Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/804 E. 2021/2411 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/804
KARAR NO: 2021/2411
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2018
NUMARASI: 2014/1017 Esas, 2018/1011 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 16/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin … marka minibüs satın alıp dizayn ettirmek üzere davalı … -…’le, 59.000,00-TL araç bedeli ve 29.500,00-TL dizayn bedeli olmak üzere toplam 88.500,00-TL karşılığında anlaştığını ve araç tedarik edildikten sonra dizayn edilerek müvekkiline teslim edildiğini, sonradan dizayn ile ilgili bazı hususların diğer muhatap … Tasarım ve … tarafından gerçekleştirildiğini ve faturanın da her iki firma tarafından düzenlendiğini öğrendiğini, aracın satın alınmasının üzerinden henüz 2 ay geçmiş ve araç 5.000-km yol yapmış iken hararet yapması neticesinde motorunun büyük hasar gördüğünü ve kullanılamaz duruma geldiğini, davalı tarafın araçta meydana gelen hasar ile hiçbir şekilde ilgilenmediğini, … servisinde bu durumun hatalı dizayn işleminden kaynaklandığının öğrenildiğini, bunun üzerine davalı yana 26 Haziran 2014 tarihli ihbarname gönderilerek araç bedelinin iade edilmesinin ve müvekkilinin uğramış olduğu kazanç kaybının tazmin edilmesinin ihtar edildiğini ancak davalı yanın ihtara uymadığını, yapılan dizayn bedelinin bir kısmı için fatura düzenlememiş olan davalıların ihtarları üzerine Haziran ayın başının tarihini taşıyan bir fatura düzenleyerek müvekkiline gönderdiklerini belirterek, davalı tarafça dizayn edilip müvekkiline satılan aracın bedeli olan 88.500,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, bu mümkün olmaz ise müvekkilinin ayıp sebebi ile uğramış olduğu zararın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tespiti ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … – … vekili, müvekkilinin davacının talepleri doğrultusunda … plakalı servis aracını dizayn ederek davacıya eksiksiz teslim ettiğini, davacının talebi doğrultusunda … ısı tesisat işlemlerinin usulüne uygun gerçekleştirildiğini, davacının beyanlarının doğru olmadığını, motorun zarar görmesinde; hararet yapmasının değil, aracın vurdurularak çalıştırılmasının etkili olduğunu, aracın çekici kullanılarak getirilmediğini, vurdurularak çalıştırıldığını, davacının kendi kusurundan kaynaklandığını, müvekkilinin ısı sistemi ile ilgili T boru bağlantılarını usulüne uygun yerine getirdiğini, davacının aracı yanlış kullanmasından araçta hararet meydana geldiğini, serviste yapılan tespitin müvekkilinin kusurunu ortaya koymadığını, davacının taleplerinin haksız ve çelişkili olduğunu belirterek, davacının tüm taleplerini reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … – … vekilince cevap süresi sonrasında sunulan beyan dilekçesinde, müvekkilinin de Av. …’a vekaletname verdiğini, bu nedenle davanın kendi adına da takip edildiğini düşündüğünü, müvekkilinin dava konusu aracı bayiden satın alan kişi ve ruhsat sahibi olduğunu, aracın sadece (panelvan) bayi alımı ve ruhsat işlemlerini zorunlu olarak yaptığını, araç davacıya satıldıktan sonra davacının … firması ile araçta istedikleri değişiklik ve dizayn için anlaşma yaptığını, bilahare bazı dizaynların yapılması için … firma sahiplerinin verdiği vekaletnameye dayanarak istenen taleplerin yerine getirildiğini, diğer davalılarla yapılan görüşme neticesinde tüm sorumluluğun kendilerinde olduğuna dair bir tutanak düzenlediklerini, davaya konu olayda müvekkilinin hiç bir sorumluluğu ve kusuru bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davacı ile davalı … – … arasında davaya konu aracın tedarik edilip satın alınması ve dizayn edilmesi konusunda anlaşma olduğu ve … plakalı minibüsün bu davalı tarafından diğer davalı …’den 59.000,00 TL bedelle satın alındığı, 29.500,00 TL tadilat gideri olmak üzere davacı tarafından davalı … – …’e toplam 88.500,00 TL ödendiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, teknik yönden yapılan bilirkişi incelemeleri ile; davacının aracında meydana gelen hararet yükselmesi ve akabinde oluşan motor arızasının, yapılan dizayn işlemi sırasında aracın motor sisteminde değişiklik yapılarak sonradan eklenen hortumun yerinden çıkması şeklindeki davalı … – …’in kusurundan kaynaklandığı, diğer davalı … Oto – …’in meydana gelen olayda herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı, davacının terditli olarak ileri sürdüğü taleplerinden (somut olayın özellikleri, kusur durumu ve meydana gelen zararın ağırlığı gözetilerek) “davacının uğramış olduğu zararın tahsili” talebi kabul edilerek, (mali müşavir bilirkişi aracılığıyla ayrıntılı olarak belirlenen ve dosyaya sunulan 01/08/2018 tarihli raporda ayrıntıları görüleceği üzere) belirlenen 53.573,68 TL davacı zararının kusurlu olan davalı … – …’den tahsiline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davalı …Oto Tasarım ve Turizm – …’e karşı açılan davanın reddine, davalı … – …’e karşı açılan davanın kabulüne (terditli taleplerden ikincisinin kabulü ile) ; 53.573,68 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, davanın … ve -… açısından tamamen reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, her iki davalının müteselsil olarak sorumlu olduğunu, bu bakımdan kararın dayanağı olan 07.11.2016 tarihli bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, davalıların Sultanbeyli …Noteri vasıtasıyla müvekkiline gönderdikleri … yevmiye numaralı, 02.07.2014 tarihli cevabi ihtarnameyi birlikte gönderdiklerini ve söz konusu ihtarnamede; “Teslim edilen aracın isteklerinize uygun ve kusursuzca teslim edildiği tarafınızca bilinmektedir. Araç bu tarihten beri fiilen kullanımınızda olup kullanıcı hatasının tarafımıza izafe edilmeye çalışılmasını kabul etmiyor ve itiraz ediyoruz.” şeklinde beyanda bulunduklarını, bu ihtarnameden de anlaşıldığı üzere davalıların birlikte çalıştıklarını ve dava konusu aracı birlikte müvekkiline teslim ettiklerini, yine sundukları “seri tadilat araç uygunluk belgesi” nde müvekkiline satılan aracın tadilat detaylarının belgeye derc edilmiş olup söz konusu belgenin (…) nolu davalı “…-…” imzalı olduğunu, yine söz konusu belgede fosforlu kalemle işaretlediklari (…) numaralı bölümde; “Aracı en son tadil eden imalatçısının adı ve adresi: …-…” şeklinde yazılı olduğunu, görüldüğü üzere aracın satıcısı olan “…-…’in” aynı zamanda aracı diğer davalı ile birlikte dizayn eden firma olduğunu, yine Ek.3 olarak sundukları “araç trafik tescil müracat ve işlem formunda” fosforlu kalemle işaretledikleri kısımda sahiplik belgesini düzenleyen yer kısmında (2) numaralı davalı olan … yazılı olduğunu, söz konusu belgenin sağ alt kısmında el yazısı ile “…” yazdığını, oysa ki söz konusu aracın çıplak yani koltuksuz geldiğini ve dizayn esnasında koltukların dizayn planına göre monte edildiğini, bu belgenin aracın (2) numaralı davalı …-…’de dizayn edildiğini ve söz konusu “araç trafik tescil müracat ve işlem formunun” düzenlendiği tarihte zaten dizaynının yapılmış olduğunu gösterdiğini, yine sundukları (1) numaralı davacının adını taşıyan “iş emrinde” bulunan imzanın (2) numaralı davalı …-… tarafından düzenlenen faturadaki imza ile aynı olduğunu, yani bu firmaların işi birlikte yaptıklarını fakat faturaları işi bölerek ayrı ayrı düzenlediklerini, söz konusu imzanın dosyada …-…vekaletnamesindeki imza ile aynı olduğunu, saydıkları tüm bu hususların ve sundukları belgelerin davalıların birlikte hareket ettiklerini ve müvekkiline karşı müteselsilen sorumlu olduklarını açıkça ortaya koyduğunu belirterek, davalı … ve …anın reddine ilişkin kararının bozularak ortadan kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.Dava, davalılardan minibüs satın alınması ve dizayn ettirilmesi sonrasında meydana gelen ayıplı işlemler nedeniyle araç bedelinin iadesi, mümkün olmaz ise ayıp sebebiyle davacının uğradığı zararların tahsili istemine yöneliktir. Mahkemece, yukarıda özetlenen gerekçeyle, davalılardan … ve … hakkındaki davanın reddine, …-… hakkındaki davanın ise terditli tazminat talebi yönünden kabulüne dair verilen karara karşı, davalı … ve davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, davalı … tarafından gerekli istinaf harçları yatırılmadığından ilk derece mahkemesince verilen ek kararla istinaf başvurusu reddedilmiş, bu ek karar davalı … vekiline tebliğ edilmesine rağmen ek karara karşı bir istinaf başvurusunda bulunulmamıştır. Bu nedenle Dairemizce sadece davacı vekilinin istinaf başvurusu bakımından bir inceleme ve değerlendirme yapılacaktır. Davacı vekilinin istinaf başvurusu, diğer davalı …ve … bakımından da davanın kabul edilmesi gerektiğine ilişkindir. Davacı ile davalılar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Davacı tarafça sunulan belgelere göre, “dizayn bedeline” ilişkin 07/04/2014 tarihli fatura ve iş emri davalı … -… tarafından düzenlenmiş ve bedeli de onun tarafından tahsil edilmiştir. Aracın satın alınmasına ilişkin 22/04/2014 tarihli fatura ise davalı … adına düzenlenmiş, aynı tarihli diğer bir fatura ile de araç davalı … tarafından davacıya satılmıştır. Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, tarafların “icap” ve “kabul” iradelerinin birleşmesiyle sözleşme ilişkisi kurulur. Şekil şartı, sözleşmenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartıdır. (Yargıtay 15 Hukuk Dairesinin 25/09/2018 tarih,2018/3698 Esas, 2018/3394 karar sayılı kararı) 4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir. Somut olayda, davacı iş sahibi, davalı … ve …’in dizayn ile ilgili bazı hususları gerçekleştirmek ve fatura düzenlemek suretiyle, davalı … -…’le yapmış olduğu sözleşme ilişkisine dahil olduğunu iddia etmiş ise de, davalı … süresinde bir cevap dilekçesi sunmayarak davacının tüm iddialarını inkâr ettiğinden, sonradan davaya dahil olan vekili tarafından sunulan beyan dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarla akdî ilişki inkâr edildiğinden, taraflar arasında akdî ilişkinin kurulduğunu ispat külfeti davacı iş sahibi üzerinde kalmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın “Senetle ispat zorunluluğu” başlıklı 200. maddesinde düzenlenen “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.” hükmü gereği müddeabihin miktarına göre ve davalı yanca sözleşme ilişkisinin ispatı bakımından tanık dinlenilmesine açıkça muvafakat gösterilmediğinden davacı taraf, taraflar arasında akdi ilişki kurulduğuna ilişkin iddiasını senetle ispat etmek zorundadır. Dava dilekçesinde açıkça ifade edildiği üzere, davacı tarafça, davaya konu aracın satın alınıp dizayn edilmesi için davalı … -…’le, 59.000,00-TL araç bedeli ve 29.500,00-TL dizayn bedeli olmak üzere toplam 88.500,00-TL karşılığında anlaşılmıştır. Davalı … – … tarafından da bu sözleşme ilişkisi kabul edilmektedir. Ancak dava dilekçesinin devamında, araç tedarik edilip dizayn edilerek davacıya teslim edildikten sonra dizayn ile ilgili bazı hususların diğer davalı … ve … tarafından gerçekleştirildiğinin öğrenildiği belirtilerek, bu sebeple bu davalıya yönelik de tazminat talebinde bulunulmuştur. Bu açıklama ve tespitler doğrultusunda, davacı tarafça davalı … ile eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğunun yazılı delillerle ispat edilmediği gibi, dava dilekçesinde eser sözleşmesi ilişkisinin diğer davalı … -…’le kurulduğunun açık bir şekilde dile getirildiği, … ve …’in bu sözleşme ilişkisine konu aracı satın alması, davacıya satması ve bir takım başkaca resmi evrak işlerini yapmış olmasının onu … ile yapılan dizayn sözleşmesinin tarafı haline getirmeyeceği, buna göre, mahkemece davalı … ile eser sözleşmesi ilişkisinin ispat edilemediğinin kabul edilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/10/2018 tarih ve 2014/1017 Esas, 2018/1011 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.