Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/824 E. 2022/349 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/824
KARAR NO: 2022/349
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2018
NUMARASI: 2016/1035 Esas, 2018/1217 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 22/02/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin aldığı karar ile su baskını riski taşıyan ve ivedilikle yapılması gereken derelerin ıslahı konusunda idareye yetki verilmiş olduğundan bu yetki doğrultusunda ihalesi yapılmış olan ”Avrupa Yakası 2006 yılı 2. Kısım Atıksu Kanalı, Yağmursuyu Kanalı ve Dere Islahı İnşaatı” işi kapsamında, … Deresinin E-5 Karayolu ile Marmara Denizi arasında prefabrik betonarme bloklarla dere ıslah inşaatı, atıksu ve yağmursuyu kanalları ile bunlara ait bağlantılar yapılması planlandığını ve söz konusu işin … Tic. A.Ş’ne ihale edildiğini, yüklenici firma ile sözleşme imzalandığını, müvekkil ile yüklenici firma arasında akdedilen istisna (yapım) sözleşmesinin ilgili maddeleri gereği taahhüdün yerine getirilişinde işin başından sonuna kadar her ne sebeple olursa olsun kazı, taşıma, yükleme, boşaltma, istif, inşa, imal, montaj v.b tüm işlerin yapılması sırasında meydana gelebilecek kaza, hasar, kayıp ve zararların mali, hukuki ve cezai bütün mesuliyet ve neticelerinin müteahhide ait olduğunu, bu sebeple sözleşme gereğince ”Avrupa Yakası 2006 yılı 2. Kısım Atıksu Kanalı, Yapmursuyu Kanalı ve Dere Islahı İnşaatı” işi kapsamında çalışma yapan … Tic. A.Ş’nin meydana gelen hasar bedelinin tümünden sorumlu olduğunu, … A.Ş tarafından maksimum kasko poliçesi ile sigorta yapılan …’a ait aracın 13.10.2007 tarihinde meydana gelen şiddetli yağış sonrası taşan sel suları ile hasarlanması sebebiyle sigortalısına ödedikleri hasar bedelinin tahsili amacıyla idare aleyhine Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/225 Esasına kayden dava açıldığını, davalı firmanın çalışma yaptığı bölgede meydana gelen hasardan dolayı dava açılmış olması nedeniyle müvekkil aleyhine açılan davanın yüklenici firmaya ihbar edildiğini, yapılan yargılama sonucu mahkemesince 01/11/2012 tarih ve 2012/1086 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiğini, kararın temyiz edilmesine rağmen Yargıtay’ca temyiz itirazının reddi ile kararın onanmasına karar verildiğini, mahkeme kararı ile davacı tarafından İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icraya konulduğunu ve idarece icra dosyasına toplam 14/07/2016 tarihinde 13.473,18 TL yatırıldığını beyan ederek fazlaya dair talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydı ile müvekkilce ödenmek zorunda kalınan 13.473,18 TL’nin ödeme tarihi olan 14/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraftan herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır. Mahkemece, taraflar arasında imzalanmış bulunan sözleşme ve şartname hükümleri gereğince dava konusuna ilişkin sorumluluk ve ödemelerden ( hasar tazminatı ) davalı tarafın kusuru nedeni ile tam sorumluluğu bulunduğu, bu hükmün atıf yaptığı idari genel şartnamenin de düzenlemesi gereği davacı yüklenici tarafından dava konusuna dair ödeme yapılmış olması halinde, davalı alt işverene rücu edileceğine ilişkin açık bir hüküm bulunmakta olup, sözleşmedeki anılan hükümler bu anlama geldiği gerekçesiyle, davacının rücuen alacak davasının tam kabulü ile 13.473,18 TL’nin 14/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahisiline davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, taşkın olay sonucu yıkılan ve zarara sebebiyet veren köprülerin davalının imalatını yaptığı proje kapsamı dışında olduğunu, köprülerle ilgili müvekkili şirketin sözleşmeden doğan sorumluluğu bulunmadığını, köprülerin yıkım işinin sözleşme tanımında yer almadığını, bilirkişinin bu hususu atladığını, iş dere ıslahı, yağmursuyu ve atık su kanal inşaatı işi olup kesinlikle köprülerin yıkılıp yerine kazık kirişli köprüler yapılması işi olmadığını, davalı şirket sözleşme kapsamında edimlerini tam ve eksiksiz olarak zamanında yerine getirdiğini, 18.10.2007 tarihli Bayındırlık Ve İskan Müdürlüğü mühendislerinin düzenlediği raporda olayın kanal rögarlarının sağlıklı çalışmaması ve geri tepmesi sebebiyle su baskınlarının oluştuğu kanal sularının da karışması ile birlikte neden olduğunun tespit edildiğini, emsal kararlar sunduğunu kararın kaldırılmasını istemiştir.Dava, dere ıslahına ilişkin sözleşme uyarınca ıslah işleminin usulüne ve tekniğine uygun yapılmaması nedeniyle yağış sonrası taşan derenin meydana getirdiği hasarlardan dolayı dava dışı şahıs tarafından açılan dava sonucu davacı idarenin ödemek zorunda kaldığı tazminatın rücuen davalıdan tahsiline karar verilmesi istemine ilişkindir.Uyuşmazlık 14.09.2006 tarihli … Deresi’nin E-5 ile Marmara Denizi arasındaki (yaklaşık 2200 metrelik kısmın) dere ıslahı, atıksu ve yağmur suyu kanal inşaatı ve bunlara ait bağlantılar, bacalar ve yol üstü yapısı işleri nedeniyle çevre düzenleme işlerine ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.Eser sözleşmelerinde kural olarak yüklenici işinin ehli ve basiretli bir iş adamı olarak yükümlendiği imalâtı fen ve sanat kurallarına, sözleşmeye, amacına uygun tamamlayarak teslim etmek zorundadır. Bu sorumluluğu işin uzmanı sayılan yüklenicinin özen borcunun sonucudur. Yüklenici işi yaparken iş sahibi ve üçüncü şahısa verdiği zarardan sorumludur. İşin devamı sırasında iş sahibinin verdiği malzemenin veya gösterdiği arsanın kusurlu olması durumunda imalâtın noktası noktasına muntazaman icrasını tehlikeye koyacak bir durumun ortaya çıkması halinde yüklenici bundan iş sahibini haberdar etmediği takdirde sonucuna katlanmakla mükelleftir. Davalı vekili tarafından sunulan aynı olay nedeniyle açılan başka davalarda alınan bilirkişi raporlarında deredeki taşkının ve bunun meydana getirdiği zarar oluşumunun menfez, köprü ve üst geçitlerin projeyi yapan ve işin kontrollüğünü üstlenen iş sahibi İSKİ’nin sorumluluğunda olduğu, zararın kendi hizmet kusuruna dayalı olarak ödenmesinden davalı yüklenicinin sorumlu olmayacağı görüşüne yer verilmiştir. Oysa davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin eklerine ilişkin 9. maddesinde, bu eklerin sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğu, idareyi ve yükleniciyi bağlayacağı kabul edilmiş; YİGŞ., İdari Şartname vb. ekler sayılmıştır. Sözleşme ekleri 1086 sayılı Yasa’nın 297 ve 6100 sayılı Yasa’nın 193/1. maddesi hükmünce delil sözleşmesi niteliğinde olup taraflarca ileri sürülmesi de mahkemece re’sen incelenmelidir. İdari Şartname’nin 18. maddesinde işin yapılacağı yerin görüldüğü, işin gerçekleştirilebilmesi için yüklenicinin teklifini etkileyebilecek risklerin, olağanüstü durumlar vb. diğer unsurlara ilişkin gerekli her türlü bilginin alındığı kabul edilmiş sayılacağı belirtilmiştir. Anılan Şartname’nin 72. maddesinde yüklenicinin all risk sigortası yaptırmak zorunda olduğu, herhangi bir zarar ve ziyan olması durumunda yüklenici tarafından karşılanacağı; Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 9. maddesinde de sözleşme konusu yapım işinin kesin kabul tarihine kadar korunmasından yüklenicin sorumlu olacağı, kesin kabul tarihine kadar geçen süre içinde su baskını vs. gibi risklere karşı sigorta yapmak zorunda olduğu gibi ayrıca işin devamı sırasında çevre halkının zarar görmesi durumunda da 3. kişilere karşı mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorunda olduğu hükümlerine yer verilmiştir. Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 15. maddesi uyarınca yüklenicinin fen ve sanat kurallarına uygun olarak işi yapmayı, projelerin iş yerinin gereklerine fen ve sanat kurallarına uygun olduğunu kabul ettiği ve böylece işin teknik sorumluluğunu da üstlenmiş bulunduğu, kendisine verilen proje ve şartnamelere, fen ve sanat kurallarına uymadığı hususundaki karşı görüşlerini teslim ediliş tarihinden itibaren 15 gün içinde bir yazı ile bildirmek zorunda olduğu, bu sürenin aşılması halinde yüklenicinin itiraz hakkının kalmayacağı açıklanmıştır. Bu hükümler karşısında idarenin zararın meydana gelmesinde kusurlu olduğundan söz edilmesi mümkün değildir. Taşkın nedeniyle meydana gelen zararda yukarıda değinilen maddeler uyarınca iş sahibi idareyi süresinde uyarmayan ve fen ve sanat kurallarına uygun, özen borcu gereği imalâtı gerçekleştirmekle yükümlü olan yüklenicinin bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, zarardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi’nin aynı nitelikte ve aynı taraflar arasında görülen davalardaki ilamları (T.27/01/2016, E.2015/2373, K.2016/458; T.27/01/2016, E.2015/2408, K.2016/457; T.27/01/2016, E.2015/5200, K.2016/459) da göz önüne alınarak, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/12/2018 tarih ve 2016/1035 Esas, 2018/1217 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 920,35 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 230,08 TL harcın mahsubu ile bakiye 690,27 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 22/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.