Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/793 E. 2022/28 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/793
KARAR NO: 2022/28
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2018
NUMARASI: 2014/1141 Esas, 2018/1230 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 11/01/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan Maltepe Mekanik Sözleşmesi gereğince müvekkilinin yüklenici olarak üstlendiği doğalgaz tesisatı, sıhhi tesisat ve yangın tesisatı yapma işini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, ancak iş bedelinin davalı yanca ödenmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyaları ile takip yapıldığını, davalı yanca 2013/931 Esas sayılı dosyasına konu borcun bir kısmının ödendiğini, bu dosyadan bakiye 41.717,69 TL borç kaldığını, diğer icra dosyası ile birlikte davalının müvekkiline toplam 48.634,31 TL borcu bulunduğunu ileri sürerek davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 41.717,69 TL asıl alacak ile ferileri üzerinden, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın da 6.916,62 TL asıl alacak ile ferileri üzerinden iptali ile, takiplerin bu miktarlar üzerinden devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının işi süresinde ve eksiksiz bitirmediğini, davacının eksik edimini yerine getirmek için 6 ay 10 gün geciktiğini, davacı yanca eksik ve ayıplı yapılan imalatların müvekkili tarafından dava dışı … Taahhüt firmasına yaptırıldığını, bu işe ilişkin faturanın müvekkilinin ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu savunarak, davanın reddi ile tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, 18/06/2018 tarihli bilirkişi kurul ek raporu dayanak alınmak suretiyle; dava konusu tessisatta eksik kalan doğalgaz tesisatının bir kısmının dava dışı yüklenici … firması tarafından toplam KDV dahil 9.622,57 TL bedel karşılığında yapıldığı, yine tesisatta eksik kalan sıhhı tesisat ile yangın tesisatının bir kısmının da dava dışı yüklenici … Ltd. Şti. firmasınca toplam KDV dahil 2.301,00 TL ve KDV dahil 34.830,06 TL bedel ile yapıldığı, işlerin hak edişleri ve faturalarına göre toplam bedelinin KDV dahil 46.753,63 TL olduğu, bu itibarla davacının itirazın iptalini isteyeceği alacağının 48.634,63-46.753,63 TL=1.881,00 TL olduğu gerekçesiyle, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin 1.881,00 TL asıl alacak ile 56,99 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.937,99 TL üzerinden sadece asıl alacağa takip tarihinden itibaren takip talebinde istenen faiz oranı ile faiz yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya dair itirazın iptali talebinin reddine, 1.881,00 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının kötü niyet takip tazminatı talebinin reddine, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali talebinin reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkeme dosyası kapsamında görevlendirilen bilirkişi heyetinin hazırladığı raporun sonuç kısmında yaptığı mahsup işleminin hatalı olduğunu, 10/12/2012 tarihli, 41.717,69 TL ile 04/10/2012 tarihli 23.375,67 TL’lik alacaktan oluşan toplam 65.093,36 TL’nin tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası asıl alacağının (18/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda hatalı olarak 41.717,69 TL yazıldığını, )İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile de 6.916,62 TL yönünden takip başlatıldığını, her iki dosyadaki toplam alacak miktarının 65.093,36 TL + 6.916,62 TL = 72.009,98 TL olduğunu, bu kapsamda -mahsup işlemini ve aleyhe olan diğer hususları kabul anlamına gelmemekle birlikte- 72.009,98 TL’den davalının ödediği toplam bedel olan 46.753,63 TL’nin mahsubu ile 25.256,35 TL şeklinde bir hesap yapılması gerekirken; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı dosyasındaki asıl alacağın hatalı olarak 41.717,69 TL olarak kabul edilerek 41.717,69 TL + 6.916,62 TL = 46.753,63 TL’nin mahsup edilerek 1.881,00 TL alacak hesabı yapılmasının açık bir hata olduğunu, müvekkilinin edimin ifasından sonra göderdiği faturaların davalı şirket tarafından kabul edilerek müvekkilinin sözleşmeden doğan edimine dair herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmadığını, mahkeme dosyası kapsamında yapılan yargılamada herhangi bir keşif incelemesi yapılmadığı gibi yerinde inceleme de yapılmadığını, mahsup işlemi için davalı tarafın sunmuş olduğu faturalarla yetinilmesinin hatalı olduğunu, zira -aleyhe olan hususları kabul mahiyetinde olmamakla birlikte- bahse konu soyut durumun teknik bilirkişilerce yerinde yapılacak olan incelemeyle somutlaştırılması gerektiğini, davalı tarafça, gerek taraflarına tebliğ olunan ödeme emirlerine sundukları itirazlarında; gerekse mahkeme dosyasına sundukları yazılı beyanlarında; sürekli olarak müvekkili firmanın sözleşmeden doğan edimini kusurlu ve eksik olarak gecikmeli yaptığının iddia edildiğini, müvekkilinin sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmediği ve bu kapsamda eksik kalan işlerin başka firmalara yaptırıldığını iddia eden davalı tarafın, bahse konu iddialarının ispatı için -varlığı tartışmalı olan- faturalar sunmakla yetindiğini, bunun somut olarak ispat edilemediğini, faturaların, davalının anlaşmalı olarak iş yaptığı ve karşılıklı iyi ilişkileri olduğu firmalar tarafından müvekkilin açacağı dava ve takiplere önlem mahiyetli olarak verilebileceği ihtimalinin de aşikar olduğunu, kaldı ki davalı tarafça adı geçen firmalara kestirdiği faturalara dair herhangi bir ödeme yapıldığını gösterir bir belge de sunmadığını, bu nedenle davalı tarafın ticari defterlerinde yapılan incelemede bahse konu faturalara dair herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının da tespit edilmesi gerekirken; aksi yönde işlem yapılmasının hatalı olduğunu, davalı firma yetkilisinin davacı …’a gönderdiği 27/11/2012 tarihli mailin taraflar arasındaki dava konusu proje ile ilgisinin olmadığını ve … İnşaatı için olduğunu gösterdiği şeklindeki tespitin davalı tarafın iddialarının mesnetsiz olduğunun ispatı olduğunu, iddiasını ispatla mükellef olan davalı taraf işin eksik ve hatalı olduğunu ispatlayamadığını, müvekkili firmaya davalı şirketçe yazılı veya sözlü hiçbir bildirim yapılmadığını, müvekkili tarafından yapılan işlerin ayıplı olduğunu kabul etmemekle birlikte, ayıplı olduğu düşünülse dahi davalı tarafın eseri kabul etmemesi ve uygun bir süre de müvekkiline ihtar çekmesi gerektiğinin yasalar nezdinde düzenlendiğini, ortada hukuki manada ne bir ayıp, ne de bir ayıp bildirimi bulunmazken yapılan işlem ile adeta davalı/borçlunun TBK’dan doğan seçimlik hakkını kullandığının hatalı bir şekilde zımmen kabul edildiğini, kaldı ki aleyhe olan hususları kabul anlamına gelmemekle birlikte hükme esas alınan bilirkişi raporunda ayıpların neler olduğunun saptanmadan fatura bedeli üserinden hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, dosyaya sunulan mail yazışmaları, hak ediş raporları, cari hesaplar ve ilgili faturalar ile savunmalarına dayanak teşkil eden iddialarının hükme yeterli olacak bilirkişi raporlarıyla da sübuta erdiğini, doğalgaz işlerini … ile, sıhhi tesisat ve mekanik işlerin de … Ltd. Şti. ile ve yarım kalan pompalar için … ile anlaşıldığını ve eksik, yarım ve kusurlu işlerin bu firmalara tamamlatıldığını, ancak bilirkişi raporundaki müvekkili davalı firma yetkilisi tarafından yazılan maillerde bahsedilen fatura adreslerinin yanlış değerlendirildiğini, bu faturaların Maltepe satış ofisinde yapılan işlere ilişkin düzenlendiğini ve (2.834,62-TL+625,39-TL+901,38-TL+3.854,42-TL) olmak üzere (KDV dahil) 8.215,81 TL’lik bedelin de eklenmesi suretiyle 46.753,63-TL + 8.215,81-TL = 54.969,44 TL’nin müvekkili tarafından davacının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle yapılan toplam bedel olarak dikkate alınması gerekmekte iken bu faturaların hesaplamaya dahil edilmemesinin hatalı olduğunu, yine bilirkişi raporunda müvekkili şirket yetkilisinin davacıya gönderdiği 27/11/2012 tarihli mailin dava konusu yer ile ilgili olmadığı … depo inşaatı ile ilgili olduğu belirtilmişse de, davacı ile müvekkili şirket arasında Maltepe satış ofisine ilişkin işlerin yapılması konusunda sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin imzalanmasını müteakip müvekkili ile davacı arasında Orhanlı-Tuzla’da bulunan deponun işlerinin de ek olarak yapılması konusunda anlaşıldığını, mailde sadece … deposundan bahsedilmesinin dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olmadığından bahsetmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 27/11/2012 tarihli mailde; Maltepe ofisindeki işler tamamlanmadığı gibi … deposundaki işlerin de tamamlanmadığından bahsedildiğini, aksi bir değerlendirmenin kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin kısmen kabul edilen bedel üzerinden ihtilaflı, likit olmayan, varlığı muhakemeyi gerektiren bir alacak miktarı üzerinden %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesinin de hatalı olduğunu, her iki icra takibi bakımından davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmemesinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında; İstanbul İli, Maltepe İlçesi, … Caddesi, … Ada, … Parsel’de bulunan, davalıya ait arsa sınırları içerisinde yaptırılacak binanın mekanik işlerinin yapımı hususunda 07/02/2012 başlangıç ve 07/05/2012 bitiş tarihli olmak üzere 90 takvim günlü, 20 maddelik “Maltepe Mekanik Sözleşmesi” imzalanmıştır. Davacı tarafça taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince yapılan iş bedeli olarak davalı şirkete 11/02/2013 tarihli, 6.916,62 TL bedelli, 10/12/2012 tarihli, 41.717,69 TL bedelli ve 04/10/2012 tarihli 23.375,67 TL bedelli faturaların keşide edildiği, davalı yanca faturalara karşı bir itirazda bulunulmadığı, ödenmeyen bakiye iş bedeli için; davacı yüklenici yanca davalı iş sahibi hakkında 10/12/2012 tarihli, 41.717,69 TL bedelli ve 04/10/2012 tarihli 23.375,67 TL bedelli faturalara istinaden 65.093,36 TL asıl alacak ile 1.971,10 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 67.064,46 TL alacağın tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından ve 04/10/2012 tarihli 6.916,62 TL bedelli faturaya istinaden İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 6.916,62 TL asıl alacak ve 105,31 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.021,93 TL alacağın tahsili için takip başlatıldığı, davalı- borçlu şirket tarafından işin eksik ve ayıplı yapıldığından bahisle takibe itiraz edildiği, bunun üzerine takibin durdurulduğu, akabinde istinaf başvurusuna konu eldeki itirazın iptali istemli davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında bulunan ve mahkemece hükme esas alınan makine mühendisi …, mali müşavir … ve inşaat mühendisi … tarafından hazırlanan 18/06/2018 tarihli bilirkişi kurul ek raporunda; davalı firma yetkilisince davacı …’a gönderilen 27/11/2012 tarihli mailde “… bey, … depo inşaatı için defalarca siz aradık, ulaşamadık. … İnşaatımızı başka mekanik ekibiyle çalışmak mecburiyetinde bıraktınız. Yarın … inşaatımızın şuanki mekanik işlerin teslimini yapmanız gerekmektedir.” denildiği, davalı vekilince 13/01/2016 tarihli dilekçe ekinde sunulan ve … A. Ş. tarafından … A. Ş. adına düzenlenen 4 adet fatura üzerinde Orhanlı Beldesi, Anadolu …., … Sok. No:…, Tuzla/İstanbul adresi yazdığı ve 4 adet faturanın toplamının 8.215,81 TL olduğu, diğer … ile sıhhi tesisat ve mekanik işler için … Ltd. Şti. Firmaları davalı adına düzenlenen faturalar üzerinde de … Mahallesi, … Caddesi, No:… Maltepe/İstanbul adresi yazdığı, davacı firmanın davalı firmaya gönderdiği 27/11/2012 tarihli mail, taraflar arasında yapılan sözleşme ve faturadaki adresler birlikte değerlendirildiğinde, davalının sunduğu 22/03/2013- 14/06/2013 – 14/06/2013 ve 10/06/2013 tarihli toplamı KDV dahil 8.215,81 TL tutarlı faturaların dava konusu Maltepe Mekanik Projesi ile ilgisinin olmadığı ve … Depo İnşaatı projesi ile ilgili olduğu, bu duruma göre, … A.Ş. Firmasına yaptırılan 8.215,81 TLIik işin taraflar arasındaki dava konusu 07/02/2012 tarihli sözleşmeye konu iş kapsamında olmadığı ve ayrı bir proje olduğu, davalı firma yetkilisinin 17/12/2015 tarihli mailinin ekinde sunduğu … Sistemleri firmasının 19/03/2013 tarihi Maltepe Şantiyesi için biten ve teslim edilen malzeme ve işçiliklerin birim fiyatları ve aynı tarihli davalı firma adına düzenlenen faturada, Doğalgaz tesisatı malzemeleri, işçilikleri ve proje onay için KDV dahil 9.622,57 TL olduğu, bu duruma göre, dava konusu tesisatta eksik kalan Doğalgaz tesisatı bir kısmının … Sistemleri firmasınca yapıldığı ve toplam bedelinin KDV dahil 9.622,57TL olduğu, davalı firma yetkilisinin 23/12/2015 tarihli mailinin ekinde sunduğu … Ltd. Şti. firmasının Maltepe Şantiyesi için sıhhi tesisat ve yangın tesisatı için teklifler, hakkedişler, yeşil yapraklar olduğu ve … inşaatın davalı firma adına düzenlediği 20/10/2014 tarihli faturada sıhhi tesisat malzeme ve montaj işçilik bedeli KDV dahil 2.301,00 TL ve yangın tesisatı için Tunalılar İnşaatın davalı firma adına düzenlediği KDV dahil 34.830,06 TL olduğu, bu duruma göre, dava konusu tesisatta eksik kalan sıhhi tesisat ve yangın tesisatının bir kısmının … Ltd. Şti. firmasının yaptığı ve toplam bedelinin KDV dahil 2.301,00 TL ve KDV dahil 34.830,06 TL olduğu, davalı şirketin, davacının eksik bıraktığını iddia ettiği mekanik tesisat işlerini başka firmalara tamamlattığı işlerin hakedişleri ve faturalarına göre toplam bedelinin KDV dahil 9.622,57 TL + 2.301,00 TL + 34.830,06 TL = 46.753.63 TL olduğu, bu itibarla; davacının eksik bıraktığı ve davalının başka firmalara yaptırdığı işin toplam bedel KDV dahil 46.753,63 TL olarak belirlendiğinden, davacının itirazın iptali talep edebileceği alacak miktarının (48.634,63 TL – 46.753,63 TL=) 1.881,00 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 20/01/2020 tarih ve 2019/1698 Esas, 2020/120 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ayıplı eser, sözleşmede kararlaştırılan vasıfları veya vazgeçilmez bazı vasıfları taşımayan eserdir. Diğer anlatımla ayıp, bir malda ya da eserde sözleşme ya da yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Yüklenicinin kasten sakladığı bozukluklarla, usulüne uygun yapılan gözden geçirmede fark edilemeyecek ayıplar için sorumluluğu devam eder. Eğer, meydana getirilen eserin, teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile var olan bozukluğu görülmemişse, ortada gizli bir ayıbın olduğu kabul edilir. Açık ayıplar, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede; gizli ayıplar da ortaya çıkar çıkmaz, gecikmeksizin yükleniciye bildirilmelidir. Ayıp bildirimi süresinde yapılmadığı takdirde iş sahibi bu ayıbı örtülü olarak kabul etmiş sayılır. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. Yine ayıp bedelinin de ayıbın ortaya çıktığından itibaren geçecek makul süre dikkate alınarak hesaplanması gerekir. Kural olarak, eserin sözleşmeye uygun olarak tamamlanıp teslim edildiğini ispat yükü yüklenicidedir. MK’nın 6. maddesinde düzenlenmiş olan genel ispat şuralından çıkarılan bu sonuç, Yargıtay ( Kapatılan)15. Hukuk Dairesi’nin bir çok kararında “kural olarak eser sözleşmelerinde eserin teslimini, sözleşmeye ve tekniğine uygun olup olmadığını kanıtlamak yükleniciye aittir.” şeklinde ifade edilmiştir. Teslim edilen eserin ayıplı ve/veya eksik olduğunu ve bedelin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibine aittir. İçtihatlarda, Yargıtay’ın da bu doğrultuda tutum sergilediği görülmektedir. “Eser sözleşmesine dayalı ilişkilerde eserin teslim edildiğini ispatlama yükümlülüğü yüklenicide, eserin ayıplı olduğu iddiası ve bedelin ödendiğini ispatlama yükümlülüğü ise iş sahibindedir.” (bkz.Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 30.05.2013 tarih, 2013/5906 Esas, 2013/3519 Karar sayılı kararı) Yüklenicinin iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imalini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; iş sahibi, açık ayıplarda 6098 sayılı TBK’nın 474, gizli ayıplarda ise 6098 sayılı TBK’nın 477. maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde tanınan hakları kullanabilir. Eksik iş, sözleşme ve eklerine göre yapılması kararlaştırıldığı halde tam yapılmayan iştir. Ayıplı eser sözleşmede kararlaştırılan vasıfları veya olmasından vazgeçilmez bazı vasıfları taşımayan eserdir. Diğer anlatımla ayıp, bir malda ya da eserde sözleşme ya da yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Dairemizce yapılan incelemede; mahkemece yalnızca taraf ticari defterleri ve davalı yanca dosyaya delil olarak sunulan faturalar üzerinde inceleme yaptırılarak, sadece faturaların değerlendirildiği bilirkişi kurulu ek raporu esas alınarak karar verildiği anlaşılmaktadır. Benzer uyuşmazlıklarda mahkemece yalnızca ticari defterler üzerinden inceleme yapılarak karar verilmesinin hatalı olduğu Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2013 / 9343 Esas ve 2014 / 3772 Karar sayılı, 14/05/2014 tarihli kararında açıkça vurgulanmıştır. Yapılan bu açıklamalar, kanun hükümleri ve Yargıtay kararları ışığında somut olayda; mahkemece davalı yanca, davacının sözleşme gereğince üstlendiği edimini gereği gibi yerine getirmediği, eksik ve ayıplı işlerin süresi içerisinde davacıya ihbar edildiği halde, davacı yanca eksik ve ayıplı işlerin giderilmemesi üzerine bu işlerin dava dışı yüklenicilere yaptırıldığı yönündeki iddiaları gereğince, öncelikle davalının işin eksik ve ayıplı ifa edildiği yolundaki savunması ile ilgili delillerin toplanıp, ayıp ihbarının makul sürede yapılıp yapılmadığı üzerinde de durularak, ayıp ihbarının süresinde yapılmış olması halinde mahallinde uzman bilirkişi marifetiyle keşif yapılması suretiyle toplanan delillerin değerlendirilmesi, varsa öncelikle eksik ve ayıplı işlerin bedelinin hesaplanması, eksik ve ayıplı işler bedeli ve yapılan ödemeler düşüldükten sonra davacının alacağının kalması halinde davacı alacağına hükmedilmesi gerekirken, mahkemece bu hususlar üzerinde durulmaksızın eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak sadece davalı yanca sunulan faturalar esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine, davalı vekilinin istinaf talebinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, davalı vekilinin istinaf talebinin bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA, 2-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2018 tarih, 2014/1141 Esas, 2018/1230 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde yatırana İADESİNE,5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/01/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.