinden öncelikle asıl davada davacı vekilinin usule yönelik itirazının incelenmesi gerekmiştir. Davacı yanca icra takibinin 16/11/2017 tarihinde 62.078,78 TL üzerinden başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 22/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 27/11/2017 tarihinde 34.000,00 TL ödediği, dolayısıyla davalı borçlunun yaptığı bu 34.000,00 TL’lık kısmi ödemenin, ödeme emrinin tebliğinden sonra yapıldığından infaz aşamasında icra dosya kapak hesabından mahsup edilmek suretiyle karar verilmesi gerektiği yönündeki itirazı yönünden yapılan incelemede; , istinafa konu eldeki itirazın iptali davasının 34.000,00 TL’ lik ödeme düşüldükten sonra harca esas değer itibariyle 28.078,08 TL üzerinden açıldığı anlaşıldığından mahkemenin harcı yatırılan bu değer üzerinden yargılama yapması dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Taraf vekillerinin esasa yönelik itirazları yönünden yapılan incelemede; mahkemece hükme esas alınan ve tekstil mühendisi …, mali müşavir … ve hukukçu Prof.Dr. … tarafından hazırlanan 01/11/2018 tarihli bilirkişi kurul raporunda; asıl dava yönünden; kumaş siparişinden 3 farklı kumaşın bir araya gelmesi ile oluşan bir model için kumaş sipariş edildiği ve herhangi birinin eksik olması durumunda modelin tamamlanamayacağı için kumaş siparişinin de tamamlanmış sayılmayacağı, ayrıca renk olarak da daha sonra bildirilecek bir Khaki renk olarak belirtildiği ve renk onayının davalı şirket tarafından verileceği bildirildiğinden bu kumaşların davacı şirket tarafından davalı için özel üretilen … model kumaş statüsünde bulunduğu, sipariş formunda; 3 farklı kumaşın tek bir model için kullanılacağı, bu nedenle bu kumaşlardan herhangi birinin eksik olması durumunda siparişin tamamlanmamış sayılacağı ve bu 3 kumaştan sadece jakarlı kapitone kumaşın davalı şirkete teslim edildiği, ancak diğer 2 kumaşın teslim edilmediği göz önüne alındığında kumaş siparişinin tamamlanmadığının tespit edildiği, mali tespitlere göre; davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 57.602,70 TL, 31/12/2017 tarihi itibariyle 28.786,79 TL alacaklı olduğu, davalının cevap dilekçesindeki alackalarını ispatlayamadığı, birleşen dava yönünden de; davalının kumaş siparişini haksız olarak iptal ettiği, dolayısıyla da daacının bu nedenle uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu, davacının davalıdan 7.607,00 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda; mahkemece yalnızca taraf ticari defterleri, sipariş formları ve mail yazışmaları üzerinden yapılan inceleme sonucu hazırlanan bilirkişi kurul raporu esas alınarak karar verildiği anlaşılmaktadır. Oysa; davalı işin ayıplı yapıldığı ve süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulduğu yönde savunmada bulunmuştur. Benzer uyuşmazlıklarda mahkemece yalnızca ticari defterler üzerinden inceleme yapılarak karar verilmesinin hatalı olduğu Yargıtay ( Kapatılan) 23. Hukuk Dairesi’nin 2013 / 9343 Esas ve 2014 / 3772 Karar sayılı, 14/05/2014 tarihli kararında açıkça vurgulanmıştır. O halde, mahkemece davalının işin ayıplı ifa edildiği yolundaki savunması ile ilgili delillerin toplanıp, dosyadaki e-mail yazışmalarının da incelenmesi sonucu ayıp ihbarının makul sürede yapılıp yapılmadığı üzerinde durularak, ayıp ihbarının süresinde yapılmış olması halinde mahallinde uzman bilirkişi marifetiyle kumaşlar üzerinde keşif yapılması suretiyle toplanan delillerin değerlendirilmesi, varsa öncelikle ayıplı işlerin bedelinin hesaplanması ve ayıplı işler bedeli düşüldükten sonra asıl ve birleşen dava yönünden davacının alacağının olup olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu hususlar üzerinde durulmaksızın eksik incelemeye dayalı olarak sadece tarafların ticari defterleri esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE, 2-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/11/2018 tarih, 2017/1112 Esas, 2018/1351 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde yatırana İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/01/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.