Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/881
KARAR NO: 2022/4
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2019
NUMARASI: 2018/619 Esas, 2019/197 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 06/01/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında davalı şirketin işletmecisi olduğu okulda bulunan yoğuşmalı kazanların bacasının müvekkili şirket tarafından yapılması konusunda anlaşma yapıldığını, müvekkili tarafından sözleşme kapsamında yapılan iş karşılığı 04/12/2013 tarih, 11.033,00 TL bedelli fatura düzenlendiğini, iş bedelinin davalı yanca ödenmemesi üzerine davalı hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince davacı yanca yapılması kararlaştırılan bacaların … yönetmeliğine ve TSE şartnamesine uygun yapılmadığını, bacalarda sözleşmede belirlenen malzemelerin kullanılmadığını, işin eksik ve ayıplı yapıldığını savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğu, uyuşmazlığın davacının edimini sözleşme ve ilgili mevzuata uygun şekilde yerine getirip getirmediği konusunda toplandığı, yapılan bilirkişi incelemesinde eserin sözleşmeye uygun şekilde imal edilerek davalıya teslim edildiği ve davalı tarafından eserin kabul edilerek kullanıldığının tespit edildiği, davalı yanca ayıp iddiasında bulunulmuş ise de; yapılan incelemede eserde ayıp bulunmadığı, kaldı ki TBK’nın 474. Maddesine göre faturanın defterlerde kayıtlı olması ve eserin kullanılması dikkate alındığında eserde bulunduğu ileri sürülen ayıpların süresinde muayene yapılarak yükleniciye bildirilmemesi karşısında eserin mevcut şekliyle kabul edildiği sonucuna varıldığı, bu nedenle davalının sözleşme bedelinden sorumlu olduğu, TBK’ nın 117.maddesi gereğince davalının takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğünün kanıtlanmadığı ve alacağın likit olmadığı gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabulü ile; davalının Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 8.033,00 TL asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %10,50 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanarak ve takip talebindeki diğer koşullar ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak eser sözleşmesinden kaynaklanıp, likit olmadığından icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, davaya konu işin eksik ve kusurlu yapıldığını, davacı yana sürekli ihbar edilmesine rağmen davacı yanın, yapılan işin projesini ve garanti belgesini hazırlayıp müvekkiline vermediğini, bacalarda taşıma ve montaj esnasında zarar gören malzemelerin ”ruhsat işin acil işler yapılsın daha sonra hallederiz” denilerek değiştirilmediğini, bacaların çatı çıkışına yani baca sonlandırmasına rüzgardan etkilenmemesi için ”s” yapılması gerekirken yapılmadığını, kantin bölümünde yapılan davlumbaza koruyucu yağ ızgarası konulması gerekirken konulmadığını, eser deki tüm ayıpların davacı yükleniciye ihbar edildiğini, ihbarın yapılıp yapılmadığının son çare ispatı açısından 20/02/2019 tarihli duruşmada davacı yana yemin teklif edildiğini, ancak mahkemece usule ve yasaya aykırı olarak yemin tekliflerinin red edildiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında davalı şirket bünyesinde yer alan eğitim kurumunda bulunan yoğuşmalı kazanlar için baca ile kantinde yer alan pişirme tezgahı üzerine davlumbazın davacı yanca yapımı konusunda sözleşme imzalanmış olup, sözleşmenin varlığı ve içeriği ihtilaf konusu değildir. Bu sözleşme ile davacı yüklenici sıfatıyla, yoğuşmalı kazanlar için baca ile kantinde yer alan pişirme tezgahı üzerine davlumbazı sözleşmeye, ilgili yönetmeliklere, … ve TSE şartnamesine uygun olarak yapma işini üstlenmiştir. Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 04/12/2013 tarihli, … nolu, 11.033,00 TL bedelli faturaya istinaden 8.033,00 TL asıl alacak ile 3.015,79 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.048,79 TL alacağın tahsili için 18/05/2017 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında bulunan ve makina mühendisi … ile mali müşavir … tarafından yerinde yapılan tespit akabinde hazırlanan 14/01/2019 tarihli bilirkişi kurul raporunda; tarafların ticari defter ve belgelerinin usulüne uygun şekilde düzenlendiği, dava konusu faturanın her iki taraf defterinde de kayıtlı olduğu, takip konusu fatura toplam tutarının 11.033,00 TL olduğu, davalı firma tarafından davacı şirketin … Bankası Bahçelievler Şb. hesabına 14/10/2013 tarihinde 3.000,00 TL havale edildikten sonra 8.033,00 TL bakiye alacak kaldığının tarafların defter kayıtlarından tespit edildiği, dosya ve fatura konusu işlerin hali hazırda, çap, uzunluk ölçüleri gibi detay bilgilerini gösteren bir projesi olmadığından ölçü ve özellikleri kıyaslaması ile eksik ve hatalı üretim yapılıp yapılmadığı yönünden bir ölçü değerlendirmesi yapılamadığı, mevcut haliyle baca sistemlerinin standartlara ve fatura bedeline uygun ve faal olduğunun tespit edildiği, dosyaya sunulu faturanın usulüne uygun olarak düzenlendiği, faturaya konu muhteviyatı malların davalı yana irsaliyeli fatura ile teslim edildiği, düzenlenen faturaya karşılık davalı tarafından düzenlenen bir iade faturasının varlığına rastlanmadığı, davacı yan kendi ticari defterlerinde, davalı yandan takip tarihi olan 18/05/2017 tarihi itibariyle 8.033,00 TL alacaklı olduğu, davalı yan kendi ticari defterlerinde davacı yana takip tarihi olan 18/05/2017 tarihi itibariyle 8.033,00 TL borçlu olduğu belirtilmiş, mahkemece bu rapor hükme dayanak yapılmıştır. Somut olayda uyuşmazlık; davalının iddiası doğrultusunda davacı yanca yapılan bacaların çatı çıkışına yani baca sonlandırmasına rüzgardan etkilenmemesi için ”S” yapılması gerekip gerekmediği, yine kantin bölümünde yapılan davlumbaza koruyucu yağ ızgarası konulması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir. Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Dava konusu olayda; davalı gerek cevap dilekçesinde, gerekse istinaf itirazında yanlar arasındaki sözleşme gereğince davacı yanca yapılan bacaların çatı çıkışına rüzgardan etkilenmemesi için ”S” yapılmasının ve kantin bölümünde yapılan davlumbaza koruyucu yağ ızgarası konulmasının kararlaştırıldığı halde davacı yanca yapılmadığını ileri sürmektedir. Esasen davalının yapılmadığını belirttiği bu hususların ayıplı iş olarak değil, eksik iş olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup, bu eksik işlerin sözleşme kapsamında kararlaştırıldığını ispat yükü davalı taraftadır. Taraflar arasında düzenlenen ve davalı tarafça varlığı inkar edilmeyen sözleşme kapsamında davacı yanca yapılacak işler arasında; bacaların çatı çıkışına rüzgardan etkilenmemesi için ”S’ yapılması ve kantin bölümünde yapılan davlumbaza koruyucu yağ ızgarası konulması şeklinde bir düzenleme bulunmamaktadır. O halde mahkemece, denetime elverişli ve gerek yerinde yapılan tespit akabinde gerekse taraf defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan bilirkişi kurul raporu hükme esas alınmak suretiyle ve ispat yükünün doğru değerlendirilmesi sonucu; davacı tarafından gerçekleştirilen imalat ve montajların başta taraflar arasında imzalanan sözleşmeye, ilgili yönetmeliklere, … ve TSE şartnamesine uygun olduğu, sistemde doğalgaz bağlantısının açık ve faal durumda olduğu ve yapılan işe göre davacı yanca düzenlenen fatura tutarının uygun ve kadri marufunda bulunduğu, bu itibarla davacı yüklenici şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle 8.033,00 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle yazılı davacı tarafından gerçekleştirilen imalat ve montajların başta taraflar arasında imzalanan sözleşmeye, ilgili yönetmeliklere, … ve TSE şartnamesine uygun olduğu, sistemde doğalgaz bağlantısının açık ve faal olduğu ve yapılan işe göre fatura tutarının uygun, kadri marufunda olduğu ve davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle 8.033,00 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalının istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/02/2019 tarih ve 2018/619 Esas, 2019/197 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 548,73 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 137,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 411,23 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.