Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/878 E. 2022/618 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/878
KARAR NO: 2022/618
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/11/2018
NUMARASI: 2015/505 Esas, 2018/1183 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ : 29/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 20/04/2015 tarihli sözleşme düzenlendiğini, bu kapsamda davalı şirketin, Ankara Komatek fuarında yer alacak … firması için kurulacak olan standa çatı yapım işini üstlendiğini, davalının çatı yapım işine 28/04/2015 günü başlayıp 29/04/2015 günü öğlen saat 13:00 da teslim etmeyi taahhüt ettiğini, müvekkilinin, sözleşme bedelinin % 50’sine isabet eden 1.825,00 Euro bedeli davalı şirkete ödediğini, davalının çatının yapımını 29/04/2015 tarihinde tamamladığını, ancak 01/05/2015 gecesi Ankara’da yağan yağışla birlikte davalının inşa ettiği çatı sisteminin, tüm yağmur suyunu çatı merkezinden içeri alarak, müvekkilinin konstrüksiyonun tüm MDF yüzeylerine aktığını, konstrüksiyon zeminini tamamen sular altında bıraktığını, çatıdaki elektrik tesisatını fuar alanı açısından ciddi tehlike yaratacak biçimde kullanılmaz hale getirdiğini, müvekkilinin fuar standını, çatı ve konstrüksiyonu ile birlikte müşterisi … firmasına 03/05/2015 günü saat 11:00’de teslim etmeyi üstlendiğini, davalı şirketin ise ustalarını, olayın yaşandığı Ankara fuar alanına 02/05/2015 günü saat 16:00’da ulaştırdığını, davalının olaya geç müdahale ettiği gibi sadece koli bandı getirdiğini, müvekkili şirketin işi sağlam ve zamanında teslim edebilmek için piyasada toplam 27.063,00 TL masraf yaptığından bahisle yaptığı masrafların ve davalıya yapılan ödemenin 29/04/2015 teslim tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile ve 5.000,00 TL manevi tazminat bedelinin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların dava konusu işin yapım bedelini 3.658,00 Euro + KDV olarak anlaştıklarını, davacının yaptığını beyan ettiği 1.825,00 Euro bedelli ödemenin 24/04/2015 tarihinde müvekkili şirketin hesabına geçtiğini, bu ödemenin geç ve eksik yapıldığını, davacının ödemesini yapmadığı işin acil ve hızlı yapılması için müvekkili şirketin zor durumda kaldığını, standın aşırı yağmur yağması nedeniyle su sızdırması meydana geldiğini, müvekkili şirket teknisyeninin derhal olaya müdahale ettiğini ve su sızdırmazlığın çözüme kavuşturulduğunu, davacının 27.000 TL maddi zararı olduğu iddiasının anlaşılabilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın edimini yerine getirmediğinden bahisle aleyhine açılan davanın reddine ve davacının ödemesi gereken bakiye bedelin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, asıl davanın, taraflar arasındaki sözleşme ile belirlenen işin davalı tarafça ayıplı olarak yapılması nedeniyle doğan zararların tazmini, sözleşmeden dönme nedeniyle ödenen bedelin iadesi ve manevi zararın tazmini, karşı davanın ise bakiye alacağın tahsili talebi olduğu, davacı tarafça davalının yaptığı işin gizli ayıplı olduğu, davalının ayıplı ifası nedeniyle başkaca işlerin zarar gördüğü ve onarılması için yapılan masrafların ödenmesi talep edildiği, alınan bilirkişi raporları ve davalının cevap dilekçesinin içeriği dikkate alındığında, davalı tarafça davacının peşinatı geç ödemesinden kaynaklı olarak sözleşmeye göre kullanılması gereken malzemenin kalan süre içerisinde ayarlanması mümkün olmadığından, sözleşmede belirlenmeyen ve davalının elinde bulunan hazır malzemeler ile imalatın yapıldığı ve yağan yağmur nedeniyle su akıntısına neden olduğu, davacının talebinin sözleşme nedeniyle ödenen peşinatın iadesini de kapsadığından sözleşmeden dönme iradesini ortaya koyduğu, sözleşmeden dönmenin mümkün olması halinde davacının hem ödediği peşinatı isteyebileceği hem de oluşan menfi zararlarının tazminini talep edebileceği, davalının yapacağı işin yaklaşık bitirilme süresini tam olarak tespit etmesi ayrıca ödemenin geç yapıldığı iddiasında ise kalan süre içerisinde yapım işinin anlaşıldığı şekli ile tamamlanamayacağını öngörmesi gerekirken basiretli tacir gibi davranmadığı, ayrıca banka havale dekontuna göre davacının peşinatı sözleşmenin yapıldığı tarihte gönderdiği, ödemede herhangi bir gecikme olmadığı, buna rağmen davalı tarafça imalatın sözleşmeye uygun olmayan malzeme kullanılmak suretiyle ayıplı olarak yapıldığı dolayısıyla da davacının sözleşmeden dönme hakkı bulunduğu ve davalıya peşinat olarak ödediği paranın iadesini talep edebileceği, davacının sunduğu faturaların alınan bilirkişi raporları dikkate alındığında; davalının ayıplı imalatı nedeniyle zarar gören malzemelerin onarılmasına ilişkin olduğu, dolayısıyla davalı ile hiç sözleşme yapılmamış olsa idi doğmayacak menfi zarar niteliğinde olduğu ve davacının sözleşmeden dönmesi nedeniyle söz konusu menfi zararlarının tazminini isteyebileceği, davacının manevi tazminat talebi bakımından ise; davalı tarafça yapılan ayıplı imalat nedeniyle doğan zararların fuar tarihinden önce tamamlandığı ve davacının işi süresinde teslim ettiği, davalının salt ayıplı ifada bulunmasının manevi zarara neden olmayacağı, manevi zararın doğması için davalının eyleminin davacı şirketin kişilik haklarını, ticari itibarını etkileyecek nitelikte olması gerektiği, ancak davacı tarafça buna ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı, davalının karşı davası bakımından ise; talebin bakiye alacağın tahsiline ilişkin olduğu, ancak davacının sözleşmeden ayıplı ifa nedeniyle döndüğü dolayısıyla ödediği bedelin iadesini talep hakkı doğduğu gibi davacının bakiye bedeli ödeme yükümlülüğünün de bulunmadığı ve bu hali ile karşı davanın reddi gerektiği gerekçesi ile, Davacı tarafça davalı aleyhine açılan asıl dava da maddi tazminata ilişkin talebinin KABULÜ ile, 5.354,27 TL’nin 20/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek, 27.063,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının manevi tazminata ilişkin talebinin REDDİNE, Davalı tarafça davacı aleyhine açılan karşı davanın REDDİNE, karar verilmiş, karara karşı davalı-karşı davacı vekili istinafa başvurmuş, Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesi ile; taraflar arasındaki sözleşmenin ödeme maddesine göre: sözleşme tarihinde sözleşme bedelinin %50’si nakit, kalan %50 bedelinin 30 günlük çek ile ödeneceği ve işin toplam bedelinin 3.658EURO+KDV olduğunun kararlaştırıldığını, davacının iş bedelinin yarısına ilişkin ödemesini 20.04.2015 tarihinde yaptığını iddia ettiğini, ancak dosyada mübrez banka ekstresinde davacının ödemesinin 24.04.2015 tarihinde yapıldığını ve ödemenin sadece 1.825 Euro olduğunu, ödemenin hem geç hem de eksik yapıldığını, davacının sözleşmenin ödeme maddesinde kendisine yüklenen edimi yerine getirmediğini, sözleşme bedelinin KDV’siz yarısını bile ödemediğini, sözleşmede belirtilen vadeli çeki teslim etmediğini, davacının bir zararı oluşmuş ise kendi kusurundan kaynaklandığını, sözleşme bedelinin yarısına yakını olan 1.825 Euro’nun, 24.04.2015 cuma günü akşam saatlerinde müvekkili şirketin hesabına geçtiğini, davacı tarafın 25.04.2015 cumartesi günü malzemelerin yüklenmesini istediğini, bir gün içerisinde ”Alüminyum Profilleri” özel boyda üretmenin mümkün olamayacağının açık olduğunu, ancak ödemelerin geç/hiç yapılmamış olmasına karşın Polikarbonat Malzemeler’in özel ebatlı olarak şirket yetkilileri tarafından özel olarak ürettirildiğini, iş bedelinin yarısına yakını geldiğinde müvekkili şirkette hazır bulunan ”Alüminyum Profiller” ile işin yapılmasının öngörüldüğünü, rüzgarlı montaj yapmaya uygun olmayan bir havada, mağduriyet oluşmaması adına gece yarısı da devam eden bir şekilde montaj yapıldığını, ancak fuar standında ilk olarak çatının yapılıp sonrasında duvar, döşeme, aydınlatma gibi işlere geçilmesinin iş sıralaması organizasyon açısından doğru planlanmadığından, montaj bitiminde izolasyon yapılamadan yağmur yağdığını, hemen akabinde daha henüz fuarın başlamasına günler varken bu durumun taraflarına bildirilmesiyle müvekkili şirketin yetkin elemanı tarafından müdahale edildiğini ve sorunun çözüldüğünü ve bu çatı kaplamasıyla fuar organizasyonun sorunsuzca tamamlandığını, davacının ödemesini yapmadığı işin acil ve hızlı yapılması için müvekkil şirketi zor durumda bıraktığını, standın aşırı yağmur yağması sonucu su sızdırması sonucunda müvekkili şirket teknisyeni …’ın olaya derhal müdahale ettiğini ve çözüme kavuşturulduğunu, mahkemede …’ın tanık olarak dinlendiğini ve tüm olayı açıkça anlattığını, davacı tarafın, standın su sızdırması durumunu kendi çabalarıyla çözdüklerine, marangoz …’dan 25.883TL ve vinil bedeli olarak 1.180 TL harcama yaptıklarına dair iddialarının gerçeği yansıtmadığını, işin bedelinin KDV dahil 12.866,44TL olduğu göz önüne alındığında davacı tarafın 27.000TL maddi zararının olduğu iddiasının anlaşılmasının mümkün olmadığını, bilirkişi raporunda, davacı/karşı davalı tarafın dosyaya sunduğu ancak taraflarına tebliğ edilmeyen fotoğrafların dikkate alındığını, davacının dayandığı söz konusu faturaların düzenlenmesinin o fatura içeriklerinin gerçeği yansıttığını göstermeyeceğini, bilirkişinin raporuna esas aldığı faturaların bedellerinin hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını, söz konusu faturaların haksız kazanç elde etmek için düzenlendiğini, faturaların içeriği incelenmeden/doğrulanmadan hükme esas alındığını, bilirkişinin sadece davacı/karşı davalının iddiaları doğrultusunda rapor düzenlediğini, taraflarınca sunulan hiçbir bir delil ve beyan dikkate alınmadan düzenlenen raporların hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece, fuar standında meydana geldiği iddia edilen fahiş zarar tutarının müvekkili şirkete yüklediğini, ancak malzemesi müvekkili şirket tarafından temin edilen ve montajı yapılan işin hiç yapılmamış gibi karşı davanın reddedildiğini, müvekkili şirketin, mahkeme kararı ile bu şekilde 2 kere cezalandırıldığını, ayıp ihbarı ya da sözleşmeden dönme beyanı olmadan, davacının iki adet fatura kestirip, bu faturalarla birlikte, taraflarına bir türlü tebliğ edilmeyen sözde zarara ilişkin fotoğraflarla hem müvekkil şirketin tazminat ödemek zorunda bırakıldığını, hem de malzemelerinin ve işçilik ücretlerinin tahsilini yapamaz duruma düşürüldüğünü, davacının müvekkili şirketin eylemleri sonucu oluşan maddi ne de manevi zararı bulunmadığını, davacının bir zararı varsa bile bunun kendi kusurundan- sözleşmedeki edimini yerine getirmemesinden- kaynaklandığını belirterek istinafa başvurmuştur. Asıl dava, eser sözleşmesi ile kararlaştırılan işin eksik ve ayıplı yapılması nedeniyle uğranılan zararın ve verilen avansın iadesi, karşı dava ödenmeyen bedelin tahsili istemine ilişkindir. Asıl dava davacısı iş sahibi, karşı davacı yüklenicidir. Taraflar arasında asıl dava davacısı iş sahibinin Ankara’da bulunan fuar alanında inşa edilecek standın çatı işinin yapımı konusunda eser sözleşmesi imzalandığı, sözleşme ile yapılacak işin, ödeme şartlarının ve işin teslim süresinin belirlendiği, davacı iş sahibi tarafından sözleşmede öngörülen peşinatın süresinde ödendiği, işin ayıplı yapıldığı, ayıplı imalat nedeniyle davacı iş sahibinin zarara uğradığı sabittir. Geçerliliği resmi şekle bağlı sözleşmeler hariç kural olarak eser sözleşmeleri taraflardan birinin diğer tarafa ulaşan tek taraflı irade beyanı ile sonlandırılabilir. Yine kural olarak eser sözleşmeleri geriye dönük sonuç doğuracak ( hiç yapılmamış gibi ) şekilde feshedilir ( dönülür ). Bu durumda taraflar kalan iş ve işlemler kapsamında ifa yükümlülüğünden kurtulur ve sözleşme sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tasfiye edilir. Bir başka anlatımla, taraflar karşı tarafa verdiklerini geri isteyebilirler.Taraflar bazen doğrudan fesih veya sözleşmeden dönme talebinde bulunmasalar dahi bazı istemleri sözleşmeden dönme olarak kabul edilmelidir. Somut olayda davacı iş sahibi, hem uğradığı zararın tazminini hem de ödemiş olduğu peşinatın iadesini talep ettiğinden sözleşmenin feshini de talep etmiştir. Mahkemece haklı nedenle davacı iş sahibinin sözleşmeden dönebileceği böylece hem uğradığı zararın tazminini hem de ödediği bedelin iadesini talep edebileceği gerekçesi ile asıl davanın kabulüne karşı davanın reddine karar verilmiştir.Davalı-karşı davacı işin ayıplı yapıldığını, sözleşmede kararlaştırılan malzemenin kullanılmadığını, yalıtımın yapılamadığını kabul etmektedir. Davalı- karşı davacı yüklenici tarafından, işin ayıplı yapılmasında iş sahibinin süresinde ödeme yapmaması ve bu nedenle var olan malzeme ile işlerin yürütüldüğü savunulmuş ise de bu yönde iş sahibini uyardığını ve temerrüde düşürdüğünü, iş sahibinin talimatı nedeniyle işin var olan malzeme ile yapılmaya çalışıldığını iddia ve ispat edememiştir. TBK’nın 475. maddesine göre Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme ve tazminat isteme hakkı bulunduğundan ve sözleşmeden dönme halinde taraflar ifa yükümlülüğünden kurtulacaklarından, yüklenicinin bakiye iş bedelini talep etmesine olanak yok ise de talep halinde ve varsa şartları dahilinde yaptığı imalatın bedelini talep edebilir. Mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davalı -karşı davacının istinaf sebepleri yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/11/2018 tarih ve 2015/505 Esas, 2018/1183 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Asıl davada alınması gereken 2.214,42 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 553,61 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.660,81 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Karşı davada alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Davalı-karşı davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 29/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.