Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/848 E. 2019/1090 K. 18.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/848
KARAR NO : 2019/1090
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2018
NUMARASI : 2017/1014 Esas, 2018/1165 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 18/09/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkilinin tekstil boyama işi karşılığında davalıdan 323.810,40 TL alacağı bulunduğunu, davalının ödeme yapmadığı gibi, müvekkili nezdinde bulunan ürürleri de almadığını, alacağın tahsili için girişilen icra takibine itiraz edildiğini belirterek, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takibine yapılan itirazın iptaline takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, boyahane açması nedeniyle davacıya boyanmak üzere teslim ettiği iki grup malın iadesini istemesine rağmen davacının malları iade etmediğini, davacının ihtar göndererek mallar üzerinde hapis hakkını kullandığını ve borç ödenmeden iade etmeyeceğini bildirdiğini, yapılan tespitte malların fabrika bahçesinde açık alanda istiflendiği ve ayıplı hale geldiğinin anlaşıldığını, bunun üzerine 22/12/2017 tarihli fatura düzenlediklerini, bu nedenle müvekkilinin borçlu değil alacaklı hale geldiğini, davacının TMK’nın 950.maddesi uyarınca taşınır rehni çeşidi olan hapis hakkını kullandığı ve TMK’nın 953. Maddesine göre borç ödenmez ve yeterli güvence gösterilmez ise alacaklının borçluya daha önce bildirimde bulunması koşuluyla hapsettiği şeylerin teslime bağlı rehin hükümleri uyarınca paraya çevrilmesini isteyebileceğini, ancak davacının bu prosedüre uymadan ve borçluya uyarı göndermeden kullandığı hapis hakkından vazgeçmeden doğrudan genel haciz yoluyla takip başlattığını, İİK’nın 45. Maddesi gereğince önce rehine müracaat zarureti olduğunu, hapis hakkının koşullarının oluşmadan takip yapıldığını belirterek, TMK’nın 953/1 ve İİK’nın 23/2 atfıyla İİK 45. Maddesi uyarınca önce rehine müracaat gerekliliği yerine getirmeden girişilen genel haciz yoluyla takipte koşulları oluşmadan açılan davanın usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, İİK’nın 23. Maddesine göre hapis hakkının kullanılmasının taşınır rehni kavramına girdiği, İİK’nın 45. Maddesine göre rehinle temin edilmiş bir alacağının borçlusunun iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklının yanlız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceği, dava konusu olayda davalının asıl borçlu olduğu, davacı tarafın usulüne uygun şekilde hapis hakkını kullandığı, İİK 23.maddesine göre taşınır rehnine dönüştüğü, bu nedenle İİK 45.maddesine istinaden alacaklının önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatması gerektiği, ancak davacı bu kurala uymayarak davalı hakkında genel haciz yoluyla takip başlattığı gerekçesiyle, önce rehne müracaat koşulunun yerine getirilmemesi nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin hapis hakkının kullanıldığı değerlendirilen ihtarnamede aralarında hapis hakkının da bulunduğu yasal seçeneklere başvurabileceğinin belirtildiğini, müvekkilince gönderilen e-postada sadece ihtarnameye göndermede bulunduğu, ayrıca hapis hakkı kullanılacağının belirtilmediğini, icra dosyasına sunulan 18/01/2018 tarihli dilekçe ile İİK çerçevesinde takibin bir sefere mahsus olarak değiştirerek rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe dönüştürülmesi talep edilmiş ise de bu talebin icra memurunca ve şikayetin ise icra hukuk mahkemesince reddedildiğini, davanın 20.11.2017 tarihinde açıldığını, takip yolunun değiştirilmesine dair dilekçenin ise 18.01.2018 tarihli olup, davaya bir etkisinin söz konusu olmayacağını, malların şirket yetkilisinin gelmeyip bir kamyon şoförünü göndermesi ve onun da tam ve eksiksiz aldığına dair kabulde bulunmaması nedeniyle iade edilemediğini, ödeme emrinde takibat hakkına itiraz edilmediğini, davanın usulden reddine karar vermesinin hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davacı tarafından davalıya karşı başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında icra takibinin borçlunun itirazı üzerine durduğu, davacı alacaklı vekilinin 16/01/2018 tarihli dilekçesi ile, uhdelerindeki emtialar üzerinde hapis hakkının kullanılmasını talep ettiği, İcra Müdürlüğü’nün 18/01/2018 tarihli kararı ile, hapis hakkına ilişkin defter tanzimi tedbir mahiyetinde bir işlem olsa da, dosyada vaki itirazın olduğu, itirazın iptali yargılamasının devam ettiği, bu hali ile takibin olduğu yerde duracağı, itirazın iptali davasının borçlu lehine sonuçlanma ihtimalinin de bulunduğu göz önünde bulundurulduğunda hapis hakkı ve defter tanzimi talebinin reddine karar verilmiş, İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 06/03/2018 tarih ve 2018/126 esas, 2018/226 karar sayılı kararı ile de bu karara yönelik şikayetin reddine karar verilmiştir. Yine davacı tarafından davalıya gönderilen 19/09/2017 tarihli ihtarname ile, 323.810,40 TL borcun ödenmediği, boya için bırakılan ve boyama talimatı verilmeyen bir kısım kumaşın iade alınmadığı belirtilerek, borcun 3 gün içinde ödenmesi, borcun ödenmesi şartıyla malların da iade alınması, aksi takdirde yasal hapis hakkı dahil olmak üzere söz konusu malların yeddiadle tevdii ve paraya tahvili, alacaklı temerrüdü, hapis hakkı kavramları kapsamında hukuki iş ve işlem yapılacağı ihtar edilmiştir. Somut olayda, davacı yüklenici icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesi istenmiş, mahkemece önce rehne müracaat koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından davalıya gönderilen 19/09/2017 tarihli ihtarnamede bakiye alacağın ödenmesi, yüklenicide kalan malların ödeme sonrası iade alınması istenmiş, ödeme yapılmaması halinde de hapis hakkı ve diğer hakların kullanılacağı bildirilmiştir. Söz konusu ihtarnamede hapis hakkının kullanıldığına dair bir ifade bulunmamaktadır. Yine, davacı tarafça ilamsız icra takibi yapılıp, borçlu tarafından itiraz edilmesi ve takibin durması üzerine itirazın iptali davası açılmasından sonraki bir tarihte icra müdürlüğünden uhdelerindeki emtialar üzerinde hapis hakkı kullanılmak istendiğine ilişkin talebin, icra müdürlüğünce, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe dönüştürülmesi talebi olarak değerlendirilip, 18/01/2019 tarihli kararı ile dosyada vaki itiraz olduğu ve itirazın iptali yargılamasının devam ettiği gerekçesiyle reddedilip, icra hukuk mahkemesince de buna yönelik şikayetin reddedildiği göz önüne alındığında, söz konusu talebin geçerli bir talep olarak değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, ortada başlamış bir ilamsız icra takibi ve açılmış itirazın iptali davası bulunmakta olup, mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, geçerli bir hapis hakkı kullanımı olduğu düşünülerek öncelikle rehne müracaat koşulunun yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6.bendi gereğince kaldırılarak, dosyanın esasının incelenip, taraf delilleri değerlendirilerek, sonucuna uygun bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin yönleri incelenmeksizin usul açısından KABULÜNE,
2- İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/11/2018 tarih, 2017/1014 Esas, 2018/1165 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.