Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/923 E. 2022/57 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/923
KARAR NO: 2022/57
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2019
NUMARASI: 2017/1458 Esas, 2019/171 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 12/01/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında … Müzesinin tüm Mekanik tesisatlarının yapılması, Yangın Tesisatı -Havalandırma- Soğutma ve Sıhhi Tesisatı işleri için sözleşme imzalandığını, sözleşme bedelinin KDV hariç 220.500,00 TL (KDV dahil 260.190,00 TL ) olduğunu, ödemelerin aylık hakediş usulü ile 120 günlük çek ile yapılacağını, ayrıca davacı şirket ile davalı şirket arasında … Apartmanının Tüm Mekanik tesisatlarının yapılması- Yangın Tesisatı -Havalandırma- Isıtma -Sıhhi Tesisat ve Doğalgaz Tesisatı işleri için sözleşme imzalandığını, sözleşme bedelinin KDV hariç 595.000,00 TL (KDV dahil 702.100,00 TL ) olduğunu, ödemelerin aylık hakediş usulü ile 120 günlük çek ile yapılacağı kararlaştırıldığını, davacının almış olduğu işleri ve ek işleri süresinde tamamladığını ve muhatap firmanın sigortalı çalışanı olan şantiye şefi … ve …’ya teslim ettiğini, 13.03.2017 tarihli … Apartmanı Mekanik İşleri teslim tutanağında “… Apartmanı (…-… Kat – Daire …, Otopark Sığınak ve Kazan Dairesi) … Müh. Firması ile yapılan işleri yerinde gezilerek eksik veya kusurlu imalat bulunmadığından dolayı kabul için engel bir durum olmadığı tarafımızca tespit edilmiştir….” denildiğini, müvekkilinin tüm yükümlülüklerini tamamen yerine getirdiğini, davalı tarafından sözleşme gereğince ücretleri ödenmediği gibi çalışma süreleri içerisinde haksız para kesintileri yapıldığını ve sözleşmede belirtilen süre içerisinde ödemelerin yapılmadığını belirterek, şimdilik 40.000,00 TL alacağın 13.03.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu … Apartmanına ilişkin eksik yapılan işlerin Kartal … Noterliği aracılığı ile ihtar edildiğini, 5 yıllık garanti teminatı bulunduğunu, buna rağmen eksiklerin giderilmediğini, Eylül 2017 tarihli BS mutabakatına göre müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığı gibi davacıdan 6.490,00 TL alacaklarının bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, tarafların tacir ve aralarındaki işin ticari nitelikte olduğu, davacının 6102 sayılı TTK’nın 18/II maddesi gereğince basiretli davranma yükümlülülüğü bulunan tacir oluşu ve basiretli bir işadamı gibi davranma yükümlülüğünün de davacıya objektif bir özen ölçüsü getirmesi ve tacirin ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde, kendi yetenek ve imkânlarına göre ondan beklenebilecek özeni değil aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli ve öngörülü bir tacirden beklenen özeni göstermesinin gerekli olduğunu vurgulayışı, tacirin özellikle ticari işletmesiyle ilgili sözleşmeleri yaparken ve bu sözleşmelerden doğan borçlarını yerine getirirken basiretli bir işadamı gibi davranmak zorunda olduğundan ve mutabakat zabtının davacıdan sadır oluşunun da çekişme konusu bulunmaması, davacı tarafın davalının defter ve kayıtlarında bulunmadığını belirttiği faturaların ve geçici kabulün varlığını gösterdiğini beyan ettiği ve dosya kapsamına ibraz ettiği 13/03/2017 tarihli belgenin, teslim edildiği anlaşılsa bile fatura konusu malların mutabakat mektubundan önce olduğu da gözetilerek yani davacı tarafından dava dosyasına sunulan 13/03/2017 tarihli teslim tutanağı ve faturalar sonrası mutabakat mektubu imzalanmış olduğundan mezkur belgenin imzalanması ile davacı tarafın bu belgenin içeriğinin kabul edildiği ve işbu 14/06/2017 tarihli mutabakat zaptı ile o tarih itibariyle yüklenicinin kalan net alacağını belirlemiş oluşlarına göre bu tarih itibari ile davalının davacıya borcunun bulunmadığının kabulü gerektiği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkeme tarafından gerek dava süresince sunulan delil ve itirazlarının özellikle 17.12.2018 tarihli bilirkişi raporuna karşı sunmuş oldukları itirazların hiçbirisinin değerlendirmeye alınmadığını, bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesinin doğru olmadığını, bilirkişi tarafından 14.062017 tarihli mutabakat metnine dayalı olarak davacı alacağının ispat edilemediğine yönelik görüşü ve yerel mahkemenin aynı doğrultuda vermiş olduğu kararın gerçekleri yansıtmadığını, davacının cari hesap bakiyesi 125.983,86 TL cari hesap borcu olduğunu göstermekte iken, davalı tarafın cari hesabının “sıfır” gösterdiğini, tarafların defter kayıtlarının birbirinden farklılık gösterdiğinin kanıtı olduğunu, defter ve kayıtlarda çelişki bulunduğunu, çelişkili defter kayıtları ve cari hesap bakiyelerine dayalı mutabakat metninin geçerli olmadığını, hatalı olan kayıtlara göre yapılan mutabakatın da hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, mutabakat metni işleminin baştan sakatlanmış olduğunu, hukuken hiçbir geçerliliği olmadığını, defter kayıtlarındaki hatanın hangi taraftan kaynaklandığı belirli olmayıp, davalı taraf kayıtlarının da hatalı olmasının gayet mümkün olduğunu, mahkeme tarafından taraflara ait defter kayıtlarındaki farklılıkların belirlenmesi ve buna göre inceleme yapılması gerekirken, hiçbir inceleme yapılmayıp, aynen mutabakat metnine göre haksız ve hukuka aykırı olarak karar oluşturulduğunu, bilirkişinin mutabakat metni var demek suretiyle defter incelemesine dahi devam etmeyip, sadece mutabakat metnine dayalı olarak rapor oluşturduğunu, davacıya ait defter kayıtlarında 17.05.2017 tarih … yevmiye nolu … numaralı 75.161,28 TL satış faturası ile aynı tarih ve yevmiye numaralı … numaralı 12.005,56 TL satış faturasının davalı tarafın defter kayıtlarında görülmediğini, benzer birçok farklılığın olduğu defter kayıtlarına göre sehven imzalanmış mutabakat metninin doğruluğunun kabul edilmesinin hukuk mantığına aykırı olduğunu, mahkeme tarafından rapor içeriğindeki eksikliğin belirlenmesi, bu belirlemeye göre davacı itirazlarından bağımsız olarak resen çelişkinin giderilmesine yönelik rapor aldırılması gerekirken, haksız ve hukuka aykırı olarak sadece rapora bağımlı kalmak suretiyle karar oluşturulduğunu, davalı tarafın davacı hak edişlerinden sözleşme maddesine göre %5 geçici teminat olarak 45.980,61 TL kesinti yaptığının rapor ile sabit olduğunu, geçici teminat kesintilerinin davacıya ödenmediğini, ödenmeyen geçici teminat kesintilerinin davacı açısından alacak olarak hesaplanması gerekirken, yine mahkeme tarafından itirazlarının dikkate alınmadığını, davalı tarafça kesintisi yapılan 45.980,61 TL’nin davacıya iadesinin gerektiğini, bilirkişi raporunda davacı taahhüdü altında yapılan işin geçici kabul yapıldığına ve davalıya teslim edilmediğine dair herhangi bir belge bulunmadığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, bilirkişi tarafından yeterli inceleme yapılmadan rapor oluşturulduğunu, taahhüt edilen işler tamamlanarak 13.03.2017 tutanak ile teslim edildiğini, bilirkişi raporunda yapılan işlerin davalıya teslim edildiğine dair herhangi bir belgenin dosyada bulunmadığına yönünde tamamen gerçek dışı görüş sunulduğunu, ayrıca, davalı tarafından, teslim alınan yere ilişkin olarak kullanım sonrası ortaya çıkartılan bir takım küçük çaplı eksik işlere ilişkin 04.07.2017 tarihli Kartal … Noterliği … yevmiye sayılı ihtarnamesinin müvekkiline keşide edildiğini, zamanla kendisi gösteren ve ufak işlerle ilgili eksiklerin teslim alınmadan ve bir süre boyunca kullanılmadan anlaşılmasının mümkün olmadığını, hatalı görüşlere dayalı olarak haksız ve hukuka aykırı karar verildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.Taraflar arasındaki sözleşmelerin 5.1 maddesinde yüklenicinin hakedişinden kesilecek olan nakit teminatın iş bitiminde yüklenici adına nakit olarak geçici kabule kadar tutulacağı, geçici kabul süresinin iş bitiminden itibaren 1 ay olduğu; sözleşmenin 5.2 maddesinde ise, garanti süresinin geçici kabul sonrası 5 yıl olduğu, yüklenicinin garanti süresi boyunca işin toplam bedelinin%20’si tutarı kadar senet vereceği, senedin garanti süresi dolduktan sonra kesin kabul yapıldığında eksik ya da kusurlu imalat yok ise veya onları yüklenicinin tamamlamasını müteakip yükleniciye iade edileceği hükme bağlanmıştır. Sözleşmenin 13. Maddesinde işin kabulü, 14. Maddesinde ise kesin hakediş ve hesap tasfiyesi işlemlerinin nasıl yapılacağı düzenlenmiştir. Davalı iş sahibi şirket tarafından gönderilen 14/07/2017 tarihli ihtarname ile … Apartmanına ilişkin eksik ve ayıplı olduğu belirtilen işler bildirilmiş ve 7 gün içinde tamamlanması istenmiş, davacı tarafından da 31/07/2017 tarihli ihtarname ile, sözleşme konusu işler ve ek işlerin 13/03/2017 tarihli tutanakla eksiksiz olarak teslim edildiği belirtilerek, sözleşme konusu ve ek işler ile uğranan zarar ve haksız kesintiler için 224.074,00 TL alacağın 3 gün içerisinde ödenmesi talep edilmiş, davalı tarafça 09/08/2017 tarihli ihtarname ile eksik ve ayıplı işlerin 3 gün içerisinde tamamlanması istenmiştir. Davacı tarafça dosyaya sunulan 13/03/2017 tarihli tutanak içeriğinden, … Apartmanına ilişkin mekanik işlerin yerinde gezilerek eksik veya kusurlu imalat bulunmadığından dolayı kabul için engel bir durum olmadığı tespit edilerek … İnşaat adına … tarafından teslim alındığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, makine mühendisi, sözleşme uzmanı ve mali müşavir bilirkişilerden oluşturulan bilirkişi kurulundan alınan 17/12/2018 tarihli raporda; davacı defterlerinde 14/06/2017 itibariyle davalının davacıya 125.983,86 TL borcu göründüğü halde, davacının 14/06/2017 tarihli mutabakat mektubunda davalının borcunun “sıfır” TL olduğunu teyit ettiği, davalının defterlerine göre davacıdan 6.490,00 TL alacaklı göründüğü, davacı tarafından imzalanan mutabakat mektubu gereğince davacının davalıdan bakiye ücret alacağının bulunmadığı belirtilmiştir. Taraflar arasında … Müzesinin tüm mekanik tesisatlarının yapılması ve … Apartmanının tüm mekanik tesisatlarının yapılmasına ilişkin sözleşme imzalanmış, sözleşme gereğince davacı yüklenici edemini yerine getirmesine rağmen davalı iş sahibinin iş bedelinin sözleşmede belirlenen süre içerisinde ödenmemesi sebebiyle alacağın tahsili talep edilmiştir. Davalı taraf davacının iddialarının yerinde olmadığını, davacı tarafından yapılan işlerin 5 yıllık garanti teminatının bulunduğunu davacı yükleniciye borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme tarafından yapılan yargılıma ile, taraflar arasında yapılan 14.06.2017 tarihli mutabakat zaptı ile davalının davacıya borcu olmadığının kabul edildiğinden davanın reddine karar verilmiştir. Tarafların kabulünde olan ancak davacı tarafın geçersiz olduğunu beyan ettiği 14/06/2017 tarihli mutabakat metninde davalı tarafça “nezdimizdeki cari hasabınız 14.06.2017 tarihi itibariyle 0,00 TL borç/ alacak bakiyesi vermektedir. Mutabık olup olmadığınızı bildirmenizi rica ederiz.” denilmiş olup, davacı tarafça “mutabık oldukları” belirtilerek cevap verilip şirket kaşesi ile kaşelenerek imzalanmıştır. 6098 Sayılı TBK’nın 132. Maddesine göre, “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.” hükmü düzenlenmiştir. İbra sözleşmesi ile taraflar, mevcut bir borcu kısmen veya tamamen ortadan kaldırarak borçlunun borçtan kurtulmasını sağlamaktadırlar. Bu özelliğiyle ibra, borcu sona erdiren sebeplerden birini oluşturmaktadır. Somut olayda, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince, davacı yüklenicinin eser meydana getirmesi, davalı iş sahibinin de iş bedelini ödemesi gerekmektedir. Dosya kapsamına göre, davacının edimini yerine getirerek eseri teslim ettiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında 14.06.2017 tarihli mutabakat belgesi imzalanmış olup, buna göre davacı tarafından 14/06/2017 itibariyle borç alacak bulunmadığı bildirilmiş, davalı taraf da bu hususta mutabık olduklarını belirtmiştir. Bu durumda, davalının 14/06/2017 tarihi itibariyle varılan mutabakat gereğince davacıya borcunun bulunmadığı sonucuna varıldığından, mahkemece davanın reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Davacı tarafça, bir kısım faturaların davalı tarafın defterlerinde görülmediği, taraf defterlerinde farklılıklar bulunduğundan, sehven imzalanan mutabakat metninin doğruluğunun kabul edilemeyeceği belirtilmiş ise de, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuna göre söz konusu 17/05/2017 tarihli 75.161,28 TL ve 12.005,56 TL bedelli faturalar üzerinde teslim alan kısmında herhangi bir isim veya imza bulunmadığı, bu faturaların davalıya tebliğ edildiğinin ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, davacının bir ticaret şirketi ve tacir olarak ticari ilişkilerinde basiretli ve özenli hareket etmesi, ticari defterlerindeki durumu yansıtmayan belgeyi onaylamaması gerekmektedir. Ayrıca, söz konusu mutabakat metninin bir irade sakatlığı nedeniyle imzalandığı da iddia ve ispat edilmiş değildir. Bu nedenle, yerel mahkemece mutabakat metninin geçerli olarak kabul edilmesi yerinde olmuştur. Bunun dışında, davacı tarafça, 45.980,61 TL miktarında yapılan %5 geçici teminat kesintisinin müvekkiline ödenmediği belirtilmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmelerin 5.1. Maddesinde %5 oranında yapılacak olan bu kesintilerin geçici kabule kadar tutulacağı, 5.2.maddesinde ise 5 yıllık garanti süresi bulunduğu, alınacak %20 miktarındaki senetlerin kesin kabulü takiben eksik ve ayıplı imalat bulunmaması halinde iade edileceği hükme bağlanmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmelerin 13.maddesi gereğince geçici kabul yapıldığına ve 14. Maddesi gereğince kesin kabul ve tasfiye işlemlerinin yapıldığına dair dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığından, talep edilen kesintilerin iade şartlarının da gerçekleşmediği sonucuna varılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/02/2019 tarih ve 2017/1458 Esas, 2019/171 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.