Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/918 E. 2022/870 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/918
KARAR NO: 2022/870
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2018
NUMARASI: 2016/600 Esas, 2018/1455 Karar
BİRLEŞEN, İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2016/991 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVANIN KONUSU: Tazminat |İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 26/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında, müvekkilin inşa etmiş olduğu … mah. … sk. No:… Kağıthane/İST. adresinde yer alan … isimli site niteliğindeki iki binadan ibaret yapıda dış cephe ve doğrama işlerinin temini, montajı ve işçiliği ile ilgili 30/12/2013 tarihinde “… Ada … Parsel Dış Cephe Ve Doğrama İşleri Taşeronluk Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşme gereği yapılan işlere ilişkin olarak davalıya hak ediş usulü paralar da ödendiğini, yine taraflar arasında sözleşme konusu iş bedelinin bir kısmının ( 690.000,00TL) BARTER şeklinde bağımsız bölüm devri yapılmak suretiyle ödeneceği hususunda 02/12/2013 tarihinde anlaşma yapıldığını, müvekkil ile davalı arasında imzalanan 31/12/2013 tarihli sözleşme uyarınca yüklenici firmanın yapmayı taahhüt etmiş olduğu işler için başlangıç tarihi 02/01/2014 olup, iş teslim tarihinin 15/08/2014 olduğunu, ancak müvekkili şirket tarafından şantiye bir takım sebepler nedeniyle davalıya teslim edilemediğini, bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlık yaşanmadığını, sözleşme konusu taşınmazdaki sorunlar çözülerek davalıya şantiyenin teslime hazır olunduğu an, bir diğer deyişle davalının işe başlayabileceği zaman taraflar arasında 31/12/2013 tarihli sözleşmenin şartları aynı kalmak üzere sürelerin revize edildiği yeni bir sözleşme imzalandığını, buna göre davalının iş teslim süresi önceki sözleşmede yaklaşık yedi(7) ay on beş(15) gün iken imzalanan yeni sözleşme ile iş teslim süresi, iş başlangıcının 30/05/2014, iş tesliminin ise 30/11/2014 tarihi olarak belirlenmesi ile altı(6) aya indirildiğini, davalı taraf sözleşme gereği 30/05/2014 olan işe başlangıcını SGK ve sair ilgili resm kurumlara bildirdiğini, sözleşmenin 13. maddesinde davalının işin teslimini geciktirmesi halinde cezai şart yaptırımı ile karşı karşıya kalacağının imza altına alındığını, işin gecikmesi nedeniyle yükleniciye Beyoğlu … Noterliği tarafından düzenlenen 12.01.2015 tarihli … yevmiye numarasına kayıtlı ihtarname keşide edildiğini, ihtarname ile işin geciktiği ve yapılan işlerin hatalı olduğu bildirilerek gecikme, hatalı imalat ve montaj sebebiyle sözleşmeden kaynaklı haklara ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı tutulduğunu, akabinde yüklenicinin sözleşmede yer alan yükümlülüklerini usulüne uygun, eksiksiz ve süresinde teslim etmeyerek şantiyeden ayrıldığını belirterek davanın kabulü ile, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte ceza koşulu bakımdan şimdilik 10.000,00-TL ve yine dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte ayıplı işler bedeli bakımından şimdilik 10.000,00-TL olmak üzere toplam 20.000,00TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili davalının davacı şirketin Kağıthane ilçesi, … mahallesi, … ada, … Parselde inşa edilmekte olan … isimli inşaatın malzemesi de taşerona ait olmak üzere dış cephe kompozit kaplama ve alüminyum doğrama, cam ve kör kasa işlerinin projelendirilmesi imalat ve montajı işlerinin yapılması konusunda anlaşmaya varıldığını, 30.12.2013 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşme ile üstlenilen iş bedelinin … blok için 1.475.264,32 TL, … blok İçin 1.215.468,44 TL olduğunu, anılan sözleşme uyarınca müvekkili şirketin 02.01.2014 tarihinde işe başlayacağının ve sözleşme ile üstlendiği işi 18.08,2014 tarihinde teslim edeceğinin kararlaştırıldığını, yine aynı sözleşmenin 5. Maddesindeki ödemeler başlıklı maddesine göre davacının, müvekkili davalıya sözleşme bedeline mahsuben malzeme alımında kullanılmak üzere avans olarak her biri 230.000 TL bedelli 30.05.2014, 30.06.2014, ve 30,07.2014 ödeme tarihli 3 adet çek vereceğinin kararlaştırıldığını ancak davacı şirketin kararlaştırılan avans ödemelerine ilişkin çekleri vermediği gibi kaba inşaat işlerinin gecikmesinden dolayı işe başlama tarihi olan 02.01.2014 tarihinde şantiye sahasını müvekkiline teslim etmediğini, inşaa edilmekte olan bina hazır olmadığı için müvekkilinin işe başlayamadığı gibi malzeme alımı için gerekli bedel verilmediği için müvekkilinin inşaatta kullanılacak malzemeleri alamadığını ve montaja hazır hale getiremediğini, davacının inşaat sahasını teslim edemediği ve davalı müvekkilinin işe başlamasına hazır hale getiremediği için avans çeklerini vermekten imtina ettiğini, davacının geç avans ödemeleri nedeni ile malzeme fiyatlarındaki artış nedeni ile müvekkilinin büyük zarar gördüğünü, davacının bu gecikmesinden doğan zararı talep hakklarını saklı tuttuklarını, davacının şantiyenin süresinde teslim edilmediğini dava dilekçesinde de açıkça kabul ettiğini, taraflar arasında 2. Kez sözleşme imzalandığını, yeni sözleşmeye göre işe başlama tarihi 30.05.2014 olup işin bitirilme tarihinin 30.11.2014 olarak belirlendiğini, kaba inşaattaki imalat hataları nedeni ile işlerin istenilen sürede ve hızda yapılmasının mümkün olmadığını, projeye davacı tarafından sürekli eklemeler yapıldığını, kaba inşaat imalatındaki hatalar nedeni ile davalının imal ettiği malzemelerin montajında bir kısım hataların kaçınılmaz olarak meydana geldiğini, bunun davalının kusurundan kaynaklanan bir durum olmadığını, ayıplı imalat diye iddia edilen işlerin kusurunun müvekkili firmada olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Birleşen, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/991 Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı arasında Kağıthane İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel de inşa edilmekte olan … isimli inşatın malzemesi de taşerona ait olmak üzere dış cephe kompozit kaplama ve alüminyum doğrama, cam ve kör kasa işlerinin projelendİrilmesi, imalat ve montajı işlerinin yapılması hususunda anlaşmaya varıldığını, 30/12/2013 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşme ile üstlenilen iş bedelinin … blok için 1.475.264,32 TL, … Blok için 1.215.468,44 TL olduğunu, sözleşme uyarınca müvekkili şirketin 02/01/2014 tarihide işe başlayacağını ve sözleşme ile üstlendiği işi 18/08/2014 tarihinde teslim edeceğini, sözleşme gereğince davalının davacıya sözleşme bedeline mahsuben malzeme alımında kullanılmak üzere avans olarak herbiri 230.000,00 TL bedelli 30/05/2014, 30/06/2014 ve 30/7/2014 ödeme tarihli 3 adet çek vereceğini, davalı şirketin avans ödemelerine ilişkin çekleri müvekkiline vermediği gibi kaba inşaat işlerinin gecikmesinden dolayı işe başlama tarihi olan 02/01/2014 tarihinde şantiyeyi müvekkiline teslim edemediğini, çekler verilmediği için malzeme alamadıklarını, davalının talebi ile 30/05/2014 işe başlama tarihli 2. sözleşmenin imzalandığını, buna göre işin bitirilme tarihinini 30/11/2014 olduğunu, bu nedenle davalı tarafın 1. sözleşmedeki süreye dayanarak hak iddia edemeyeceğini, davalı tarafın proje değişikliğine gittiğini bu nedenle müvekkilinin yeni malzemeler aldığını, daha önce alınan malzemelerin elinde kaldığını, bu nedenle zarara uğradığını, kaba inşaattaki imalat hataları nedeniyle işlerin montajının istenilen sürede yapılamadığını, bunda müvekkilinin kusurunun olmadığını, süresinde işi bitirmek için müvekkilinin tüm çabayı gösterdiğini, müvekkilinin işi sözleşmeye uygun olarak yaparak teslim ettiğini, davalının bakiye hak edişi ödemediğini, ayrıca davacıya vermesi gereken daireyi satarak davacıyı başka bir daire almaya zorladığını, müvekkilinin kabul etmemesi üzerine gecikmeden kaynaklanan cezai şart kesmekle tehdit ettiğini, hak edişinden cezai şart kestiğini, hak ediş alacakları nedeniyle İstanbul … İcra Müd nün … Esas sayılı takibi ile icra takibi başlattıklarını, davalının itiraz ederek takibi durduğunu belirterek, İstanbul .. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmede işin başlangıç tarihinin 30/05/2014, bitiş tarihinin 30/11/2014′ olduğu, ancak sözleşmenin 07/05/2015 tarihinde yani 158 günlük gecikmeyle bitirildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 13.maddesine; “… Taşeronun işin tümünde geç kaldığı veya uygun yapmadığı iş veren tarafından tespit edilmişse cezai şart uygulanır. Bu cezai şart geciken her takvim günü için sözleşme bedelinin %005 (Bindebeş) idir..” hükmünün yer aldığı, bu maddeye göre davalının işi geç bitirmesi halinde, -ki olayımızda 158 gün geç bitirdiği sabittir- davalının günlük 13.453,66TL cezai şart ödemekle yükümlü olduğu, buna göre toplam 2.125.678,28 TL cezai şart bedeli tespit edildiği, sözleşme bedelinin 2.690.732,76TL olduğu, sözleşme bedeline göre cezai şartın fahiş oluşu, davalı şirketin finans yapısı, işlem hacmi dikkate alındığında cezai şartın tenkis edilmemesi halinde davalı şirketin ekonomik mahfiyetine sebep verdiği dikkate alındığında, hakkaniyet gereği cezai şarttan takdiren tenkis yapılarak 300.000TL makul miktara çekilmesi gerektiği, yine davalının ayıplı olarak ifa ettiği ediminin, teknik heyetçe tespit edildiği, ayıplı işlerin tamir ve onarım bedelinin toplam … ve … bloklardaki iş bedelinin %7’sine tekabül edeceği ve 188.351,29TL ile giderilebileceği, birleşen dava açısından taşeron davacı … Ltd. Şti.’nin edimini ayıplı ifa ettiği, sözleşmeye göre alacaklı olmadığından itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği, yine birleşen dava davacısının kötüniyetli olduğuna dair dosyada delil olmadığından birleşen dosya davalısı … İnş. A.Ş lehine kötüniyet taziminatına hükmedilmeyeceği gerekçesi ile; Asıl davanın Kısmen Kabulü ile, a)188.351,29 TL ayıplı işten dolayı tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, b) Davacının cezai şart talebinin, davalının ekonomik mahfiyetine sebebiyet vermemesi ve sözleşmenin toplam bedeli ayıplı ifaya karşılık gelen bedelde dikkate alınarak cezai şartın hakkaniyet gereği tenkisi ile 300.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinafa başvurmuştur. Asıl dava davacı vekili istinaf dilekçesi ile; asıl davada sözleşmede cezai şart öngörüldüğünün ve işin geciktiğinin bilirkişi raporları ve mahkeme kabulü ile sabit olduğunu, bilirkişilerce cezai şart bedelinin tespit edildiğini, tespit edilen bedelden mahkemece tenkis yapılmasının hatalı olduğunu, mahkemece tespit edilen cezai şartın davalının ekonomik olarak mahvına sebep olacağı gerekçesi ile indirim yapılmış ise de bu konuda her hangi bir araştırma yapılmadan, davalının finans yapısına, ekonomik durumuna ilişkin bilgiler toplanmadan karar verildiğini, tarafların tacir olması nedeniyle TTK 22. maddesi hükmü gereğince, TBK’nın 182. maddesinin uygulanamayacağını, cezai şart alacağından fahiş olduğu nedeniyle veya ekonomik olarak mahfa sebep olacağından bahisle indirim yapılması talebi bulunmadığını, mahkemenin resen indirim yapmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, birleşen davanın 28/09/2017 tarihli celsede işlemden kaldırıldığını, süresinde yenilenmemesi üzerine mahkemece 21/02/2018 tarihli ara kararı ile birleşen davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, ancak hüküm fıkrasında birleşen dava ile ilgili her hangi bir karar verilmediğini, bunun usul ve yasaya aykırı olduğunu, birleşen davanın açılmamış sayılmasına dair hüküm kurularak birleşen dava yönünden yargılama giderlerinin davalı-birleşen dava davacısı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Asıl dava davalı- birleşen dava davacı vekili istinaf dilekçesi ile, mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, davacı iş sahibi tarafın inşaat sahasının davalıya ne zaman teslim edildiği, davalının inşaatı zamanında bitirememesinde kusurun kimde olduğu, işin ne kadar geciktiği, fiili teslimin ne zaman yapıldığı, binanın ne zaman iskan edilmeye başlandığı, gecikme sebebiyle davacı ile arsa malikleri arasında hukuki bir ihtilaf çıkıp çıkmadığının araştırılmadığını, gecikme konusunda tanıklarının dinlenilmediğini, davacının inşaat sahasını 2. sözleşmede öngörülen zamanda teslim etmediğini, avans ödemelerini zamanında yapmadığını, montaj aşamasında proje ve imalat değişikliği talep ettiğini, binanın bir cephesinde bulunan kule vincin zamanında sökülmediği için iskele kurmak ve montaj yapmanın mümkün olmadığını, kaba inşaattaki imalat hataları sebebiyle montaj işlerinde zorluklar ve gecikmeler olduğunu, kaba inşaattaki imalat hataları nedeni ile işlerin montajının istenilen sürede ve hızda yapılmasının mümkün olamadığını ve projeye davacı tarafından sürekli eklemeler yapıldığını, davacı iş sahibinin borcu olduğunu, borcunu ödememek için kendi kusurunu müvekkiline yüklemeye çalıştığını, talep edilen cezai şartın fahiş olduğunu, davacı tarafın iş devam ederken cezai şart konusunda ihbarda bulunmadığını, iş teslim edildikten yıllar sonra müvekkilinin alacağının ödenmemesine ve kendisine teslim edilmesi gereken daireden başka bir dairenin teslimini kabul etmemesi üzerine cezai şart alacağının talep edilmesinin kötü niyetli olduğunu, binada hatalı imalat var ise bunun kimin kusurundan kaynaklandığının araştırılmadığını, ayrıca tespit edilen ayıpların gizli veya açık ayıp olup olmadığının tespit edilmediğini, müvekkilinden cezai şart talep edilmesinin mümkün olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Asıl dava eser sözleşmesi kapsamında ayıplı işler bedeli ile gecikme nedeniyle cezai şart alacağı , birleşen dava eksik ödenen iş bedelinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Asıl dava davacısı iş sahibi, davalı-birleşen dava davacısı ise yüklenicidir. Asıl davada davacı, taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesi ile yapılacak işlerin, bedelinin ve işin süresinin belirlendiğini, davalı yüklenicinin işi ayıplı ve geç teslim ettiğini, sözleşmede öngörülen geç teslimden kaynaklı cezai şart alacakları ile ayıplı işler bedelinin tahsilini talep etmiş, birleşen davada davacı yüklenici, taraflar arasında imzalanan sözleşme ile edimlerini yerine getirdiğini, iş bedelinin bir kısmının ödenmediğini, bakiye alacakları için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, birleşen dava yönünden olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir. Mahkemece, 28/09/2017 tarihli celse de taraflarca takip edilmeyen birleşen davanın HMK’nın 150. maddesi ile yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına, 21/02/2018 tariihli ara kararı ile de “Birşelen İstanbul 18. ATM’nin 2016/991 Esas ve 2016/758 Karar sayılı dosyası 28.09.2017 tarihinde takipsiz bırakıldığından, işlemden kaldırıldığı ve 3 ay içinde yenilenmediğinden HMK’nun 150/5 md. Uyarınca davanın açılmamış sayılmasına,” karar verilmiştir. Mahkeme gerekçede “Birleşen dava açısından taşeron davacı … Ltd. Şti edimini ayıplı ifa edip, sözleşmeye göre alacaklı olduğundan itirazın iptali davasının reddine karar verilmiş, yine birleşen dava davacısının kötüniyetli olduğuna dair dosyada delil olmadığından birleşen dosya davalısı … İnş. A.Ş lehine kötüniyet taziminatına hükmedilmemiştir” denilmesine rağmen hükmün sonuç kısmında birleşen davadaki talep yönünden bir karar oluşturulmamıştır. Mahkemece, her bir dava yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilerek, verilen bu kararın HMK’nın 297/1 maddesi gereğince hüküm fıkrasında ayrı ayrı gösterilmesi gerekir. Mahkemece birleşen dava yönünden hükmün sonuç kısmında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması hatalı olmuştur. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup resen de gözetileceğinden birleşen dava yönünden mahkeme kararının HMK 355. Maddesi gereğince kaldırılması gerekmiştir. Asıl dava yönünden davalı vekilinin istinaf sebepleri incelendiğinde, taraflar arasında 30/12/2013 tarihli ve 02/01/2014 işe başlama, 15/08/2014 iş bitim tarihli, … blok inşaatı için 1.475.264,32 TL, … blok inşaatı için 1.215.468,44 TL bedel öngörülen eser sözleşmesi imzalandığı, anılan sözleşme gereğince iş teslimi yapılmadığı bu nedenle taraflar arasında uyuşmazlığa konu bila tarihli yeni bir sözleşme yapıldığı, bu sözleşmede işe başlama tarihinin 30/05/2014, işin teslim tarihinin 30/11/2014 olarak revize edildiği, sözleşmede iş bedelinin ödemesinin hak ediş usulüne göre yapılacağı kararlaştırıldığı, davalının da cevap dilekçesinde revize sözleşmede belirlenen tarihte işe başladığını kabul ettiği anlaşıldığından ve cevap dilekçesine göre 30/12/2013 tarihli sözleşmenin taraflar arasında geçersiz olduğunu belirtiğinden geçersiz 30/12/2013 tarihli sözleşmede yer alan işe başlama tarihi ile yine bu sözleşmede kararlaştırılan avans ödemelerinin yapılmadığına ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Davalı yüklenici işin yapımının geciktiğini kabul etmiş olup gecikmeden davacı iş sahibinin sorumlu olduğunu belirtmiş ise de bu savunmasını yazılı belge ile kanıtlayamamıştır. Davacı iş sahibi tarafından proje değişikliği yapıldığını, işe sürekli eklemeler yapıldığını, kaba inşaatta imalat hataları nedeniyle kendi işinin belirlenen sürede yapılmasının imkansız olduğunu, bu nedenle yapılan işte ayıplar meydana geldiğini savunmuş ise de bunları TBK 472/3 maddesi gereğince iş sahibine bildirdiğini bu konuda çekince belirttiğini yasal delillerle ispatlayamamıştır. Bu nedenle davalı yüklenicinin asıl davada bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Asıl dava yönünden mahkemece işin geciktiği kabulü ile sözleşmede öngörülen cezai şart bedeli tespit edilmiş, söz konusu cezai şart bedelinin sözleşme bedeline göre fahiş olduğu, davalı şirketin finans yapısı, işlem hacmi dikkate alındığında tenkis edilmemesi halinde davalı şirketin ekonomik olarak mahvına sebep olacağı gerekçesi ile cezai şarttan tenkis yapılmış ise de dosya içinde davalı yüklenicinin finansal yapısına, ekonomik durumuna ilişkin bir inceleme yapılmamıştır. Davalı yüklenici tacir olduğundan kural olarak TTK 22. maddesi hükmü gereğince TBK’nın 182/son maddesi ile cezai şartın indirilmesini talep edemeyecek ise de Yargıtay kararlarında kabul edildiği üzere, cezai şartın ekonomik yönden mahva neden olması TBK’nın 27. maddesi kapsamında, tacirler yönünden değerlendirilebilecek bir durum olup, taraflarca sözleşme ile kararlaştırılmış olan cezaî şart miktarı, borçlu durumda olan tacirin iktisaden mahvına neden olacak ve onun eskisi gibi ticarî faaliyetini devam ettirmesine imkân tanımayacak derecede ağır ve yüksek ise, o zaman, böyle bir cezaî şart, ahlâk ve adaba aykırı bir şart olarak kabul edilerek, kısmen veya tamamen iptali gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi gerekir. Mahkemenin bu hususta karar verirken, borçlu şirketin, ticaret sicilindeki ana sözleşmesi’ni celp ederek ne miktar bir sermaye ile ticarî faaliyette bulunduğunu, mal varlığını, finansal yapısını ve kararlaştırılan cezaî şartın tahsili hâlinde o şirketin eskisi gibi ticarî hayatını devam ettirmesinin mümkün olup olmadığını gerekirse bilirkişiden de görüş alarak araştırması gerekir. (Yargıtay HGK 2017/19-922 E., 2019/706 K) Söz konusu araştırma ve inceleme yapılmadan cezai şarttan indirim yapılması hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, taraflar vekillerinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Taraflar vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/12/2018 tarih, 2016/600 Esas, 2018/1455 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5- Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 26/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.