Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/879 E. 2022/110 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/879
KARAR NO: 2022/110
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/02/2019
NUMARASI: 2016/129 Esas, 2019/40 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı şirket ile davalı şirket arasında 11/07/2014 tarihinde … ve … temini sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre davacı şirket davalı şirkete Sinop ili Ayancık ilçesinde inşaatı devam eden … ve … inşaatı için sözleşmede belirtilen vasıflarda … temin edeceğini ve ürünü davalıya teslim edeceğini, her ay hakediş düzenleneceğini ve işverence onaylandıktan sonra 7 gün içinde ödenmesi gerektiğini, davacının sözleşmedeki sorumluluğunu yerine getirdiğini, davalının davacıya alacağını tam olarak ödemediğini, düzensiz ve gecikmeli yapılan ödemelerde de sözleşmenin 10.maddesi uyarınca uygulanması gereken günlük %0,1 gecikme faizinin ödenmediğini belirterek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL’nin sözleşmedeki faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava dilekçesi ve tensip zaptının süresinde davalı şirkete tebliğ edilmediğini, dava dilekçesinde yer alan adresin davalı şirketin çok önce kayıtlı olduğu adres olduğunu, uzun süre önce kapatıldığını, adresten taşındığını, dava dilekçesinden haberlerinin olmadığını, 10/05/2016 tarihli duruşma davetinin tebliğ edilmediğini, bu sebeplerle yokluklarında yapılan işlemlere muvafakatının bulunmadığını, açılan davanın her yönden haksız ve mesnetsiz olup reddinin gerektiğini, davacı tarafın davalıdan alacaklı olduğu tutarı ve dayanağını beyan etmediğini, davacının gecikme iddiasını kabul etmediklerini, talep edilen günlük %0,1 gecikme faizinin fahiş olduğunu, davalının sözleşme çerçevesinde alınan hizmet ve ürünlere ilişkin bedellerin süresinde ve eksiksiz ödendiğini, davacıya borcunun bulunmadığını, bu sebeplerle usule uygun tebliğ edilmeyen dava ve duruşma daveti nedeniyle yokluklarında yapılan işlemlere muvafakat etmediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında, 22/11/2018 tarihli … ve … Temini Sözleşmesi akdedildiği ve sözleşme kapsamında ürün ve hizmetlerin davalıya verildiğinin tarafların kabulünde olduğu, davacı taraf defterleri üzerinde talimat mahkemesince yapılan inceleme neticesinde 03.11.2017 tarihli rapor, davalı defterleri, talimat raporu ve dosya kapsamı üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/04/2018 tarihli kök ve 22/11/2018 tarihli ek rapor tanzim edildiği, 22.11.2018 tarihli bilirkişi ek raporunun usul ve yasaya, denetime elverişli olduğu, davacı vekilinin 05.02.2019 tarihli duruşmada ticari defterlerinde görülen ve bilirkişi raporunda tespit edilen 19.884,69 TL bakiye borçlu olduklarını kabul ettiklerini, sözleşme geçerli olmadığından faizi fahiş olduğu nedenle kabul etmedikleri yönündeki beyanları dikkate alınarak sözleşme konusu ürün ve hizmetler nedeniyle davacının 19.884,69 TL bakiye alacağı olduğu kanaatine varılmak suretiyle, davanın kısmen kabulü ile 19.884,69 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek, sözleşmenin 10.2 maddesinde belirtilen %0,1 gecikme faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, faize ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davanın kabulüne karar verilmesi yerine kısmen kabulüne karar verilmesi, yargılama giderlerinin bölüştürülmesi ve aleyhe vekalete hükmedilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece 19.884,69 TL anaparaya ve sözleşmesel faize hükmetmekle davayı kabul etmişken (sözleşmesel faiz bilirkişi raporunda belirtilen 1344,26 TL’lik yasal faizin üstünde iken) davanın kısmen kabulü kararı verilmesi ve yargılama giderlerinin buna göre hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacı şirket alacağının 19.884,69 TL olmadığını, bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere 123.006,39 TL olduğunu, ıslah dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarından mahkemenin eksik bedele hükmettiğini, davacı şirketin defter ve kayıtlarına göre, 123.006,39 TL anapara alacağı olduğu tespit edilmişken, Kocaeli 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/55 Talimat dosyası ile alının bilirkişi raporunda sonuç olarak davacının anapara alacağının 19.884,69 TL olarak hesaplandığını, iki rapor arasındaki farkın, davalı şirketin kestiği 103.121,70 TL’lik gider faturasından kaynaklandığını, mahkemenin “gider faturasını” ödeme aracı sayan raporu kabul ettiğini, faturanın bir ödeme aracı olmadığını, davacı şirketin böyle bir faturadan bilirkişi raporuna kadar haberi olmadığını ve defterine işlemediğini, kendisine gönderilmeyen, muhasebesel olarak karşılıklı mutabakatı yapılmayan, davalının tek yönlü kestiği bir fatura olduğunu, davalının kestiği faturanın içeriğini ispatlaması gerektiğini, bilirkişi raporuna göre, bu faturanın 18.06.2015 tarihinde “gider yansıtma faturası” olarak kesilmiş olduğunu, taraflar arası ticaretin kesildikten, davalının son ödemesininin üzerinden aylar geçtikten sonra, davalının tek taraflı olarak kestiği bu fatura ile borcunun 103.121,70 TL’lik kısmını kapatmasının mümkün olmadığını, davalının bu fatura için ne tür mal teslim ettiğini ispatlayamadığını, süresinde sunduğu bir delil de bulunmadığını, süresinden sonra sunulan her türlü delile muvafakatlerinin olmadığını mahkemeye beyan ettiklerini, davalı başta cevap dilekçesi ile kabul ettiği sözleşmeyi, bilirkişi raporunda tartışılması üzerine bu kez kabul etmediğini, buna rağmen sözleşmeye dayanarak mazot verdiğini iddia edip buna dair fatura kesip, bu bedelin davalı şirket alacğından düşülmesini istediğini, eğer sözleşme bilirkişinin iddia ettiği gibi geçersiz ise mazot/gider faturasının davacı şirket alacağından mahsup edilemeyeceğini, mahkemenin hükmüne dayanak aldığı Kocaeli 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/55 Talimat dosyası ile alının bilirkişi raporunda, kendisine verilen görev ve yetkinin dışına çıkarak bilirkişi, taraflar arasındaki sözleşmedeki imzanın davalıya ait olmadığını, sözleşmenin geçersiz olduğunu “tespit” ettiğini, bilirkişi, bir hukukçu olmadığı gibi kriminal uzmanı da olmadığını, davalının da bu yönde bir savunması olmadığını, bilakis davalı cevap dilekçesi ile sözleşmeyi kabul ettiğini, bu sözleşmenin taraflar arasında uygulanıp, sözleşmeye istinaden düzenlenen faturaların davalı tarafça defterlerine işlendiğini, eksik de olsa davalı tarafın bu sözleşme konusu iş için toplamda 490.000 TL ödeme yaptığını, hatta cevapları ile davalı bu sözleşmeyi kabul etmişken bilirkişinin imzayı incelemesi ve imzayı kimin attığını tespit etmesinin hatalı olduğunu, buna rağmen, sözleşmeye dayanılarak kesildiği iddia edilen gider faturası geçerli kabul edilerek davacı alacağından mahsup edildiğini, böyle bir rapora dayanılarak davacının acağının eksik hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı şirketin defter ve kayıtlarına göre, 123.006,39 TL olduğu tespit edildiğini, davalının buna dair bir ödeme belgesi olmadığını, kestiği fatura ile borçtan kurtulunmasının mümkün olmadığını, fatura içeriği ayrı bir yargılamanın konusunu gerektiğini, kime hangi malı ne zaman teslim edildiği, usulüne uygun deliller muvacenesinde tartışılmadığı bir ortamda fatura içeriğinin %100 doğru kabul edilmesi hukuki açıdan garabet olduğunu, fazlaya dair haklar saklı tutulduğunundan alacağımızın fazlasının tespiti gerekirken doğrudan rapor doğrultusunda ana para alacağının eksik olarak hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkemenin hükmünün kaldırılmasına, davalıdan alacakları olan 123.0006,39 TL ana para ve buna işletilecek sözleşmesel faiz (günlük %0,1) olduğunun tespiti ile ıslah dilekçesi doğrultusunda taleple bağlı kalınarak karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde, dava seyrinde davacının 19.884,69 TL alacağının kabul edildiğini, ancak davacı tarafça taraflar arasında var olan ticari ilişkiye bağlı olarak kurulduğu iddia olunan 11/07/2014 tarihli sözleşme ve bu sözleşmenin 10.2 maddesi gereğince günlük %0,1 faiz talebine ilişkin olarak davanın başından itibaren sözleşmenin şekil ve usul şartlarını taşımadığı, davalı şirketi temsile yetkili herhangi bir kimse tarafından imza edilmediğini, dolayısıyla geçerli olmayan bir sözleşme ve bu sözleşme üzerinden asıl alacağa faiz işletilemeyeceği yönünde itiraz edildiğini, mahkemenin dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporlarında da itirazlarının haklı görülmesine karşın, yerel mahkeme hüküm kısmında 19.884,69 TL alacağa ve konu sözleşmenin 10.2 maddesi gereği sözleşme faizi uygulanmasına karar vermekle birlikte karara götüren gerekçede sözleşmenin usul ve şekle uygun kurulmadığı yönündeki iddia ve itirazlara ilişkin herhangi bir tespit yapmadan yahut itirazı tartışmadan, eksik gerekçe ile hüküm kurulduğunu, mahkenin sözleşmenin kurulup kurulmadığının ve faiz oranının geçerli olup olmadığını tartışmadığını, mahkemenin gerekçeli kararında dosyaya konu sözleşmenin geçersizliği ve haksız faiz talebine ilişkin itirazlarının yapılan bilirkişi raporlarıyla haklı görüldüğünü, davacının kurulu olduğunu iddia ettiği sözleşme ve buna bağlı olarak faiz talebine ilişkin hiç bir bilirkişi hesaplama yapmayarak davacının bu talebinin haklı olmadığını ayrıca ortaya koyduğunu, dosyada tek faiz hesaplamasının 13/10/2017 tarihli müvekkili defterlerinin incelenmesi sonrası hazırlanan raporda yer verildiğini, davacının 19.884,69 TL anapara ve 1.344,26 TL faiz (avans faizi) alacaklısı olduğu şeklinde olduğunu, ancak 13/10/2017 tarihli raporda asıl alacak miktarına göre hesap edilen faiz oranı ve türünün, avans faizi olduğunu, geçerli olduğu iddia olunan sözleşmesel faiz oranı ve miktarının hesap edilmediğini, fahiş ve günlük %0,1 olarak belirlenen faiz hesaplamasının dosyada yapılmadığını, bilirkişiler tarafından faiz hesaplaması yapılmamışken mahkeme tarafından sözleşme faizi talebinin haklı görülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme tarafından sözleşmenin geçersizliği yönündeki iddia ve itirazlar delil ve bilirkişi raporlarıyla da ispat edilmişken, mahkemenin tartışmadan doğrudan taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalıya verilen ürün ve hizmetlerin bedellerinin süresinde ödenip ödenmediği, bakiye borcun olup olmadığı, davalının temerrüde düşüp düşmediği şeklinde tespit etmesinin hatalı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.Taraflar arasında üzenlenen 11.07.2014 tarihli sözleşme gereğince yüklenici tarafından … temin edilmesi kararlaştırılmış olup, davacı yüklenici 1.000,00 TL alacağın günlük % 0,1 (binde bir ) akdi faiziyle tahsilini istemiştir. Davalı taraf cevabında sözleşme ilişkisini benimseyerek, gecikme faizinin fahiş olduğu, davacıya borçlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle 19.884,69 TL alacağın dava tarihinden işleyecek % 0,1 gecikme fazi ile birlikte tahsiline ve faiz isteminin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, davalı tarafından sözleşme gereği mazot giderine ilişkin düzenlenen faturada belirtilen miktara itiraz etmektedir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6. Maddesinde mazotun bedeli karşılığında litresi 3,50 TL sabit birim fiyat ile iş sahibi tarafından sağlanacağı ve aylık hakedişlerden mahsup edileceği düzenlenmiştir. Davalı tarafça mazot teslimine ilişkin belgeler ve dayanak yansıtma faturası dosyaya sunulmuştur. Davacı tarafın, ıslah dilekçesi ile dava ile istenen 1.000,00 TL’yi 21.228,95 TL olarak ıslah ettiği, aşan miktar yönünden dava açma haklarını saklı tuttuğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında alınan 22.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda davacının alacağının 19.884,69 TL işlemiş faiz tutarının 1.344,00 TL olmak üzere toplam 21.228,95 TL olduğu tespit edilmiştir. Dosya kapsamında davacının dava öncesinde davalıyı temerrüde düşürmediği bu nedenle işlemiş faiz yönünden talepte bulunamayacağı anlaşılmaktadır. Asıl alacak davalı tarafından kabul edilmektedir. Ancak davalı, sözleşmenin geçersiz olduğu, bu nedenle %0,1 faiz uygulanamayacağını ileri sürmektedir. Davalı taraf cevap dilekçesini dava konusu sözleşmeyi esas alarak hazırlanmış ve cevabında sözleşme ilişkisine herhangi bir itirazda bulunmamıştır. Bu durumda, taraflar arasında geçerli bir sözleşme ilişkisi kurulduğu ve akdi faizin sözleşmeye göre günlük % 0,1 olarak kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, bu hususun kabulü ile, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi ve alacağa dava tarihinden itibaren günlük % 0,1 oranında akdi faiz işletilmesine hükmedilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/02/2019 tarih ve 2016/129 Esas, 2019/40 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yatırılması gereken 1.358,32 TL nisbi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 340,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1018,32 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde BIRAKILMASINA,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 19/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.