Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/82 E. 2021/1280 K. 28.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/82
KARAR NO : 2021/1280
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2018
NUMARASI : 2017/969 Esas, 2018/622 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 28/06/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili, taraflar arasındaki anlaşma gereğince, müvekkili tarafından üretilen alüminyum folyo ambalaj malzemesinin davalının siparişe uygun olarak, ayrı ayrı partiler halinde, muhtelif zamanlarda davalıya teslim edildiğini, teslimi yapılan ürünlerin davalı şirket tarafından yurt dışına gönderildiğini, iş bedeline dair müvekkili tarafından tanzim edilen faturaların davalıya gönderildiğini ancak fatura bedelinin davalı tarafça ödenmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirketin müşteri şirketi olan ve Azerbaycan’da bulunan …nin sahip olduğu süt fabrikası için davacı şirketten ” tereyağı ve peynir alüminyum folyo” satın aldığını, bu ürünleri Azerbaycan’a ihraç ettiğini, fabrikada dolum aşamasında işbu ürünlerde yapışmama, yapıştıktan sonra tekrar açılma problemlerinin yaşanmasının akabinde dolum işlemlerinin durdurularak, bu mallardaki ayıpların davacı şirkete gönderilen elektronik postalar ile bildirildiğini, yapılan bildirimlere ragmen davacı yanca iş bedeli alacağı için müvekkili hakkında icra takibi yapıldığını, taraflarınca takibe ürünlerin ayıplı olması nedeniyle itiraz edildiğini, yapılan itirazın haklı olduğunu savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davacıya siparişi verilen ürünlerin imalatının tamamlanarak davalıya teslim edildiğinin tarafların kabulünde olduğu, davanın niteliği gereği ispat yükümlülüğü kendisinde olan davacı tarafça mal teslimi ispatlandığına göre, malın ayıplı olduğu yönünde ileri sürülen def’inin davalı tarafça kanıtlanması gerektiği, malların tesliminden sonra takip tarihine kadar davalı tarafça herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmadığı, takip tarihinden sonra davacıya gönderilen 10/07/2017 tarihli ihtarnamenin, süresinde yapılmış geçerli bir ayıp ihbarı olarak kabulünün mümkün olmadığı, dolayısı ile, sipariş edilip davalıya teslim edildiği ve bedelinin ödenmediği anlaşılan ambalaj ürünlerinin bedelinin tahsili için davalı borçlu hakkında girişilen ilamsız icra takibine yönelik davalının vaki itirazının haksız olduğu ve alacağın likit, itirazın da haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı borçlunun İstanbul …İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasından yapılan itirazın iptaline, takibin talepnamedeki koşullar ile devamına, kabul edilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 11.876,22 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, davacı yanca üretilen folyodaki ayıpların davacı şirkete gönderilen elektronik postalar ile bildirildiğini, mahkemece, davalı müvekkilinin takip tarihinden sonra 10/07/2017 tarihli ihtar ile davacıya ayıp ihbarında bulunulduğunu, teslimden itibaren aradan geçen zaman dikkate alındığında takipten sonra gönderilen ihbarın süresinde yapılmış geçerli bir ayıp ihbarı olarak kabulünün mümkün olmadığının belirtildiğini, oysa cevap dilekçesi ekindeki delil listelerinde sundukları 24/08/2016 tarihli e-mail ile başlayan, 26/09/2016, 05/09/2016, 02/09/2016, 05/09/2016, 03/09/2016, 05/09/2016 06/09/2016,13/10/2016, 22/11.20/6 ve 10/02/2017 tarihli e-mail silsilesinden mallardaki ayıbın, makinalarda yapılan dolumun hemen akabinde ortaya çıktığının davacıya bildirildiğini, ancak mahkemece gerekçeli kararda bu e-maillerin değerlendirilmediğini, gerek içtihatlarda gerek se doktrinde görüş birliği olduğu üzere, ayıp ihbarının her şekilde yapılabileceğini, elektronik posta ile yapılmış ayıp ihbarının geçerli olduğunu, davacı yanca, e-maillerin inkar edilmediğini, e-maillerin alındığının belirtildiğini sadece bu e-maillerin ayıp ihbarı niteliğinde olmadığının iddia edildiğini, cevap dilekçesi ekinde sunulan Azerbaycan Cumhuriyeti Ticaret ve Sanayi Odası “Azerekspertiza” Birliği tarafından 18/08/2017 tarihinde 455.nolu bilirkişi raporunda malların ayıplı olduğunun tespit edildiğini, ayrıca yargılamaya muhtaç bu alacağa istinaden talep edilen icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davacı istinafa cevap dilekçesinde; ürünlerin davalıya 05/04/2016, 08/04/2016, 01/07/2016, 18/07/2016 ve 18/08/2016 tarihli irsaliyelerle davalı şirkete teslim edildiğini, davalı şirketin ürünleri teslim alırken herhangi bir ihtirazı kayıt koymadığını, bilahare teslim alınan bu ürünlerin davalı şirket tarafından yurt dışındaki müşteriye ihraç edilerek satıldığını, davalı şirketin sunduğu e-mail yazışmalarından ürünlerin davalının müşterisi tarafından da muayene yapılmaksızın kullanılarak kabul edildiği, ancak bazı ürünlerde yapışma problemi yaşamaları üzerine problemi çözmek üzere davalı şirketten talepte bulunduklarının anlaşıldığını, taraflar arasındaki e-mail yazışmalarından TTK 23/c madde hükmünde anılan 2 ve 8 günlük süreler içinde muayene ve ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğinin anlaşıldığını, dava konusu ürünlerin tamamının davalı tarafa 2016 yılında teslim edilmiş olmasına rağmen müvekkili şirkete ait cari hesaptaki bakiye alacak müvekkile ödenmediğinden davalı aleyhine 09/05/2017 tarihinde icra takibi yapıldığını, davalı şirket sırf icra takibine yasal dayanak oluşturmak amacıyla icra takip tarihinden sonra ancak 10/07/2017 tarihinde ihtarname düzenleyerek ürünlerin ayıplı olduğunu bildirdiğini, yani davalının ayıp ihbarı ürünlerin tesliminden yaklaşık bir yıl sonra bu ihtarname ile yapıldığını belirtmiştir. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında 04/05/2016 tarihli sipariş teyit formu ile davacı yüklenici tarafından davalı şirkete tereyağı ve peynir alüminyum folyo imal edilmesi konusunda anlaşma yapıldığı, davacı yüklenici yanca üstlenilen işin davalı iş sahibine teslim edildiği ve toplam iş bedeli ile takip konusu mal mikrına ilişkin bedelin davalı yanca ödenmediği hususlarında yanlar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. İhtilaf ; davacı yanca üretilip davalıya teslim edilen ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıp varsa ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı noktasındadır. Somut olayda; mahkemece davalıya teslim edilen ürünlerin ayıplı olup olmadığı hususunun tespitinden önce ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı irdelenmiş ve davalı yanca takip tarihinden önce davacıya ayıp ihbarında bulunulduğu hususu kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; eser sözleşmelerinde ayıp ihbarının varlığının her türlü delille ispatlanabileceğinin Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulamalarında kabul edildiği gözetilerek, davalı yanca, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı iddiası yönünden dosyaya delil olarak sunulan 24/08/2016 tarihinden başlayan, 26/09/2016, 05/09/2016, 02/09/2016, 05/09/2016, 03/09/2016, 05/09/2016 06/09/2016,13/10/2016, 22/11.20/6 ve 10/02/2017 tarihli elektronik posta mesajlarının değerlendirilmemesi hatalı olmuştur. O halde, mahkemece yapılacak iş, öncelikle davalı yana hangi teslim tarihli mallarda ayıp olduğu ve takip konusu malın hangi parti mal olduğu husunun açıklattırılması, akabinde teslim tutanak tarihleri ile dosya kapsamında bulunan Hopa Gümrük İdaresi’nin evrakları ve davalı yanca davacıya gönderilen e-maillerin içerikleri ile tarihlerinin karşılaştırılmasının yapılarak, ayıp ihbarının TBK’ nın 474.maddesi uyarınca süresinde yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, ayıp ihbarının süresinde yapıldığının tespit edilmesi halinde, uzman bilirkişiden rapor alınarak eser incelettirilmeli, varsa ayıpların niteliği TBK’nın 474. madde hükmünce değerlendirilmeli, iş sahibinin seçimlik haklarını düzenleyen TBK’nın 475. maddesi hükümleri gözetilmeli, varsa ayıp nedeniyle eserin tümden reddinin gerekip gerekmediği, yine ayıbın niteliğine göre eserin reddi gerekmiyorsa bedel indirimi ve varsa ayıptan kaynaklanan zararların saptanarak sonucuna uygun karar vermekten ibarettir.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/06/2018 tarih, 2017/969 Esas, 2018/622 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.