Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/840 E. 2022/350 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/840
KARAR NO: 2022/350
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/01/2019
NUMARASI: 2018/387 Esas, 2019/56 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 22/02/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı ifa sebebiyle sözleşmeden dönme sebebiyle ödenen bedelin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket yetkilisi arasındaki mail yazışmalarıyla davalı şirketten müvekkilinin müşterisinin onayına sunulmak üzere numune kapağı istendiğini, numune kapağa onay verilmesi üzerine siparişin yine mail yoluyla bildirildiğini, varılan anlaşma uyarınca 55.500 adet kapağın 05/09/2017 tarihinde müvekkiline teslim edildiğini, ürün karşılığı olarak toplam 13.177,65 TL’nin davalı şirkete ödendiğini, ürünlerin görsel olarak numune ile birebir aynı olması nedeniyle teslim alınmış ise de, üretim aşamasına geçildiğinde aynı sertlik ve mukavemette olmadığı, kapakların hafif bir el basıncı ile eğilip bükülebildiği, ezilme ve hava alma nedeniyle ürünlerin bozulabileceği, insan sağlığına uygun olmadığının mail yoluyla bildirildiğini, laboratuvar incelemelerinde ağırlık yönünden numune ile teslim edilen ürünler arasında 2,22 kat fark olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafında sözleşmeden dönülerek ürünlerin ve ödemenin iadesinin istendiğini, ihtarnamenin 23/03/2018 tarihinde davalı tarafından tebliğ alındığını, siparişin numune kapat ile aynı sertlik ve mukavemetteki alüminyum kapak için verildiğinin tartışmasız olduğunu belirterek davanın kabulü ile ayıplı ürünler için davalıya ödenen 13.177,00 TL’nin 23/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, mail yoluyla yapılan yazışmalar neticesinde 41 mm vidalı alüminyum kapak üretimi için mutabık kalındığını, sipariş onayı ile üretimi yapılan ürünlerin davalıya teslim edildiğini, ürünlerin ayıplı olduğu iddiası ile 8 ay geçtikten sonra ürün ve ödenen bedelin iadesinin istendiğini, mail ortamında verilen siparişlerin alüminyum kapak üzerinden verildiğini, ürünlerin siparişte belirtilen niteliklere haiz olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında eser sözleşmesinin mevcut olduğu, bu nedenle borçlar kanunundaki ayıp hükümleri üzerinden değerlendirme yapılması gerektiği, ürünlerin gizli ayıplı olup olmadığına ilişkin, dava konusu kapaklarda yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davacı tarafça sunulan kapak üzerinde inceleme yaptırıldığı, davalı vekilinin cevap dilekçesinde alüminyum ve teneke olmak üzere iki farklı numunenin davacı tarafa gönderildiği iddiasını ispat edemediği, bu nedenle davacının sunmuş olduğu kapakların sipariş edilen ürün olarak değerlendirilmesi gerektiği, bilirkişinin de davacının dosyaya sunmuş olduğu numune ve teslim edilen ürün üzerinde inceleme yaptığı, davacı tarafından … Ltd. Şti.’den örnek numune kapak ve sipariş üzerine üretilen kapak için bir rapor istendiği ve her iki ürünün ağırlıklarının birbirlerinden farklı olduğunun (2.7259 g ve 6.2610 g) tespit edildiği, davalı vekilinin cevap dilekçesi ekinde …Tic. A.Ş.’ye ait 07/09/2017 tarihli Kalite Kontrol Raporu sunulmuş olsa da bu raporun son teslimi yapılan partiye ait olduğu kanısının uyandığı, teslimatı yapılan diğer partilere ilişkin Kalite Kontrol Raporunun dosyaya sunulmadığı, taraflar arasındaki anlaşmazlık numune olarak gönderilen kapaklar ile üretim sonrası teslim edilen kapakların gerek ağırlık gerekse görsel muayene sonucu mukavemet açısından farklı olması ve kullanılacağı beklentiyi karşılamadığı, kapaklardaki ayıbın önemli nitelikte (yani tahsis amaçlarına uygun şekilde kullanılmalarını engel olacak nitelikte) gizli ayıplı olduğu, ürünlerin bu şekilde kullanımının mümkün olmadığı, ürünlerde gizli ayıp olması sebebiyle, davacının seçimlik haklarından biri olan sözleşmeden dönme şartlarının oluştuğu, ayıp ihbarının yasal sürede yapılıp yapılmadığına ilişkin ise, dosya muhteviyatındaki davacı ihtarnameleri bulunduğu, ihtara davalı şirket tarafından cevap verilmediği, davacı/alıcının, gizli ayıbın varlığını fark ettikten sonra, uygun bir süre içinde ayıp ihbarında bulunduğunun kabulünün gerektiği (yeni TBK.md.223/f.2),,ayıba vakıf olduktan sonra makul süre içinde ihbarda bulunduğunun anlaşıldığı, aksinin ispat edilemediği, var olan ayıbın, önemli nitelikte bir ayıp olması nedeniyle davacı/alıcı, TBK.md.227/f.1 hükmünde kendisine tanınmış olan seçimlik taleplerden, sözleşmeden dönme talebinde bulunmaya hak kazandığı, sözleşmeden dönmeye hak kazanmış olan davacı alıcı, TBK.md.229/f.1/bent 1 hükmü uyarınca, satım bedelinin ödeme tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte geri ödenmesini talebe hak kazandığı, davacının talebi sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayandığı ve bu sebepsiz zenginleşmede borçulunun sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği ihtar tarihinde temerrüde düştüğü gerekçesiyle, açılan davanın kabulü ile, 13.177,00 TL’nin ihtar tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, mahkemenin ek rapor talebinin reddine karar verdiğini, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi davalı yüklenicidir. Davacı vekili taraflar arasındaki eser sözleşmesine göre davalı tarafın ayıplı ifası sebebiyle sözleşmeden dönüldüğünü ve davalıya ödenen bedelin tahsili sebebiyle alacak talebinde bulunmuş, davalı dava konusu edilen ürünlerde ayıbın bulunmadığını, süresinde ayıp ihbarının yapılmadığını iddia ederek davanın reddini savunmuş, mahkemece dava konusu edilen ürünlerin ayıplı olarak üretildiği ve davacının sözleşmeden dönmede haklı olduğu gerekçesiyle ödenen bedelin davalıdan tahsiline karar verildiği, kararın davalı vekilince istinaf edildiği anlaşılmıştır. Sözleşmede aksine hüküm bulunmayan hallerde para karşılığı düzenlenen eser sözleşmeleri taraflardan birinin isteği üzerine tek taraflı olarak feshedilebilir. Ani edimli olan eser sözleşmesinin feshi yine kural olarak geriye etkili sonuç doğurur. Bu durumda taraflar ifa yükümlülüğünden kurtulur ve karşı tarafa verdiklerini de sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebilirler.Somut olayda, mahkemece taraflar arasındaki eser sözleşmesinin davacı taraça feshedildiğinden bahisle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tarafların verdiklerini iade etmesi gerektiği ilkesinden hareketle davacı tarafından davalıya ödenen bedelin iadesine karar verilmesinde usul yasa ve dosya kapsamına aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/01/2019 tarih ve 2018/387 Esas, 2019/56 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 900,12 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 225,04 TL harcın mahsubu ile bakiye 675,08 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 22/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.